Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Burkina Faso Hükümeti Arasında Havacılık Hizmetleri Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 27 |
Tarih: | 29.11.2023 |
CHP GRUBU ADINA SERVET MULLAOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepimizi üzen yıkıcı depremlerin üzerinden on ay geçmesine rağmen deprem illerinde ve özellikle Hatay'da henüz sorunlar çözülebilmiş değildir. İnsanlarımızın hâlâ barınma sorunu, sağlık sorunu, eğitim sorunu ve su sorunu tam anlamıyla çözülebilmiş değildir. Daha dün yağan yağmurlarda vatandaşlarımızın konteynerlerini su basmış, çadırlarda kalanların da çadırları uçmuştur. İnsanlarımız maalesef hâlâ çok derin acılar yaşamaktadır. Depremlerden en çok etkilenen Hatay ilimiz olmuştur ve özellikle Hatay'ın Antakya, Defne, Samandağ, Hassa ve Kırıkhan ilçeleri gerçekten çok etkilenmişlerdir. Bu ilçelerden kadim Antakya şehri neredeyse tamamen yıkılmıştır. Binlerce yıldır hayatın var olduğu ve medeniyetlerin yaşadığı Antakya'da hayat yok olmuş, medeniyetler yıkılmıştır; maalesef, henüz bir hayat kıpırtısı dahi mevcut değildir.
Hatay'ın tamamına getirilecek çözümlerde maliyet hesabı yapılıyorsa ilçeler bazında maliyet hesabının yapılması daha gerçekçi olacağı gibi daha az maliyetleri de getirecektir. Bu nedenle Hatay ilinde depremden en çok zarar gören ilçelerimizden Antakya, Defne, Samandağ, Kırıkhan ve Hassa özelinde getirilecek çözümlerin maliyetleri azaltacağı gibi, doğrudan doğruya yardıma muhtaç insanlarımızın da yaralarına merhem olacaktır. Bu nedenle ilçe bazında tedbirlerin üzerinde yoğunlaşılması daha doğru olacaktır.
Bu ilçelerde bulunan bütün vatandaşlarımızın elektrik ve su faturası tutarları kesinlikle silinmelidir. Bu ilçelerde bulunan esnafımızın, KOBİ'lerimizin, çiftçilerimizin ve her seferinde unutulan avukat, diş hekimi, eczacı, veteriner, mühendis gibi akademik meslek sahiplerinin de desteklenmesi gerekmektedir. Yine, bu ilçelerde -altı ay süreyle ertelenmiş- kredi kartlarından ve kartlardan doğan borçlardan dolayı bankalar icra takibi yoluna girmiştir. Deprem olduktan sonra Hükûmet, altı ay kredi kartlarının ve kredilerden doğan borçların ertelenmesine karar vermişti ancak altı ay dolduktan sonra bankalar, vermiş olduğu kredileri, toptan, faiziyle birlikte depremzedelerden istemiş. Tabii, depremzedelerin evi yıkılmış, eşyalarını, iş yerleri yıkılmış ve işlerini kaybetmiş ve bu şekilde icra takibine maruz kalmışlardır. Şimdi, siz bu depremzedelerin aleyhine icra takibi başlatarak Allah aşkına nelerini haczedeceksiniz? Yıkılmış evlerini mi, iş yerlerini mi, ev eşyalarını mı, yardımdan aldıkları giysileri mi, çadırları mı, konteynerleri mi yoksa evlatlarının mezar taşlarını mı haczedeceksiniz? (CHP sıralarından alkışlar) Bunu kabul etmek asla mümkün değildir. Derhâl icra takiplerinin durdurulması gerekmektedir. Dolandırıcıları koruyan bu çarpık iktidar sisteminin depremzedelerin üzerine bu şekilde gitmesine isyan ediyoruz. Bu kadar vicdandan uzak uygulamaları kabul etmek mümkün değildir. İktidarın il bazında afet bölgesi ilanı gerekmektedir. Deprem olduktan sonra afet bölgesi ilanı yapıldı, kamuoyunda "Özel afet bölgesi ilanı yapılsın." diyenler çoğunlukta ancak özel afet bölgesi ilanı mevzuatımızda yok. Hükûmet depremden hemen sonra afet bölgesi ilanı yaptı ancak afet bölgesi ilanının gereklerini yeterince, tam olarak yerine getirmedi. Çok basit, pansuman düzeyinde uygulamalarla bu derin yıkımın giderilmesi mümkün değildir. Bu nedenle, afet ilanının yeniden gözden geçirilmesi ve ilçeler bazında daha ciddi, devletin bütün gücüyle getireceği çözümlere ihtiyaç vardır.
