Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 29 |
Tarih: | 05.12.2023 |
CHP GRUBU ADINA CEVDET AKAY (Karabük) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Kadınlarımızın seçme ve seçilme hakkıyla ilgili 89'uncu yılını kutluyorum; hem sivil toplum kuruluşlarında hem siyasette hem iş dünyasında daha fazla yer edinmesini destekliyoruz.
Bugün, 79 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Dair Kanun Teklifi'yle ilgili söz almış bulunmaktayım.
Tabii ki bu kanun teklifi yine bir torba yasa. Plan ve Bütçe Komisyonunda bütün sözcülerin de belirttiği şekliyle 33'ten fazla kanunda değişiklik yapan ve 84 madde üzerinde de değişiklik yapılmış bir torba yasa şeklinde. Defalarca da söylememize rağmen sürekli torba yasa şeklinde gelmesi, tali komisyonların ve ana komisyonların çalıştırılmaması, İç Tüzük'e de aykırı hareket edilmesi sakıncalı bir durum. Gerçekten, bazı maddelere baktığımız zaman ana komisyonları ilgilendiren maddeler var yani Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunu ilgilendiren bazı maddeler var. Burada görüşülmeden, yeterince incelenmeden Plan ve Bütçe Komisyonunun önüne gelmiş bir kanun ve yine baktığımız zaman da aşağı yukarı 86 madde üzerinde 23 maddede Cumhurbaşkanına çok geniş yetkiler devredilmiş yani tabiri caizse "Cumhurbaşkanına verilecek yetkiler hakkındaki değişiklik yapılmasıyla ilgili kanun teklifi" de diyebiliriz bu kanuna. 23 madde, bu, Cumhurbaşkanına verilen geniş yetkilerle ilgili olarak önümüzde duruyor.
Maddeler üzerine konuşacak olursak muhalefet gözüyle bu maddelere bakmak istiyorum. Burada 4922 sayılı Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanun'daki 2'nci madde var. Burada bazı uluslararası belgelerin veya kanunda belirtilen belgelerin noksan olması nedeniyle gemilerin alıkonma olayı var ve bu alıkonma işlemiyle ilgili de kesilen idari cezalar var yani gemiler bağlanıyor. Eskiden, bu madde değişmeden önce bu idari para cezası ödenmeden gemiler serbest bırakılmıyor. Şimdi, bu maddeye baktığımız zaman, teminat verildiği takdirde bu gemiler serbest bırakılıyor ama burada bir boşluk var. Nedir bu? Ne tür bir teminat alınacağı açıkça yazılmamış yani banka teminat mektubu mu, gayrimenkul teminatı mı verilecek yoksa sigorta poliçesi kefaleti mi verilecek, net ve belli değil. Yani bazı lisanslama işlemleriyle ilgili, özellikle akaryakıt istasyonuyla ilgili lisanslamada vergi dairelerine verilecek teminatlar var; oraya banka teminat mektubu da kabul ediliyor, kefalet senedi de kabul ediliyor sigortanın, gayrimenkul de kabul ediliyor. Burada nasıl bir teminat verilecek? Bu teminat türü net olmadığı için bu kesilen idari para cezaları geç tahsil edilebilir veya tahsil edilemez. Burada bir önerimiz var: Burada kesin ve süresiz teminat mektubu verilmeli ve mektup metninin içerisinde de üç ay içerisinde bu idari para cezasının ödenmemesi durumunda mektubun tazmin edileceği ifadesinin yer almasına, uygulamada keyfiyete yer verilmemesine, düzenlenecek tebliğlerde ve iç yönetmeliklerde bu konunun açıklığa kavuşturulmasına önem veriyorum ki hızlı tahsilat olsun.
Yine maddelerden devam ediyorum.
Madde 5, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'la ilgili. Devlete borcu olan kamu kurumlarının -buna mahallî idareler de dâhil, SGK'ye olan borçlarını da dâhil edebiliriz- borçlarına karşılık gayrimenkul vermelerini yani mahsuben borcuna karşı ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığına veya SGK'ye gayrimenkul teklif ediyorlar. Burada uygulamada şunu görüyoruz: Bu gayrimenkullerin değerinin tespitinde sıkıntılar olduğunu görüyoruz. Yani değer tespiti açısından nasıl bir yöntem belirleniyor? Burada bir düzenli mutabakat sağlanması lazım. Bazı gayrimenkullerin de hiçbir değerinin olmadan ilgili kurum tarafından alınması durumunda da bunların satılamaması ve duran varlık şeklinde kendi bünyesi içerisinde yer aldığından likidite sıkıntısı çekilmesi, özellikle SGK gibi kurumlarda karşılaştığımız hususlardan biri.
