GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 10'uncu Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:43
Tarih:22.12.2023

DEM PARTİ GRUBU ADINA CELAL FIRAT (İstanbul) - Sayın Başkan, ekranları başında bizi izleyen bütün dostlarımızı ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bundan tam kırk beş yıl önce adı "Kahraman" diye anılan Maraş'ta Alevilere karşı büyük bir katliam yaşandı. Bir hafta boyunca Alevi toplumumuza karşı yapılan bu katliamda insanlıktan çıkmış, vahşi, cani insanlar tarafından canlarımız katledildi. Bu katliamda hayatlarını kaybeden bütün canlarımızı saygıyla anıyorum. Yarın Alevi örgütleri olarak hepimiz orada olacağız. Burada da Meclisin de bu meseleyle ilgili söz kurması gerektiğine canıgönülden inanıyorum.

Değerli milletvekilleri, Anayasa'da din, inanç, vicdan özgürlüğü, laiklik ilkesi kâğıt üzerinde de olsa vardır ancak bunların gerçek hayatta hiçbir karşılığının olmadığını hepimiz net bir çerçevede görüyoruz, biliyoruz. Anayasasında laiklik ilkesi olan bir ülkede 1924 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu, devamında da Alevilik inancı da olmak üzere birçok başka din inancı baskı altına alındı, asimile edildi, edilmeye devam ediliyor.

Diyanet mezheplerin hepsini bile kapsamadı. Devletin belirlediği dinsel sınırlar içinde dine, inanca müdahale etti, fetvalar verdi. Mesela Şafiileri, Malikileri, Hanbelileri, Şiileri, Caferileri ne kadar temsil ediyorsunuz? Çoğu zaman da haddini aşarak neye inanacağımıza, nasıl yaşayacağımıza dair kelamlar söyledi. Dahası, ileri giderek cemevlerine statü verilmesine dair girişimlerde bulunduğumuzda "Cemevleri bizim kırmızı çizgimizdir." diyecek kadar ileri gitti. Cemevleri hakkında fetva vermek kimsenin haddine değildir. Ne demiş Nesimi:

"Sorma be birader mezhebimizi,

Biz mezhep bilmeyiz, yolumuz vardır.

...

Biz müftü bilmeyiz, fetva bilmeyiz,

Kıylükal bilmeyiz...

...

Şahımerdan gibi ulumuz vardır." (DEM Parti sıralarından alkışlar)

Baştan sona da belirteyim ki her inanca, her dine sonsuz saygılıyım sevgili dostlar; camiye de imama da vaize de müftüye de samimi her Müslümana da canıgönülden saygı duyuyoruz; aynı saygıyı da Diyanetten bekliyoruz. Tek cümleyle söylersek Diyanet iktidarların dinini temsil ediyor, öyle davranıyor, saygısı da devletinki gibi.

Fetvalarla "Fakir fukaraya şükredin." diyen Diyanetin bütçesinde, harcamalarında da dudak uçuklatan maşallahı var! Tekçi inanç politikaların başlıca uygulayıcısı olan Diyanet İşleri Başkanlığı 79,7 milyar TL'lik bütçesiyle 2024 yılında 6 bakanlığın bütçesini geride bırakmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı, kuruluşundan günümüze değin iktidardaki hükûmetlerin bir aparatı olarak görev yapmaktadır. Diyanetin bütçesi gibi personel sayısı da her gün artıyor, 211 bini aşkın personeli vardır. Diyanet Akademisi, Diyanet TV, beş yıldızlı otellerde konaklamalar, lüks araçlar, aşırı personelle size bu bütçe de yetmez diyoruz.

Değerli milletvekilleri, peki, bu bütçenin kaynağı nedir? Bu bütçe iktidarın zapturapt altına aldığı, açlığa, yoksulluğa mahkûm ettiğiniz milyonların sofralarından alınan vergilerden oluşuyor. Sadece bu da değil, Diyanetle ilgisi olmayan diğer dinlerin, mezheplerin, inançların ve inanmayanların "Diyanetin kendisini temsil etmediğini." söyleyen mütedeyyin insanların her türlü vergisinden oluşuyor "Bizim ibadethanemiz cemevlerimizdir, ocaklarımızdır." diyen Alevilerin alın terinden oluşuyor. Daha da ileri gidelim "Günah, haram." dediğiniz, neredeyse yüzde 70'i vergiden oluşan alkol, sigaradan gelen vergilerden oluşuyor.

Benim en çok merak ettiğim şeylerden biri de bu bütçenin kaynağını bile bile bunu nasıl kabul ediyorsunuz? Bu bütçeden maaş aldığınızda, dinî faaliyet yürüttüğünüzde harcamaları yaptığınız fakir fukaranın, asgari ücretlinin vergileri, alkolden alınan vergiler, Şafilerin, Sünnilerin, Caferilerin, Alevilerin, Ezidilerin, Süryanilerin, Hristiyanların, inananın, inanmayanın vergileri hiç mi aklınıza gelmiyor? Bu paralarla nasıl din hizmetleri yapıyor, bu paraları nasıl boğazınızdan geçiriyorsunuz? Her konuda fetva veren Diyanet İşleri Başkanlığı, bu aldığınız, verilen bütçe helal midir, haram mıdır diye soruyorum?

