GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:31
Tarih:07.12.2023

AYKUT KAYA (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 31'inci maddesi hakkında görüş beyan etmek üzere söz almış bulunuyorum.

Bu maddeyle, KDV iadelerinde iade hakkının kısmen veya tamamen kaldırılması veya yeniden koyulması hususunda Cumhurbaşkanına yetki verilmektedir. Meclisimizin anayasal yetkilerinin Cumhurbaşkanına transfer edilmesi durumuyla bir kez daha karşı karşıyayız. 1982 Anayasası'nda vergilendirme yükümlülüklerinin sadece Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından konulacağı, değiştirileceği ve kaldırılacağı genel bir hüküm olarak geçse de yürütme organına da olağanüstü zamanlarda kanun hükmünde kararnamelerle vergi yükümlülüğü getirebilme yetkisi verilmişti. Şimdi biz aşama aşama tüm bu yetkileri Sayın Cumhurbaşkanına devrediyoruz. Cumhurbaşkanlığının üzerindeki aşırı yük düşünüldüğünde yük miktarının daha da artırılmasının ne kadar doğru bir karar olacağını sizlerin takdirine bırakıyorum ancak bu gidişatın bizler için de bir önemi var. Eğer yetki transferi trendi bu şekilde devam ederse Türkiye Büyük Millet Meclisi ne iş yapacak, ne işe yarayacak; bu varoluşsal soruyu milletin vekilleri olarak kendimize sormamız gerekmiyor mu?

Vergi meselesine döndüğümüzde ise yetki devri dışındaki bazı kararların enflasyonist baskı yaratma ve yatırım çekiciliğini azaltma gibi istenmeyen etkiler yaratma riski taşıdığını görüyorum. Örneğin 24 Kasım 2023'te 7846 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı'yla ithalatta gözetim ve korunma uygulamaları kapsamında hesaplanan KDV'nin indirim hakkı da kaldırıldı. Bu karar çoğu ithal tüketim malı, ara malı ve ham maddenin fiyatında artışa neden olarak yeni bir enflasyon şoku yaratma riski taşıyor. Ayrıca, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının normal yollarla likidite sağlayamadığı, cari açığın finansmanına doğrudan yabancı yatırımın oldukça düşük katkı sağladığı bir dönemden geçtiğimizi unutmamamız gerekiyor. Bu yılın ilk dokuz ayında 3,47 milyar Amerikan doları doğrudan yabancı yatırımı çektik ama ülkemizden başka ülkelere giden doğrudan yatırım miktarı 4,02 milyar Amerikan doları oldu. Yani yeterince yatırım çekemediğimiz gibi çektiğimizden çok yatırımı yurt dışına yapıyoruz. Üstelik bunu en çok döviz ihtiyacına sahip olduğumuz dönemde yaşıyoruz. Demeçlerinden bu durumun ehemmiyetinin farkında olduğunu anladığımız Hazine ve Maliye Bakanı sürekli yabancı yatırımcı turlarına çıkıyor ancak bunların somut getirilerini henüz göremedik. Oysa, yabancı yatırımcının en çok sevmediği şey belirsizliktir. Enflasyon ve kur oynaklığı belirsizlik göstergeleridir ama bunun yanında politika sürprizleri de belirsizlik olarak algılanır. Politika sürprizlerini sevmeyen yatırımcılara bu düzenlemelerle tüm vergi sistemini Cumhurbaşkanımız bir gecede değiştirebilir mesajı da vermiş olmuyor muyuz? Bu da zaten Türk lirası üzerinde baskı unsurlarından biri olan güven eksikliğini giderme sürecini baltalamıyor mu?

İkinci olarak gündemimizdeki kanun teklifinin 31'inci maddesiyle KDV'de tahakkuk eden verginin indirim konusu olabilmesi için ödeme şartı getirileceğini görüyoruz. Bu maddeyle ilgili iki hususa dikkatinizi çekmek istiyorum: Birincisi, SGK'nin Eylül 2023 verilerine göre ülkemizdeki işletmelerin yüzde 87,3'ünün 10'dan az çalışanı var, yüzde 99,7'sinin ise 250'den az çalışanı var. Yani her 1.000 şirketten 997'si KOBİ diyebiliriz. Bu ölçekteki firmaların büyük bir kısmının likit sıkıntısı olduğu dikkate alındığında KDV iadesi için vergiyi ödeme şartının getirilmesi söz konusu firmaları finansal sıkıntıya sokmayacak mıdır?

İkincisi ise zaten Hazine ve Maliye Bakanlığının elindeki veriler ve dijital altyapıyla kolayca çözülmesi gereken bir husus neden muhasebe bürolarına ya da çalışanlarına yüklenmektedir? "Yapay zekâ" "derin öğrenme" "kestirimci veri analitiği" gibi terimlerin kamu kurumlarının yaptığı etkinliklerde de sıkça konuşulduğu bir ortamda maliye kurumlarının kayıt dışını, vergi kayıp ve kaçağını çözecek altyapıya çoktan sahip olması gerekmiyor muydu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

AYKUT KAYA (Devamla) - Eğer bu altyapı varsa neden bunu etkin şekilde kullanmak yerine işin yükünü şirketler kesimine atmak tercih ediliyor?

Tüm bu soru ve tartışmalar bizi yine kanun yapma sürecinin olmazsa olmazı düzenleyici etki analizi eksikliği ve bütçe kaynaklarının doğru alanlara yönlenmediği gerçeklerine götürmektedir. Düzenleyici etki analizi yapmak yerine "Bir fikrim geldi..." sonrası hızlıca yasa yapılıyor, bu yasanın devamlılığına ise deneme yanılma yoluyla karar veriyoruz. Oysa maliyetinin çok yüksek olabildiğini çok yakın zamanda tecrübe ettiğimiz bu tür deneme yanılma yöntemi yerine yasanın tasarım sürecine destek olan bilimsel araçları kullanmamız gerekiyor ancak bu araçlara gereken finansmanı da pek ayırmıyoruz.

Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)