GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:45
Tarih:24.12.2023

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA MUSTAFA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bendeniz de bu vesileyle, burada söz almış olmam gerekçesiyle, 12 şehidimize, PKK terör örgütü tarafından şehit edilen 12 şehidimize Allah'tan rahmet diliyorum, milletimize başsağlığı temenni ediyorum. Terörün açmış olduğu yaraların milletimiz tarafından mutlaka sarılacağına olan ümidimi bir kere daha tekrar etmek istiyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, biraz dış politikayla alakalı bölgedeki gelişmeleri ifade etmeye çalışarak sözlerimi tamamlayacağım. Genel bir kabul var; genel kabulün merkezinde "Üçüncü dünya savaşı çıktı, çıkacak; üçüncü dünya savaşında taraflar şunlar olacak, bunlar olacak." gibi ifadeleri sık sık duyuyoruz oysa üçüncü dünya savaşı çoktan çıktı. Üçüncü dünya savaşının çıkma gerekçeleri; vesayet odakları, vekâlet savaşları yürüten terör örgütleri bunların bir parçasıdır.

Terör örgütlerinin ana görevi, bulundukları bölgelerde küresel dengeleri, bölgesel dengeleri yerinden etmek, o bölgesel dengeler üzerinden gücü elinde bulunduranların hareket alanlarını genişletmektir. Bunu, aslında, bu bölgede çok net olarak gördük. PKK terör örgütünün yapmaya çalıştığı şey, bölgedeki istikrarsızlığı devam ettirmek ve bölgedeki dengeleri, aslında, küresel güçlerin hedeflediği noktaya taşımaktır; bunda hiçbir şüphe yok. Yani itilaf devletleri, ittifak devletleri gibi bir beklenti içerisine girmenin, "Şu ülke şununla hareket edecek, bu ülke bununla hareket edecek." gibi beklentilerin şu anda karşılığı yoktur ve biz, şu anda, net olarak üçüncü dünya savaşının başladığını görüyoruz.

Üçüncü dünya savaşının başlaması... Hani bir anlamda terör örgütlerini tarif ederken diyoruz ki: "Bunlar koçbaşıdır." Neyin koçbaşıdır? Aslında, bir anlamda, hedef aldıkları ülkeleri arkaya baktırmayı hedeflerler, arkaya bakmalarını temin ederler, maliyet hesabı yapmalarını arzu ederler, önlerinde atacakları adımları atmamalarını belirlerler ve bunda, bir anlamda, sınırlama hareketi yapmasını isterler. DEAŞ için böyledir, El Kaide için böyledir, El Şebab için böyledir, Boko Haram için böyledir, PKK için böyledir, diğerleri için böyledir; hepsinin amacı budur ve buna göre hareket ederler.

Değerli milletvekilleri, şunu ifade etmek istiyorum: Hangi yapı olursa olsun -kim ki- ister terör örgütü olsun, ister bir başkası olsun fark etmez, küresel güçlerle örtünen mutlaka açıkta kalır. Küresel güçlerle birlikte hareket ederek hedeflerine ulaşacaklarını zannedenler, aslında, fotoğrafın bütününde tam anlamıyla kullanılan birer kart, kullanılan birer piyon mesabesine dönüşürler.

Şimdi, bunları ifade ettikten sonra, aslında bugünkü gündemi de kapsayan, Gazze'yi de içeren bazı değerlendirmeler yapmak istiyorum, bunun bir boyutunda da Kıbrıs var. Şimdi, biraz önce yetiştiremedim, yetiştirdiğimde Hasan Turan Bey burada olsa soracaktım. Şimdi, Hasan Turan Bey Türkiye-Filistin Dostluk Grubu Başkanı ama "web" sayfamıza girdiğinizde "Türkiye-Filistin bölgesi" yazıyor. 1988'de Türkiye'nin Filistin devletini tanıdığı gerçeği ortadayken Hasan Turan Bey Filistin devletinin Türkiye'yle olan Dostluk Grubunun Başkanı mı? "Filistin bölgesi" diye tarif edilen yer neresi? Bize "web" sayfamızdan "Filistin bölgesi" diye ilan edilen yer neresi? "Filistin" denildiğinde biz nereyi anlayacağız? Arkadaşlar ulaştırırsa, Hasan Turan Bey bunun cevabını burada verirse memnun olurum.

İkincisi, şimdi, şu gördüğünüz harita Gazze'yi de kapsayan, gaz yataklarının olduğu bir harita. Gazze, bu gaz yataklarının olduğu bölgede, aslında çok önemli, stratejik bir noktada bulunuyor ve bu Gazze'nin bulunduğu alan bir anlamda Filistin devletine ait olan, onun hakkı olan bir bölge ama Amerika bir süre sonra burada farklı bir adım attı ve Amerika bu bölgede "EastMed" denilen bir projeyi hayata geçirmeye çalıştı. EastMed Projesi neydi? Girit ve Rodos Adaları üzerinden Avrupa'ya gazın taşınması projesiydi. Sonrasında Rusya-Ukrayna arasında savaş çıkınca Amerika EastMed'den desteğini çekti. Bu desteği çektikten sonra İsrail'le Türkiye yakınlaşsın, Filistinlilere de ait olan bu gaz Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşınsın gibi bir hedefi ortaya koydu ve Gazze'deki olaylar patlak verdi. Gazze'deki olaylar patlak verince...

Bakın, arkadaşlarım yetiştirdi, bunun belgesini de burada gösteriyorum: Türkiye-Filistin bölgesi yazıyor, bir diğeri Türkiye-Venezuela olarak tarif ediliyor, bir diğeri Türkiye-Almanya olarak tarif ediliyor, bir diğeri Türkiye-Rusya Federasyonu olarak tarif ediliyor. Yani Türkiye-Filistin bölgesinden kasıt nedir? Ben bunu merak ediyorum.

