GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:43
Tarih:22.12.2023

CHP GRUBU ADINA İSMAIL ATAKAN ÜNVER (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Irak'ın kuzeyinde bölücü terör örgütünün saldırısında hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize başsağlığı ve sabır diliyorum.

Konuşmamın başında, geçtiğimiz yıllardan kalan beklentilerinin önümüzdeki yıl gerçekleşmesini uman toplum kesimlerinin bazı taleplerini dile getirmek istiyorum. AKP'nin Türkiye Yüzyılı'nda emekli maaşları yüzyılın ayıbı olmuştur. AKP sayesinde geçtiğimiz yıl 7.500 liralık emekli maaşıyla geçinmek mucize hâline gelmiştir. Yaşamlarının son deminde insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşama hakları ellerinden alınan emeklilerimiz yüzyılın ayıbının artık sona ermesini istiyor. Bu itibarla en düşük emekli maaşı en az asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir.

Öğretmen ataması bekleyen yüz binler var. Önceki Millî Eğitim Bakanı tarafından verilen 100 bin atama sözü tutulmadı. Bu söz önümüzdeki yıl tutulmalı ve atama bekleyen yüz binlerin beklentisi karşılanmalıdır.

"Taşeronda çalışanlar ve belediye işçileri kadroya geçirildi." denildi ama gerçek öyle olmadı. Belediye emekçileri kadro verilmiş gibi yapılarak belediye şirketlerine alındılar, çoğu zaman asıl kadro sahibi belediye personelleriyle aynı işi yapmalarına rağmen aynı haklardan yararlandırılmadılar. Bu durum mağduriyet yaratıyor. Asıl işi yapan şirket işçilerine de asıl kadro verilmeli, belediye kadrolarına alınmalıdırlar.

Yine Karayollarında çalışan 14 bine yakın işçiyle birlikte Devlet Demiryollarında, Devlet Hava Meydanlarında, PTT'de ve hastane yemekhanelerinde taşeronda kalanlar var. Taşeronda kalanların kadro sorunu verilen sözlere uygun olarak çözülmelidir. (CHP sıralarından alkışlar)

Staj ve çıraklık sigorta başlangıcı olmalıdır. Çırak ve stajyerler işsizlik rakamları açıklanırken istihdama dâhil ediliyor, yaşlılık sigortası söz konusu olduğunda ise öğrenci olarak görülüyor. Bu çelişki sonlandırılmalı, tüm stajyer ve çırakların işe başladıkları gün yaşlılık sigortası da başlatılarak mağduriyetleri sonlandırılmalıdır.

150 binin üzerinde ziraat, su ürünleri, gıda ve orman mühendisi ile veteriner hekimler yıl boyu müjde bekledi. Tarım ve Orman Bakanlığı iki yıldır boşalan kadrolara atama yapmadı. Mesela, orman mühendisleri Orman Genel Müdürlüğü ve Millî Parklar için atama beklerken Bakanlık orman mühendisi ataması yapmıyor ama Millî Park şefliklerine branş dışı şef ataması yapıyor. 2024 yılında 1.422'si mühendis, 652'si veteriner hekim olmak üzere 7.158 personel alımı yapılacağı Bakanlıkça açıklandı. Atama bekleyen on binlerce mühendis ve veteriner hekim göz önüne alındığında bu atama sözünün yetersiz olduğu çok açık, bu sayı artırılmalıdır.

Anayasa'nın eşitlik ilkesi karşısında emeklilikte kademe getirilmesi çalışanların anayasal hakkıdır. 8 Eylül 1990 sonrası girişlilerin yaşadığı mağduriyete kademeli emeklilik sağlanarak çözüm bulunmalı, bir güne on yedi yıl bekleme absürtlüğüne son verilmelidir.