Bu ilanda, evleriyle birlikte eşyalarını kaybeden vatandaşlarımızın, meslek mensuplarının, esnafımızın eşya bedellerinin ödenmesi gerekmektedir. Arabası hurdaya dönmüş ve arabası kaskosuz olan vatandaşlarımıza bir defaya mahsus olmak üzere ÖTV'siz araba alma hakkı tanınmalıdır. Akademik meslek sahiplerine, esnafımıza ve KOBİ'lerimize faizsiz kredi imkânı tanınmalıdır. Deprem illerinde atanamayan öğretmenlerimizin atamalarının derhâl yerine getirilmesi ve atamalarının yapılması gerekmektedir. Özel okullarda çalışırken işlerini kaybeden öğretmenlerimizin de atamalarının yapılması gerekmektedir. Birçok öğretmenimiz aldığı maaşa güvenerek evlerini satın almışlar, krediyle satın almışlar, kredi borçlarını ödemeye devam etmektedirler ancak kredi borçlarını ödediği evleri maalesef yıkılmış olduğundan, işlerini de kaybetmiş olduklarından dolayı kredi borcunu ödeyemiyor ve yine icra takibine maruz kalıyorlar. Bu öğretmenlerimizin bu feryadına kulak verilmeli ve derhâl atamalarının yapılması gerçekten insani bir meseledir.
Çiftçilerimizin zararları giderilmeli ve deprem illerimizde mazot, gübre, ilaç ve su giderleri çok düşük bedellerle sağlanmalıdır.
Hatay'daki narenciye üreticileri desteklenmelidir. Son grup toplantımızda Sayın Genel Başkanımız yine çiftçilerimize, narenciyecilerimize sahip çıkmış ve dalında kalmış olan narenciyelerin belediyelerimizce satın alınacağını ve yoksullara dağıtılacağını müjdelemiştir. Yani yine çiftçilerimize ve mağdurlara Cumhuriyet Halk Partisi yetişmiştir ve her zaman olduğu gibi yine yanlarında olmaya devam edeceğiz.
Hatay'da yıllarca dile getirdiğimiz ve Hatay trafiğini sürekli felç eden Belen Geçidi'ne amasız fakatsız derhâl bir çözüm üretilmesi gerekmektedir. Yıllarca hepimiz bu sorunu dile getiriyoruz ama iktidar tarafı bir ara "Projesi yapılıyor." "Projesi bitti." "İhalesi hazırlanıyor." "İhalesi bitiyor." diyerek Hatay'ın trafiğini felç eden Belen Geçidi bir türlü yapılmıyor. Artık ertelenecek durumda değildir çünkü Belen Geçidi, Hatay'ı diğer illere bağlayan önemli, tek geçittir ve bazen saatlerce geçilemiyor. Dolayısıyla alternatif çevre yolunun artık acilen yerine getirilmesi ve alternatif yolun açılması gerekmektedir.
Yine Hatay'daki inşaat maliyetlerinin düşürülmesi gerekmektedir. Hatay'daki inşaat ve işçi maliyetleri diğer illere nazaran 2 kat yükselmiştir. Dolayısıyla yine en azından ilçe bazında Hükûmetin ciddi tedbirler alması, en azından evini kaybetmiş ve kendi imkânlarıyla evini yaptırmak isteyen depremzedelere kolaylıklar tanınması gerekmektedir.
