Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 37 |
Tarih: | 16.12.2023 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ÖMER KARAKAŞ (Aydın) - Sayın Başkan, Sayın Bakanlar, değerli milletvekilleri ve kıymetli bürokratlar, ayrıca, ekranları başında bizleri izleyen büyük Türk milleti; hepinizi saygıyla selamlıyorum. İYİ Parti Grubu adına, İçişleri Bakanlığı bütçesiyle ilgili söz almış bulunmaktayım.
Öncelikle bir vatandaş, İçişleri Komisyonu üyesi bir milletvekili olarak göreve gelen Sayın Bakanın uygulamalarını yakinen takip ediyorum. Şu ana kadarki uygulamalarına baktığımda da kendisini başarılı buluyorum. Şimdi, başarılı buluyorum, takdir ediyorum; bunun gerekçesi şudur: Maalesef, AK PARTİ iktidarında daha önce Bakanlık yapan arkadaşlarımızdan birileri geçmişte Emniyet teşkilatını ve güvenlik birimlerini FETÖ'ye teslim etti; diğerleri ise mafyayla, çeteyle, uyuşturucu baronlarıyla poz vererek onlara prim tanıdı ancak Sayın Bakan samimiyetle, dürüstçe görevini yapmaya çalışıyor; o yüzden kendisini takdir ediyoruz. Maalesef, görevini yapan insanlar, görevini yapan bürokrat ve bakanlar bu ülkede artık lütuf hâline geldi.
Şimdi, baktığımızda ülkemiz zor bir coğrafyada, ülkemiz ateş çemberi içerisinde ve bölgemizde oynanan çok önemli oyunlar ve projeler var. Bunların başında Büyük Orta Doğu Projesi vardır. Nedir Büyük Orta Doğu Projesi? Güneyinin Irak, kuzeyinin Türkiye, doğusunun İran, batısının ise Suriye olduğu ilk etapta kukla bir kürdistan, akabinde büyük İsrail hayalidir. Bunu başarıp başaramamak ayrı bir konu ancak planlanan budur. Peki, bunu nasıl gerçekleştirecekler? O ülkelerde hedefledikleri bölgelerde özerk yapılar oluşturup akabinde de bunları birleştirerek bunu gerçekleştirme planları vardır. Peki, bakıldığında, bunu Irak'ta başarmış durumdalar; Suriye'de proje devam ediyor, başarmaya çalışıyorlar; akabinde Türkiye, İran devam edecek. Şimdi, ülkemiz açısından baktığımızda bunu nasıl yapacaklar? İşte, bunu iki yolla yapabilirler; ya savaşla ya da iç savaşla. Savaşla bunu yapamayacaklarını geçmiş dönemde bizim atalarımız defalarca kanıtladılar. O zaman nasıl yapacaklar? Bunu iç savaşla yapacaklar. İç savaşla yapmanın yolu nedir? Geçmişte bunu başarabilmek için yine birçok projeyi kurgulamış durumdalar. İşte, geçmişte bir sağ-sol çatışması başlatmak istediler, olmadı; Alevi-Sünni çatışması başlatmaya çalıştılar, olmadı; bir Kürt-Türk savaşı başlatmak istiyorlar yıllardır, olmuyor, olmaz da çünkü bu insanlar bizim bin yıldır bir arada aynı kaderi, aynı tarihi, aynı kültürü paylaştığımız insanlarımız; etle tırnak gibi olduğumuz insanlarımız; dolayısıyla bunu da başaramayacaklar. O zaman ne yapacaklar? Ülkedeki demografik yapının değişmesi lazım; bu nasıl olacak? Bugünün 8-10 milyon mültecisi, yine bizim yaptırdığımız simülasyonlara göre, 2053 yılında 35 milyona tekabül ediyor ve maalesef bu insanlara vatandaşlık veriliyor. O yüzden ivedilikle sığınmacılara verilen vatandaşlığın bir an önce durdurulması lazım. Evet, bunlar bizim Müslüman kardeşlerimiz, aşımızı, işimizi paylaşabiliriz ancak vatandaşlığı asla vermememiz lazım çünkü vatandaşlık demek o ülkenin tapusuna ortak etmek demektir. Benim atalarımın canlarıyla, kanlarıyla bize emanet ettiği bu vatanın tapusuna hiç kimseyi ortak etme niyetinde değiliz, bunu da asla kabul etmeyiz.
