| Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 45 |
| Tarih: | 24.12.2023 |
MHP GRUBU ADINA ERTUĞRUL GAZİ KONAL (Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul görüşmelerinde, 7'nci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, pandemi dönemi Covid-19 virüsüyle başlayan, akabinde yakın bölgemiz ve dünya üzerinde yaşanan savaş, gerilim, krizler sebebiyle tüm devletlerin genelinde olduğu gibi ülkemizde de ekonomik ciddi sınavlarla karşı karşıyayız. Var olduğu tarihten bugüne kadar birçok badireyi başarıyla atlatmış devletimiz, kadirşinas milletimizle birlik beraberlik içerisinde elbette bu sınavlardan da başarıyla geçecektir. Hamdolsun, suni gündemlerle günübirlik siyaset yapmak değil, önümüzdeki seçimler için değil, beş bin yıllık ecdadımızdan bugünlere miras gelen Kızılelma ülkümüzden... Gelecek nesiller için çalışan kadrolar Türkiye Yüzyılı'nı, yönünü tayin etmektedir. Bu vesileyle 2024 bütçemizin Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyeti'ne hayırlı olmasını diliyorum. Başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a ve Türkmen beyimiz, liderimiz Sayın Doktor Devlet Bahçeli Bey'e, tüm Bakanlarımıza, bürokratlarımıza, Cumhur İttifakı'nın tüm bileşenlerine teşekkürü bir borç biliyor, Rabb'imden kolaylıklar diliyorum. Yolumuz, Kızılelma yolu; hedefimiz, büyük ülke Turan diyorum.
Sayın milletvekilleri, bugünkü konuşmamda genel olarak unutulan ancak tüm insanlığın olduğu gibi bizlerin de doğrudan veya dolaylı olarak ilişiği olan şoförlerimizden yani Türkiye'deki ulaşım sektöründe çalışan taksi, servis, minibüs, şehir içi dolmuş ve uzun yol tır, kamyon, otobüs şoförlerinden bahsetmek istiyorum.
Tüm dünya gibi ülkemizde de ekonomik ağır hasarlara neden olan Covid-19 pandemi dönemi en çok ulaşım sektöründe çalışanlar için büyük sorunların başlangıcı olmuştur. Pandemi döneminde alınan kapanma tedbirleriyle taksi, servis ve diğer taşıma hizmetleri esnafı büyük gelir kayıpları yaşamış, sektörde ciddi bir daralma hatta işleri durma noktasına gelmişti. Pandemi süreci ve akabinde maliyet artışları baskısı altında sektörün büyük ölçüde değer kaybettiği ortadadır. Gün geçtikçe mesleki istihdam yok olurken Türkiye'de olduğu gibi dünya ülkelerinde de yapılan istatistikler ve araştırmalara göre yolcu taşımacılığı ve lojistik sektörünün önümüzdeki yıllarda büyük problemi şoför krizi olarak görülmektedir.
Dünya üzerinde yaşanan yedek parça ve otomotiv sektöründeki krizden dolayı olan pahalılık, direkt olarak geçimini araçlarıyla sağlayan şoför esnafımıza altından kalkması zor bir yük yüklemiştir. Pandemi dönemi tedbirleri gereği yolcu ve öğrenci taşımacılığıyla geçinen esnafımız kontak kapatmak zorunda kalmıştı. Akabinde kademeli olarak normalleşme sürecine tüm sektörler dönerken toplu taşıma hizmeti veren esnafımız ve taksi esnafımız en uzun ve yorucu dönemi yaşamışlardır. Yedek parça ve servis bakımı, tamirat ücretlerindeki fahiş fiyat artışları beraberinde sigorta ve kasko şirketlerinde de aynı oranda fiyat artımına yol açmıştır. Pandemi dönemindeki zararını toparlayamayan şoför esnafımız büyük fiyat artışı olan sigorta, kasko ve tamirat masraflarından dolayı gün geçtikçe daha da büyük, problemli günlere maruz kalmaktadır.
Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri; en sevdiklerimizi, ailemizi, canımızı malımızı emanet ettiğimiz şoförlerimizi bu zorlu süreçte bizler yalnız bırakmamalıyız diye düşünüyorum.
