| Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Tümü münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 46 |
| Tarih: | 25.12.2023 |
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime öncelikle terör örgütü PKK'nın hain saldırısı sonucu şehit olan kahraman Mehmetçiklerimizi rahmetle, minnetle yâd ederek başlıyorum. Ailelerine, sevenlerine, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
Bugün 25 Aralık Gaziantep'imizin Kurtuluş Günü. Yüz iki yıl önceki millî mücadelenin kahramanları, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle yâd ediyoruz, gazilerimize de şükranlarımızı sunuyoruz. Atalarımızın, cetlerimizin emaneti vatanımızı kıyamete kadar bağımsız bir şekilde korumaya devam edeceğiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2024 merkezî yönetim bütçe görüşmeleri nedeniyle AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Türkiye Yüzyılı'nın ilk bütçesini yapıyoruz, ülkemiz için hayırlı olsun. Daha da önemlisi, sandıkta bu bütçeyi yapma yetkisini bizlere veren bu aziz milletimize, bu yetkiyi veren milletimize şükranlarımızı, minnetlerimizi sunuyoruz.
Bütçe sürecinde çok önemli görüşler, öneriler, eleştiriler yapıldı. Başta Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz ve emeği geçen tüm bakanlarımızla, Plan ve Bütçe Komisyonundaki Başkan ve tüm üyelerimizle çok yapıcı bir şekilde bütçeyle ilgili değerlendirmeler yapıldı.
Bütçe oluştuğundan beri bütçe hakkı milletin hakkıdır ve milletimiz bu hakkı, 22'nci defa bütçe yapma yetkisini yine AK PARTİ'ye, Cumhur İttifakı'na vermiştir. Özellikle 14-28 Mayıs seçimleriyle bu yetkiyi veren milletimizle demokrasi bayramı şeklinde bir seçimi hep beraber geçirdik. Yüzde 89 gibi büyük bir katılımla milletimiz sandığa gitti. Bugün 15 siyasi parti, 6 siyasi parti grubuyla burada millî iradenin tecellisiyle milletvekillerimiz Parlamentoda. Özellikle, yine seçim öncesini hatırlarsak neler yaşadık? "Son bütçeniz bu. Şu koltuklarda artık oturamayacaksınız. Bu sıralarda oturamayacaksınız." diye hep arkadaşlarımız söylediler ama yine milletimiz "Bu yetkiyi ben milletin adamı Recep Tayyip Erdoğan'a, milletin partisi AK PARTİ'ye ve Cumhur İttifakı'na vereceğim." dedi. Bu yetkiyle beraber bugün 22'nci bütçeyi yapıyoruz. İnşallah, milletimizin verdiği bu emaneti de gözümüz gibi koruyarak bu görevi en güzel şekilde yerine getirmiş olacağız. Yine seçimden önce Batı medyasında, Batı başkentlerinde manşetler vardı, sözler vardı: "Türkiye'de bir otoriter rejim." "Recep Tayyip Erdoğan gidiyor." "Türkiye'de artık sona doğru gidiyoruz." "AK PARTİ iktidarı sona eriyor." diye muhalefeti de iştahlı hâle getiren bir süreç yaşıyorduk ama unuttukları bir şey vardı; Türkiye'nin kaderine, Türkiye'nin geleceğine bazı ülkelerin başkentleri değil, Ankara karar verir, Edirne'den Kars'a kadar 85 milyon sandıkta manşet attı "Recep Tayyip Erdoğan'la yola devam." dedi, "Cumhur İttifakı'yla yola devam." dedi. Bugün bu bütçeyi yapabiliyorsak, bu, eli öpülesi milletimizin vermiş olduğu anasının ak sütü kadar helal oylarının bir karşılığıdır ve inşallah onlara mahcup olmadan çalışacağız. Hükûmetimiz burada, bakanlarımız burada, yine Cumhurbaşkanımızla, tüm milletvekillerimizle bu çalışmaları, bütçeyi milletimizin lehine yapmaya devam edeceğiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin demokrasi yolculuğuna baktığımızda iki tarzda siyasetin olduğunu görürüz: Biri, millî iradeye dayanan, biri de vesayete sığınan anlayış. Çok partili demokratik hayata geçtiğimiz günden beri "Yeter, söz milletin!" diyenler ile "Hayır, söz vesayetin!" diyenler arasında çok çetin bir mücadele geçti. Geriye doğru baktığımızda birçok vesayetin izlerini burada görüyoruz; 27 Mayısta görüyoruz, 1971'de görüyoruz. 27 Mayısta "Sizi buraya tıkan güç böyle istiyor." diye sözde yargılamaları hep beraber okuduk ve yaşayanlarımız oldu. Yine, 1971'de Meclise, Hükûmete, siyasete ayar verilen vesayet günlerini yaşadık. 12 Eylülde demokrasimizi, siyaseti, millî iradeyi ortadan kaldıran, gencecik evlatlarımızın canına kıyan bir vesayetin izlerini gördük; darbenin postalları altında "Bir sağdan, bir soldan." diyerek gencecik yavrularımızı baharlarından kopardılar ve dışarıda birileri "İşte, bizim çocuklar başardı." diyordu. 28 Şubatta yine hukukumuza, demokrasimize bir saldırıda bulundular; milletin oylarıyla seçilmiş, sandıktan çıkan bir iradeyi hazmedemeyen bir zihniyet var.
