| Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 44 |
| Tarih: | 23.12.2023 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET AKALIN (Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve aziz milletim; 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 7'nci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum.
İlk olarak tarımın bütçedeki yerinden bahsedip daha sonra tarım ve hayvancılık açısından bölgemizdeki çiftçilerimizin sorunları ve çözümler için neler yapılması gerektiğine dair fikirlerimi serdedeceğim. Trakya bölgesi verimli topraklarıyla geniş bir tarım ürünü yelpazesine ev sahipliği yapmaktadır. Buğday, ayçiçeği, çeltik, mısır, kanola, sebze ve meyve gibi birçok ürün bölgemizde başarıyla yetiştirilir. Bu çeşitlilik tarım gelirini artırır ve ekonomik çeşitliliğimizi destekler niteliktedir. Aslında, Trakyalı çiftçilerimizin karşılaştığı bu sorunlar sadece bölgesel değil, ulusal düzeyde de geçerlidir. İlk olarak bütçe görüşmelerinde Hazine ve Maliye Bakanımız tarım bütçesindeki desteklerle ilgili yaptığı konuşmada ayrılan kaynaklar, kredi sübvansiyonları ve yatırım ödenekleri konusunda öyle şeyler söyledi ki şaşırmamak elde değil. Bir anda tarımda çağ atladığımızı, çiftçimizin altın çağını yaşadığını düşündük. Gelin, şimdi bir de gerçeklere bakalım: Tarım desteklerine ayrılan bütçe 2007 yılından bu yana ciddi bir düşüş yaşamış durumdadır. Faiz dışı harcamalar içindeki Bakanlığın payı 2007 oranında sabit tutulsa dahi bugün tarımsal desteklerin gereken seviyede olması için ayrılması gereken bütçe miktarı ile mevcut teklif arasında önemli bir uçurum bulunmaktadır. Çünkü destek programları için bütçe teklifi sadece 92 milyar Türk lirasını içermektedir. Bütçenin hemen hemen her kalemi yüksek oranlarda artış gösterirken tarımsal desteklere ayrılan bütçe sadece yüzde 44,4 oranında artırılmıştır. Siyasi iradenin çiftçiyi koruma sözlerine rağmen, 2024 yılı için çiftçinin kaynaklara yönelik yapılan bu gasp 300 milyar Türk lirasına yaklaşan bir miktarı içermektedir.
Bir de OECD verilerine bakarak Avrupa Birliği ve diğer ülkeler arasında tarımsal destek oranlarıyla ilgili karşılaştırmalar yapalım. Toplam tarımsal desteğin OECD toplamı içindeki payı Türkiye'de 4,78'dir. Bu oran Japonya'da bizden 3 kat, Amerika'da 6 kat, Avrupa Birliği ortalamasında ise 7 kat daha fazladır.
Değerli milletvekilleri, şimdi de gerçeklere bir bakıp yanlış yapılan işler ve politikaları Trakya açısından değerlendirelim. Trakya'da köyler boşalıyor, çiftçilerimiz küskün, üretimden uzaklaşıyor ve tarım arazileri boş kalıyor. Trakya'da verimli araziler, yabancıların ve bölge dışından arazileri sadece yatırım amacıyla alan kişilerin eline geçiyor. İthalatçıyı destekleyen "sıfır gümrüklü" ithalat politikalarınız ve doğrudan destek oranlarının çok düşük olması sonucunda çiftçiyi tarladan uzaklaştırıyorsunuz.
Şimdi ürün bazında bazı değerlendirmeler yapmak istiyorum. Mesela, çeltik üreticimiz on beş yıldır 10 kuruş desteğe mahrum bırakılmıştır. Yine sıfır gümrükle ülkeye girmiş ve depolarda bekletilen 550 bin ton pirinçten dolayı üreticimizin çeltik fiyatları düşmektedir. Toplam üretimimizle 600 bin ton olarak değerlendirirsek şu an Türkiye'de iki yıllık daha stok bulunmaktadır. Bu durumda çiftçimiz çeltiği nasıl değerlendirecek?
Buğday ve ayçiçeğinde de aynı sıfır gümrük politikaları izlenmiştir. Buğday üreticimiz ise belirlenen fiyat her ne kadar 9 lira olsa da gerçekte bu tutarı elde edememiştir. İklim şartları ve hastalık sonrasında verim düşüklüğü ortaya çıkmıştır. Böylece TMO tarafından belirlenen standartların dışında kalınmış ve bazı bölgelerde mahsulün yüzde 30 civarı TMO'ya satılamamıştır. Çiftçi mecburen bu ürünleri piyasa şartlarında tüccara tonunu 4-5 bin lira civarında satmak zorunda kalmıştır. Ayçiçeği üreticimiz ise kuraklık sebebiyle verim düşüklüğü yaşamış ve ürününü tarlada bırakmıştır veya biçim bedeline ürününü teslim etmiştir.
Çiftçi hem iklim koşulları hem de Hükûmetinizin yanlış ithalat politikalarıyla mücadele etmeye devam ederken siz ne yaptınız? Buğday yetişmeyen, buğday ithalatçısı olan Venezuela'da buğday üretimi yapmak gibi anlamsız bir hayalin peşinde yürüdünüz. Sudan'da 2013 yılında doksan dokuz yıllığına tarım alanı kiraladınız fakat herhangi bir tarımsal faaliyet yapamadınız. Sonucunda, bu on yıllık bir süreç sonrasında tarımda verimsiz bir dönemi daha sona erdirdiniz.