Tekrar konumuza dönecek olursak, Amerika bu EastMed Projesi'nden desteğini çekti ve Türkiye'yle İsrail'in yakınlaştırılmasını hedefledi. Biraz önce söylediğim cümleyi bir kere daha ifade ediyorum: Kim küresel güçlerle örtünmeye çalışırsa açıkta kalır, bu devletler de olsa böyledir ve biz bunun hatalarını, bunun yanlışlarını maalesef Kıbrıs'ta attığımız yanlış adımlarda gördük ve o yanlış adımlardan biri de sonuç itibarıyla İngiltere'nin, Fransa'nın Kıbrıs'ta üs açmasına sebep oldu. Bu üsler neticesinde bugün Fransa'ya "Niçin Kıbrıs'ta, Güney Kıbrıs'ta üs açtın?" sorusunu sorduğumuzda Fransa'nın verdiği cevap çok açık "2004 yılında Kıbrıs Annan referandumu neticesinde, Türk tarafı 'hayır' demiş olmasına rağmen, 1 Mayıs 2004 itibarıyla Kıbrıs Cumhuriyeti olarak Avrupa Birliği üyesi olmuştur." diyor ve biz, Annan referandumunda yaptığımız yanlışların bugün sonuçlarını yaşıyoruz.

Değerli milletvekilleri, şimdi, biz bu fotoğrafı anlatırken bu iktidarın öngöremediği yanlışlıklarla, adım atarken sonunu düşünmediği gerekçelerle birlikte nasıl köşeye sıkıştırıldığımızı görüyoruz. PKK terör örgütünün yapmaya çalıştıkları, bölgede, Kıbrıs'ta yaşadıklarımız, İsrail'in Gazze'de yapmaya çalıştıkları, bütün bunların tamamında aslında Türkiye'de iktidarın yanlış adımlarının neticesinde kuşatma harekâtını yaramama ve bu kuşatma harekâtına maalesef boyun eğmeye doğru giden bir süreci yaşıyoruz.

Bunun devamında -sürem azalıyor- şunu da ifade etmek istiyorum: Biliyorsunuz, G20 zirvesinde bir karar alındı. Çin'in "Bir Kuşak, Bir Yol Projesi" diye bir projesi vardı. Bu, Pekin'den Londra'ya uzanan ticaret hattını gözetiyordu ve G20 zirvesinde alınan karar gereği -onu da burada gösteriyorum- Mumbai'den başlayan ve Fransa'ya uzanan bir ticaret yolu kararı ilan edildi.

Değerli milletvekilleri, bu hatta baktığınızda, Mumbai, Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Ürdün, İsrail, Fransa; hat bu. Türkiye, Çandarlı Limanı gibi çeşitli limanları aslında o Bir Kuşak, Bir Yol Projesi'nin bir ayağı olarak öncesinde tasarlamıştı ve Türkiye'nin de katıldığı G20 zirvesinde alınan hat bu değerli milletvekilleri. İlginç olan nedir burada? Böyle bir karar alınabilir, ilginç olan ne biliyor musunuz? Bu hattın en önemli gerekçelerinden biri, Türkiye'yi devre dışı bırakmak. İkincisi, bu hatta en önemli noktalardan birinin İsrail olarak tarif edilmesi. Üçüncü önemli nokta da İsrail'in en önemli limanlarından biri olan Hayfa'yı bu noktada ana nokta, ana belirgin liman hâline getirmek. Böyle bir durumda, Türkiye'nin katıldığı G20 zirvesinde bu ticaret yolu açıklandı. Aslında Türkiye'nin işin dışında bırakıldığı şeklinde bir algıyla bu ortaya çıktı.

Değerli milletvekilleri, şehitlerimize bir kere daha rahmet diliyorum. Ama iktidar yetkilisi, iktidar koltuğunda oturan milletvekili arkadaşlarıma buradan ifade etmek istiyorum: Biraz önce Cumhuriyet Halk Partisi Ardahan Milletvekili arkadaşımızın söylediği cümleye aynen katılıyorum. Yani, bizler burada geçiciyiz, öngöremediğimiz ve sonunu düşünemediğimiz bir adım atarken "Bunun ikinci adımında ne olur?" diyemediğimiz durumlarda günü kurtarma çabası nafile bir girişimdir. 2004'te Kıbrıs'ta atılan yanlış adımın sonuçları ortadadır. Yani ben buradan, Gazze'yle ilgili yapılan açıklamalar, Gazze'miz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, lütfen tamamlayın.

MUSTAFA KAYA (Devamla) - "Türkiye'nin savunması Gazze'den başlar." ifadesinin altını çiziyorum. Gazze'ye aynı kendi topraklarımız gibi bakmamız ve Gazze'nin müdafaasının burada ifade etmiş olduğum ticaret yolu vesaire girişimlerle beraber... Bunların neticesinde, bu bölgede eğer aktif rol almak istiyorsak sınırlarımızın güvenliğinin dışarıda başladığını, Saraybosna'da başladığını, ne bileyim, Tahran'da, Kahire'de başladığını, Şam'da başladığını, Bağdat'ta başladığını, Bakü'de başladığını; bütün bunları bilerek hareket etmek durumundayız. Günü kurtarma çabası nafiledir, günü kurtarmaktan ziyade geleceği kurtarmamız gerekir.

Ben bu düşüncelerle şehitlerimize rahmet dilerken Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Hayırlı günler diliyorum.