Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 36 |
Tarih: | 15.12.2023 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA ÖZNUR BARTİN (Hakkâri) - Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen halklarımızı saygıyla selamlıyorum.
İktidarı dinlediğimizde sanayide, teknolojide, bilimde, bilgide, iletişimde, üretimde çağ atlamışız, her şey güllük gülistanlık. İktidar, dijital ekosistemde, küresel ölçekte söz sahibiymişiz, bu alanda ihracatta lidermişiz gibi kendini bir hayale kaptırmış, bizim de inanmamızı bekliyor.
Hangi sanayiden bahsediyorsunuz? Sanayide dönüşümü sağlamış olmayan bir ülkeden bahsediyoruz, bir ülkede yaşıyoruz; Türkiye'de sanayi dönüşümü sağlanmış değil. İktidarın sanayi politikası çağ dışı olduğu gibi teknoloji üretiminde de dijital çağla uyum içinde değil; yüksek teknolojili sanayi ürünlerinin imalat sanayisindeki payı yüzde 3,5 civarında, ihracat payı ise yüzde 3,3 civarında olup Arjantin, Slovenya, Slovakya gibi ülkelerin de gerisinde, son sıralarda. Türkiye dış ticarette katma değer yaratmayan düşük teknolojili ürünleri satıyor; aksi devam eden ithalat ise cari açık sorununu daha da derinleştiriyor.
Evet, sanayide gerekli dönüşüm sağlanmadığı gibi endüstriyel sektörde de yapısal değişimlere dair gerekli adımlar atılmıyor. Derinleşen iklim krizine rağmen sanayide yeşil enerjiye dönük adımlar atılmıyor, fosil yakıtların kullanımı büyük bir paya sahip olmaya devam ediyor. Dışa bağımlılık ve yüksek maliyetine rağmen bu yakıtlar tercih ediliyor, sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji teknolojisi üretimi için gerekli çalışmalar yapılmıyor.
Yeşil Mutabakat konusunda 2026'da fiilî olarak başlayacak karbon vergisi ödemelerine dair Bakanlık ne yapıyor, merak ediyoruz. Sanayide Yeşil Dönüşüm ne aşamadadır? Tüketilen enerjinin kaçı yeşil enerji teknolojisiyle üretilmektedir?
Değerli milletvekilleri, Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı kentlerde yatırım teşvik destekleri çok eksik olmasına rağmen desteklerin arkasına sığınılarak bölge göz ardı edilmeye devam ediliyor. Kamu eliyle bölgede sanayi tesislerinin varlığından söz etmek neredeyse mümkün değilken var olan 2-3 şeker fabrikası dahi kapatıldı, bölgeye kamu eliyle bir üretimin, yatırımın olması istenmedi. Ancak, sizin yapmadığınızı, istemediğinizi 2019'da belediyelerimiz kayyumlarınızın bıraktığı borç batağına rağmen yaptı. Örneğin, Van Büyükşehir Belediyesi eş başkanlarımızın destekleriyle tekstil ve ayakkabı firmalarını Van'a getirdi, üretim aşamasına geçildi, istihdam alanı oluşturuldu fakat atadığınız kayyumların ilk icraatı belediyelerimizin anlaşmış olduğu firmalarla yapmış olduğu protokolleri yırtıp atmak ve yatırımcıları kentten kovmak oldu. Ayrıca, kayyum, yine Van Büyükşehir Belediyesine ait Türkiye'nin en büyük tarım ve hayvancılık üretim tesisi olan VOTAŞ'ı da sattı, peşkeş çekti. 4 milyon metrekare sulanabilen araziye sahip olan VOTAŞ'ı, 9.500 dönüm ekili araziyi, 15 bin metrekare kapalı alandaki 4 sağmal tesis, sağımhane, doğumhane, süt işletmesi, 11 bin meyve ağacı, teknolojik sulama sistemini sattı. Sanayi, üretim, katma değer diye bir derdi olan böyle bir hazineyi satmaz ancak iktidar için söz konusu belediyelerimiz olunca talan, saldırganlık ne kadar büyükse o kadar mübahtır. Evet, Türkiye, biyolojik çeşitlilik, zengin iklim koşulları nedeniyle tarım ve hayvancılık için büyük kaynaklara sahip olmasına rağmen yaşanan gıda krizlerinden en çok etkilenen ülkelerdendir oysa bu denli doğal zenginliği olan başka bir ülke olmuş olsaydı, bugün silah sanayisi ürünü olan İHA/SİHA üretiminden çok tarım teknolojisi ve endüstriyel tarımın ihracattaki payıyla övünürdü. Ülke ekmeğe, yağa, şekere gelen zamlarla değil yüksek refah, bolluk ve bereketle gündeme gelirdi. Bu da iktidarın başka bir utancı olsun.
