GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:44
Tarih:23.12.2023

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Dün kaybettiğimiz kahraman askerlerimize taziyeyle başlamak istiyorum. Kahraman askerlerimize Allah rahmet eylesin; acılı ailelerine başsağlığı diliyorum, milletimizin başı sağ olsun. Tabii ki bu topraklardaki son terörist etkisiz hâle getirilene kadar, terörün bataklığı kurutulana kadar terörle mücadele devam edecektir bu ülkede. Askerimizden birisinin evinin görüntüleri yansıdı basına, özellikle onunla ilgili bir duygumu paylaşmak istiyorum. Gerçekten zor ayakta duran bir ev, o zor ayakta duran evin yetiştirdiği bir evlat bu vatan ayakta dursun diye şehit oluyor. Bu duygularla başlamak istiyorum ve tabii, bu duygular içerisinde de bu insanlara, bu güzel insanlara hepimizin çok büyük sorumlulukları var diye düşünüyorum.

Evet, değerli milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın dün yaptığı konuşmadaki iki hususa dikkat çekmek istiyorum konuşmamda, bir de vakit kalırsa sosyal medyama gelen taleplere değinmek istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız dün Türkiye'nin büyümesinden bahsetti, yirmi yıldır istikrarlı bir şekilde büyümekten bahsetti; "Yirmi yıldır istikrarlı bir şekilde büyümek" sözü tabii iddialı bir söz, özellikle son beş yıl için çok iddialı bir söz, bunu özellikle paylaşmak istiyorum. Bizim de zaten itirazımız Türkiye'nin son beş yılında birikimlerinin tüketilmesine. Kim tüketti, nasıl tüketti? Buraya ayrıca geleceğim değerli milletvekilleri.

Evet, büyüyoruz ama dış ticaret açığı vererek büyüyoruz. Yatırımla, istihdamla büyümüyoruz değerli milletvekilleri. Yatırımla, istihdamla büyümüyoruz, üretimle büyümüyoruz, borçlanarak büyüyoruz. Kim büyüyor peki bu ülkede? Dar gelirli vatandaş büyüyemiyor, emekli büyüyemiyor, memur büyüyemiyor, bırakın büyümeyi, memur artık bir ev alamıyor arkadaşlar; bırakın ev almayı, memur kirasını ödeyemiyor, bunu özellikle paylaşayım. Kim büyüyor? Ben söyleyeyim, ülkemizde nüfusun yüzde 1'i ülkemizde üretilen servetin yüzde 41'ine sahip bu ülkede. Dolayısıyla, büyüyen kim? Ayrıcalıklı, azınlıklı bir sınıf. Şimdi, burada, tabii, birçok arkadaşımız o şiire atıfta bulundu, ben de söyleyeceğim, bir de benim ağzımdan geçsin Meclis kayıtlarına:

"Allah'ın on pulunu bekleye dursun on kul,

Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.

Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa."

İşte, biz bu gelir adaletsizliğine itiraz ediyoruz değerli milletvekilleri. Necip Fazıl'ın o şiirinin başında çok anlamlı bir dize vardır: "Durun kalabalıklar, burası çıkmaz sokak." Değerli milletvekilleri, işte bu çıkmaz sokak Türkiye'nin 2018-2023 arasındaki dönemidir.

Şimdi, biz uyardık "Durun kalabalıklar, burası çıkmaz sokak." dedik yani Türkiye doğru bir yolda ilerlerken, Türkiye normal bir yolda giderken siz ülkenin rotasını çıkmaz bir sokağa çevirdiniz. Uyardık, dinlemediniz, yolun sonunda ne oldu? Bir de o kadar hızlı gittiniz ki yolun sonundaki duvara çarptınız yani siz çarpıp orada kalsanız sorun yok da oraya çarpan ülkenin kendisi. Dolayısıyla şimdi oradan geri döndük, biz düşe kalka doğru yola, normal yola çıkmaya çalışıyoruz. Peki, normal yola, doğru yola ne zaman çıkacağız? 2026. Enflasyonu tek haneli rakamlara 2026'da çıkarmaktan bahsediyoruz yani 2016'da tek haneli rakamdı enflasyon, on yıl kayıptan bahsediyoruz arkadaşlar. Bütün uyarılarımıza rağmen, bütün yapıcı uyarılarımıza rağmen sizin ülkeyi bu çıkmaz sokağa sokmanızın bedeli on yıllık bir kayıp değerli milletvekilleri. Biz AK PARTİ'nin yirmi yılını eleştirmiyoruz, bir dönemin içinde biz de varız ve o dönemden gururla bahsediyoruz ama öyle bir dönem geldi ki bütün biriktirdiklerinizi tükettiniz, bizim de itirazımız buraya.

