| Konu: | İslam İşbirliği Teşkilatı Çalışma Merkezi Tüzüğünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 23.11.2023 |
HEDEP GRUBU ADINA HÜSEYİN OLAN (Bitlis) - Genel Kurulu ve televizyonları karşısında bizleri izleyen değerli halklarımızı saygıyla selamlıyorum.
Bugün sizlere Bitlis merkez ve Bitlis'e bağlı belediyelerdeki yolsuzlukları ve usulsüzlükleri, ayrıca 2019 yerel seçimlerinde kazandığımız Güroymak Belediyesine kayyum atanmasıyla ilgili hususları dile getireceğim.
Bitlis ve Tatvan Belediyeleri başta olmak üzere, Bitlis ve ilçelerindeki belediyeler yolsuzluk ve usulsüzlüklerle sık sık gündeme gelmektedirler. İhalesiz yapılan işler, belediyelere personel olarak alınan yakınlar, yapımına başlanıp daha sonra ihaleye çıkılan işler, belediyeye ait neredeyse bütün taşınmazların satılması, taşınmazların satışında yapılan usulsüzlükler, Bitlis merkezde çok büyük maliyetlerle yapılan çarşının su baskınları, çökmeler vesaire gibi sebeplerden işlevsiz durumda olması gibi birçok konuda sayısız iddia ve suçlamalar bulunmaktadır. Belediye Eş Başkanı olduğum Bitlis Belediyesine 26 Kasım 2016'da, bir cumartesi günü kayyum atandığından bu yana -belediyenin borcu o zaman çok azdı- kayyum ve 2019'da Belediyeyi kazanan AKP, Bitlis merkezde Belediyeye ait onlarca gayrimenkulün satışını yandaşlarına peşkeş çekti, hatta parklar ve yeşil alanlar bile arsaya çevrilip satışı yapıldı. Bu yetmezmiş gibi, şu anda da 500 milyona yakın bir borcu bulunmaktadır.
Şu andaki mevcut AKP'li Belediye Başkanının yaptığı en iyi iş, kayyumun bile göstermediği, Kürt kimliğine, diline ve kültürüne olan tahammülsüzlüğüdür; dönemin AKP Milletvekili Vahit Kiler'in talimatıyla Belediye binasının girişindeki Kürtçe ve Türkçe olan tabelayı indirmesi yetmiyormuş gibi, Belediyenin içindeki bütün Kürtçe yazıları kaldırması, Belediye bünyesi içinde Kürt dili ve kültürüyle ilgili çalışmaları yasaklamasıdır. Kayyumun bile indirmediği tabelayı keyfî bir uygulamayla indiren Başkanın bu tutumu Kürtlere ve Kürtçeye olan düşmanlığının bir göstergesidir, düşman hukukunun uygulanmasıdır, iktidarın Kürt dili ve tarihiyle ilgili her şeyi silmek ve yok etmek için sarf ettiği özel bir çabadır.
Ayrıca, Tatvan Belediyesindeki usulsüzlüklerle ilgili haber yaptığı için 17 Haziran 2023 tarihinde Gazeteci Sinan Aygül Belediye Başkanının korumalarının saldırısına uğramıştır. Gazeteci Aygül Tatvan Belediyesiyle ilgili usulsüzlük iddialarını gündeme getirmişti. Usulsüzlük, yolsuzluk iddialarıyla ilgili sorduğumuz soru önergelerimize Bakanlık ne yazık ki bugüne kadar herhangi bir cevap vermemiştir.
AKP iktidarının kayyumlar yoluyla yaptığı diğer bir hukuksuz icraat ve irade gasbı, 2019 yerel seçimlerinden hemen sonra, Tatvan Belediye Meclisinde çoğunluğu elde etmek için 9 HDP'li Belediye Meclisi üyesini İçişleri Bakanlığı kararıyla görevden uzaklaştırması ve kayyum atamasıdır. Böylece, halkın oylarıyla seçilen Mecliste çoğunluğu kendi lehine değiştirmiştir. Sonrasında, Tatvan Belediye Başkanlığı, 7/1/2021 tarihli Belediye Meclisi kararıyla, Belediye ait tüm gayrimenkullerin satışının yapılmasını kabul etmişti. Sayıştayın 2022 Denetim Raporu'na göre -ki bu yeni geldi- Tatvan Belediyesi kanuna aykırı olarak taşınmaz tahsisi yaptı, ihaleler usule uygun yapılmadı, Belediyedeki 10 ayrı dolu müdürlüğe vekâlet yoluyla atama yapıldı ve harcama yetkisi verildi. Raporda, Belediyenin borç stoku yasal limiti 124 milyon iken, 2022 yılında toplam borcunun 295 milyon olduğu tespit edildi. Rapora göre, Belediye, kendisine ait olmayan sahil yolundaki 10 ayrı ticari üniteyi mevzuata aykırı bir şekilde ihale ederek kiralamıştır. Aynı gün 9 defa müdür atanmıştır. Minibüs hatları kira sözleşmesi bitmesine rağmen kullanılmaya devam etmektedir. Dolu müdürlüklere vekil atanarak harcama etkisi verilmiştir. Bütün bunlar Tatvan Belediyesinde yapılan yolsuzluklardan birkaçıdır.
