GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 9'uncu Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:41
Tarih:20.12.2023

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.

Yıllar önce, üstat Necip Fazıl "Gençliğine güvenme, ölenler hep ihtiyar mı?" diye seslenmişti. Hasan Bitmez kardeşimiz vefat ettikten sonra bu kürsüye ilk defa çıkıyoruz. Hasan Bey'i genç denecek bir yaşta kaybettik, ben, tekrar, kendisine rahmet diliyorum; ailesine, sevenlerine başsağlığı diliyorum, Meclisimizin, hepimizin başı sağ olsun, mekânı cennet olsun.

Tabii, çok renkli bir gün geçiriyoruz aslında sabahtan beri. Ben yine ölüme dönerek, siyasi mücadelelerimiz, hatta zaman zaman burada kavgaya varan atışmalarımız olsa da işte, insan canı söz konusu olduğunda her şeyin nasıl anlamsızlaştığını bu Genel Kurulda yaşadık. Bunu bizlere yaşatan Gazi Meclisimizin her bir ferdine, her bir siyasi partiye ben burada şahsen teşekkür etmek istiyorum, Allah hepinizden razı olsun.

Değerli milletvekilleri, parayı toplayan ve parayı dağıtan bir bakanlığın bütçesini konuşuyoruz, Hazine ve Maliye Bakanlığımızı konuşuyoruz, dolayısıyla konuşacak çok şey var, zaman da çok kısıtlı. Tabii, böyle olunca, ben, özellikle, bugün AK PARTİ'li arkadaşlarımızı da burada dinlediğimde, biraz irticalen şu büyüme üzerinde duracağım ama şöyle bir şeyi -gönlümden geçti- paylaşmak istiyorum. Bu ülkenin 2002 ve 2017 yılları arasındaki gerek demokratik kazanımlarını gerek ekonomik kazanımlarını nasıl heba ettiği sorusunun cevabını eğer bulabilmeyi istiyorsak 2018 ve 2023 yılları arasına çok dikkatli bakmamız lazım çünkü her şey orada gizli. Çünkü biz şuna inanıyoruz: Bu yılların, bu geçtiğimiz beş yılın bu ülke için aslında ekonomik kayıplarla dolu bir yıl olduğunu düşünüyoruz. Buradan üniversitedeki dostlara da sesleniyorum: Eğer birileri bir gün "Bir ekonomide ne yapılmamalı?" konulu bir tez hazırlarsa mutlaka bu geçtiğimiz beş yıla bir göz atsın. Aslında her şey burada.

Sayın Bakanımız gerçekten işin ehli, erbabı bir Bakanımız. Mehmet Şimşek Bey ve ekonomi ekibi de böyle büyük bir ekonomik çöküşten sonra göreve gelmiş oldular. Birçok noktada da bunu yaşadık. Aynı şeyi İçişleri Bakanımızda gördük; gerçekten, bu ülkenin kirlerinden, paslarından, kötülüklerinden, mafyadan, her türlü fenalıklardan kurtulması için yaptıkları mücadeleleri alkışlıyoruz. Aynı şekilde, Mehmet Şimşek Bey ve ekibinin de başarılı olmasını istiyoruz. Ancak şöyle bir duygumuzu da paylaşmak isteriz: Sanırsınız ki mayıs seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra -ikinci turda- ülkede yeni bir iktidar işbaşına geldi. Tabii, bu önemli çünkü yeni Bakanımız da ekonomi yönetimini devralırken "rasyonel ekonomi politikalarına dönüş" derken aslında geçen beş yılda pek de iyi şeylerin yapılmadığını ifade etmiş oldu; kendisine hayırlı olsun diyoruz.

Bir başka konu -bence bugün burada bunu çok konuşamadık, inşallah diğer gruplarımız daha fazla üzerinde duracak- çok değil bir iki yıl önce bizim bir Merkez Bankası Başkanımız vardı, sağ olsun, kendi görevini unutup dedi ki: "Biz artık cari açığın kapatılmasıyla, düşürülmesiyle ilgileneceğiz." Hamdolsun yine diyorum, yeni gelen Merkez Bankası Başkanımız "Merkez Bankasının asil gerekçesine, görevine tekrar geri döneceğiz." dedi ve bir anda bu yeni Başkan dedi ki: "Fiyat istikrarını sağlayacağız, enflasyonu kontrol altına alacağız." Daha ileri gitti, "Toplumsal refaha en büyük katkı fiyat istikrarını sağlamakla olur." dedi. Elhak, bu doğru. Peki, bu doğruysa geçen beş yılın hesabını, bütün kaybettiklerimizi... Bakın, bütçe açığı, vergide yapılan adaletsizlikler, faizlerde ödemeler, KÖİ'lere ödenen o garantiler; bunlara girmiyorum. Bu ülkenin ekonomik olarak on beş-on altı yıldaki bütün kazanımlarını neden çöpe attık? Neden bu yanlış politikaların izlendiğini birisinin çıkıp burada bize anlatması lazımdı çünkü biz hep şuna inanıyoruz: Bu ülkede doğru yapılan şeyleri alkışlarsak, yarın iktidar olduğumuzda bizi sadece burası değil, millet de alkışlar; doğruya "doğru" demek zorundayız.