Şimdi, ben vicdanı olan AK PARTİ'li dostlarımıza soruyorum: Ne olurdu bu yanlış yola girilmeseydi? Ne olurdu "Yanlış yoldasınız." uyarımız dikkate alınsaydı? Ne olurdu iş bileni göndermeyip yerine damat Bakan getirilmeseydi? Ne olurdu "faiz sebep, enflasyon sonuç" gibi yanlış bir politikada ısrar edilmeseydi? Hadi, ısrar edildi; ne olurdu, içinizden bir babayiğit çıkıp "Sayın Cumhurbaşkanım, yanlış yapıyorsunuz." deseydi? Ne olurdu, soruyorum. Peki, sonuç? Bakın, AK PARTİ iktidarı Türkiye'de mega projeler yapmıştır, alkışlanacak işler yapmıştır -sayabiliriz- Avrasya Tüneli, köprüler vesaire çok büyük mega projeler yapmıştır; geldiğimiz noktada üzüldüğümüz yer de burası, maalesef, o mega projelerden şimdi ülkeyi getirdiğiniz yer mega bütçe açığı, mega borçlanma, mega faiz borcu, sonuç bu arkadaşlar.

Bir dönem ekonomik krizi ısrarla kabul etmediniz "Hayır, ekonomik kriz yok." dediniz, hatta Sayın Cumhurbaşkanı "Abartma." filan diye vatandaşı fırçalıyordu. Şu anda ekonomik krizi kabul ediyorsunuz, psikolojik aşama için bu önemli bir şey. Bir şeyi daha kabul etmeniz lazım, o da 2018-2023 yılları arasında Türkiye'ye ödetilen bedel, buradaki yanlış politikalar, bunları yapanlar, bunların sebepleri arkadaşlar. Burayı kabul etmedikten sonra Türkiye bir adım yol gidemez. Bunu kabul etmedikten sonra... Allah'a çok şükür, yeni Hazine ve Maliye Bakanımız buradaki yanlışları kabul ederek rotasını devam ettiriyor. İlk geldiğinde ne demişti? "Rasyonel zemine dönme dışında bir seçeneğimiz yoktur." demişti yani bizim eleştirilerimizi doğrulamıştı. Geçen gün burada yine bir şey söyledi "Mali disiplini yeniden tesis etmeye çalışıyoruz." dedi arkadaşlar. Umarım, yerel seçimlerden sonra Sayın Bakan bir Naci Ağbal sendromu yaşatmaz Türkiye'ye.

Tabii, bu tablonun sebeplerinden birine dönecek olursak, bu tablonun sebeplerinden biri de maalesef, son beş yıldır uygulanan çarpık Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemidir. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız dün "Sistemi elbette eleştirebilirsiniz; iyileştirebiliriz, tecrübeyle oluşacak bazı şeyler." dedi; doğrudur, burada sistemin revizyona girmesinden bahsetti aslında. Evet, ben de sistemin revizyona girmesinden bahsediyorum. Benim nazarımda ideal sistem güçlendirilmiş parlamenter sistemdir ama millet bunu kabul etmedi. Buyurun, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini de bir masaya yatıralım, revizyona sokalım arkadaşlar.

Hiçbir sistem mükemmel değildir bir kere, bunda hemfikiriz zaten ancak bu sistemin çok net aksayan yönleri var. Nedir? Bu sistem kuvvetler ayrılığı ilkesini zedelemiştir, Meclisi güçsüz hâle getirmiştir, Meclisin elinden yetkilerini almıştır, yargıyı yürütmeye bağımlı hâle getirmiştir. Dolayısıyla biz, önce kuvvetler ayrılığı sistemini net bir şekilde oturtalım, Meclisi güçlü Meclis hâline getirelim, kararnamelerin sınırlarını belirleyelim ve Sayın Cumhurbaşkanını da tarafsız yapalım yani partisiz Cumhurbaşkanı yapalım; evet, böyle güçlü bir revizyona varız değerli milletvekilleri.