Söz verildiği gibi kamu alımlarında mülakatta son verilmelidir. AKP Genel Başkanı Erdoğan seçim öncesi aday tanıtım toplantısında "Kamuda mülakatları kaldıracağız." Demişti, AK PARTİ seçim beyannamesinde de bu taahhüdü tekrarladı. Her ne kadar Millî Eğitim Bakanı "Biz mülakat gibi mülakat yapacağız." diyerek tevile çalışsa da verilen mülakatı kaldırma sözü mutlaka tutulmalıdır. Mesela, Millî Eğitim Bakanlığı mülakatsız 100 bin öğretmen ataması yaparak adaletli atama bekleyen öğretmenlerle helalleşmelidir. Yeri gelmişken belirtmeliyim ki AKP "Seçimden önce söz ver, seçimden sonra kulağının üstüne yat, unut." alışkanlığından da vazgeçmelidir. Bu anlamda, BAĞ-KUR'lulara verilen 9000 prim gün sayısının 7200 güne düşürüleceği sözü de bir an evvel hayata geçirilmelidir. Görüldüğü gibi, taleplerin çoğu işsizlik ve çalışma hayatı kaynaklı.

Bu bütçe çiftçimize de yine "gelecek yıl" dedirtecek. AK PARTİ, Tarım Kanunu'nun 21'inci maddesinin "tarımsal desteklerin millî gelirin yüzde 1'inden az olamayacağı" hükmünü uygulamama konusundaki ısrarına devam ediyor; bu, 2024 bütçesinde de sürmektedir. Geçtiğimiz yıl çiftçinin ürününe hak ettiği fiyat verilmedi, çiftçimiz Ofise malını verebilmek için randevu almaya mecbur tutuldu, randevu alamadı. Zar zor randevu alıp malını verebilenler bu sefer de kırk beş güne varan vadeyle karşı karşıya kaldılar. Ürününü Ofise vermek isteyen çiftçimiz de Ofise veren çiftçimiz de mağdur edildi.

"Tarım" demişken iklim krizinin gündemde ve gıda krizinin kapıda olduğu bir dönemde sulama imkânlarının geliştirilmesinin, var olan suyun da tasarruflu kullanılmasının ülkemizde sürdürülebilir tarımsal üretim için olmazsa olmaz olduğunu belirtmek gerekir. Seçim bölgem Karaman'ın da dâhil olduğu Türkiye'nin tarım alanlarının beşte 1'ine sahip Konya Ovası Projesi kapsamındaki illerde de tarımsal faaliyetin sürdürülebilirliği için bölgedeki sulama kapasitesinin artırılması çok önemlidir. Karaman'daki barajlarda basınçlı kapalı sulama sistemine yeterli düzeyde geçilememesi sebebiyle geçen yıl seçim öncesinde vatandaşlarımızın huzurunda hemşehrilerimin Ayrancı ve Gödet baraj gölleri için bu yöndeki taleplerini dile getirmem üzerine iktidar temsilcilerince seçim öncesi bu konuyla ilgili gerekli adımların atılacağı söylenmişti. Maalesef, Ayrancı ve Gödet baraj göllerinde kapalı basınçlı sulamaya geçilebilmesi için gereken yapılmamış, bu konu sahipsiz bırakılmıştır.

2024 yılı bütçesinin geneline baktığımızda ise, daha başlangıçta bütçenin 2,6 trilyon lira açık vereceği, işsizliğin artarak yüzde 10,3 seviyesine çıkacağı, büyüme beklentisinin ise uzun yıllar ortalamasının altında, yüzde 4 olacağı öngörülüyor. Enflasyonla ilgili olarak ise küresel enflasyon vurgusuyla iyi niyet temennisinde bulunulduğunu görüyor, sadece iyi niyet temennileriyle vatandaşın cebini sömüren enflasyonun düşürülemediğini önceki yıllar tecrübesiyle biliyoruz.