Değerli arkadaşlar, sandıktan Menderes çıktığı için rahatsız olanlar idam sehpasına götürdüler, Erbakan Hoca sandıktan çıktı diye Başbakanlığına tahammül edemediler çünkü burada az önce anlattığım zihniyetin bir kodu var. Nedir bu zihniyetin temel felsefesi? Vatandaş sadece vergisini versin, oğlunu askere göndersin ama bu ülkeyi biz yönetelim. Eski sistemdeki cumhurbaşkanlığı bu vesayetin önemli mekanizmasıdır. Burada, cumhurbaşkanı seçimleri çok büyük kavgalara şahit oldu demokratik tarihimiz içerisinde. Ali Fuat Başgil'in kafasına silah dayandı aday olmasın diye. Burada 367 garabeti ortaya koyuldu, milletin iradesiyle seçilen bir yerde hukuk dolanılarak yeni bir şey icat edildi; 367 ve dönemin yine ana muhalefeti Anayasa Mahkemesine götürdü, Anayasa Mahkemesi Parlamento yerine geçerek burada Anayasa'ya açıkça aykırı bir karar verdi.
Değerli arkadaşlar, tüm bu zihniyetin temel yaklaşımı: Sandıktan istediğim gibi biri çıkmazsa vesayet kurumlarıyla ben bu ülkeyi idare ederim. Vatandaşı da makbul vatandaş, makbul olmayan vatandaş diye ayıran işte bu zihniyetti. Neden? Çünkü millet sandıktan çıkarsa, milletin adamları sandıktan çıkarsa, Menderes sandıktan çıkarsa, Özal çıkarsa, Erbakan Hoca çıkarsa bu millet bir şeyden anlamıyor, vesayet kurumları devreye girsin diye bir anlayış vardı.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Peki, günümüzdeki kayyumlara dair ne diyeceksiniz? Halkın iradesini tanımayan şu an iktidardaki sizlersiniz.
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - İşte, bu vesayetçi anlayışa 2002'de milletimiz reformcu ve değişimci parti olarak AK PARTİ'yi iktidara getirerek yine hükmünü verdi, kararını verdi. Cumhurbaşkanımız ne dedi? "Türkiye'de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak." ve o günden beri hep reformlarla milletin karşısına çıktık ama vesayetçiler asla boş durmadı.
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Evet, kayyum atayarak boş durmadılar.
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Darbe planları yapıldı, muhtıralar yapıldı; sandıkta deviremedikleri iktidarı sokakta devirmek için vesayet girişimlerine girdiler. Yine, AK PARTİ'ye kapatma davası açıldı, 2008'de bu ülkenin Meclisi -411 kişi- başörtüsüne özgürlük diye bir karar çıkarıyor, iradesini ortaya koyuyor ama "laikliğe aykırı" diye, "411 el kaosa kalktı." diye Anayasa Mahkemesine yine "Ce-Ha-Pe" götürüyor.