Hatta, daha da ileri gidiyorsunuz, Alevi köylerine cami yapıyorsunuz, camilere imam görevlendiriyorsunuz. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, bir TV kanalındaki özel söyleşisinde "Alevi köylerimizde, Alevi kardeşlerimizin yoğun olarak yaşadığı mahallelerde görev yapan 2 bin civarında imamımız vardır, bu imamlarımıza hizmet içi eğitimler veriyoruz." derken aslında önemli bir itirafta da bulunmaktadır, Diyanet İşleri Başkanlığı Alevi yerleşimlerinde âdeta misyonerlik faaliyette yürütmektedir. Alevilikte her şey rızalıkladır, rızalığın olmadığı hiçbir şey kabul görmez. Birçok yerde hocalarımızın ağzından Hazreti Muhammed'in şu kelamını duyuyoruz, ki canıgönülden katılıyorum: "Kapı komşun açken sen tok yatıyorsan bizden değilsin." Diyanete sormak gerekiyor: Her gün sabahın üçünde, dördünde canlarımızın kapıları kırıldığında çocuklarının gözleri önünde içeri alındığında, yatak odalarından canlarımız çıkarıldığında niye sesinizi çıkarmadınız? Bu ülkede Kürt sorunu, Alevi sorunu, ötekilerin sorunu varken bu meseleyle ilgili niye bir tek kelam söylemediniz? Hatta Mecliste milletvekilleriniz, birkaç tane kelam Kürtçe konuşulduğunda âdeta kıyamet koparcasına tepki koyuyor. Kürtçe Allah'ın dili değil midir? Allah Kürtçe bilmiyor mu? Süryanice dillendirdiğimizde Allah Süryanice bilmiyor mu?

Bu meseleyle ilgili, gelin -Türkiye'de bir problem var- biraz önceki saydığım bütün inanç temsilcileriyle bir araya gelelim, Türkiye'deki Kürt meseleleri, Alevi meseleleri, diğer canlarımızın meseleleriyle ilgili -eğer sizi alkışlamamızı arzuluyorsanız- hep beraber bu sorunların çözümü için -bir sorun teşkil edecek değil- sorunları çözecek bir mekanizma yürütelim. Bununla ilgili her inananın boynunda büyük bir vebal vardır. Bu ülkede problemler var, sıkıntılar var, sorunlar var; bu sorunları hep beraber çözelim diyoruz.

DEM PARTİ olarak nasıl bir inanç yapılanması istiyoruz? Parti olarak önerimiz; Diyanet İşleri Başkanlığının yerine, temelden farklı, inanç işleri üst kurulu olarak çalışan; tüm inançlara, tüzel kişiliklere örgütlenebilme koşulu sağlayan "inanç hizmetleri başkanlığı"nın kurulmasıdır. Bu sayede devletin bir dinin veya inancın tanımlayıcısı ve yöneticisi olma vasfından çıkarılması sağlanacak, devletin tüm yurttaşların vergilerini sadece bir hizmete sunması yerine demokratik bütçe yaklaşımıyla eşit yurttaşlık ekseninde uygulaması mümkün kılınacaktır. Aleviler başta olmak üzere, Hristiyanları, Musevileri, inanmayanları ve diğer tüm inançları yok sayan anlayışa itiraz ediyoruz. Halkların, yurttaşların eşitliğinin, inanç özgürlüğünün esas alınmasını istiyoruz. Son olarak da bu Diyanetin Kobani kumpas davasına gönderdiği müdahillik dilekçesi ibretliktir diyoruz.

IŞİD, İslamiyet adına cihatçı olarak değerlendirilen...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bitirelim lütfen.

CELAL FIRAT (Devamla) - Eyvallah Başkan.

Diyanet İşleri Başkanlığı, IŞİD saldırılarına meşruiyet yaratmaya çalışan bir kurumdur. Davaya gönderdiği dilekçeyle de âdeta savcılık rolüne soyunmuştur. Bu haksız, hukuksuz davayı haklı gösterme çabasına girmiştir. Diyanetin bu yaklaşımını ve gönderdiğini kesinlikle kabul görmüyoruz. Başta Sivas katliamı davası olmak üzere Diyarbakır Suruç'ta, Ankara Gar patlamaları davalarında, tarikat yurtlarında meydana gelen vahşetlerde, Karaman'da Ensar Vakfı ve İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği misafirhanelerinde çocuklar istismara uğradığında, Aladağ'da kız yurdunda çocuklar ihmal zinciriyle çıkan yangında yanarak can verdiğinde neden müdahil olmadınız, neden dinin barış, insaniyet kurumlarını kullanarak vicdanlara seslenmediniz?

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Aşkla. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)