GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 7'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:39
Tarih:18.12.2023

DEM PARTİ GRUBU ADINA ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve değerli halklarımız; şimdi, Ulaştırma Bakanlığına dair bir bilgi almak için hangi yöne dönsek, nereye baksak karşımıza yolsuzluktan başka bir şey çıkmıyor. Ortada yamalı asfalttan, yolcu, sürücü güvenliği olmayan yollardan başka bir şey yok. Tam yirmi bir yıldır "Duble yollar yaptık." diye övünen iktidar var. Yani halkın parasıyla, halkın ödediği vergilerle yapılan duble yollar, her yıl bir başka yandaşın cebini doldurmak için sökülüp yeniden yapılan duble yollar.

Ama, Sayın Bakanım, Bingöl'de bir yol var ki, Bingöl-Elâzığ yolu, tam on beş yıldır yapboz tahtasına döndü ve sürekli yapılıp bozuluyor. Bu yol on beş yıldır aynı müteahhide veriliyor, on beş yıldır bu müteahhit yapıyor. Eğer birilerini zengin yapmak istiyorsanız gerçekten örtülü ödeneğiniz ya da gizli ödeneğinizden ona para verin ve şu Bingöl yolunu bir defa bir müteahhit adamakıllı yapsın, Bingöl halkı da kurtulsun, siz de kurtulun. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Bakın "halkın parası" derken direkt olarak halkın cebinden çekerek aldıkları paralarla talanı gerçekleştirdiklerini hepimiz çok iyi biliyoruz. Zamanında kendi bakanları Mehmet Şimşek -hâlen Bakan- itiraf etmişti "Deprem vergileriyle o duble yolları yaptık." diyerek. Hani şu en son yaşadığımız 6 Şubat deprem felaketinde çöken, yarılan yollar. Belki yolların hakkı verilerek yapılsaydı 6 Şubat depreminde kaybettiğimiz canların birçoğu şimdi aramızda olacaktı. Çöken yollardan dolayı şehirlere girilemedi, yardımlar geç yapıldı. "Yol yaptık." yerine "İnsanların canını hiçe sayarak yolsuzluk yaptık." diyemiyorlar tabii.

Değerli milletvekilleri, deprem ve ulaşım güvenliğinden bahsettik. Depremin sıfır noktasında yer alan Bingöl'de her türlü önlemin ivedilikle alınması gerektiğini söylüyoruz, dile getirmeye de devam edeceğiz. Bingöl, depremin sıfır noktasında yer alıyor. Her an çok şiddetli bir depremle büyük bir felaket yaşanabilir. Bu konuda defalarca Bakanlığa önerge verdik, her türlü tedbir derhâl alınmalı diye ısrarla belirttik ancak birçok önergemize cevap verme gereği duyulmuyor. Neyse ki Ulaştırma Bakanlığı zahmet edip bir önergemize cevap verdi. Olası bir Bingöl depreminde Bingöl ile çevre şehirleri arasında ulaşım ağının güvenli olup olmadığını sormuştuk. Bize verdikleri cevapta somut hiçbir şey yok. Yani, "Hele bir deprem olsun, biz gerisini hallederiz." Buradan Ulaştırma Bakanına tekrar soruyorum: Bingöl'de olası bir deprem felaketinde çevre illerle iletişiminin sağlanması adına Bingöl'ü çevre illere bağlayan kara yollarının, demir yollarının ve havaalanı pistinin risk analizi yapılmış mıdır? Yapılmış ise sonucu nedir? Bingöl'ü çevre illere bağlayan yollar depreme dayanıklılık açısından riskliyse bunlarla ilgili derhâl tedbirler alınacak mı? Deprem meselesi üzerinden ulaşım güvenliğini almak zorundasınız, hem de halktan aldığınız o vergilerle değil, Ulaştırma Bakanlığının kendi bütçesiyle.

Şimdi, sayın milletvekilleri, Bingöl'ün batısıyla bağlantısının kurulduğu tek yol Elâzığ yolu ve bu Elâzığ yoluna bir kavşak yaptılar; bir mühendislik harikası! Bu kavşakta şehre girişi unuttular, hemen mezarlığın yanında yapılan kavşakta şehre girişi unuttular. Buna da bir çare buldular. Buna nasıl bir çare buldular? Mezarlığın yanında yaptıkları için mezarlığın içinden bir yol vererek ve bunu da mezarları başka bir yere taşıyarak yaptılar.

Yine, her zaman söylüyoruz, Bingöl'de 2 kavşak daha var; Gündoğdu ve Berti Kavşakları. Şimdi, bu kavşaklar için mühendislere projeyi sorduk; Gündoğdu Kavşağı'nın projesi için hepsi kaygılı, akıllı kavşakmış! Umarız, bu akıllı kavşak projesinde yine milletin aklıyla oynamayacaklar. Berti Kavşağı'na da değinmeden geçemeyeceğim. Yol belirli bir yerde 3 şeritten 2 şeride iniyor ve sürekli kazalar yaşanıyor, araç kuyrukları oluşuyor yani kısacası, Bingöl trafiğinde kimsenin can güvenliği yok, akıllı olan bu kavşakları kullanmaz.