Değerli milletvekilleri, bilgi, teknoloji, sanayi denilen mesele insanın yaşamını kolaylaştırdığında, canlı yaşamı öncelediğinde, herkesi eşit bir şekilde kapsadığında ve herkes eşit bir şekilde faydalandığında anlamlı oluyor, sanayi ve teknoloji gelişimi toplumsal barışı güçlendirdiğinde herkes için gurur verici oluyor. Ancak iktidarın sanayi ve teknoloji gelişimi aksine bir hikâyedir. Bırakın canlı yaşamı öncelemesini, toplumsal barışı güçlendirmesini dinamitleyenidir, toplu ölümlerin yaşanmasını kolaylaştıranıdır; buna öncülük edense Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıdır. Komisyon sürecinde "Askerî insansız hava aracı üretiminde dünyada bir numarayız." diyen Bakana hatırlatmak isteriz: Övündüğünüz durum tıp, sağlık, tarım teknolojisindeki gelişmeler değil, ölüm makineleri olan İHA, SİHA'lardır. Burada acı bir örnek de vermek istiyorum, SİHA'larla, Hakkâri'de 31 Ağustos 2017'de gündüz vakti 4 sivil yurttaş hedef alındı, 35 yaşındaki evli, 2 çocuk babası Mehmet Temel katledildi, 3 kişi yaralandı. Olaya ilişkin verdiğimiz soru önergesine geçen altı yıla rağmen hâlâ cevap verilmedi. Tekrar soruyoruz: SİHA'larınızla Mehmet Temel'in katledilmesine dair bir cevabınız var mıdır? Verebileceğiniz ancak söyleyemediğiniz tek cevabınız ise Kürt olması mıdır?
Değerli milletvekilleri, toplumdan kopuk, lüks, şatafat içinde sefa süren, diz boyu yaşanan yoksulluğa rağmen toplumu manipüle etmekten de geri durmayan iktidarın övündüğü bir diğer konu olan Togg aracına dair de bir iki şey söylemek istiyorum. Bakan, Komisyondaki bütçe sunumunda 9 binden fazla aracın üretildiğini, 177.467 araçlık talebin olduğunu söyledi. Merak ediyoruz, bu Togg araç sahiplerinin ve 177 bin araçlık talebin kaçı asgari ücretle çalışandır? Oysa, kamu eliyle üretilen bir otomobil ucuz olmalı, her kesimden halk alabilmeli ancak Togg için durum böyle değil, Togg halkın arabası değil.
Değerli milletvekilleri, iktidarın bu ülkeye, halklara daha fazla zulmetmesine elbette ki razı olmayacağız, bu yanlış gidişat karşısında sessizliğe de gömülecek değiliz. Yoksulların, emekçilerin, işsizlerin, kadınların, gençlerin görmezden gelindiği, yer verilmediği 2024 bütçesine de "evet" diyecek değiliz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ÖZNUR BARTİN (Devamla) - Halkların sesi olmaya, mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz. Gençlerle, kadınlarla, emekçilerle bu gemiyi mutlaka bu limana ulaştıracağız.
Herkesi selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)