GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:42
Tarih:21.12.2023

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli üyeler; bugün Atatürk'ün kurduğu bu yüce Meclisin 103'üncü, cumhuriyetimizin 100'üncü, Atatürk'ün ölümünün 85'inci yıl dönümünde Atatürk'ün vasiyetine sahip çıkan gerçek bir Atatürkçü olarak burada bulunmaktan ve konuşmaktan büyük gurur duyuyorum. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Atatürk "Gerçekleri söylemekten çekinmeyiniz." diyordu. Tarih yazanlar, tarih yapanlara sadık kalmalıdır. Şimdi, ben de bu sözleri bir vasiyet kabul ederek ve Atatürk'e sahip çıkmak adına Atatürk'ün ölümü, hastalığı, tedavisiyle ilgili bazı gerçekleri anlatmak istiyorum. Goygoycu Atatürkçülük yerine eylemsel Atatürkçülüğü Atatürk'e sahip çıkmanın bir nişanesi olarak kabul etmenizi isterim. Bugün Atatürk'ün tedavisinin yanlış yapıldığı, sağlık sosyolojisine göre beyhude bir tedavi, tedavi ediyormuş gibi yaparak aslında Atatürk'ü ölüme sevk eden süreci anlatmak istiyorum. Atatürk, 1937 yılının yazında Florya'da iken idrarından kan gelir, 2 tane şikâyeti daha vardır; kaşıntılar ve sürekli burun kanamaları. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran kişiye, vatan kurtaran kişiye, bacaklarına ve kollarına kan oturacak kadar kaşındığı sırada dünya çapında ünlü doktorların söylediği şudur: "Efendim, Çin'den Avrupa'ya giden karıncalar köşkü bastı, sizi karıncalar ısırıyor." Siroz hastası olan kişiye, bir hastaya doktorların... Dünya çapında ünlü -hepsinin öz geçmişlerini inceledik- gerçekten çok değerli doktorlar tedavi etti Atatürk'ü ama orada olup bitenleri sizlerin ve kamuoyunun takdirine sunmak istiyorum. Atatürk "Efendim, sizi karıncalar ısırıyor." diyen doktorlara "Ben geceleri de kaşınıyorum, karıncalar benim yatak odama kadar çıkar mı?" diye sorar, dünyaca ünlü doktor "Evet efendim, karıncalar orayı da bastı." der ve bunun üzerine Atatürk'ü sürekli olarak Yalova'ya gönderirler, Atatürk'ü Yalova kaplıcasına gönderme ritüeli işler. Siroz olan bir hastanın Yalova kaplıcasında ya da başka bir kaplıcada hiç işi yoktur. Atatürk'ün başhekimi de aslında bir kaplıca doktoru, dünya çapında ünlü bir kaplıca doktoru, Atatürk'ü muayene edecek, tedavi edecek bir doktoru kendi kurduğu cumhuriyette maalesef, kimse bulup getirememiş. Atatürk, manevi kızı Afet'e mektup yazar. Atatürk, âdeta bir cezaevinde tutuklu gibi hasta yatağında kuşatılmış vaziyettedir. Atatürk'ü kimler kuşatmıştır, ne uğruna ve kimler adına kuşatmıştır? Onları ileride tartışırız, konuşuruz. Atatürk, Afet'e şöyle mektup yazar: "Afet, bana yanlış tedavi uygulandığı için hastalığım durmamış, ilerlemiştir, ilerlemektedir." der. Atatürk başına gelenlerin farkındadır, bunu Afet'e, manevi kızına yakınarak söyler ama Atatürk'e yanlış tedavi uygulanmaya devam etmektedir. Atatürk'ün çok bilinen, çok söylenen bir sözü vardır, onu da burada anlatmak isterim. Bir dakika mı kaldı, öyle mi?

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Bence direnin benim gibi, bir dakika daha alın.

MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (Devamla) - Nasıl?

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Ben direndim bir dakika aldım, siz de direnin bence.

MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (Devamla) - Peki.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Ya, işte halkın gündemini böyle işgal ediyorlar. Bütçeyi konuşuyoruz, halkın bütçesini konuşuyoruz...

MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (Devamla) - Peki, şunları söyleyeyim...

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - ...anılar anlatıyorsunuz.

MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (Devamla) - Arkadaşlar, hemen başlıklarını söyleyerek bir dakikaya sığdıracağım.

Atatürk'ün ölümünden iki yıl önce Atatürk'e gerçek teşhisi koyan Doktor Asım Arar -Sağlık Bakanlığı Müsteşarı- tedaviyi söyler ama yanındaki insanlara anlatamaz. Atatürk'ü on beş yıl bu topraklarda, kurtardığı topraklarda toprakla buluşturmayan bir zihniyet egemendir Atatürk'ün etrafında. Anıtkabir'in yapılmasını gerekçe gösterirler ama baktık ki dört bin beş yüz yıl önce piramitleri yirmi yılda yapan bir medeniyet vardır dünya üzerinde; on beş yılda Anıtkabir'i yapamayan, toprakla buluşturmayan, onu çok sevdiği Etnografya Müzesi'nin köşesine bir eşya gibi atan insanlar vardır etrafında. Bunları ben söylemiyorum, Yakup Kadri Karaosmanoğlu söylüyor "Atatürk'ün kalemi" denilen Falih Rıfkı Atay söylüyor.

SÜMEYYE BOZ (Muş) - Bütçe; ee? Ekonomi; ee? Çalışma, sosyal güvenlik; ee?

MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (Devamla) - Bir eşya gibi attılar Etnografya Müzesi'nin köşesine, bir mezarı bile çok gördüler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (Devamla) - Ve mezarı ziyaret edilmesin diye kendisinden sonra gelen Cumhurbaşkanları Atatürk'ün...

MEHMET SALİH UZUN (İzmir) - Ee, netice ne, netice?

MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (Devamla) - Bak, Atatürk'e bile tahammül edemiyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET SALİH UZUN (İzmir) - Bütçe konuşuyoruz, netice ne?

CEMAL ENGİNYURT (İstanbul) - Sen Atatürk düşmanısın! Sen kim, Atatürk kim ya! Atatürk'ü ağzına almak bile haram sana, haram! Atatürk senin ağzına yakışmıyor, haram sana Atatürk!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (Devamla) - Atatürk'ün kurduğu Mecliste oturup Atatürk'e bile tahammül edemiyorsunuz, tahammül edemiyorsunuz Atatürk'e. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Cevizoğlu.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına sıradaki söz talebi Nevşehir Milletvekili Emre Çalışkan'a aittir.

MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (İstanbul) - Son olarak şunu söylüyorum vekilim gelirken: Goygoycu Atatürkçülük yüz sene devam etmiştir. Bundan sonra eylemselci Atatürkçülüğü AK PARTİ ve Cumhurbaşkanımızda görmektesiniz.

Hepinize saygılar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)