GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İslam İşbirliği Teşkilatı Çalışma Merkezi Tüzüğünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:25
Tarih:23.11.2023

CHP GRUBU ADINA OKAN KONURALP (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az önce Cumhuriyet Halk Partisinin Tahir Elçi cinayetinin her yönüyle araştırılmasına ilişkin grup önerisini konuştuk ve grup önerimiz malumunuz üzerine kabul edilmedi. Grup önerimizin reddine ilişkin ortaya konan tüm savların, yasaların, kanunların, İç Tüzük'ün, içtihatların, yönetmeliklerin ve benzer metinlerin arkasına sığdırılan tüm gerekçeleri reddediyorum. Kabul edilmeyen grup önerimizin ahlaki ve vicdani içeriğine ilişkin görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, az önce kabul edilmeyen grup önerimiz adına söz alan kişi Sayın Türkan Elçi'dir. Fark ettiyseniz son derece içten, zaman zaman edebî ama bütünüyle hukuki konuşmasında kendisini hiç öne çıkarmadı. Önümüze büyük acısını, geçmek bilmeyen ağrısını, ağır mı ağır hüznünü koymadı. Kendi acısı, ağrısı, hüznü yerine sadece ve sadece gerçeği aradığını vurguladı, anımsattı. Kendi içi huzurundan daha çok toplumun huzurunu, kardeşliğini, barışını düşünen bir dil, bir üslupla vicdanlara seslendi. Bu hâliyle Sayın Türkan Elçi'nin konuşması, kendi acısına bakmak yerine sevgili eşi Tahir Elçi'nin şahsında başkalarının acılarına kulak veren, başkalarının acılarıyla hemhal olan bir nezaketi içermektedir ancak bizim Sayın Elçi'nin bu nezaketinin arkasına sığınacak hakkımızın olmadığını da düşünüyorum. Onun ahlaki ve vicdani gerekçelerle söylemediğini bizim söylememiz gerektiğine inanıyorum. Şöyle ki: 28'inci Dönemin mensubu bir milletvekilimiz, bizden, eşi de olan bir insan hakları savunucusunun öldürülmesine ilişkin tüm detayların aydınlatılmasını istedi, katline yönelik tüm sorularının yanıtlanmasını istedi. Üstelik az önce de vurguladığım üzere, Sayın Tahir Elçi'nin kendisinin sevgili eşi olduğu gerçeğini önümüze koymaktan imtina ederek yaptı bunu. Oysa kendisinin imtina ettiğini kendisine rağmen tamamlamak gibi vicdani ve ahlaki bir zorunluluğumuz olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Tamamlayacağımız ise şudur: Bir milletvekili arkadaşımız canı, cananıyla ilgili bir talepte bulunuyor. Bu talep yerine getirilmeliydi arkadaşlar. Sayın Türkan Elçi'nin dizelerinden esinlenerek söylüyorum: Dişlerimizi onun yerine biz sıkmalıydık, Dört Ayaklı Minare'nin ayaklarına dolanan yalanı hep birlikte söküp atmalıydık, aynı dönemde görev yapıyor olduğumuz arkadaşımızın dile getirdiği talebe kör, sağır olmamalıydık. Konuşmanın başında da söylediğim üzere, yasaların, kanunların, İç Tüzük'ün, içtihatların, yönetmeliklerin ve benzer metinlerin arkasına sığınmadan; ortaya çıkabilecek her bir gerçeğin mensubu olduğumuz partinin veya partilerin canını acıtabileceğinden de korkmadan, dönem arkadaşımızın talebini vicdanlarımızın süzgeçlerinden geçirerek kabul etmeliydik; olmadı, üzgünüm.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde bugün alınan kararla, Sayın Tahir Elçi'nin davasıyla ilgili cezasızlık gerçeğini pekiştirmiş olduk. Biliyorsunuz, çok genel tanımıyla cezasızlık, bir hak ihlalinin faillerinin, sorumlularının var olan veya olması gereken yargı süreçlerine tabi tutulmaması veya uygun şekilde cezalandırılmaması ve mağdur edilenlerin onarım hakkına erişememesi demektir. Bu nedenle cezasızlığın varlığı, devletin yükümlülüklerini yerine getirmediği anlamına da gelir. Bu genel tanımlar özelinde, Tahir Elçi'nin davasına baktığımızda gördüğümüz, cezasızlık sürecinin kamu otoritesinin ve yargının da eliyle ve kararlılıkla sürdürüldüğüdür. Örneğin, Tahir Elçi cinayetinin failleri, yargılama süreçlerinden bile isteye uzak tutulmaya çalışılmaktadır. Faillerin cezalandırılması yerine bundan sonraki benzer dosyalarda da olduğu gibi dosyayı sürüncemede bırakıp cezasızlıkla sonlandırma çabasının saklanılmasına gerek bile duyulmamaktadır.

Bir kez daha vurgulamak gerekirse Sayın Türkan Elçi, insan hakları savunucusu, hukukçu, Baro Başkanı Tahir Elçi'nin katillerinin cezalandırılmasını, gerçeklerin ortaya çıkarılmasını istiyor. Bu hâliyle herkesin hakkını savunuyor; her kim hangi gerekçeyle, hangi konuda ve hangi alanda mağdur edilmişse mağdur olanların yanında mağdur edenlere karşı dikiliyor. Gerçek bu kadar açıkken sizler hakikati Türkiye Büyük Millet Meclisinden kaçırmayı tercih ettiniz; etmemeliydiniz. Cezasızlığı bu topraklardan söküp atacak önemli bir adımı, dönem arkadaşımızın talebi doğrultusunda, Tahir Elçi cinayeti bağlamında atmalıydık.

Önerimize karşı oy kullananlara hitaben bir çağrıda bulunmak istiyorum: Gelin, Tahir Elçi cinayetinin her yönüyle araştırılmasına ilişkin talebimizi yeniden ele alalım; Türkiye'de cezasızlık kültürüne son vermek için, adaletin tesis edilmesi için ortak bir adım atalım.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)