Bu madde 6, konut kredileriyle ve BSMV'nin düzenlenmesiyle ilgili bir madde. Yani 1 konutu olan kişi BSMV istisnasından yararlanamayacak, bu olumlu. Tabii ki -eskiden- uygulamada baktığımız zaman BSMV'den muaf olduğu için ticareten 3-4 gayrimenkul alıp bunu ucuz kaynak olarak kullanan bazı firmalar vardı; şimdi bunu burada vergilendiriyoruz, bu vergiden de 1 milyar 300 milyon civarında bir gelir elde etmeyi umuyoruz. Fakat uygulamada baktığımız zaman hem kredi arzı yönünden hem de kredi talebi yönünden bir durgunluk içerisinde olduğumuz için bu beklenen hedefin gerçekleşmeyecek olması önümüzde sıkıntı olarak duruyor.
Bir de 29'uncu madde, bu da Türk Sivil Havacılık Kanunu'yla ilgili bir madde. Eskiden uluslararası taşımacılık, hava yolculuğuyla ilgili olarak sadece kiralama yapılabiliyordu operatörlerden, şimdi yurt içi olarak da bu araçların, uçakların kiralanmasına imkân veriyor. Yani bir uçak şirketi, bir operatör kendi mülkiyetinde hiçbir uçak olmadan bu kiralama yöntemiyle bu uçakları kiralayıp yurt içi yolcu taşımacılığı da dâhil yapabilecek. Örneğin, 20 tane operatörü kiraladığınız zaman, bir yıl içerisinde 22 bin ayrı uçuş noktasında 3 milyon 700 bin kişiyi taşımanız mümkün. Bu, haksız rekabete neden olacak bir uygulama. Bu maddeyi de yanlış buluyoruz.
Bir de 41'inci madde var, bu da mahallî idarelerle ilgili bir madde. Eskiden tahvil ihracıyla ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığından izin alınması gerekiyordu. Tabii ki ne kadar bir belediye bunu kullanıyor, o araştırılabilir ama böyle bir hakkı var. Yani gayrimenkul kira sertifikası ihracı yaptığı zaman da Hazine ve Maliye Bakanlığından izin alması gerekecek. Yerel yönetimler seçimi öncesinde böyle bir iznin olması belediyelerin finans sıkıntısını daha da artıracaktır. Yani eskiden bir uygulama vardı: VDMK, varlığa dayalı menkul kıymet ihracı gibi. Büyükşehir belediyelerinin özellikle gayrimenkullerini kiraya verdiklerinde bu sertifikaları çıkartıp serbest piyasa koşullarında ilgili bankalardan finansmanını, kredisini kullanması gerekir; bunun önüne geçilmiş oluyor. Bunu seçim öncesi yapmayı uygun bulmuyoruz, keşke seçim sonrası böyle bir düzenleme yapılsaydı. Burada da farklı belediyeler arasında, iktidar belediyeleri ve muhalefet belediyeleri arasında finansman açısından haksız bir rekabetle karşı karşıya kalmış olacağız.
42'nci madde, bu da Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının durumuyla ilgili bir madde. Bütçe kanununun 12'nci maddesine göre proje finansmanı şeklinde kullanılan dış kaynak kredileri var; bunlar avans kredisi şeklinde olabiliyor, Hazine ve Maliye Bakanlığının borç üstlenimi şeklinde olabiliyor, bir de ikrazen kullanımlar olabiliyor. Burada da TCDD'nin çok kullandığı krediler var; baktığımız zaman da bu krediler zamanında ödenmediği için temerrüde düşülmüş, gecikmiş, vadesi geçmiş ve hâlen ödenmemiş; bilançolarında da borç ve faiz yükü olarak duruyor.