Öngörülen bütçe açığı yüzde 25'leri buluyor yani cebinizde 75 lira var ama siz "100 lira harcayacağız." diyorsunuz. O 25 lirayı nereden bulacaksınız? Tabii ki bu 25 lira vatandaşın, sabit gelirlinin, işçinin, çiftçinin, memurun, emeklinin, esnafın sırtına yüklenecek. Zaten bu bütçenin karakteristiği, bütçenin ve bütçe açığının finansmanının vatandaşın sırtına yüklenecek dolaylı vergilerden, gelirden değil, harcamadan alınan ÖTV ve KDV'den sağlanacak olmasıdır. (CHP sıralarından alkışlar) ÖTV bütçede gelir vergisinden ve kurumlar vergisinden daha fazla yekûn tutmaktadır, KDV ise gelir ve kurumlar vergisinin toplamından daha fazladır. KDV'nin kapsamında olmayan ürün yok, her şeyden alınıyor. Bu sebeple, vatandaşımız geliri ne olursa olsun, kapsamdaki ürünleri aldığında ülkenin en zengini kadar vergi ödüyor. Bu adaletsiz vergi uygulaması devam ettiği müddetçe ülkenin ekonomisinin de vatandaşın ekonomisinin de düzelmeyeceği ortada. Görüyoruz ki önümüzdeki yıl da fakir ile zenginin aynı oranda vergi ödediği ama aynı geliri elde edemediği adaletsiz bir yıl olacak yani adında "adalet" olsa da AKP iktidarında adaletsiz bir yıla daha "Merhaba." diyeceğiz.

Adalet Bakanının adaleti inşa edilen mahkeme binalarıyla tarif ettiği bir ülkede adaletsiz Adalet ve Kalkınma Partisinin adaletsizlikleri artık kimseyi şaşırtmıyor. Artık, Adalet Bakanının dün yaptığı gibi, Türkiye'nin Hukukun Üstünlüğü Endeksi'ndeki yerinden rahatsız oluşuna ve "Siz Türkiye'yi falanca ülkeyle, filanca ülkeyle nasıl bir arada ve aşağısında gösterirsiniz?" diyerek endeksi düzenleyenlere çıkışmasına, Türkiye'ye yakın gösterilen ülkelerde seçim dahi olmadığını fark etmesine bile şaşırmıyoruz. Bu duruma şaşırmamamızın sebebi Adalet Bakanının ülkenin adalet açısından içinde bulunduğu durumun farkında olmayışının asıl mesele olduğunun farkında olmamız. Aslında normal ülkelerde böylesi bir durumda Adalet Bakanından "Ülkemiz niye bu duruma düştü?" sorusuna cevap araması beklenir, bizde ise Adalet Bakanı cevap bulması gereken soruyu kendisi soruyor ve ev sahibini bastırma yolunu seçiyor, sonra da "Adliyede şu kadar bilgisayar var." diye adalet güzellemesi yapıyor. Yargının güzel binaları var, bilgisayarları var ama ülkede hukuk Hak getire.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Ünver.

İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla) - İşte, Türkiye'de başta adaletsizlik olmak üzere sorunların çözülemiyor olmasının sebebi bu anlayış; aynaya bakmama anlayışı, "Biz de bir yerlerde yanlış yapıyor muyuz?" diye sorgulamama narsizmi, her şeyin en iyisini kendisinin bildiğine inanma hastalığı, suyu tersine çevirme, rüzgâra karşı tükürme merakı, tek adamın "Nas var, nas." deyişini de tek adamın onayıyla faizin 5 kat artırılışını da alkışlama şakşakçılığı; tümü tek adam yönetiminin Türkiye'ye hediyesi. Bu tutum devam ettiği müddetçe Türkiye'nin sorunlarının çözülebilme ihtimali bulunmamaktadır. O nedenle nasıl sunulursa sunulsun 2024 bütçesi de zihniyet değişmediği için ülkeye refah, vatandaşa zenginlik getirmeyecektir.

Her şeye rağmen 2024'ün tüm yurttaşlarımıza sağlık ve mutluluk getirmesini diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)