6 Şubat depremi sonrası ulusal medyada ve sosyal medyada tüm dünyanın izleyip gündem konusu yaptığı; lastiği patladığı hâlde jantının üstünde -canını hiçe sayarak- depremzede kardeşlerimize bir dakika dahi geç kalmamak için son süratle bölgeye giden tır şoförümüzü, depremin ilk sabahından itibaren bölgede bulunan vatandaşlarımızı güvenli ve sıcak bölgelere taşıyan otobüs ve servis şoförlerimizi, en acil durumlarımızda ilk arayıp "yetiş" dediğimiz taksicilerimizi, gün içinde en yakınlarımızı, canlarımızı emanet ettiğimiz dolmuş ve minibüs şoförlerimizi unutmamalıyız. Günleri, saatleri belli olmayan, ailelerinden uzak, kar boran demeden gece gündüz, dağları taşları aşarak direksiyonda ekmek parası kazanan uzun yol şoförlerimizi demli çaylarının yanında Gripin hapı gibi bizler ayakta tutmalıyız. Radyoda dinledikleri Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur ezgilerinin içindeki hasreti iyi anlamalıyız. Şüphesiz ki şoförlerin sağlığı, yolların, trafiğin yani canlarımızın sağlığıdır. Onların sohbeti Anadolu'nun muhabbetidir.
Bu vesileyle, yük ve yolcu taşımacılığı yapan tüm şoför esnafımız için ÖTV ve akaryakıt indirimi, mesleki zorunlu yetki belgeleri ve eğitimleri için devlet desteği, düzenli prim ödeyenler için yıpranma payı olarak fiilî hizmet zammı gibi iyileştirme ve ödüllendirme yapılmasını arzu ediyoruz.
Ayrıca, artan sigorta ve kasko fiyatlarının takip altına alınarak düzenlemenin zaruri olduğunu düşünüyorum. Milyon nüfusu olan büyükşehirlerimizdeki bir ticari aracın -Allah korusun- kaza yapma oranı ile günlük sirkülasyonu büyük şehirlerimizin yüzde 1'i kadar ancak olabilecek küçük şehirlerimizdeki kaza oranının aynı olma olasılığı imkânsıza yakındır. Ancak baktığımızda 15 milyon nüfusu olan İstanbul'da çalışan bir ticari araç ile 500 bin nüfuslu Giresun'da esnaflık yapan bir ticari aracın sigorta, kasko bedeli aynıdır; yetkili firmaların bu tutumu akla ve izana uymamaktadır. Sektördeki bu sorunların çözümü için etkili ve kapsamlı politikaların geliştirilmesi gerekmektedir. Bu politikalar, şoförlerimizin çalışma koşullarının iyileştirilmesi, sosyal ve ekonomik destek sağlanması, ve mesleki eğitim imkânlarının artırılması yönünde olmalıdır. Sektördeki çalışanların hakları ve refahı, ülkemizin sosyal ve ekonomik gelişimi açısından önem taşımaktadır. Ayrıca, bu vesileyle, ölümlü kazaya sebebiyet vermemiş, madde bağımlısı olmayan, ekmeğini şoförlükten kazanan 1 milyona yakın vatandaşımızın bir defaya mahsus ehliyet affı beklediğini de belirtmek istiyorum.
Sözlerime son verirken, siyonizmin ve emperyalizmin kirli maşası olan kanlı terör örgütü PKK tarafından şehit edilen yiğitlerimize Allah'tan rahmet, yüce milletimize sabırlar diliyorum. Bugün o bölgedeki mücadele, yüzyıl evvel Lozan'da çözülemeyen Musul meselesinin ilerleyen müzakeresinde Türk heyetinin, bölge halkının Türk olduğunu belirterek halk oylaması istemesine kesinlikle karşı çıkan İngiliz Lord Curzon'un yanında olanlar ile karşısında olanların mücadelesidir. Bakın, şehitlerimizin içerisinde Urfalı, Tokatlı, Mardinli, Yozgatlı, Ağrılı, Elâzığlı gibi Anadolu topraklarının her tarafından kardeşlerimiz bulunmaktadır. Aynı toprağa, bir gül bahçesine girercesine giren, naaşları aynı bayrağı sarılı bu yiğitlere "şehit" onları yetiştirenlere "Türk milleti" diyoruz. Bu vesileyle, bundan yüz beş yıl evvel, yine aynı şekilde Anadolu topraklarına ve namusumuza göz diken işgal devletleri ve onların içerideki iş birlikçi çeteleri ile Türk düşmanları tarafından çok iyi tanınan Osman Ağa'mız tarafından Giresun'da kurulan, Balkanlarda, Kafkaslarda, Harşit savunmasında, Afyonkarahisar'da, Ankara Haymana'da düşmana geçit vermeyen 42'nci ve 47'nci gönüllü alayların torunları olarak aynı şekilde, aynı yerde, aynı şuurda hazır kıta beklediğimizi buradan bir kez daha dosta ve düşmana beyan ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.