GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 8'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:40
Tarih:19.12.2023

DEM PARTİ GRUBU ADINA PERİHAN KOCA (Mersin) - Teşekkürler.

Değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen değerli halkımız; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Meclisten jet hızıyla geçirilen afet yasası kapsamında kurulan Kentsel Dönüşüm Başkanlığına dair konuşacağım bugün. Türkçe mealiyle söyleyecek olursam gasp ve el koyma başkanlığına dair konuşacağım. Malum, siz başka dillere tahammül edemediğiniz için ben Bilal'e anlatır gibi tane tane, tek tek Türkçeyle anlatmaya çalışacağım; bakalım, anlayabilecek misiniz?

Değerli hazırun, Türk Dil Kurumunun güncel Türkçe Sözlük'ünde bir malı sahibinin izni ve haberi olmadan zorla alma fiilini karşılayan sözcük "gasp" olarak geçiyor. Tüm itirazlara, tüm tepkilere rağmen bu Meclisten geçirilen torba yasada yer alan Kentsel Dönüşüm Başkanlığı bu anlamıyla kurulduğundan beri gasp suçu işliyor ve işlemeye devam edecek gibi görünüyor çünkü Kentsel Dönüşüm Başkanlığı sahip olduğu yetkilerle insanların yaşam alanlarına, izinleri ve hatta haberleri dahi olmadan zor yoluyla el koyuyor. Hatay'ın Defne, Samandağ ve Antakya ilçelerinde halkın yaşam alanları, kelimenin gerçek anlamıyla gasbedilir vaziyette. Kentsel Dönüşüm Başkanlığı 14 Kasım 2023 tarihinde 6 Şubat depremlerinde yıkımın en ağır yaşandığı Hatay ilimizin Defne ve Antakya ilçelerinde 207 hektarlık bölgeyi içeren 8 mahalleyi rezerv alan ilan etti. Değerli hazırun, en az 50 bin insanımızın yaşadığı yaşam alanlarından söz ediyorum. Samandağ'daki rezerv alan ilanı ise yılların gaspçılarına taş çıkaracak nitelikte gerçekten çünkü Samandağ'daki rezerv ilanının ardından olayı biraz detaylı bir şekilde incelediğimizde görüyoruz ki rezerv ilanı yasadan çok ama çok önce yapılmış.

Samandağ ilçesinin yani yıkımın görece çok az ama rant potansiyelinin çok yüksek olduğu fotoğrafta gördüğünüz alanda, kırmızıyla çizilmiş olan çarşı alanının büyük bir kısmı rezerv alan ilan edilmiş. Ne zaman ilan edilmiş? 6306 sayılı Kanun'da yapılan değişiklik gerçekleşmeden tam dört ay önce gerçekleşmiş. Önce halkın yaşam alanlarını gasbediyor, sonra bu gasba uygun bir şekilde yasa çıkartıyorsunuz yani minareyi çalan kılıfını hazırlıyor.

Önceki dönem İçişleri Bakanınız, önceki dönem namıdiğer suç işleri bakanınız Süleyman Soylu başka bir konuyla ilgili görüşürken aslında buna dair çok güzel bir slogan bulmuştu, yaratmıştı ve demişti ki: "Siz yıkın, kanun peşinizden gelir." Şimdi, aslında siz Soylu'nun üretmiş olduğu bu sloganı siyaset felsefesi hâline getirmiş durumdasınız ne yazık ki.

Değerli hazırun, sizlerle bir belge paylaşmak istiyorum. Bu belgeyi dileyenlere de verebilirim; eylül ayında dağıtıma çıkmış bir belge bu. 23 Ağustos günü yani Meclis tatildeyken ve henüz torba yasa gündemde bile değilken yasa dışı bir şekilde Hatay halkının yaşam alanlarının gasbedildiğini gösteren bir belge bu. Bakanlık yapıyor, Soylu'nun söylediği gibi kanun peşinden gidiyor. Bu belgeyle Defne halkını, Samandağ halkını yani depremde bir şekilde sağ kalabilmeyi başarmış bir halkı zorla yerinden ediyorsunuz. Neden yapıyorsunuz bunu? Çünkü orada Arap Alevi halkları yaşıyor. Neden yapıyorsunuz bunu? Çünkü sizin tekçi, inkârcı, imhacı zihniyetiniz bugün demografik yapıyı değiştirmek üzere depremi bir fırsat olarak görüyor ne yazık ki.