Şimdi, bakıyoruz, ülkemizde çok ciddi oranda toprak satışı yapılıyor. Değerli milletvekilleri, şimdi, bu toprak satışı... Geçmişte vatandaşlık için 400 bin dolar verenler, daha doğrusu, 400 bin dolarlık taşınmaz alanlar vatandaş oluyordu ancak dört gün önce yeni bir şey çıkardılar. Günaydın diyorum ben kendilerine, doğruyu buldular; bu toprak satışını, tarla satışını ev, konut ve iş yeri şeklinde çevirdiler. Bunu doğru bir uygulama olarak buluyorum ama yetersiz buluyorum çünkü bugün Türkiye'de Yahudiler -bakın, İsrailliler demiyorum- dünyanın birçok bölgesinde yaşayan, Rusya'da, Avrupa'da orada burada yaşayan Yahudiler, binlerce, on binlerce dönüm toprak alıyorlar. Ancak gelişmiş, geleceğini düşünen ülkeler ne yapıyor? Vatandaşlık verirken bunu doksan dokuz yıllığına kullanım hakkını veriyor, satmıyor. Biz, ivedilikle toprak satışının da yabancılara yasaklanması gerektiğini düşünüyoruz çünkü bugün hepimizin içinin yandığı Filistin meselesine baktığımızda, geçmişte İspanya'da kurulan Endülüs Emevi Devleti yıkıldıktan sonra, Osmanlı, orada yaşayan Müslümanlar ile Yahudileri Türkiye'ye, Anadolu'ya getirdi. Daha sonra bu Yahudiler, çöküş döneminde Osmanlı'ya geldi, dedi ki: "Biz sizin borçlarınızı ödeyelim ancak bize -o gün Osmanlı topraklarında olan, bugün İsrail ve Filistin'in bulunduğu topraklar- oradan toprak satın." Ancak Osmanlı bunu kabul etmedi. Arkasından, Filistinliler, İsraillilerle iş birliği yapıp Osmanlı'ya karşı ayaklandı, Osmanlı'yı o bölgeden çıkarttı; daha sonra o bölge İngiltere himayesine geçti. Aynı Yahudiler, İngiltere'ye gitti, aynı teklifi yaptı ve oradan toprak aldılar. Bugün o topraklar tamamen -Gazze Şeridi hariç- İsrail egemenliğine geçmiş durumda. Yarın bizim çocuklarımızı, torunlarımızı Anadolu'yu yeniden fethetmek zorunda bırakmamamız lazım.
Şimdi, başka önemli bir konu da maalesef ülkemizde millî bayramlarımız itibarsız hâle gelmiş durumda, itibarsızlaştırma politikası izleniyor. Bunun ana kaynaklarından bir tanesi de valilerimizin bu millî bayramlara keyfîyetiyle katılımı söz konusudur ancak bir ilde devletin temsilcisi validir, ilçede ise kaymakamdır. Valinin olmadığı, kaymakamın olmadığı yerde millî bayram kutlanmaz. Dolayısıyla, valilerin keyfîyetine son verilip, tüm millî bayramlara katılımı sağlanıp orada gerekirse çelenk konulması lazım.
Ülkemiz, maalesef, önüne gelene vatandaşlık verdiğimiz için kendi ülkelerinde yolsuzluk, hırsızlık, dolandırıcılık yapanların, kaçakların cenneti hâline geldi. Bundan birkaç gün önce Murat Ağırel isimli gazetecinin yazdığı, maalesef -adını dahi telaffuz edemediğim- Türk vatandaşlığı verdiğimiz Hintli bir kişi Filipinler'e gidiyor, orada -bütün dünya basınında yankı buluyor- "Hırsız Türk buraya giremez." deniyor. Bu nasıl bir iştir, önüne gelene vatandaşlık verilir mi? INTERPOL'ün kırmızı bültenle, mavi bültenle aradığı insanlara bu ülkede biz nasıl vatandaşlık veriyoruz, hiç mi istihbaratınız yok, yazık günah değil mi? (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Türk vatandaşlığı dünyadaki en şerefli vatandaşlıktır. Dolayısıyla, Türk vatandaşlığını sizin bu hâle getirmeye hiçbir şart altında hakkınız yoktur, olmamalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Karakaş, lütfen son sözlerinizi alalım.
ÖMER KARAKAŞ (Devamla) - O yüzden, değerli milletvekilleri, bundan sonraki süreçte vatandaşlık değerli olmalı. Benim vatandaşım Avrupa'ya gitmek için, başka ülkelere giderken artık vize alamaz hâle geldi. Dolayısıyla bizim kırmızı çizgilerimiz bu ülkenin birlik ve beraberliğidir, bu ülkenin bölünmez bütünlüğüdür. O yüzden de biz, İçişleri Bakanlığı bütçesinde güvenlik ve savunmayla ilgili konularda Emniyet Genel Müdürlüğünün bütçesine, Jandarma Genel Komutanlığının bütçesine, Sahil Güvenlik Komutanlığının bütçesine "evet" oyu vereceğiz ancak İçişleri Bakanlığı bütçesine "hayır" oyu vereceğiz.
Bütün Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)