Şimdi, son olarak da ben, bütçe görüşmeleri başlarken bir "tweet" atmıştım "Bütçe görüşmeleri yapacağız, hangi konularda neyi konuşmamızı istersiniz?" dediğimde, çok sayıda mesaj gelmiş ama ağırlıklı gelenlerden ekonomik kriz, asgari ücret önemli başlıklar; adalet, Türkiye'nin adalet sorunu önemli bir başlık; mülakat -çok sık dile getiriyorum- önemli bir başlık; EYT sorunu önemli bir başlık; bunlara hızlıca değineyim.

Asgari ücretle ilgili bir beklenti var "17.000-17.500 TL olacak." diye konuşuluyor. Geçen gün TÜRK-İŞ açlık sınırını açıkladı, kasım ayında 14.026 lira. Aralık ayındaki enflasyonun 4,5 bandı olduğunu düşündüğümüzde 2024 enflasyonuna da yüzde 36 gibi bir hedef konuldu -yüzde 40-40,5 diyelim- 14 bin üzerine koyduğumuzda 19.600 lira gibi bir rakam yapıyor. Eğer 17 bin lira olursa vatandaşa borçlanacaksınız yani vatandaşı açlık sınırının altında bırakmış olacaksınız. Buna özellikle dikkatlerinizi çekmek isterim değerli milletvekilleri.

Şimdi, bir de burada tabii, bu enflasyon verileri neye göre güncellenecek? TÜİK verilerine göre değil mi? TÜİK verilerine göre. Peki, TÜİK'e göre enflasyon yüzde kaç? Yüzde 65. Peki, TÜİK'in 2024 bütçesinde ne kadar artış oldu, bileniniz var mı? Normalde yüzde 65'lik bir artış olması lazım değil mi masrafları açısından? Yüzde 145 değerli milletvekilleri. TÜİK gördüğümüz kadarıyla sadece kendine Müslüman. Bunu da özellikle dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Şimdi, EYT konusunda yarım kalan bir durum var, EYT'li vatandaşlarımızdan gerçekten çok sık şikâyet geliyor. Bir bölüm vatandaşımızın başvurusu kabul edilmiş ama hâlâ maaşları bağlanmamış, bir bölüm vatandaşımız Sayın Bakanın açıklamasına güvenerek borçlanmış, prim gün sayısını yatırmış, yine emekli olamamış. Ya, bu konuya bir daha göz atmakta fayda var. Buranın hakkaniyetli bir şekilde çözülmesi gerekmektedir. Bunu da özellikle paylaşmak istiyorum.

Adalet konusuna değinmiştim. Yargılamaların uzaması, hâkim, savcıların liyakat sorunu ve yargı üzerindeki şaibeler Türkiye'deki adalet kurumuna olan güveni zedelemiştir. Türkiye'de adaletli bir sistemi inşa etmek de hepimizin üzerinde bir vazifedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSA MESİH ŞAHİN (Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

İSA MESİH ŞAHİN (Devamla) - Son olarak, benim hep dile getirdiğim mülakat konusu, en çok gelen talep mülakat konusu. Belki de ben dile getirdiğim için çok yorum gelmişti "tweet"imin altına. Değerli milletvekilleri, ilk günden beri bir gerçekliğe dikkat çektik ve sizin sözünüzü hatırlattık. Mülakat konusunda bir sözünüz var, biz de diyoruz ki bu sözünüzü tutun. Türkiye'de hak edenin kazandığı bir düzeni birlikte inşa edelim, siz de sözünüzü tutmuş olursunuz. Ben burada Grup Başkan Vekili arkadaşlarımıza söyledim, milletvekili bütün arkadaşlarımıza söyledim, yetmedi, Millî Eğitim Komisyonu Başkanımıza seslendim, Millî Eğitim Bakanımıza seslendim, Cumhurbaşkanı Yardımcımıza seslendim, hiçbirinden ses gelmedi, artık son çare Sayın Cumhurbaşkanından gençlerimiz adına mülakatların kaldırılması konusunda randevu isteyeceğim, bana gelen bütün kamuoyu raporlarının hepsini de kendisine sunmak isteyeceğim. Umarım bu randevu bize verilir, gençlerimiz adına böyle bir adım atılmasına biz de vesile olmuş oluruz diyorum.

Bu duygularla Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)