Değerli hazırun, değerli milletvekilleri; bakın, bir kısmı hâlen çadırlarda yaşayan, büyük bir çoğunluğu konteynerlerde kara kışı geçirmek zorunda olan, asbeste, ölümcül zehirlere maruz bırakılan bir halk bir taraftan da sürekli sürgün edilme korkusuyla yaşıyor, sürekli gasp korkusuyla yaşıyor, sürekli mezhepçi nefretle şiddet görüyor. Buradan söyleyelim: Bu bir suçtur, bu bir şiddettir. Çünkü depremle birlikte bu insanların tüm yaşamları altüst olmuş durumda, depremle birlikte bu insanlar binlerce yakınını kaybetmiş durumdalar, bu insanlar depremin üzerinden koca bir on ay geçmesine rağmen gündelik ihtiyaçlarına bugün geldiğimiz aşamada erişemiyorlar. Depremin yok edemediği bir halkı siz bu mezhepçi, nefret politikalarınızla, rant politikalarınızla görüyoruz ki yok etmeye çalışıyorsunuz. Bakın, mesele sadece Hatay meselesi değil, mesele sadece deprem bölgeleri de değil, şu anda ülkenin her karış toprağı müteahhitler çetesinin eline pekâlâ geçebilir vaziyette. Yeter ki müteahhitler, siyasetçi abilerinden, ablalarından ricacı olsunlar, sizin onlar için yapamayacağınız hiçbir şey yok. Cengiz istesin AKP yapsın, Kolin istesin AKP yapsın, Limak istesin AKP yapsın, ne de olsa elinizin kiri değil.

Yine, değerli hazırun, bakın, 20 milyonluk şehir, güzelim İstanbul'umuz depreme son derece hazırlıksız vaziyette. Bugün geldiğimiz aşamada İstanbul'un neredeyse her bir karışında işlenmiş kent suçları var. İstanbul halkı birçok uzmanın defalarca uyarı yapmasına rağmen depremle baş başa bırakılıyor, ölümle baş başa bırakılıyor. Bilim insanları sürekli uyarılarda bulunuyor, iktidarı sorumluluk almaya, önlem almaya çağırıyor, yine, Naci Görür Hoca uyarı üstüne uyarı yapmaya devam ediyor; sizse bu uyarıların karşısında gasp yasası dersi çıkarıyorsunuz çünkü işinize ne yazık ki böyle geliyor. Yine, Naci Görür Hoca geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı ve şöyle söyledi, dedi ki: "Bütün İstanbul'un Avrupa ve Asya yakasında kanalizasyon ve içme suyu altyapısının nerelerde, ne kadar kırılıp kırılmayacağını, nasıl değiştirip deprem destekli yapılabileceğini hesapladım. Yapacağız ama para yok çünkü Hükûmet vermiyor. Çünkü yerel yönetim ile Hükûmet birbirini çelmeliyor." Deprem gerçeği ne yazık ki iktidar ve muhalefet arasında, yerel yönetim ve merkezî Hükûmet arasında siyasi kavgaya kurban ediliyor. İnsanlarımız, İstanbullular bu siyasi kavgaya kurban ediliyor. Bu açıdan bir kez daha hazır Bakanlarımız da buradayken sormak istiyorum: İstanbul'u neden depreme hazırlamıyorsunuz, insanların ölmesini mi bekliyorsunuz? "İnsanlar ölür, biz de rantın olduğu bölgelere çökeriz." diye mi düşünüyorsunuz, hayaller kuruyorsunuz?

Değerli hazırun, bakın, İstanbul'da şimdiye kadar atılmış tek bir adım var, o da rantı yüksek alanların gasbedilmesi. Örneğin, Beyoğlu'nda, müteahhitlerin çıkan yasadan sonra yoklama yaptığı haberlerini aldık. Üsküdar'daki yerinden etmelerin hızlandırıldığını yine öğrendik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

PERİHAN KOCA (Devamla) - Teşekkürler.

Hatırlarsanız, geçen yıl Üsküdar ilçesinde 134 daireden oluşan Türkiye Diyanet Vakfı Eğitim Yatırım AŞ'ye ait 29 Mayıs Sitesi 6306 sayılı Yasa'ya dayandırılarak hukuksuz biçimde rezerv alan ilan edilmişti. Bu, aslında yasaya aykırıydı çünkü o zaman yürürlükte bu yasa yoktu ve riskli alan da değildi. Sürecin hukuksal olarak tıkandığını görünce siz mahkemeyi yanıltmak amacıyla sahte karot raporları çıkardınız, bu da yetmeyince hukuku değiştirdiniz.

Bu fotoğrafa lütfen iyi bakın, sizin oyunlarınızla, hilelerinizle, gasbınızla baş edebilmek için bugün Üsküdar halkı karda kışta kıyamette nöbet tutmaya başladı. Halka bu felaketi yaşatmaya hiç kimsenin hakkı yoktur, halka yerinden edilme korkusu yaşatmaya yine hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu gasp başkanlığı derhâl kaldırılmalıdır, Afet Yasası derhâl iptal edilmelidir. (DEM Parti sıralarından alkışlar)