Şimdi, bu maddeyle tanınan şu: Bunların bilançodan silinmesini ve ödenmemiş sermayelerin de ilavesini mümkün kılıyor ve bilançoyu da tamamen borçtan arındırıyor. Hâlbuki bu krediler yatırım yapmak, istihdamı artırmak, ihracatı geliştirmek ve yatırıma yönelik projeleri hayata geçirmek için kullanılan krediler, hazine garantisiyle kullanılan krediler. Siz bunları ödemiyorsunuz, ödemediğiniz gibi de sermayeye ilave ediyorsunuz. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre özel sektörde biri bunu yapacak olsa 376'ncı maddeye göre şirketin iflasının istenmesi durumuna kadar gider, burada hatalı bir uygulama var. Şimdi, TCDD'nin nominal sermayesi 150 milyar, yine, baktığımız zaman, ödenmiş sermayesi de 184 milyar civarında yani ödenmemiş sermaye kısmına ilave edip hem sermayeyi ödüyorsunuz hem bilançoyu burada arındırıyorsunuz. Sanki bu, bir özelleştirmeye hazırlık gibi geldi bize, bu uygulamayı da yanlış buluyoruz.
Ayrıca, konu TCDD'yken yani Demiryollarıyla ilgili bir konuyu da özellikle buradan belirtmek istiyorum. Buraya ait mülklerle alakalı olarak kira artışlarında fahiş tutarlar, zamlar yapıldığı bilgisi tarafımıza ulaşıyor özellikle bölge müdürlükleri civarında yani 1'e 4 gibi. Bu mevcut sıkıntılı bir ortamda bu kira artışlarının da bu kadar yüksek olması kabul edilebilir bir durum değil. Buradan da ilgilileri uyarmış olalım; bu, kira dönemleriyle ilgili artışlarda daha makul artışlar yapılması gerekir diye ifade ediyoruz.
48'inci madde EPDK'yle ilgili bir madde yani sahte fatura kesimiyle ilgili bir madde. Buradaki, Anayasa'ya aykırılık nedeniyle iptal edilen bir madde nedeniyle bu kanun metninde bir düzenleme yapılıyor. Yalnız, burada da EPDK'ye yani idareye bir geniş yetki veriliyor. Savcılık ve mahkemeyle konuşarak buradaki lisans tadiliyle ilgili yani lisans iptaliyle ilgili, durdurmayla ilgili durumları ortadan kaldırma yetkisi EPDK'ye kıymet takdiri kendilerinde bırakılmış. Burada böyle bir yetkinin bırakılması farklı firmalarla ilgili farklı uygulamalara sebep teşkil edebilir. Buradaki bu takdir yetkisinin de düzgün kullanılmasını özellikle buradan vurguluyoruz.
Yine, maddelerle ilgili ilerleyecek olursak, madde 55 çalışan emeklilerle ilgili bir madde, biliyorsunuz, 5 bin lira ikramiye konusu. Biz bunu daha önce de Plan ve Bütçe Komisyonunda bütün emeklilere verilecek pozisyonda iken teklif etmiştik yani çalışan-çalışmayan ayrımını yapmayalım diye. Yine, Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle, bundan yararlanan 4 milyon 689 bin çalışan emekli var. Aşağı yukarı hepsinin, işte, 5 bin lira civarında bir ikramiye aldığını düşünürsek de 23 milyar gibi bir rakam yapıyor. Hâlbuki bu rakam çok düşük bir rakam. Sadece kur korumalı mevduatın 2024 yılındaki kurumlar vergisi istisnasından yani 6'ncı aya kadar olacak istisnadan kaynaklanan vergi kaybı yani kur korumalı mevduat kaybı 20 milyar civarında; yani bu çok önceden verilebilirdi. Yine bir önerge verdik, bunun çok yetersiz olduğunu söyledik, asgari ücrete çıkarılması gerektiğini ve bu 5 bin liranın da her ay kök maaşa eklenerek düzenli ödenmesi talebinde bulunmuştuk; o talep de uygulamaya geçmedi. Ben de bölge olarak Karabük Milletvekiliyim, nüfus yoğunluğuna göre en çok emeklinin yaşadığı 2'nci sıradaki bölge Karabük, 1'inci sırada da Zonguldak var. Buradaki emeklilerimiz hâlbuki bu ikramiyeleri dört gözle bekliyorlardı, çoğu ikinci bir işte çalışmak zorunda; hatta haddehanelerde, ağır sanayide 65 yaş üstü çalışan hemşehrilerimiz var. Bu durumun buradan tekrar gözden geçirilmesi, bu hayat pahalılığında özellikle emeklilerin durumunun ayarlanması elzem. Bu maddeyle, düzenlemeyle bu ikramiye ödeniyor ama sorun çözülmüş olmuyor maalesef.
