GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:44
Tarih:23.12.2023

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Teşekkür ederim.

Öncelikle Genel Kurulumuzu ve bizleri ekranları başında izleyenleri saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama geçmeden önce, dün burada sağlık sorunu yaşayan ve hastaneye kaldırılan değerli milletvekili arkadaşımız Sayın Sırrı Süreyya Önder'e şifalar diliyorum ve bu vesileyle, bütçe kanun tekliflerinin Genel Kurul görüşmelerinin ne kadar verimsiz, irrasyonel ve gayriinsani olduğuna da dikkat çekmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bütçe kanun tekliflerini görüşüyoruz. Buradaki kanun ifadesi yanıltıcı olmamalı. Neden? Çünkü "bütçe kanunu" dediğimiz metin, vatandaşlar için hak ve borç doğuran hukuki bir tasarruf değildir. Nedir bütçe kanunları? Hükûmetlerin izleyecekleri politikalar hakkında fikir veren ve o politikalar için ihtiyaç duyulan mali kaynağı gösteren metinlerdir. Bu nedenle de bir ülkedeki hükûmet sisteminin türü ne olursa olsun; başkanlık, yarı başkanlık veya parlamenter, bütçe kanun teklifleri hükûmetlerce hazırlanır ve Meclisler, yasama organı tarafından da kabul veya reddedilir. Bu, eşyanın tabiatı gereği olarak karşımıza çıkan bir husustur çünkü bir ülkede izlenecek politikaların neler olacağına hükûmetler karar verir, hâliyle o politikaların gerektirdiği mali kaynakları da onlar tespit ederler ama o mali kaynağın asıl adresi vatandaşın cebi olduğu için, vatandaş adına, millet adına bu metinleri kabul veya reddetmek yetkisi parlamentolara, yasama organına aittir. Ne var ki ülkemizde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle birlikte Meclisimizin elindeki bütçe kanun teklifini kabul yetkisi alınmıştır. Anayasa'nın 161'inci maddesi, 2017'de değişen metniyle bütçe kanun teklifini hazırlama yetkisini Cumhurbaşkanına tanımıştır. Burada bir sorun yok çünkü şu anki sistemde Cumhurbaşkanı tek başına hükûmet etmektedir. Ancak Cumhurbaşkanının hazırlayacağı bütçe kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisinde reddedildiği takdirde ara çözüm olarak geçici bütçe kanunu devreye alınmaktadır, o da reddedilirse o takdirde bir önceki yılın bütçe kanunu üzerinden yeniden değerleme oranına göre bir işlem yapılmakta ve hükûmet yoluna devam etmektedir. Kısacası, aslında bu maddeyi okuduğunuzda Türkiye Büyük Millet Meclisine tanınmış olan teklifi kabul veya ret yetkisi görünüşten ibarettir, Meclisin elinde böyle bir yetki yoktur. Hâliyle bizim 11 Aralıktan bu yana burada sergilediğimiz senaryo bir tiyatrodan öteye gitmemektedir.

Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi Türkiye Büyük Millet Meclisinin elindeki bütçe teklifini kabul yetkisini almakla yetinmemiş, aynı zamanda Meclisimizin bazı yetkilerini daha ya ilga etmiş veya onları etkisiz hâle getirmek suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisini devlet hayatının en etkisiz unsuruna dönüştürmüştür. Bunları kısaca özetlemek isterim. Evvelce, Anayasa'mıza göre Türkiye Büyük Millet Meclisinin elinde sözlü soru yetkisi vardı yani milletvekilleri başbakana veya bir bakana spesifik bir konuda soru yöneltebilmekteydi ve başbakan veya ilgili bakan Meclis huzurunda bu soruyu sözlü olarak cevaplamakta, soru sahibi milletvekiliyle karşılıklı bir diyalog cereyan etmekteydi. Böylece bütün milletvekilleri o konudan bilgi edinmekte, aynı zamanda kamuoyu da aydınlanma fırsatı bulmaktaydı. Her nedense Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle birlikte Meclisin elindeki bu sözlü soru yetkisi ilga edilmiştir. Şu anda bizlerin elinde sadece yazılı soru yöneltme yetkimiz vardır, o yetki ise pratikte işlememektedir. Anayasa'nın 98'inci maddesine göre, milletvekilleri Hükûmet aktörlerine yani Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve bakanlara -Cumhurbaşkanına değil- yazılı soru yöneltebilmektedir, bu sorular ilgili aktör tarafından on beş gün içinde cevaplanmak zorundadır. Peki, uygulamada ne olmaktadır? Birincisi, süreye riayet edilmemektedir. İkincisi, cevap olarak bize iletilen metinler cevap mahiyetinde değildir. Kendimle ilgili bir örnek vermek istiyorum. 5 Ekimde Sayın Millî Eğitim Bakanına etraflı sorular yönelttim, otuz dokuz gün sonra tarafıma bir cevap metni geldi, o metindeki ifadeler sorularımın hiçbirine cevap teşkil etmiyordu. Merak eden vatandaşlarımız Türkiye Büyük Millet Meclisinin "web" sayfasına girebilirler, her milletvekilinin ismi tıklandığında yönelttikleri soruları ve cevapların ne olduğunu görme fırsatını bulabilirler. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle beraber aynı zamanda Meclisin elindeki soruşturma mekanizması da işlevsiz hâle getirilmiştir. Nasıl mı? Anayasa'mızın evvelce 100'üncü maddesinde düzenlenen bu husus şu anda 105'inci maddede Cumhurbaşkanı yönünden, 106'ncı maddede ise Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve bakanlar yönünden düzenlenmiştir ama bu maddeleri incelediğinizde öyle karar nisapları öngörülmüştür ki bu nisaplara ulaşmak mümkün olamayacağından aslında Meclisin elinde, pratikte Meclis soruşturması mekanizmasını işletecek bir yetki mevcut değildir.

Gelelim Meclis araştırma yöntemine: Aslında, 98'inci maddede yer alan bu mekanizmanın işleyişiyle ilgili bir değişiklik yapılmamıştır. Ama Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi yarattığı kutuplaştırıcı atmosferi Parlamento çatısına da taşımış, böylece araştırma önergeleri de işletilemez hâle getirilmiştir. Hemen hafızalarımızı tazeleyelim, biliyorsunuz, haziran ayından beri burada muhalefet partileri Türkiye'nin hayati pek çok problemi konusunda araştırma önergeleri sunuyorlar. Peki, bunların akıbeti ne oluyor? İktidar blokunun, cumhur blokunun kararlı ve sistematik tutumuyla reddediliyor. Üstelik, sayın milletvekilleri, ilginç bir hususa daha işaret edeyim: 20 Aralık günü burada yaptığımız toplantıda iktidar partisine mensup bir sayın milletvekili bizlere, muhalefet partisi milletvekillerine bir çağrıda bulundu, dedi ki: "Bizimle iş birliği yapın." Arkadaşlar, iş birliğine kapıları kapatmış olan cumhur blokudur. Bunun en somut örneği de araştırma önergelerimizin kararlı bir biçimde, içeriği dikkate alınmaksızın reddediliyor olmasıdır. Peki, bunun yarattığı sonuç nedir? Aslında, ülkemizin çok hayati sorunları, gerçekten iktidar ve muhalefet partilerinin iş birliğiyle, müzakeresiyle ve uzlaşmasıyla çözüme ulaştırılmak yerine çözümsüzlüğe terk edilmekte ve kronik hâle gelmektedir.

Kısacası, değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin Türkiye'ye kazandırdığı hiçbir yenilik, gelişme yoktur. Ben, burada, bu sistemin yarattığı hasarın sadece bir bölümüne işaret edebildim. Genel olarak bu sistemin yarattığı sonuçları incelediğimizde, devlet hayatında ortaya çıkan hasar çok büyüktür ama Meclisimiz yönünden ortaya çıkan hususu bir cümleyle özetleyeyim: Millî Mücadele yıllarından itibaren, 2017 yılına gelinceye kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi devlet hayatımızın en önemli unsuru iken bugün, artık devlet hayatının en etkisiz unsuru hâline getirilmiştir. Ben bu hususu, iktidar blokunun değerli milletvekillerinin de bilgisine sunmak istiyorum. Kendilerine bu kadar işlevsizliği nasıl yedirdiklerini sormalarını rica ediyorum.

Sabrınız için teşekkür ediyorum ve sizleri saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)