GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:38
Tarih:17.12.2023

SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Neleri neleri bozdular ülkede, olsun, buradan devam ederiz biz.

Aileyi anlatıyorlar ya size; bu kürsüye her çıkan "Aile şöyle, aile böyle." Anneleri anlattık, anneden ibaret görüyorlar kadını çünkü. Babalara da gelelim; ailedeki mini bir iktidar karşılığında bütün geçim yükünü omzuna atıp kaçtığınız babalar. Günde on dört saat kuş kadar maaşa çalışan, geçtim evi, arabayı, artık ailecek bir tatilin hayalini bile kuramayan babalar. Oğluna bir pantolon alamadığı için canına kıyan ya da çalışırken patronların göz göre göre canına kıydığı babalar. Motor sırtında her gün kelle koltukta çalışırken Somali Cumhurbaşkanının oğlu tarafından öldürülüp kendi polisinin tutanaklarında suçlu çıkartılan, katilleri de özenle yurt dışına kaçırılan babalar. (CHP sıralarından alkışlar) Peki, çocuklar; yirmi yıldır yönettiğiniz ülkede yarısı yoksulluğa, üçte 1'i açlığa doğan çocuklar. Elektrik dağıtım şirketleri kâr etsin diye sabahın kör karanlığında aç karnına okula yolladığınız çocuklar. "En az 3 tane yapın." diye akıl verip de okullarda bir öğün olsun ücretsiz yemek vermeyi beceremediğiniz çocuklar. Yoksulluktan okula bile gidemeyen, daha okumayı öğrenmeden çalışmaya başlayan çocuklar. Tarikat yurtlarında istismara, ölüme terk ettiğiniz çocuklar ya da otuz yıldır devletine haysiyetiyle çalışmasına rağmen on yıl olsun bakamadığınız büyüklerimiz. Hani diyorsunuz ya "Büyüklerimiz başımızın tacı." diye. 7.500 liraya geçinemediği için çalışmak zorunda kalan 79 yaşında ya arkadaşlar, 79 yaşında çıktığı çatıda kalp krizi geçirip ölen dedeler var bu ülkede. Değil Avrupalı yaşıtları gibi dünyayı gezip dolaşmak, peyniri kiloyla almanın bile hayalini kuramaz hâle getirdiğiniz nineler. Bakın, geçtiğimiz aylarda 16 yaşındaki torun Zekai ve 73 yaşındaki Arif dede de aynı hafta içerisinde çalıştıkları inşaatlarda öldüyse sahi, siz, tam olarak hangi aileleri koruyorsunuz? Yaptığınız bu kutsal aile siyaseti, kendi ailenizden başka, Recep Tayyip Erdoğan'ın sülalesinden başka kimin ne işine yarıyor; soruyorum hepinize. (CHP sıralarından alkışlar) Bunları bu kürsüde çok anlattım, çok anlattık. "Çocuklar aç." dedik, "yalan" dediniz; "Kadınların katline sebep sizin zihniyetiniz." dedik, "sürtük" dediniz; "Halk yoksulluk içinde, insanlar aç, açıkta." dedik, "terörist" dediniz. Dün, buraya gelmeden anneme dert yandım biliyor musunuz, ne söylesem boş gibi geliyor artık bu kürsüde dedim, "Boş zaten." dedi bana annem. "Bütün siyasetçiler aynı, hepsinin tuzu kuru, hepsi anca kendi koltuğunun derdinde." dedi. Bir o değil bakın böyle düşünen; bir anket yapmışlar geçen haftalarda, yüzde 81'i ne diyor biliyor musunuz bizler için, siyasetçiler için? Parti ayırmadan diyorlar, siyasetçilerin kendi çıkarlarına çalıştığını düşünüyorlar seçmenlerin yüzde 81'i; düşünmüyorlar aslında, olanı görüyorlar, olanı. Siyasetin pespayeliğini, halka değil "Bir dönem daha bir şey olurum." umuduyla el pençe divan liderine hizmet eden vekillerin, bakanların acziyetini görüyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Kadıgil.

SALİHA SERA KADIGİL (Devamla) - Sağ olun Sayın Başkan.

Tümü adına sorarım size: Gördüğünüz yanlışlara "yanlış" demeyecekseniz, "dava" diye diye her suçu meşrulaştırıp sonra da çıkıp utanmadan kutsal aile masalı anlatacaksanız neden buradasınız? Bu ülkenin çocukları aç yatarken Meclis lokantasında ucuz yemek yiyelim diye mi maaş veriyor bu halk bize; soruyorum hepinize.

Bir son söz de annem gibi hissettiği için siyasete küsenlere gelsin. Bize böyle bir ülkeyi reva gören bu rejim tam yirmi yıldır ellerini ovuşturarak bizim küseceğimiz anı bekliyor arkadaşlar; toplumsal direnci kırmak, muhalefeti dağıtmak, tümden diktatörlüğünü ilan etmek için gün sayıyor ama herkes bilsin ki halktan aldığı vekâletin diyetini liderine değil yine halka ödemek için çalışan vekiller de var bu Mecliste.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SALİHA SERA KADIGİL (Devamla) - Sayın Başkan, toparlıyorum.

BAŞKAN - Selamlayın Sayın Kadıgil.

SALİHA SERA KADIGİL (Devamla) - Sağ olun.

Sadece bizden bahsetmiyorum; beş gün önce burada, tam bu kürsüde bir milletvekili gerçekleri anlatmaya çalışırken can verdi ya, can verdi gözümüzün önünde. Kaç kişi duydu, kaç kişi dinledi Hasan Bitmez'in hayatı pahasına anlattığı o İsrail gerçeklerini? Şöyleydi son sözleri, ben tekrarlayacağım: "İsrail yetmiş gündür Gazze'de soykırım yapıyor, siz hiçbir şey yapmıyorsunuz. Gemileri, uçakları İsrail için seferber ediyorsunuz. AKP'liler ve çocuklarının sahibi olduğu gemileri durdurun diyoruz, 'Starbucks'larda boykot yaptık.' diyorsunuz. Siz, İsrail'in suç ortağısınız, iş birlikçisisiniz; elinizde Filistinlilerin kanı var."

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Ya, lütfen ya, lütfen...

SALİHA SERA KADIGİL (Devamla) - Bir kez daha bu gerçekleri yüzünüze haykıran Hasan Bitmez'i saygıyla anıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Çünkü zulme karşı direnmek, doğru bildiğini yüksek sesle haykırmak, insanım diyen herkes için artık bir haysiyet meselesidir bu ülkede.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SALİHA SERA KADIGİL (Devamla) - Evet, seçimleri kaybettik ama bilin ki daha aydınlık bir ülke için direnme azmimizi yani haysiyetimiz var ya, haysiyetimizi, işte onu kaybetmeyeceğiz! (AK PARTİ sıralarından "Yok ki!" sesleri) Bu da size dert olsun! (CHP ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)