Birkaç gün önce Hatay'ın Defne ilçesinin birçok mahallesinde rezerv yapı alanı ilan edilmiştir. Biz bu ilanın iyi niyetli olduğunu değerlendiriyoruz ancak burada kafa karışıklığı var. Sayın Bakanın çıkıp açıkça bu rezerv alanının neyi kapsadığını anlatması gerekmektedir çünkü rezerv alanı içerisinde sağlam binalar da bulunmaktadır. Tabii, ortak akıl sağlam binaların yıkılmaması gerektiğini söylemekte ancak söylentiler ciddi sıkıntı yaratmış bulunmaktadır. Eğer sağlam binalar yıkılmayacaksa bunu Bakanlığın açıklaması gerekmektedir. Az hasarlı binaların, orta hasarlı binaların ne olacağının mutlaka izaha, açıklığa kavuşturulması gerekmektedir çünkü burada binlerce vatandaşımız hayatını kaybetmiştir, yeniden mülkünü kaybetmekle karşı karşıya bırakılmamalıdır. Biz asla Hükûmetin bu niyette olduğunu düşünmüyoruz ancak uygulamada sıkıntı doğmaması açısından daha özenli bir yaklaşıma ihtiyaç duyulduğu da açıktır.
Hatay'da yapılan çalışmalar depremden bu yana çok ağır ilerlemekte ve âdeta şehir kendi kaderine terk edilmiş bulunmaktadır. İktidarın insanlara terk edilmişlik hissi verir bir şekilde ağır ve kötü çalışmalar yürütmesine artık isyan ediyoruz. Deprem bölgelerinde yakınlarını kaybetmiş ve henüz yakınlarından bir iz dahi bulamamış insanların mutlaka çocuklarının veya çocuklarından bir izin bulunması gerekmektedir. Gerçekten biraz empati kurmak ve o insanların depremde çocuklarının bir dişini dahi bulamadığını hatırlayıp o insanları en azından anlamak ve çözüm üretmek zorundayız. İktidarın deprem illeri ve Hatay'dan daha önemli bir işi yoktur; bu işi millî güvenlik meselesi olarak görüp Hatay'daki meselelere ciddiyetle eğilmesi gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, kentlerin tarihi uygarlık tarihiyle eş zamanlıdır. Kentlerin tarihi aynı zamanda o kentte yaşayan insanların medeniyetlerinin de tarihidir. Bu nedenle kültürel medeniyetimizin devamı için kentlerimizi afetlere dirençli hâle getirmek zorundayız. Bizlere büyük acılar yaşatan depremden sonra yeniden buna benzer acılar yaşamamak için kentlerimizi afetlere dirençli hâle getirmek ve kentlerdeki binalarımızı da güçlü hâle getirmek durumundayız. Bunun için en önemli şey: Belediye Yasası'nın mutlaka değişmesi gerekmektedir. Belediye Yasası'nda başkana büyük imtiyazlar tanınmakta. Daha önce, geçmişte olduğu gibi çocukluk hayallerini yaşamayan başkanlarımızın dinozor parkı kurarak halkın parasını çarçur ettiğini biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SERVET MULLAOĞLU (Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Mullaoğlu, lütfen tamamlayalım.
SERVET MULLAOĞLU (Devamla) - Halkın parasını çarçur etmemek için altyapı sorununun giderilmesi konusunda, afete dirençli kentlerin tasarımı ve depreme dayanaklı binaların yapılması konusunda belli bir bütçenin, büyük oranda bütçenin harcanması zorunlu hâle getirilmelidir. Yoksa koskoca halkın bütçesini seçtiğimiz belediye başkanına, tek bir kişinin insafına bırakmak doğru değildir.
Ayrıca, Belediye Yasası'na göre -küçük ilçelere göre yollar başka- başka yollar yapılıyor, büyük ilçelerin yetkisi dâhilinde başka yollar yapılıyor, Karayollarınınki başka yollar... Bu kuvvetler ayrılığını herhâlde iktidar yanlış anlamış, "yollardaki ayrılık" diye algılamıştır ki bu da çok büyük sıkıntılara neden olmaktadır. "Şu yolu yapalım." diyoruz, ilçe belediyesi diyor ki: "Büyükşehir belediyesi yetkili." Büyükşehir belediyesine gidiyoruz: "Karayolları yetkili." Bu yetki karmaşasının giderilip yolların tek bir erkte toplanmasına ve hizmetlerin tek bir elden yürütülmesine de zaruri ihtiyaç vardır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)