Bakın, burada, yine değişim, değişim diyoruz; değişim sadece Genel Başkan değişimiyle olmaz. Sayın Özel'e hayırlı olsun diyorum, kongrede başarılar diliyorum ama değişim sadece Genel Başkan değişimiyle olmaz, zihniyet değişimiyle olur. 411 milletvekilinin "başörtüsüne, kılık kıyafete özgürlük" dediği bir yerde onu vesayet anlamında taşıyan bir anlayış ve onu yine iptal eden "Millet iradesi nedir ki 411 milletvekili nedir; ben iptal ediyorum." diyen bir anlayışla, bu ülke vesayetle mücadele etti.
17-25'te yine, polise ve yargıya sızmış paralel çetenin operasyonuyla, seçilmiş Hükûmete darbe girişiminde bulundular. 15 Temmuzda FETÖ hain darbe girişiminde bulundu ve o gün "Halkın iradesinden başka hiçbir güç tanımam." diyen Cumhurbaşkanımız milletimizle beraber bu hain saldırıya karşı çıktı; tüm duyarlı vatandaşlarımız ve siyasi partiler hep beraber karşı çıktı. Bugün esas itibarıyla, Cumhur İttifakı'nın varoluş sebepleri de yine 15 Temmuza dayanmaktadır çünkü milletimize bir saldırı varsa, millî iradeye bir saldırı varsa "Partim önemli değildir, benim makamım önemli değildir; ülkem önemlidir." diyen bir anlayıştır, bu anlayışı sürdürüyoruz, bu anlayışı hep beraber sürdürmeye devam ediyoruz.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Peki Cizre halkının iradesi irade değil midir kayyum atıyorsunuz?
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3 Kasımdan itibaren "Demokrasilerde vesayete yer yok, milletin vasiye ihtiyacı yoktur." anlayışıyla hep çalıştık. Bizim demokrasi anlayışımızda sandıktan çıkmayan hiçbir irade bu ülkeyi yönetemez, ister Anayasa Mahkemesi...
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Kayyumları AKP atamadı, haklısınız, biz atadık(!)
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - ...ister Yargıtay ister Danıştay olsun kimse bu ülkede kendini seçilmişler yerine koyamaz. Bu ülkede Parlamento yerine kendini koyan Anayasa Mahkemesi...
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Sayın Gül, size hiç yakışmıyor, lütfen tutarlı olun.
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - ...Bakanlar Kurulu yerine kendisini koyan MGK ve Danıştay uygulamalarını gördük ama bunlarla hep mücadele ettik, mücadelemizi yine sürdürmeye devam edeceğiz.
Üniversitelere girişte katsayı adaletini ortadan kaldırdık.
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Bugün Boğaziçi öğrencileri okullarına alınmıyor, Boğaziçi öğrencilerinin kartları iptal edilmiş okullarına gidemiyorlar, yurtlarına gidemiyorlar; ne anlatıyorsunuz?
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Başörtüsüne özgürlüğü getirdik; kamuda özgürlüğü getirdik, üniversitelerde özgürlüğü getirdik ki bu en doğal hakkıydı. Bu hakkı engellenen gençlerimize, kızlarımıza bir anlamda aslında hakkın teslimiydi, onu verdik. Din eğitiminin, inanç özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırdık.
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Alevilerin bu inanç özgürlüğünden haberi yok.
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Bir dönemin yasakçı uygulaması olan DGM'ye son verdik. Yine, OHAL'i kaldırdık. Vatandaşlarımız arasında inanç, kültür, din, dil, mezhep anlayışı farklılıklarından dolayı ret, inkâr, asimilasyon politikalarına son verdik çünkü insanı düşünceleriyle, inancıyla yaşatmak bizim siyasetimizin temel yaklaşımıydı. Azınlık vakıflarına yine mallarını iade ettik.
Türkiye'nin en önemli demokratik dönüşümlerinden biri Cumhurbaşkanını halkın seçmesiydi. Bu anlamda -seçilen, halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanı olarak- 2014 seçimlerinde yine ve sonraki seçimlerde hükûmeti milletin kurduğu bir seçim sistemi ortaya koyduk. MGK'yi sivilleştirdik.
