Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 7'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 39 |
Tarih: | 18.12.2023 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA NEJLA DEMİR (Ağrı) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu ve zenginliğimiz olan renkleri, o güzel dilleri, kültürleriyle tüm halklarımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
AKP'nin 2002 yılından itibaren ortaya koymuş olduğu neoliberal politikaların bir sonucu olarak bugün ekonomide yaşanan krizle birlikte tarımsal üretim ve hayvancılıkta yaşanan yapısal sorunlar küçük çiftçiyi üretimi bırakmaya zorlamış; köyü, kırsalı boşaltmış; ithalata dayalı bir tarım politikası ortaya çıkarmıştır. Genel olarak tarımsal üretimde ve hayvancılıkta devam eden yapısal sorunlar, Kürt sorunundaki çözümsüzlük politikasının bir sonucu olarak Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde uygulanan ekonomi politikaları, özellikle tarım ve hayvancılık alanlarında Kürtleri devlete daha fazla bağımlı hâle getirme üzerine kurgulanmıştır. Türkiye'nin yoksul illerinin sıralaması değişmemektedir; Mardin, Batman, Şırnak, Siirt, Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan, Dersim gibi iller bu sıralamada yer almaktadır. İktidarın değişikliklerine rağmen Kürt coğrafyasının makûs talihi bir türlü değişmemektedir.
AKP döneminde yoksulluk ve işsizlik daha da derinleşmiş olsa da Cumhuriyet Dönemi boyunca Kürtler, bilinçli bir politikayla âdeta açlıkla terbiye edilip yoksulluğa mahkûm edilmeye çalışılmıştır. Bilinmelidir ki Kürt coğrafyasının geri bırakılması, devletin tarihsel bir süreç boyunca devam eden resmî politikasıdır. Bugün yaşadığımız sonuçlar Çetin Altan'ın aktarımlarında da görüldüğü gibi devletin Kürtlere yönelik bakışının bölgesel eşitsizlik, derin yoksulluk ve yoksunluğu beraberinde getirdiğini ortaya koymaktadır. Özellikle, Anadolu Kulübü'nde Başbakan Şükrü Saraçoğlu ile Akşam gazetesinin sahibi Necmettin Sadak arasında geçen bir konuşma bu politikanın günümüzdeki sonuçlarını anlamak açısından önemli bir referanstır. Sadak'ın Saraçoğlu'na yönelik "Biraz yatırım yapmak lazım oralara." ifadesine Başbakanın "İleride ne olacağı belli olmayan yerlere neden yatırım yapalım ki?" cevabı, Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerin geri bırakılmışlığını özlü bir şekilde ifade etmektedir. Bu durum, cumhuriyetin kurucularının Kürtlerin yoğun yaşadığı illeri "ileride ne olacağı belli olmayan yerler" olarak tanımlaması, günümüzdeki eşitsizliklerin ve hatta kayyum politikalarının temel nedenini açığa çıkarmaktadır.
Kürt halkının ekonomik anlamda güçlenmesinin önüne geçmeye yönelik günümüze kadar tarım politikaları da aynı şekilde yürütülmüştür. Ne doyur ne aç bırak, ikisinin arası politikalara son verilmelidir. Özcesi şu ki: Kürt halkı sömürgelere uygulanan muamelelerin aynısına maruz kalmaktadır. Geçmişten itibaren devam eden bu anlayışın mirasını devralan AKP, özellikle Kürt halkının geçim kaynağı olan hayvancılığı bitirmek ve Kürt halkını göçe zorlamak, koruculuğa mahkûm etmek amacıyla başta yayla ve meraların yasaklanması olmak üzere inkâr, imha ve asimilasyon politikalarını ısrarla sürdürmektedir.
Hayvancılık sektörünün temel sorun başlıklarından birkaçı şunlardır: Yüksek girdi maliyetleri, yetersiz destek, mesleki ve kooperatif örgütlenmenin yetersizliği, pazar sorunları, mera yasakları. Bakın, Kürt halkının geçim kaynağı olan hayvancılığı bitirmek için uygulamaya konulan yasaklar politik bir tercihtir. AKP'nin ithal hayvancılık ve ithal et politikası çökmüştür. Bu noktada halkın kibarca önerisi "Samimi bir şekilde gözünüzü sektörü elinde tutan yandaş şirketlerden alın ve yüzünüzü halka dönün." şeklindedir.