Yine, 63'üncü madde... Yine, 15 Temmuz 2023 yılında bir torba yasa gelmişti Plan ve Bütçeye, buradan da geçirdik, ihracatçılarla ilgili; buradaki kurumlar vergisini yüzde 20'den 25'e çıkarıp ihracatçıların vergi oranını yüzde 20'ye indirmiştik. Buradaki bu maddeyle, imalatçı ve tedarikçi şirketlerin yaptıkları anlaşmayla dış ticaret sermaye şirketleri veya sektörel dış ticaret şirketleri üzerinden yaptığı ihracat gelirlerinde de bu istisnanın yani yüzde 5 iskontonun uygulanmasına imkân veriliyor. Hâlbuki bu kanun çıkmadan önce ihracat gelirleriyle ilgili bu maliyet yüzde 19'du, yine yüzde 1 artmış durumda, yüzde 20'lik bir maliyet var. Keşke eski maliyet üzerinde kalsaydı çünkü dövize ihtiyaç olunan, ihracatçıların desteklenmesi gereken bir ortamda bu yüzde 1 maliyet de yüksek cirolar içerisinde çok geniş pay tutmakta ve aynı zamanda da maliyet enflasyonunu körüklemekte. Bu maddenin noksan tarafını bu şekliyle ifade edebiliriz.
Şimdi, 76'ncı madde... Bu madde, bazı kamu kurum ve kuruluşlarıyla alakalı bir madde. Kamu görevi ifa eden kamu görevlilerinin bazı kamu kurum ve kuruluşlarında, danışma kurulunda, yönetim kurullarında ve denetleme kurullarında aldığı görevlerle alakalı. Şimdi, biliyorsunuz, bu Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle daha önce çıkmıştı, 2018 yılında Temmuz ayında çıkan kararnameyle. Kamu görevlilerine birkaç yerden böyle huzur hakkı verilme imkânıyla ilgili Cumhurbaşkanlığı kararnamesini biz Anayasa Mahkemesine götürmüştük Cumhuriyet Halk Partisi olarak. 29/12/2022 tarihinde de bu madde iptal edildi. Şimdi kanun maddesi olarak önümüze gelmiş fakat bu huzur hakkı, çoklu maaş sistemini uygulamaya sokuyor. Bir kamu görevlisi birden fazla yerden maaş almamalı, bu uygulamaya karşıyız. Buradaki çoklu maaşla bu imkân açılıyor. Sadece bu da değil aynı zamanda bu katsayıya göre baktığımız zaman 9000 katsayı üzerinden, ayda 4 kere toplantı yapılabiliyor biliyorsunuz, her toplantı için de 4.500 TL ödeniyor, 4 toplantı yapılırsa 18.000. Asgari ücret üzerinden gelir vergisi alınmıyor ama burada, bu 18.000 üzerinden, tamamı üzerinden gelir vergisi alınmıyor. Hâlbuki özel sektörde böyle bir durum olduğu zaman asgari ücret tutarının üstündeki kısmından gelir vergisi kesiliyor. Burada da eşitsizlik var, adaletsizlik var. Bu konuyla ilgili olarak da hem çoklu maaş açısından hem gelir vergisi kaybı açısından -bu gelir vergisi aynı zamanda kamunun üstüne yüklenmiş oluyor- hem üçlü, dörtlü maaş alıp hem gelir vergisi ödemeyip hem de böyle bir imkândan yararlanılması kabul edilebilir bir durum değil. Aynı zamanda, bu maddenin Anayasa'ya aykırılığı da devam edecek. Bu kanun çıktıktan sonra da yine biz bunu Cumhuriyet Halk Partisi olarak Anayasa Mahkemesine götüreceğiz, itirazımızda bulunacağız, bunu da buradan özellikle ifade etmiş olalım.