Yine, 2010 yılında kadınlara, engellilere, çocuklara, gazilerimize pozitif ayrım getirdik. Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerin kanunlarla çelişmesi hâlinde uluslararası sözleşmelerin kabul edileceği ve değerlendirmede esas alınacağını Anayasa'da düzenledik. Kişisel verilerin korunmasını anayasal bir hak olarak belirledik. Yine, işkenceye karşı mücadelede sıfır tolerans... İfade, düşünce özgürlüğü anlamında eleştiriyi asla ama asla suç saymayan düzenlemeler ortaya koyduk. "Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç olamaz." diye düzenlemeleri ortaya koyduk.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Her ay binlerce işkence başvuruları geliyor savcılıklara Sayın Gül.
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, milletvekili seçilme yaşını 18'e indirdik ve gençlerimizin seçilme hakkını genişlettik. Lekelenmeme hakkını getirerek vatandaşlarımızın soyut, asılsız iddialarla lekelenmemesi için, adaletin tesisi için düzenlemeler ortaya koyduk ve bunu yasalaştırdık. Daha burada sayamayacağım birçok reform yaptık.
Bunları yaparken, peki, muhalefet ne yapıyordu değerli arkadaşlar? Daha millet yararına hiçbir projesi olmayan, sadece ve sadece "Tayyip Erdoğan gitsin." üzerine bir projeyle milletin karşısına çıktılar. Daha milletin verdiği oyun mürekkebi kurumamış, bu bütçe görüşmelerinde: "Seçime gidelim. Hadi seçime gidelim, millet size gereken dersi verecek." Ya, günaydın! 14 Mayısta, 28 Mayısta bu millet Recep Tayyip Erdoğan'ı yeniden Cumhurbaşkanı seçti, "Cumhur İttifakı'yla yola devam." dedi.
Değerli arkadaşlar, bir de otoriter, tek adam eleştirileri bütçe döneminde de hep, sürekli vurgulandı. Bir nakarat "Otoriter... Otoriter..." Değerli arkadaşlar, dünyanın hangi otoriter ülkesinde ikinci tur seçim olur?
HASAN UFUK ÇAKIR (Mersin) - Sizi Adalet Bakanlığından niye aldı bu adam, onu bir söyle bakalım!
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Otoriter olan yerde böyle bir değerlendirme olmaz. Tek adam... Değerli arkadaşlar, Recep Tayyip Erdoğan tek adam değildir, ona destek vermiş, oylarıyla destek vermiş, 28 milyondur, 85 milyondur. Bakın, bugün, oy verenler zaten memnun; vermeyen, muhalefetteki vatandaşlarımız da "İyi ki Tayyip Erdoğan kazandı. İyi ki Cumhur İttifakı kazandı." diye memnuniyetini söylüyor. Çünkü herkes görüyor.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Biz sayıları değil yetkileri kastediyoruz Sayın Gül sayıları değil verdiğiniz yetkileri.
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Heraklitos'un bir sözü var: "Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir." Herhâlde, bugünlerde yaşasaydı... Değişmeyen tek şey, bir de CHP'deki anlayıştır, yaklaşımdır. Elbette kongreler yapılıyor ama gerçekten, burada, milletin iradesiyle seçilmiş bir Cumhurbaşkanı geldiğinde, eğer biz kaybetseydik, emin olun, millete saygımızdan dolayı hepimiz ayağa kalkardık. Neden? Çünkü "Milletin oylarıyla seçildi, helal olsun; bu iradeye saygı duyuyoruz." derdik.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Tıpkı İstanbul'da yaptığınız gibi değil mi, birinci turu iptal ettiğiniz gibi değil mi? Seçimi kaybettikten sonra her tarafı "İstanbul kazandı." diye dolaştınız ya! Bilmiyor muyuz biz sizi ya!
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Milletin iradesiyle, milletin tercihleriyle barışalım.
HASAN UFUK ÇAKIR (Mersin) - İstanbul seçimlerine niye saygılı olmadınız peki; o irade değil miydi?
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Milletimizin kalbine girmeyi deneyin, kalp işareti yaparak milletin kalbine girilmez.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Cezaevlerindeki vekillerimiz de halkın iradesiydi.
