GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:35
Tarih:14.12.2023

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen değerli vatandaşlarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Kocaeli Milletvekilimiz Sayın Hasan Bitmez'e acil şifalar dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, 2024 yılı bütçesi, biz hangi bakanlığı konuşursak konuşalım, emeğiyle geçinenler için daha fazla yoksulluk, daha fazla borç yükü, daha fazla yıkım bütçesidir; biz hangi bakanlığı konuşursak konuşalım, daha fazla çevre katliamı, daha fazla rant bütçesidir. Bu bütçe, iktidarın Türkiye Yüzyılı olarak tariflediği cumhuriyetin 2'nci yüzyılında sermaye gruplarının daha da zenginleştirilebilmesi için hazırlanan bir bütçedir. Bu bütçe halka daha da derin bir yoksulluktan başka bir şey getirmemektedir.

Değerli arkadaşlar, ülkenin hâli ortada ama hâlâ bu halkı aldatmaya çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız, devletin tüm kurumlarına talimat verip gerçekleri saklamaya çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız. Bağımsız araştırmalara göre bugün ülkede işsizlerin sayısı 8,1 milyona ulaşmış. Her 5 gençten 1'i, her 3 kadından 1'i maalesef işsiz. AKP iktidarı, 2002 yılı ile 2022 yılı kıyaslamalarını çokça, sıkça yapıyor. Yok "Biz gelmeden önce çamaşır makinesi yoktu, biz gelmeden önce ambulans yoktu." Daha örnekleri çoğaltabiliriz. AKP iktidara gelmiş de ne olmuş? AK PARTİ'nin iktidara geldiği 2002 yılında asgari ücretten daha düşük maaş alan işçilerin oranı Türkiye'de yüzde 24,4 iken bu oran 2022 yılında yüzde 33,8'e yükselmiş. TÜRK-İŞ'in araştırmasına göre Kasım 2023'te 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 14.025 lira. Bu da 10 işçiden 6'sının açlık sınırının altında ücret aldığını gösteriyor. Bir evden 4 kişi çalışsa yoksulluk sınırı olan 45.686 lirayı kazanamıyor. AKP iktidara geldikten sonra ne olmuş? Bu halk fakirleşmiş, AKP ülkenin yarısından çoğunu asgari ücretli yapmış, ülkenin yarısını yoksulluk sınırı altında yaşamaya mahkûm etmiş. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, asgari ücret görüşmeleri sürüyor. Şimdi, yine, ayak oyunlarıyla emekçi açlığa mahkûm edilmeye çalışılıyor. Çalışanın enflasyona ezdirilmediği bir asgari ücret belirlenecekmiş; Cumhurbaşkanımız böyle diyor, Sayın Bakanımız onaylıyor, zaten aksi mümkün değil! Vatandaş enflasyonun altında can veriyor Sayın Bakanım. Sizin enflasyon rakamlarınızı TÜİK bile uydururken zorlanıyor. Bugün ülkede vatandaşın enflasyonu yüzde 129 olmuş. Enflasyonu düşük göstererek verdiğiniz zam ayrı, bir de asgari ücrete yılda tek sefer zam yapılacakmış, yönetmelik öyleymiş. Hangi yönetmelik bu Sayın Bakanım? Vatandaşı açlığa mahkûm ettiğiniz yönetmelik mi? (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, artan ekonomik kriz karşısında halkın güvenceli bir geleceğe sahip olması mümkün değildir. Bu bütçeyle emeklinin, emekçinin insanca yaşayabilmesi mümkün değildir. Bu bütçeyle vergi yükü gelmiş geçmiş tüm bütçelerden daha ağır bir şekilde halkın sırtına yüklenmektedir. Bütçe kanununa göre toplanacak vergilere baktığımızda geçen yıla oranla tam yüzde 132 artış göstermektedir. Dahası ÖTV yüzde 175, gelir vergisi yüzde 140, KDV yüzde 120, damga vergisi yüzde 160, şans oyunları vergisi yüzde 320 artırılarak halk vergi yükü altında ezilmektedir. İktidar vergiyi tabana yaymaktan bahsederken halka kaşıkla verdiğini kepçeyle geri alacağının üzerini kapatmak istiyor. Böylece halk vergi yükü altında ezilirken sermaye grupları, yandaş holdingler bir asgari ücretli kadar bile vergi ödemeden her gün zenginleşmeye devam edecek. Yandaşlara çekilen kıyak bu kadar mı? Tabii ki değil. Bu ülkenin neredeyse bütün kaynaklarını satan iktidar, yeni kaynak arayışları için de bir taraftan kalan kurumları satmaya, diğer taraftan da sahilleri, koyları yandaşlara peşkeş çekmeye devam ediyor. İktidarın paraya sıkışınca aklına ilk gelen çözüm kıyılarımızı, ormanlarımızı hemen satışa çıkarmak ve ranta açmak. Bakın, sadece Ağustos 2023'te Türkiye'nin önemli turizm alanlarındaki 30.664 kilometrelik arazi Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından satışa sunuldu. Satışa sunulan arazilerin büyük bir bölümü de Antalya, Muğla, Nevşehir, Mersin gibi turizm bölgelerinden oluşuyor.