Şimdi, bu büyümeyle ilgili olarak -buraya hiç girmeyecektim ama biraz üniversiteden kalan bir tavırla- arkadaşlar, büyümenin kendisi kadar, kendi rakamı kadar nasıl büyüdüğümüz sorusu çok kıymetlidir, çok önemli bir sorudur. Bunu bakanlarımız her yerde anlattı, bugün de burada AK PARTİ'li arkadaşlarımız, milletvekillerimiz anlattı. Ben şunu açıkça ifade etmek isterim: Türkiye, tasarruf açığı olan bir ülke; bir ülkenin yatırım yapabilmesi için tasarruflarını artırması lazım. Peki, biz gayrisafi millî hasılaya oranla hem kamunun hem özel sektörün tasarruf miktarını artırabiliyor muyuz? Bakın, 2022 yılında bu rakam yüzde 30 civarındaydı, bu yıl yüzde 29,2 olacak, önümüzdeki yıl da yüzde 29,6 olacak yani tasarrufu artıramıyoruz. Tasarrufu olmayan bir ekonomi ne yapar? Borçlanır arkadaşlar, borçlanır. Bakın, evet, büyüyoruz. Evet, büyüyoruz ama olağanüstü dış ticaret açıkları vererek büyüyoruz. Evet, büyüyoruz ama yatırımla, üretimle, istihdamla büyüyemiyoruz; mutlaka ve mutlaka dışarıya borçlanarak büyüyoruz. Akla şu gelebilir: Yatırımlar ne aşamada? Bakın, bunu birçok yerde ben anlattım, burada da bu vesileyle söylemek isterim; sabit sermaye yatırımları bu ülkede yirmi yıl öncesinin gerisine gitti ve 2028 yılında hedefimiz, kamunun sabit sermaye yatırımlarının gayrisafi hasıla içindeki payı 2028 yılı itibarıyla yüzde 4,2 olacak. Peki, 2002'li yıllarda neydi bu? Yüzde 5 civarlarındaydı. Büyümenin obez büyüme olmaması için, öncelikle kaliteli bir büyüme olması için hep birlikte bir uğraş vermeliyiz. Büyümenin ikinci sıkıntılı yönü bu Mecliste çok tartışıldı. Büyüyoruz da kim büyüyor sorusunu sorduk. Arkadaşlar, bu ülkede nüfusun yüzde 1'i üretilen servetin yüzde 41'ini alıyor. Büyüyoruz ama biz bunu sağlıklı bir büyüme olarak görmüyoruz; yoksulluğu arttıran, gelir adaletsizliğini arttıran bir büyüme asla iyi bir büyüme değildir.

Buradan hareketle, dış ticaret açığı, başka konular da vardı, girmeyeceğim ama şu anda, biliyorsunuz, Asgari Ücret Tespit Komisyonumuz görüşmelerini devam ettiriyor. Sayın Bakanım, sizler dediniz ki: "Biz enflasyon hedeflemesine bakarak asgari ücreti tespit edeceğiz." Buradan milletimize de bunu duyurmak için ifade ediyorum: Bakın, bu yıl bizim yüzde 65 olarak yıl sonu bir enflasyon hedefimiz vardı, yüzde 68'e kadar marj koyduk. Önümüzdeki yıl, önce, orta vadeli programda, hatırlayın, enflasyon hedefi 2024 için 33 geldi, sonra "36 olacak." dendi ve şu anda bunun 42'ye kadar çıkabileceği söyleniyor. Bakın, sadece 2024 yılı için 33'le başlayıp 42'ye kadar çıkabilir dediğimiz bir enflasyon var. Allah aşkına, herkes elini vicdanına koysun, şu soruyu sorsun, iktidar mensubu arkadaşlara, özellikle Sayın Bakanımıza sesleniyorum: Yani, gelişmekte olan ekonomilerde yani bizim gibi ekonomilerde 2024 yılı enflasyonu ortalama ne öngörülüyor? Yüzde 7,8. Gelişmiş ekonomilerde 2024'te enflasyon ne öngörülüyor? Yüzde 3. İşte, öncelikle, bu tablo içerisinde siz asgari ücreti tespit ederken 2023 yılının ikinci yarısında minimum yüzde 32 enflasyon çıkacak, bu 32'yi alacaksınız -çünkü bu 32 çalışanın, emeklinin, dul ve yetimin cebinden gitti- bu 32'yi tutacaksınız; eğer yılda bir defa zam yapmak istiyorsanız o 42'yi bunun üzerine koyacaksınız, ondan sonra da bir refah payı koyacaksınız. 17 binden bahsediliyor. Ben iktidara ve Sayın Bakana 2 şey söyleyeceğim: Bir kere, yeni yeni bir şeyler, güzel şeyler oluyor. İşte, CDS rakamımız Mart 2021'den sonra ilk defa 300'ün altına düştü; bu, çok kıymetli bir şey; Sayın Bakanı ve ekibi tebrik ediyoruz, teşekkür ediyoruz çünkü borçlanmadaki faiz oranlarımız CDS düştükçe düşecek ama...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Temurci, lütfen tamamlayalım.

SELİM TEMURCİ (Devamla) - Toparlıyorum.

Biz şunu yapalım: Lütfen, Haziran 2024... Merkez Bankası Başkanımız, Sayın Bakanımız ifade ettiler: "2024 Haziranına kadar asgari ücretliye, emekliye, çalışana önce şu zammı bir yapalım, Haziran 2024'ün sonunda tekrar bunu değerlendirelim." Ama size iyi bir haberim var, iyi bir tahminim var, yerel seçimlerin eli kulağında, Sayın Cumhurbaşkanımız muhtemelen sizin 17 dediğinizi 20'ye yuvarlayacak.

Son olarak şunu söyleyeyim: Öyle bir ülke düşünün ki bu ülkede adaleti sağlamakla sorumlu olan kurumlar adalet arıyor, öyle bir ülke düşünün ki fiyat istikrarını sağlamak, enflasyonu düşürmekle sorumlu kurumun başındaki kişi hayat pahalılığından bahsediyor. Dolayısıyla, biz bu tabloyu kabul etmiyoruz. Hem ekonomide hem demokraside hem hukukta çok daha iyi bir tabloyu bu ülke hak ediyor diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)