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Siz kalp işareti öğrenmeye devam ederken millet seçimi bitirdi, kalbindekini seçti, hükûmeti verdi, tercihini ortaya koydu. Milletin değerleriyle hep beraber barışırsak, saygı duyarsak çok daha iyi bir Türkiye olur.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - İstanbul seçimini niye iptal ettiniz?
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, her şeyi yaptık demiyoruz, eksiklerimiz yok demiyoruz, her şey dört dörtlük demiyoruz; elbette eksiklerimiz var, hatalar var, yanlışlar var ama bunları, eksik kalanları da hep beraber, milletimizin verdiği bu ödevle beraber bu dönemde tamamlayacağız. Eksikleri tamamlayacağız, hataları gidereceğiz çünkü milletin bu anlamda verdiği bir mesaj var ve bu mesajdan çok değerli bir şekilde istifade edeceğiz.
Türkiye'de çok şey gördük, yaşadık ama gerçekten yol gösterici, yapıcı bir muhalefet göremedik. Yeni yüzyıla girdik -umut ediyorum- bu yeni yüzyılda Türkiye'nin meseleleri olduğunda yapıcı, yol gösterici bir muhalefeti hep beraber görmek isteriz; bu, gerçekten samimi bir dileğimiz.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - İnşallah sizden bekleyeceğiz onu, inşallah.
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Bu konuda hep beraber olursak -iktidarıyla muhalefetiyle- Türkiye adına çok değerli işler yaparız çünkü partilerimiz farklı olsa da hepimiz aynı gemideyiz; o geminin adı "Türkiye"dir, o gemide dalgalanan bayrak ay yıldızlı al bayrağımızdır. Birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi ne kadar perçinlersek Türkiye o kadar güçlenir, ülkemiz, milletimiz o kadar güçlenir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; terörle mücadeleyi bir insan hakkı mücadelesi olarak görüyoruz. Türkiye, terörle mücadelesini bir hukuk içerisinde, kesintisiz bir şekilde sürdürmektedir. Terörle mücadele konseptimiz terörü kaynağında kurutmaktır, imha etmektir, ortadan kaldırmaktır. Şehitlerimizin ruhu şad, mekânları cennet olsun. Dün, Abdulkadir İyem şehidimizi Gaziantep'te toprağa verdik. Değerli kardeşlerim, Kürt bir anne-babanın Kürtçe ağıtlarıyla defnettiğimiz... Tokat'ta, Yozgat'ta, Kürt'üyle, Türk'üyle nasıl Çanakkale'de omuz omuza yattıysak hep beraber vatan için de aynı mücadeleyi yapıyoruz. Türk'üyle, Kürt'üyle bu ülkenin bir sorunu vardır, o da PKK sorunudur; bu sorunu da kökünden, temelinden Allah'ın izniyle çözeceğiz.
Bakın, terör genel itibarıyla, az önce de söyledim... PKK neden saldırıyor? Neden saldırıyor, biliyor musunuz? Kuzeyimizde Ukrayna ve Kafkaslardaki karışıklık, güneyimizde Suriye'de ve Irak'taki, Akdeniz'deki karışıklıkla beraber Türkiye istikrar abidesi olarak bölgede duruyor. Türkiye'nin büyümesinden rahatsız olanlar, Türkiye büyümesin isteyenler taşeron örgütler kullanıyor. Değerli arkadaşlar, vekâlet savaşları üzerinden ülkeleri dizayn etme politikasını ortaya koyanları çok iyi biliyoruz. Bunları bildiği hâlde göz yumanları da çok iyi biliyoruz; kuklayı da biliyoruz, kuklacıları da biliyoruz, sırtını terör örgütlerine dayayanları da biliyoruz ama şunu da çok iyi bilsinler ki, bu ülke terörle mücadelede, hukuk çerçevesinde bu mücadelede başarılı olacaktır ve eninde sonunda Türkiye hem bölgesel hem küresel liderliğiyle beraber terörle etkin mücadelesini yapacak ve başarıya ulaşacaktır. Türkiye, üzerinde operasyon çekilebilecek bir ülke değildir. Türkiye, üzerinde yazılacak senaryoları tarihin çöp kutusuna atabilecek muktedir bir Türkiye'dir, muktedir bir ülkedir. Ülkemiz sınırları içerisinde ve dışarısında, güneyimizde bir terör koridoru kurulmasına asla ama asla izin vermeyeceğiz.