Değerli milletvekilleri ve değerli halklarımız; halktan alınan vergilerin iktidar tarafından propaganda amaçlı kullanılmasına mı yandaşlara rant sağlamak amacıyla aktarılmasına mı değinelim, bilemedim. Bir de kendilerinden vergi alınıp yok sayılan halklarımız var. Mesela, bu ülkenin asli unsuru olan Kürt halklarından her yıl milyarlarca lira vergi toplanıyor. Milyarlarca lira derken abartmıyorum çünkü lira her geçen gün değerini gittikçe yitiriyor, trilyonlarca lira desek daha doğru olur. Milyonlarca Kürt'ün yaşadığı bu ülkede her bir Kürt bireyin yediğinden, içtiğinden, giydiğinden vergi alınıyor ama Kürt halkının ana dili olan Kürtçe dilinde yani Zazaki ve Kurmanci lehçelerinde yollara konulmuş tek bir uyarı levhası yok. Uçaklarda her dilden anonslar yapılıyor ama Zazaki ve Kurmanci anonslar yapılmamaktadır. "Uçaklarda niye Kürtçe anons yapılmıyor?" diye Ulaştırma Bakanlığına sorduk; bize verdiği cevapta Kürtçenin uluslararası taşımacılık dili olmadığı söyleniyor. Bakanım, Türkçe de uluslararası taşımacılık dilleri arasında sayılmıyor. Madem öyle Türkiye'deki hava yolları şirketlerinin uluslararası uçuşlarında yalnızca Çince, Arapça, İngilizce anons yapılsın. Uluslararası uçuşlarda bu mümkün değil diyelim; peki, iç uçuşlarda bu hizmeti neden vermiyorsunuz? Mesele Kürt, Kürtçe olunca bahaneniz çok, deve kuşu pratiğinin onlarca formülünü geliştirdiniz bu konuda. Milyonlarca Kürt'ten aldığınız vergilerle Kürt halkına ana dilinde hizmet vermek zorundasınız. Eğer bu hizmeti sağlayamayacaksanız Kürt halkından vergi toplamaya da son vereceksiniz.

Değerli milletvekilleri ve değerli halklarımız; Ulaştırma Bakanlığı bütçesi rant ve talan bütçesinden başka bir şey değildir. Bugün üç kuruş kâr elde edecekleri bir dağ bulsunlar, bu dağa ulaşmak dünyanın en zor, en meşakkatli işi olsa halktan aldıkları vergilerle oluşturdukları bütçenin tamamını o üç kuruş kârı elde etmek için harcayacaklar. Bunlar hesap yapmayı da bilmiyorlar, zaten hesaptan kitaptan anlasaydılar bugün memleketin hâli bu hâle gelmezdi.

Ulaştırma Bakanlığının kürdistanda, Kürt illerinde gösterdiği faaliyetlere bakıyoruz. Faaliyet diyorum çünkü hizmet yok. Yapılan yollar, bu yollara harcanan masraflar, yapılan yolların amaçları, hepsi ya kendi güvenliklerini sağlamak amacıyla yaptıkları kalekollara çıkıyor ya da rant uğruna yandaşlara peşkeş çekerek talan ettikleri dağlarımıza, derelerimize ve vadilerimize yaptıkları barajlara, HES'lere çıkıyor. Yurttaşların kullanması için güvenli bir tek yol dahi yok. O deprem vergileriyle yaptıkları sözde duble yollar da her yıl ya çöküyor ya da köstebek yuvasına dönüşüyor. Bu da onlar için başka bir rant fırsatının kapısını aralıyor yani bunların yol yapmadan anladıkları tek şey yolsuzluk yapmak. Kendilerine yol yapmak dışında başka bir pratikleri yok.

Şimdi, bir de hızlı tren projeleri var. Projenin hayata geçirileceği illere bakıyoruz; kürdistana doğru ray yapmak için 1 kilo demir ayırmayacaklar. Dünyada ulaşım ağının her geçen gün daha da geliştiği bir zamanda AKP iktidarının ayrıştırıcı politikaları nedeniyle kürdistanın neredeyse her yerle bağlantısı kesilmeye çalışılıyor. Amed'e, Van'a, Şanlıurfa'ya, Bingöl'e ve diğer bölge illerimize dönüş uçak seferleri sayısı her geçen yıl kasıtlı bir şekilde azaltılıyor. Hızlı tren projelerinden bölgeye 1 kilo demir bile ayrılmış değil, asfaltı ise yalnızca kalekollara, barajlara ve HES şantiyelerine giden yollara döküyorlar. Bu tutumun tanımı Kürt halkını dünyadan izole etmeye çalışmaktan başka bir şey değildir yani kürdistandan çıkan bir daha dönmesin ya da kürdistana giden bir daha oradan çıkmasın.

RIDVAN UZ (Çanakkale) - Ayıp ya, ayıp ya! Vallahi ayıp! Yazıklar olsun!

ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Devamla) - AKP iktidarı bu pratiğiyle aslında Kürt halkına net bir mesaj veriyor yani diyor ki: İsrail'in Gazze üzerindeki planı ile bizim kürdistana dönük planımız aynıdır ve bize boyun eğmediği için izolasyon politikalarını derinleştireceğiz. Biz de diyoruz ki: Sizin bütün sömürgeci tutumunuza karşı Kürt halkı size boyun eğmeyecektir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)