Gelelim süte... Ülkemizdeki çiğ süt yem paritesi, süt üreticileri için sürdürülebilir bir gelir sağlamaktan uzaktır. Genel kabul gören 1,5 oranının altında kalan parite özellikle küçük aile işletmeleri için süt üretimini zorlaştırmaktadır. Gelişmiş ülkelerde bu oranlar genellikle 1,8 ve 2,2 arasında seyretmektedir. Amerika Birleşik Devletleri'nde bu oran 2,1; Almanya'da ise 1,85'tir. Ülkemizde ise şu anda çiğ süt yem paritesi 1,32; geçtiğimiz haziran ayında 1,08; 2022 Haziran ayında 1,12; 2021 Haziran ayında ise 0,9'dur. Gördüğünüz gibi ülkemizde maalesef bu oran bazı dönemlerde 1'in altına dahi düşmektedir. Sonuç olarak çiğ süt krizi derinleşiyor, üreticiler piyasa koşulları altında yetersiz fiyatlarla mücadele etmeye çalışıyor. Baskılanan çiğ süt fiyatları yüzünden süt inekleri kesime gönderiliyor. Bu gidişle maalesef birçok süt ineği de kesime gönderilecek ve Trakya'da hayvancılık bitecektir. Lütfen, bu durumu ciddiye alın. Size çok küçük bir örnek vereceğim. Edirne'nin Meriç ilçesinde bundan tam on yıl önce Süt Üretici Birliğine kayıtlı 800 üye üretici vardı, bugün ise 200 üretici kaldı. Sağımlık inek sayısı da dörtte 3 oranında düşmüştür. On yıl önce 13-14 ton üretim yapan ilçemizde bugün 3-4 ton üretim yapılmaktadır. Bir de üstüne üstlük Trakya'da meraları yok ettiniz, bölge dışından kişilere peşkeş çektiniz. Evet, Meriç kumsalda bir avuç kum. Türkiye'de geleceğimiz noktayı siz düşünün.
Değerli milletvekilleri; sizlere tarihte önemli bir dönemi hatırlatmak istiyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının İzmir'de düzenledikleri İktisat Kongresi tesadüf değil, bilinçli bir adımdı. 1911-1922 yılları arasındaki savaşlardan sonra köylüyü çiftçi yapma hedefi İzmir İktisat Kongresi'nde "Millî ekonominin temeli ziraattır." ilkesiyle belirlenmiştir. Mustafa Kemal Atatürk'ün "Ülkenin gerçek sahibi ve efendisi hakiki müstahsil olan köylüdür." sözü uygulanacak tarım politikasının temel felsefesini oluşturmuştur. Bu nedenle Trakya'daki tarım faaliyetleri sadece bölgenin değil, tüm ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınmasına büyük katkı sağlamaktadır.
Sonuç olarak, bu şartlar altında ve bütçeyle çiftçimizin tarım ve hayvancılıkta sürdürülebilir bir üretim yapması mümkün değildir. Bu da biraz önce size anlatmış olduğum sonuçları doğurmuştur ve doğurmaya da devam edecektir. Yaşanan bu olumsuz tablonun olumlu olarak değişmesi için yapılması gereken çözüm önerilerimizi sıralamak istiyorum.
Köye dönüşü ve özellikle gençlerin tarıma dönüşlerini sağlamak için tarımsal üretim kârlı hâle getirilip teşvik edilmeli ve desteklenmelidir.
Meraların satışı ve alan değişiklikleri hemen durdurulmalı ve yeni mera alanlarının yaratılması çalışmaları yapılmalıdır. Köy arazilerinin köy mukimlerinde kalması için somut çalışmalar yapılmalı, desteklenmeli ve köy dışına satışlar engellenmelidir. Sınıra yakın bölgelerde arazilerin yabancı ülke vatandaşlarına satışı yasaklanmalıdır. Tarım ve hayvancılıkta ithalat politikaları terk edilerek yerli ürünlerin satışı tamamlanana kadar ithalat yapılmamalıdır. Müdahale alım fiyatları güncel ekonomik koşullar ve enflasyon oranlarında hesaplanarak açıklanmalıdır. Lisanslı depoların sayısı ve kapasiteleri artırılmalı, ihtisas depolarının ürün bazlı alım imkânları artırılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
MEHMET AKALIN (Devamla) - En önemlisi, gerçekçi oranlarda taban fiyatlarından bağımsız olarak tarımsal destekler gözden geçirilmeli ve doğrudan tarımsal üretim destekleri artırılmalıdır. Ve de son olarak tarıma yapacağınız en önemli destek ne biliyor musunuz? O kapattığınız köy okullarını açmaktır. Köy okullarını kapattınız. Bu aklı size kim verdi bilmiyorum ama bu aklı veren kimse, bu ülke ve tarih bu aklıevvelleri ihanetle yâd edecektir. Köy okullarını kapatmakla ne yaptınız biliyor musunuz? İnsanları köyden kaçırdınız; köylümüzün ve köy kahvelerinin çağdaş ilim ve dünyayla ilişkisini sonlandırdınız çünkü o köylerdeki öğretmen kahvede ilimden, bilimden ve gerçek dünyadan bahsediyordu. Gelin, köy okullarını açın ve atama bekleyen öğretmenlerimize de müjde verin.
Meclisimizi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)