Burada, şunu da söylemek isterim: Avrupa'nın güvenliği Türkiye'nin güvenliğinden geçer. Batı ülkelerinin başkentlerinde, Batı ülkelerinde yaşayıp bu teröre destek verenler, binlerce kilometre öteden gelip benim yanı başımda Türkiye'ye operasyon yapanlara gözümü yumacak değilim; geldikleri gibi gidecekler, bu mücadeleyi de en başarılı bir şekilde vereceğiz. Türkiye, Ankara huzurlu değilse, Gaziantep, Şanlıurfa huzurlu değilse, Diyarbakır huzurlu değilse Avrupa da huzurlu olamaz; Avrupa'nın güvenliği bir NATO ülkesi olan, en uçtaki NATO ülkesi olan Türkiye'nin güvenliğinden geçer. Taşeron örgütler kullandıkça bu örgütlerin neye mal olacağını çok iyi bir şekilde yaşayacaklarını bu milletin kürsüsünden ben bir kez daha ifade ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bu atmosferde, Mecliste grubu bulunan arkadaşlarımızla -İYİ Partiden Müsavat Bey, yine, Milliyetçi Hareket Partisinden Levent Bey, Leyla Şahin Başkanımız, İsa Mesih Başkanımız- hep beraber teröre karşı ortak bir bildiri hazırlayalım dendi. DEM PARTİ'si bu bildiriye katılmadı, imza atmadı, şaşırmadık yani teröre "terör" diyemeyenleri çok iyi biliyoruz. Ama CHP de o bildirinin altına imza atmadı, ben buna şaşırdım gerçekten. Terörle ilgili daha önceki kınamalarda imzası bulunan CHP'nin bu bildiride imzasının bulunmamasına inanıyorum ki CHP'li arkadaşlarımız da, CHP'ye oy veren vatandaşlarımız da bir anlam veremedi. Ben, şahsen, bu Meclis çatısı altında yaşayan, beraber olduğunuz bir arkadaşınız olarak bunu, terörü ortak bir şekilde Meclis çatısı altında lanetleyemez miyiz... Ben bunu yapabileceğimize, CHP'nin de burada imzasının olması gerektiğine inanıyorum.
AYTEN KORDU (Tunceli) - Herkes katılmak zorunda mı size?
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Yüzyılı'na, gelecek nesillere bir sorumluluğumuz var, hepimizin görevi sona erecek, emaneti yerimize gelenlere bırakacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gül, lütfen tamamlayalım.
AYTEN KORDU (Tunceli) - Herkes katılmak zorunda mı size?
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Türkiye Yüzyılı'nı yeni, sivil, demokratik bir anayasayla taçlandırmak hepimizin ortak görevidir.
SALİHE AYDENİZ (Mardin) - Demek herkesi yeterince korkutamamışsınız(!)
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Gelin, hep beraber anayasayı, yeni sivil anayasayı yapalım. Darbeci 5 Güvenlik Konseyi üyesinin yaptığı Anayasa'yı hâlâ içimize nasıl sindirip de uygulamaya devam ediyoruz?
AYTEN KORDU (Tunceli) - Onun daha gerisindesiniz...
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - 5 Güvenlik Konseyi üyesinin yaptığı Anayasa'dan daha iyisini hep beraber yapabiliriz.
SALİHE AYDENİZ (Mardin) - Darbe anayasasının da gerisindesiniz şu an.
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Milletin temsilcileri burada, gelin hep beraber bu anayasayı yapalım.
AYTEN KORDU (Tunceli) - Siz, o anayasanın bile gerisindesiniz şu an, eleştirdiğiniz anayasanın bile gerisindesiniz, onu bile uygulamıyorsunuz.
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Yine Meclis İçtüzüğü'nü, yine Siyasi Partiler Kanunu'nu, yine seçim kanunlarını bir reform çerçevesinde yapalım.