Bir de Plan ve Bütçe Komisyonunda ben Millî Eğitim Bakanımıza da bu konuyu ifade etmiştim, özellikle söylemiştim: 2022 yılı KPSS sonuçlarıyla ilgili olarak öğretmenlerimizin atanmasıyla alakalı. Gelen cevabi yazıda, Millî Eğitim Bakanlığımızın şahsıma yazdığı cevabi yazıda bu sürenin, iki yıllık sürenin dolduğu ve böyle bir atamanın yapılamayacağını ifade etti. Biz de bunun öğretmenleri mağdur edeceğini, sıkıntıya sokacağını, bu konuyla ilgili olarak verilen sözlerin olduğunu -mülakat dâhil- dolayısıyla bu ek torbayla yani bu torba yasaya ek bir maddeyle KPSS sonucunun bir kereye mahsus süresinin uzatılması ve bu atanamayan öğretmenlerin de bu hakkının verilmesini buradan özellikle talep etmiştik. Bu, uygulamada yerine getirilmedi. Buradan öğretmenlerimizin talebini bütün Genel Kurula ben bir daha belirtiyorum, ikaz ediyorum. Gerçekten zor durumdalar, bunu yapmamız çok zor bir şey değil, rahatlıkla yapabiliriz. Nasıl torba yasa hızlı bir şekilde geliyorsa burada da bu öğretmenlere bu hakkı vermemiz gerekir.
Yine, aynı şekliyle, BDDK'yle ilgili söz konusu bir durum var, gündemde olan, ona da ayrıca ben değinmek istiyorum. BDDK'nin üst düzey yöneticilerinin, murakıpların, daire başkanlarının, uzmanların Ankara'dan İstanbul'a gelişiyle ilgili olarak ifade ettikleri bir konu var yani hayat şartlarının zorlukları nedeniyle ek tazminat ödenmesiyle ilgili. Burada da 60000 gösterge rakamının memur maaş katsayısıyla çarpılan bir rakam var, 2023 yılı için 30 ile 35 bin arasında bir rakam, 2024 yıl için de 45 bin lira civarında bir rakam. Yine bu, Cumhurbaşkanının yetkisinde ünvanlara göre oynanılabilecek bir rakam. Hâlbuki bunların haricinde de bu yerlerde, İstanbul'da yaşayan bir sürü kamu çalışanı var, kamu mühendisleri var, öğretmenleri var, polis memurları var, emniyet müdürleri var, sağlık çalışanları var, tapu ve kadastro memurları var, ceza infaz memurları var. Yani aynı durumda olan bir sürü memur ve çalışan var. Tabii ki BDDK'da, çalışanlar da hak ettikleri ücretleri alsınlar ama bu saydığımız kişilerin de bu ek tazminatları alması gerekiyor. Burada eşitsizlik var, bu maddeye bu yüzden muhalefetiz. Bu maddenin bu şekliyle düzenlenip gelmesi ve herkese verilmesi gerekir.
Bakın, şimdi size bir şey göstereceğim, burada bir ilan var. Bu, Adalet Bakanlığında çalışan bir kişi. İstanbul'da hayat şartlarındaki zorluklar nedeniyle geçinemediği için -becayiş sistemi var biliyorsunuz, aynı kamu kurumlarında çalışan kişilerin farklı illerde, anlaşarak, yetkili amirleri tarafından izin verildiği zaman yerlerinin değiştirilmesi sistemi- bu kişi, bu ilanda yerini değiştirmek istediğini söylemiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Akay.
CEVDET AKAY (Devamla) - Samsun, Ordu, Giresun, Bartın, Sinop, Zonguldak gibi illere gidebileceğini ifade etmiş ve bunu ifade ederken de buradaki -bunu da söylemek istemiyorum ama- gerekli ödemeyi de yapacağını ima etmiş; bu, çok üzücü bir durum. Yine, bu tarafa baktığımız zaman, burada da diğer bakanlıklarla alakalı aynı durum söz konusu. Ben detaya girmeyeceğim yani İstanbul'dan birisi -üstteki tarafta- "Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çorum ve Eskişehir'i isterim." demiş. Yine, İstanbul'dan birisi "Elâzığ, Aile Bakanlığından isterim." demiş. İstanbul Taksim Eğitim Araştırma Hastanesinden birisi "Şırnak'a giderim." demiş. Böyle devam ediyor. Görüyorsunuz, yaşam her yerde çok zor ve sıkıntılı. Önümüzdeki dönem hepimiz için daha sıkıntılı bir dönem, etrafımız savaşlarla çevrili, ekonomik koşullar ve sıkıntılar önümüzdeki dönemde daha da artacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEVDET AKAY (Devamla) - Dolayısıyla, bu torba yasa ve bu kanunlar, değişiklikler usulüne uygun olarak yapılmamış. Önemli olan, emeklimizin, işçimizin, esnafımızın, asgari ücretlimizin imkânlarının daha da iyileştirilmesi diyor, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)