Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 42 |
Tarih: | 21.12.2023 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranı başında bizleri izleyen onurlu halkımız; ülkede ağır bir adaletsizlik, hukuksuzluk, keyfîlik olduğu konusunda herkes hemfikir. Bu hukuksuzluğun üretildiği kaynak ise adaletin, hukukun ortadan kaldırıldığı, özel uygulamaların devreye sokulduğu millî İmralı politikalarının sürdürüldüğü İmralı ada cezaevidir. İktidarların, üzerine siyasal, toplumsal bir konsensüs oluşturmaya çalıştığı millî İmralı sistemi açık bir işkencedir. Peki, hukuksuzluğu ayyuka çıkmış, dünya âlemce bilinen bu sistem neden hâlâ uygulanıyor? Çünkü Öcalan'ın çözüm hakikatinin, paradigmasının, barış sözünün topluma ulaşmaması için. Bu nedenle iktidarın hakikati gölgelemek, görünmez kılmak, unutturmak için toplum ile hakikat, toplum ile gerçeklik arasına koyduğu mesafeye, o mesafe arasına yerleştirmiş olduğu sembolik ideolojik söylem ve kavram setine bakmamız gerekiyor. Yakıcı bir gerçeklik ve hakikat olan Kürt sorununda sorunun çözüm yolu ve adresi belliyken ortaya konulan milliyetçi söylemler, ötekileştirici dil, düşmanlaştırıcı dile meseleyi hak, statü, adalet, özgürlük ve eşit yurttaşlık sorunundan -tırnak içerisinde söylüyorum- bir terör, bir güvenlik meselesine indirgenmesi tam da iktidarın toplum ile hakikat arasına koyduğu şeydir. İktidarın toplum ile hakikat arasına koyduğu en önemli, en büyük bariyer ise hiç kuşkusuz İmralı tecritidir. Bu nedenle yirmi beş yıllık tecrit otuz dört aydır tam bir iletişimsizlik hâliyle derinleştirilerek sürdürülüyor. Bir adada tutulan ve dünyadan yalıtılmaya çalışılan bir mekândaki mesafelemeyle "Koster bozuk, hava muhalefeti." denilen ilk dönemden bugüne kadar hukukun işletilmeyen aparatları eliyle yasaklama kararları ve disiplin cezalarıyla devam ettirilmekte. Sayın Bakan, avukatlara tebliğ edilmeyen yasaklama kararları ve disiplin cezalarının tebliğ edilmeme gerekçesi nedir, bu kararlardaki ısrarın hukuki gerekçesi nedir? Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi 6 Eylül 2022 tarihinde avukat ve aile görüşünün derhâl sağlanması konusunda bir tedbir kararı aldı. Türkiye bir hukuk devleti ise, hâlâ bir Anayasa olduğunu iddia ediyorsanız bu karar neden hâlâ uygulanmıyor? Bütçe konuşmaları sırasında ısrarla Türkiye'nin en çok AİHM kararının uygulandığı ülke olduğu iddia edildi. Peki, 2014 Mart tarihli ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının işkence olduğuna dair tespit edilen kararı neden sekiz senedir bekletiyorsunuz? Bir de çıkıp "Tecrit ve izolasyon yok." diyorsunuz. "Yok." denilen bu tecrit için 29 baroya kayıtlı 775 avukat ziyaret talebiyle Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu. Avrupa Avukatlar Birliği öncülüğünde Avrupa, Amerika, Avusturya'daki 22 ayrı ülkeden 350 avukat Sayın Öcalan ve 3 mahpusla görüşmek için Bakanlığınıza başvuruda bulundu. Son olarak, Filistin Fas, federe Kürdistan, Lübnan, Mısır, Irak, kuzeydoğu Suriye ve Ürdün'den 756 avukat Adalet Bakanlığına diğer 3 kişiyle görüşmek için başvuruda bulundu yani dünyada 30'dan fazla ülkede 2 bini aşkın avukat Sayın Öcalan'la meşru olan görüşme talebi için başvuruda bulundu. Bakanlığınız neden hâlâ bu başvurulara bir cevap vermemekte?