Cumhurbaşkanlığı sistemi beş yıllık bir tecrübe oldu. Bu tecrübeyi dikkate alarak denge, denetimi daha güçlendirecek şekilde revizyona tabi tutalım. "Nasıl daha iyi bir yönetim anlayışı olur? Türkiye'nin neye ihtiyacı var? Daha demokratik, daha kontrollü ve dengeyi sağlayan hangi mekanizmalar lazım?" Bunları da tartışalım. Biz, şu metnimiz var, gelin oy verin demiyoruz. Gelin, Türkiye'nin bir anayasaya ihtiyacı var, sivil anayasaya ihtiyacı var; Güvenlik Konseyinin, darbecilerin yaptığı Anayasa'dan değil, milletin seçtikleri Meclisten bir anayasa yapalım. diyoruz. (CHP ve DEM PARTİ sıralarından gürültüler) Ortaklaşarak yapalım diyoruz, uzlaşarak yapalım diyoruz.
HASAN UFUK ÇAKIR (Mersin) - Milletin karnı aç, karnı.
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Türk'üyle, Kürt'üyle, Alevi'siyle, Sünni'siyle 85 milyonun "Benim anayasam." dediği bir anayasayı, "Ben de içinde varım." diyeceği bir anayasayı hep beraber yapalım istiyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yeni dönemde afetlere karşı dirençli şehirler yine en önemli gündemimizdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gül, lütfen son sözlerinizi alalım.
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - 6 Şubat depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum.
Konutları ivedi bir şekilde yapmaya devam ediyoruz. 6 bin konutu tamamladık. Toplumsal yapımızda hiç kimsenin dışarıda kalmayacağı şekilde, birlik ve beraberlik içerisinde yapacağız. Yatırım, ihracat, istihdamla büyüyen, enflasyonu tek haneye indirdiğimiz bir Türkiye'yi güçlü bir ekonomi yapacağız. Ekmeği ve özgürlüğü artıracağız. Daha adil bir dünyayı ortaya koyacağız, sağlayacağız. Yeniden büyük Türkiye'yi kuracağız; daha güçlü, daha demokratik bir Türkiye. Türkiye daha güçlü olursa dünya daha adil olur, dünyada barış daha güçlü olur.
Filistin'de yaşananlarla ilgili, Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyon, Hükûmetimizin diplomatik girişimleri çok anlamlıdır. Yine, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin, İsrail'in yaptığı bu soykırıma karşı arzımevudu hatırlatması çok tarihî bir misyondadır, tarihî bir önemdedir. Ülkemizin, coğrafyamızın bulunduğu bu yerde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Son cümle, toparlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Gül, herkese ikişer dakika verdim; şimdi, bizim gruptan bir istisna oldu, eleştiriyor gruplar.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Sözünü tamamlasın ya, sözünü tamamlasın.
BAŞKAN - Lütfen, son sözünüzü söyleyin.
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, çok değerli milletvekilleri; Türkiye'nin Filistin'deki duruşu da az önce Sayın Devlet Bahçeli'nin tutumu... Biz Türkiye'de meselelerin çok iyi göründüğünü bir kez daha söylüyoruz. Kimlerin dış güçlerin aparatı olduğunu, Türkiye'ye tehdit oluşturmak için hangi terör örgütlerini kullandığını çok iyi biliyoruz.
Filistin neyimiz olur? Filistin bizim kendi meselemiz olur. Bunu çok iyi anlattığı için de tarih huzurunda ve burada bizzat Sayın Genel Başkanımıza da ayrıca teşekkür ediyorum. Türkiye, Filistin'in yanında olmaya devam edecek ve dünyanın her yerinde... Biz bir dinin düşmanı değiliz, biz bu konuda zulmün, zalimlerin karşısındayız.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Ticarete devam ederek mi yanında oluyorsunuz?
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Dünyanın her yerinde Hristiyan'ı, Müslüman'ı, Yahudi'si İsrail'in bu zulmüne karşı çıkıyor, tüm meydanlarda karşı çıkıyor. Sonunda insanlık kazanacak, sonunda Filistin kazanacak, Türkiye kazanacak diyorum.
Genel Kurulu sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Ticarete devam ederek İsrail'in yanında oluyorsunuz, maşallah!
ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)