Konu: | 20-27 Aralık Mehmet Akif Ersoy'u Anma Haftası'na ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin kıyamete kadar yaşayacağına ilişkin açıklaması |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 47 |
Tarih: | 26.12.2023 |
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 20-27 Aralık Mehmet Akif Ersoy'un doğumu ve ölümü haftası; kendisine rahmet diliyorum.
Mehmet Akif Ersoy benim rol modelim. Mehmet Akif Ersoy iyi bir sporcu, İstanbul Boğazı'nı karşıdan karşıya yüzüp geçebilecek kadar iyi bir yüzücü, aynı zamanda iyi bir güreşçi, iyi bir koşucu ve aynı zamanda da çok iyi ata binen bir kişiydi, sporu çok iyi yapıyordu.
Mehmet Akif Ersoy aynı zamanda bir yazardı, Mehmet Akif Ersoy şairdi, Mehmet Akif Ersoy dergi çıkarabilecek kadar cesurdu "Sebilürreşad"ı yıllarca çıkartmış ve onu devam ettirmiş olan birisiydi ve kalemini çok iyi kullanan birisiydi.
Mehmet Akif Ersoy bir din adamıydı, Kur'an-ı Kerim'i tefsir edecek kadar da Kur'an-ı Kerim bilgisine ve din bilgisine sahipti. Mehmet Akif Ersoy bir devlet adamıydı ama aynı zamanda da Teşkilat-ı Mahsusanın çok önemli bir kişisiydi.
Mehmet Akif Ersoy çok rahat siyaset bilimi okuyacakken veteriner hekimliği tercih etti çünkü ailesinin paraya ihtiyacı vardı ve kendisinin hayvan sevgisi de kendisini veteriner hekimliğe doğru yöneltti ve de Mehmet Akif Ersoy yıllarca veteriner hekimlik yaptı. Çanakkale'de büyüdü, İstanbul'da yetişti, Burdur Milletvekilliği yaptı, aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk mebuslarından biriydi.
Bilgiye çok önem verirdi Mehmet Akif Ersoy, veba salgını olduğunda kendisine "Bir dua edin, Kur'an-ı Kerim'den birkaç ayet okuyun da geçsin bu veba salgını." diyenleri kovmuş ve her zaman gerek Mısır'da sürgündeyken -bir noktada gönüllü sürgündeyken- gerek İstanbul'da yaşarken Pasteur'ün resmini her zaman duvarında asılı olarak bulundurmuş ve gelenlere de "Bir Pasteur bulun, veba salgınına bir aşı bulsun ve böylece veba salgınından kurtulalım." demiştir.
İstanbul'da Osmanlı işgal edildiği zaman veya Osmanlı yıkılmak üzereyken, İstanbul işgal edildiğinde Mustafa Kemal ve arkadaşlar Anadolu'ya geçip ve Millî Mücadele'yi başlattıklarında Mehmet Akif Ersoy bekleniyordu. Ankara'ya döndüğünde Mehmet Akif Ersoy'u Gazi karşıladı ve dedi ki: "Seni bekliyorduk, iyi ki geldin."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdağ, lütfen tamamlayın.
Buyurun.
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Tacettin Dergâhı'nda İstiklal Marşı'nı yazdı. Akif bir Arnavut'tu ve bir Arnavut olarak da Türkiye Cumhuriyeti devletinin, milletimizin İstiklal Marşı'nı yazma bahtiyarlığına sahip olmuştu. Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşı yazdığı için ödül verildiğinde katılmak istemedi, katıldı, daha sonra ısrarlar karşısında almış olduğu ödülü paltosu olmadığı hâlde olduğu gibi Gaziler ve Şehitler Vakfına bağışlamıştı.
Mehmet Akif Ersoy'la ilgili belki de çok nadir duyacağınız veya duymadığınız bir anekdotu anlatmak istiyorum: Mehmet Akif Ersoy gönüllü olarak Mısır'a gitmişti, Mısır'dan dönmek istedi, ölüm döşeğindeydi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e haber gönderdi "Anadolu topraklarında ölmek istiyorum." dedi. Yeni devlet kurulmuştu ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk izin verdi, İstanbul'a geldi ve Mustafa Kemal 3 arkadaşını gönderdi hem geçmiş olsun hem hoş geldin desinler diyerek ve onlara giderken şöyle söyledi: "Akif'e söyleyin, isteseydim onu Anadolu topraklarına sokmazdım ve isteseydim İstiklal Marşı'nı da değiştirirdim." Bu ifadesi kullanılınca, Mehmet Akif yerinden, hasta yatağından doğruldu "Gazi'ye selam söyleyin. Evet, Anadolu topraklarına beni sokmayabilirdi, gücü yeterdi ama milletimin adına yazmış olduğum İstiklal Marşı'nı değiştirmeye gücü yetmezdi." dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdağ, lütfen tamamlayın.
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Onlar döndüler ve geldiler Gazi'ye bunu anlattılar. "Ne söyledi?" "Bunu söyledi." "Evet, ancak Akif gibi bir adam bunu söyleyebilir bana." diyerek cevap vermişti ve Mehmet Akif Ersoy'un adının Burdur'da bir üniversiteye verilmiş olması doğrudur, güzel yapılmıştır; insanların ömrü yaşadıkları kadar değildir anıldıkları kadardır.
Türkiye Cumhuriyeti devleti yaşadığı süre içerisinde ki binlerce yıl yaşayacak, kıyamete kadar yaşayacak ve de Arnavut Akif'in yazmış olduğu İstiklal Marşı birilerine inat olarak okunmaya devam edecek. Anayasa'mızın ilk 4 maddesi de ilelebet, payidar olarak orada kalacak.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.