Değerli milletvekilleri, bu iktidarın bakanlığı da değişse bakanı da değişse uygulama değişmiyor, ne bulsa satıyorlar, ülkenin vatandaşlığını bile satışa çıkardılar. 2002 yılından önce kimsenin aklına gelmeyen bu akıl bunların aklından hiç çıkmıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ege ve Akdeniz'de denize sıfır noktalarındaki hazine arazilerini otel, günübirlik tesis yapmak üzere şirketlere satmaya devam ediyor. Bir örnek vereyim, Cengiz Holdingi hepiniz bilirsiniz, iktidarın gözdesi olduğu için AKP'li arkadaşlarımız daha iyi bilir; Muğla Bodrumda bulunan Cennet Koyu'nda doğal sit alanı ilan edilen bölgede otel yapıyor. Gittiniz "ÇED Gerekli Değildir" diye de karar verdirttiniz. Turizm sezonu bitti, Cengiz İnşaat projeyi büyütme kararıyla yine inşaata devam ediyor. Siz bu ülkenin cennet koylarını gerçekten cehenneme çevirdiniz, rant için ne ağaç bıraktınız ne kuş ne deniz ne de koy. Hangi birini sayalım değerli arkadaşlarım?

Antalya'da Antik Phaselis var, hepiniz duymuşsunuzdur, tarih ve doğa harikası, dünya kültür mirasında yedek listeye girmiş. Turizm Bakanlığı buraya öyle bir el attı ki ve üstelik tek bir çivinin çakılamayacağı birinci derece koruma alanı Phaselis Antik Kenti'ne inşaat yaptı, hem de hukuksuz, kanunsuz, tüm yasaları görmezden gelerek. Mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi. Karara rağmen inşaat çalışmaları jandarma eşliğinde devam etti. Komisyonda eleştirdik Sayın Bakanımızı, bize kızmış. "92 metrekarelik tuvaleti çok mu gördünüz? Ben vatandaşın ihtiyacını yaptım." diyor ama gerçek böyle değil. Daha önceki açıklamalarında 2 koyda toplam 181 metrekare olduğunu iddia ettiği binaların hâlihazırdaki boyutları 500 metrekareden fazladır. Davalardan önce projede beton ve taşla kaplanacak olan alan 3 bin metrekareydi yani Sayın Bakanım, yapılmaya kalkışılan proje iddia edildiği gibi temel ihtiyaç projesi değil, tam anlamıyla bir rant projesi. (CHP sıralarından alkışlar)

Sadece bununla da kalmıyor değerli vekillerim, Bakanlık, belediyelere, halka tahsis edilen alanları geri alıp ranta açmaya devam ediyor. Manavgat'ımızda Ulualan diye adlandırılan bir alanımız var, Bakanımız çok iyi biliyor. Manavgat halkı, sosyal ve ticari ihtiyaçları karşılamak şeklinde projelendirilmesini istiyor ama Sayın Bakanımız istemiyor. Peki, Bakanımız ne istiyor? Bu bölgeye 3 tanesi konaklamalı, 1 tanesi konaklamasız, 4 ayrı parça hâlinde yaklaşık 280 hektarlık alanı sadece golf alanı olarak projelendirmek istiyor.

Yine, Manavgat Sorgun'da bir bölümü mesire alanı olarak kullanılan 254 dönümlük alanın Manavgat Belediyesine tahsisi Kültür ve Turizm Bakanımız tarafından iptal ediliyor. Ne için? Rant için.

Tabii, bu işin bir de kültür tarafı var değerli milletvekilleri. AKP iktidarı bu ülkede ne kültür bıraktı ne de sanat; yasaklar ülkesi yaptı ülkeyi. Uydurma gerekçelerle neredeyse her kentte konserler, festivaller iptal ediliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu sene, bildiğiniz gibi, Antalya Altın Portakal Film Festivali'ni bile festivalde yer alan bir film nedeniyle sabote etti. Elli dokuz yıldır yapılan festival uydurma suçlamalarla yapılamadı. Sanatçı muhalifse sahnelere çıkarılamıyor, oyunları yasaklanıyor. Bu iktidar, ülkede tüm gericilerle iş birliği hâlinde memleketi Orta Çağ karanlığına taşımaya kararlı görünüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.

MUSTAFA ERDEM (Devamla) - Ama burada da yandaşa her türlü destek var maalesef, propagandasına her türlü destek var. TRT 1'deki Fatih Sultan Mehmet dizisini Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm yıl dönümünde "Olmasaydı da olurduk." diyen AKP MYK üyenize veriyorsunuz. Olmasaydı yine olurdu ama ne olurdu, onu söylemeye dilim gerçekten varmıyor.

Değerli milletvekilleri, özetle, 2024 yılı bütçesinin halkın refahını sağlayacak ve yaşamını bir nebze olsun kolaylaştıracak bir özelliği yoktur. Bu bütçe zalimin, zulmün ve gericiliğin bütçesidir ve bu halk 31 Martta size bu bütçenin karşılığı öyle bir tokat vuracak ki hayatınıza bir cümle girecek "keşke", o "keşke"yi günlerce kullanacaksınız ve sonunda, en önemlisi "Keşke muhalefetin olumlu önerilerini kabul etseydik." diyeceksiniz hep. (CHP sıralarından alkışlar)