Sayın milletvekilleri, cumhuriyetin 2'nci yüzyılına girerken 2'nci yüzyılla ilgili makaleler, nakaratlar, söylemler havada uçuşurken İstanbul'da aralarında siyasetçi, gazeteci, aydın ve sanatçıların olduğu 78 isim, Diyarbakır'da ise aralarında siyasi parti ve STK'lerin olduğu 172 kuruluş ortak bir deklarasyonla barışa çağrı ve Kürt sorununa çözüm çağrısı yaptı. Bu Meclise, bu iktidara ve bizlere bu çağrıyı yineledi. Ayrıca dünyanın birçok ülkesinde barış çağrıları ve özgürlük kampanyaları yapılıyor, yapılmaya devam ediliyor. 10 Ekim 2023 tarihinde dünyadan 74 ayrı ülkede 74 ayrı etkinlik ve açıklamayla Öcalan'a özgürlük talebi yankılandı. Niçin? Sadece Kürt ve Kürt sorunu için değil Filistin-İsrail çatışması başta olmak üzere Orta Doğu'daki savaş, Orta Doğu'daki çatışmalar ve dünyadaki sistem krizinde bir arada yaşayabilme sözünü mümkün kılabilecek insan olduğuna inandıkları için. Bakın, sosyolog ve filozof Zizek, Abdullah Öcalan için ne dedi: "Hapisteki Öcalan'la dayanışmam koşulsuzdur, onun mücadelesi benim mücadelemdir" Antropolog ve sosyolog Profesör Doktor Felix Padel "Öcalan'ın demokratik fikirlerine dünya kulak vermeli." diye çağrıda bulundu. İtalya'da Napoli ve Palermo'nun içerisinde bulunduğu 40'tan fazla belediye Öcalan'a onursal üyelik ödülleri verdi. Şimdiye kadar Noam Chomsky'den, Nobel ödüllü Dario Fo'dan Avrupa Parlamentosu eski Başkan Yardımcısı Luisa Morgantini'ye kadar sayısız siyasetçi, sanatçı, filozof, akademisyen ve sendikalardan dünyanın dört bir yanından özgürlük talebi geliyor. 10 Aralık 2023 tarihinde İtalya, Almanya, İsveç, İsviçre, Belçika ve Fransa'da Öcalan'ın kitapları çeşitli dillere çevrilerek Öcalan'ın kitaplarını okuma günleri yapıldı. Ancak sizler 7 kıtadan yükselen hakikat ve gerçeklik sesine ne zamana kadar "Yok." deyip görmezden geleceksiniz? Dünya Öcalan'ın fikirlerini tartışıyor, sizler burada, sizler Kürdistan'da, sizler Orta Doğu'da çözümsüzlüğün savaşını veriyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, bu işkence sistemine karşı dün de bugün de açlık grevleri vardı. 2012'de, 2018'de binlerce kişi, yüzlerce gün süren açlık grevlerine girdi. İnsanlar yaşamlarından, sağlıklarından oldu. Peki, neden? Sizleri hukuka, adalete çağırmak, işkenceyi durdurmanız için. İmralı politika setiniz ve uyguladığınız millî İmralı politikalarınızda bugün de 120'den fazla cezaevinde... Sayın Bakan, 120'den fazla cezaevinde açlık grevleri bugün 25'inci gününde. Ne zaman bu açlık grevleri talebine ses olmaya, ses vermeye çalışacaksınız? Ailelerin bu açlık grevlerine destek için adalet nöbetleri 4 ayrı merkezde devam ediyor. İsrail-Filistin, Rusya-Ukrayna meselelerinde barış, istikrar, adalet çağrısı yapan iktidar, neden adalete, neden hukuka uymuyor? Madem barış istiyorsunuz, madem çatışmaların sonlanmasını, madem adalet istiyorsunuz, o zaman neden millî İmralı işkence sistemini, millî İmralı politikalarını devam ettiriyorsunuz? Sayın Bakan, millî İmralı politikalarına ve cezaevinde yükselen sese bir an önce, gecikmeden ses vermeniz gerekiyor. Bugün yüzlerce mahpusun sesi olarak ifade ediyoruz ki: Hukuk, adalet, onurlu bir barış için işkenceyi durdurun, İmralı'yı kapatın, halkın toplumsal barış sesine kulak verin.
Sayın milletvekilleri, Türkiye'yi yoksullaştıran, toplumu bölen, düşmanlaştıran siyaseti bir kenara bırakıp "Barış ihtimalini bir haftada çözebilirim." diyen Öcalan'ın gücüyle, sesiyle, hakikatiyle yüzleşin. Bu nedenle Türkiye'nin Kürt sorununun çözümünü, adalet, eşitlik ve özgürlük temelinde gerçekten bu ülkede ortak bir gelecek inşası yapmayı düşünüyorsanız, Türkiye'deki demokratikleşmenin, barışın, refahın, özgürlüğün, adaletin önünü açmak istiyorsanız insanlık suçu olan mutlak tecrit koşullarını ortadan kaldırmalı, Sayın Öcalan'ın sadece tecridini değil, özgürlüğüne kavuşması için her birimiz, herkes sorumluluk almalıdır. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Barış için, adalet için, özgürlük için bugün bedenini direniş alanına çeviren mahpusları ve onlara destek vermek için adalet nöbeti içerisinde bulunan anneleri saygıyla selamlıyorum. Bir gerçek var ki Saidi Nursi'nin dediği gibi: "Hakikat gündüz gibidir, göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar." Siz sadece kendinize değil bir topluma, bir halka gece yapmayı düşünüyorsunuz ancak yedi dünyada, bugün ismini bile anamadığınız bilinmeyen bir ülkede bile Öcalan tartışılıyor, Öcalan konuşuluyor, Öcalan'ın fikirleri sahipleniliyor. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Bizler de burada söylüyoruz ki gerçek çözüm, gerçek bir ortak gelecek için hukuksuzluğa değil Sayın Öcalan'ın özgürlüğüne, Sayın Öcalan'ın fikirlerine ses verin, mutlak tecridi bitirin. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)