2024 yılında büyükbaş hayvan varlığının üst üste 4'üncü yılda da düşüşünü sürdürerek 15,6 milyon baş seviyesinde dip yapması bekleniyor. Çiftçiler sürülerini tasfiye etmeye devam ederken her ne kadar son birkaç yıla göre daha yavaş bir tempoda olsa da süt için üretim maliyetinin çiftlik fiyatını aşmaya devam edeceği tahmin edildiğinden, yıldan yıla hayvan varlığı 500 bin baş dolayında azaldı. 2023 yılında sığır sayısının geçen yıla göre yüzde 4 oranında yani yaklaşık 800 bin baş azalarak 16,2 milyon başa düşeceği öne sürülüyor. Yemler pahalı, süt para etmiyor. Son birkaç yılda yem fiyatının 3 katına çıkması, sütün çiftlik fiyatının ise sadece yüzde 35 artması sebebiyle süt ineklerinin kesime gönderilmesinin önüne geçilememiştir. Yalnızca 2023 yılında süt üretiminin bir önceki yıla göre yüzde 15 oranında düştüğü tahmin ediliyor. Bu nedenle, başta seçim bölgem olan Ağrı olmak üzere, Kars, Iğdır, Van, Erzurum, Dersim gibi bölge illerinde hayvancılıkla uğraşan yurttaşlarımız tüm bu sebeplerden hayvan yetiştiriciliğini bırakmak zorunda kalıyorlar. Haziran 2023 itibarıyla büyükbaş hayvan çiftliği sayısı bir önceki yıla göre yüzde 10 azalarak 1,1 milyona geriledi. Yıllardır hayvan sağlığı koşullarının kötü olmasından ötürü her yıl 400 bin buzağı ölüyor. 2023 yılında büyükbaş hayvan ithalatının 470 bin baş olacağı tahmin ediliyor. Bu yılın ocak-haziran döneminde 361 milyon dolar değerinde yaklaşık 234 bin büyükbaş hayvan ithal edildi, bu rakam geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 400 daha fazladır.
Geçtiğimiz yıl Türkiye'de üretilen 27 milyon ton karma yemin yaklaşık yarısının ithal ham maddeden üretilmesi nedeniyle dışa bağımlı kalınmıştır. Yıllık kaba yem üretiminin 60 milyon ton olduğu tahmin edilirken yerel uzmanlar talebin 72 milyon ton olduğunu öne sürüyor. Yem üretiminin genişletilmesi, hayvancılık sektörünün en önemli önceliklerinden biridir. En önemli yem ürünleri silajlık mısır, fiğ, yonca ve yulaftır. En çok ithal edilen kesif yem ham maddesi olan arpa, buğday, mısır gibi önemli kalemlerde yeteri kadar teknik ve maddi desteğin sağlanmasıyla dışa bağımlılığı bitirebilecek kadar çiftçimiz ve verimli toprak potansiyelimiz vardır. AKP-MHP iktidarı, hayvancılık sektöründe uyguladığı yanlış politikalarla hayvancılığı bitirmiştir. Bu gidişle yurttaş, elindeki son hayvanı da kesime gönderecektir.
2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi; toplumsal, ekonomik ve siyasal sorunlara çözüm bulma yeteneğinden oldukça uzak bir tekliftir. Bu bütçe teklifi yasalaştığında faiz lobileri, silah ve güvenlik baronları ile yandaşlar kazanacak; Türkiye halkları ise bir kez daha AKP-MHP iktidarıyla büyük kayıplar yaşayacaklardır. Bu sebeple, 2024 bütçesi aynı zamanda bir faiz bütçesidir. 2024 bütçesinde faiz ödemeleri için 1 trilyon 254 milyar lira ödenek öngörülmüştür. Bu rakam, 11 trilyon 89 milyar liralık bütçe büyüklüğüyle kıyaslandığında 2024 bütçesinin yüzde 11,3'üne denk gelmektedir. Faiz oranı yüzde 100'ün üzerinde artış göstermiştir. Bu da bize, 2024 bütçesinde kaynakların yine faize gideceğini göstermektedir. Emeğiyle geçinen yurttaşların alın teriyle elde ettiği gelirler, vergilerle AKP-MHP iktidarı tarafından faiz lobilerine verilecektir.
Şimdi, Sayın Bakana soruyorum: Tarım ülkesi olan Türkiye'de 2024 bütçesiyle ziraat mühendislerine, çok zor şartlarda çalışan tarım danışmanlarına, gıda mühendislerine, su ürünleri mühendislerine, veteriner hekimlere kadro tahsisi yapılacak mıdır?
Bütçenin mağdur ettiği binlerce çiftçi var, tabii ki bunlardan sadece birisi üzerinden bir örnek vermek istiyorum: Ağrı Hamur'da besicilik yapan Hikmet Adıgüzel. Misal, bu kişinin bütçeden payına düşen nedir? Hikmet kardeşimiz "En büyük sıkıntımız yem fiyatları." diyor, 50 büyükbaş hayvana sahip olan yurttaşımız "Rızkımızla oynuyorlar, umutlarımızı ve geleceğimizi çalıyorlar, bizi açlıkla terbiye etmeye çalışıyorlar." diyor. Yaptığı masraflardan bahseden arkadaşımız, işte, samanın tonunu 2 bin TL'ye, yemin torbasını 450 TL'ye, kepeği 250'ye, arpayı 450'ye aldığını söylüyor ve diyor ki: "Ayda 2 hayvanımı satsam maliyetleri karşılamaya ve kışı çıkarmaya ancak yeter." Bir besici hayvanını en az altı yedi ay kesif ve kaba yemle içeride beslemek zorunda yani besici, satış zamanına kadar en az 12 hayvanını satmak zorunda kalıyor.
İleriki yıllarda ciddi anlamda gıda krizleri bekleniyorken ülkemizde çiftçiler maliyetine hatta zararına iş yaptıkları için çiftçiliği bırakmak zorunda kalıyorlar; bunun önüne geçilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Demir.
NEJLA DEMİR (Devamla) - Biz, bu konudaki muhalefetimizi devam ettirip çiftçilerimizin her zaman yanında olmaya devam edeceğiz.
Bütün Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)