Tatvan'dan söz açılmışken, geçmiş dönem Tatvan Belediye Başkanımız olan ve yedi yıldır cezaevinde bulunan Abdullah Ok'un durumundan söz etmek istiyorum. Buradan, cezaevlerinde bulunan eş genel başkanlarımız başta olmak üzere, Abdullah Ok'un şahsında bütün siyasi tutsaklara selamlarımı gönderiyorum. Cezaevleri idare ve gözlem kurulları kendilerini yargının üzerinde görmeye devam ediyorlar ve aynı zamanda suç işliyorlar. Karabük T Tipi Cezaevinde kalan 23 siyasi hükümlüden 11'i tahliyeleri olmaları gerektiği hâlde bugüne kadar tahliye edilmemişlerdir; infazları uzatılıyor, pişmanlık dayatılıyor. 2009-2014 yıllarında Tatvan Belediye Başkanı olan Abdullah Ok da bunlardan birisidir. Hiçbir gerekçe olmadan tahliyesi 3 kez uzatılmış, kendisine pişmanlık dayatılmaktadır. Abdullah Ok demokratik siyaset yapan bir arkadaşımızdır. Neyin pişmanlığını gösterecek? Demokratik siyaset yapmasının mı, yoksa Demokratik Toplum Partisinin 2009 yılında Tatvan Belediye Başkanı seçilmesinin mi? Şöyle diyor kendisi: "Değil 3 kez, 30 kez de infazımı uzatsalar, AKP-MHP faşist iktidarının önünde bugüne kadar diz çökmedim, bundan sonra da diz çökmeyeceğim."
Diğer yandan, Bitlis Mutki Belediyesinin mülkiyetinde olan son iki taşınmazın 26/8/2023'te satışa çıkarılması kararı kabul edilebilir değildir. Her iki taşınmaz da Belediyenin mülkiyetinde olan son taşınmazlardır. Binalardan biri belediye hizmet binası olmasına rağmen arsasıyla birlikte satışa çıkarılmıştır. Halkın hizmetinde olan kamuya ait taşınmazların satışa çıkarılması sosyal belediyecilik anlayışına terstir. Benzeri yerlerin değerlendirilmesinin kamu yararı gözetilerek yapılması gerekmektedir. Hiçbir mülkün kamu yararına aykırı satışı söz konusu bile olamaz. Mutki Belediyesinde de sermayenin çıkarına yönelik bir faaliyet mi yürütülmektedir? Belediye bu taşınmazların satışından sonra hizmetlerini nerede yapacak? Elde edilen gelirle ne yapılacak? Mutki Belediyesi bu soruların cevaplarını orada yaşayan halka vermekle yükümlüdür.
Bitlis'in Norşin ilçesinde 2019 yerel seçimlerini HDP kazanmıştı ancak halkın iradesinin temsilcisi olan Belediye eş başkanları AKP iktidarı tarafından görevden alınarak yerlerine kayyum atanmıştır. Atanan kayyumların Belediyede görevde kaldığı süre içinde yaşanan usulsüzlükler ve yolsuzluklar Bitlis kamuoyunun gündemindedir.
Demokrasinin en temel ilkelerinden biri olan seçme ve seçilme hakkı, cumhuriyetin kuruluşundan günümüze, Kürt halkının iradesi söz konusu olduğunda iktidarlar ve devlet kurumları tarafından defalarca ve çok rahatlıkla ayaklar altına alınmıştır. Seçilmiş belediyelere kayyumlar atanması bu hak ihlalinin son örnekleri olarak tarihe kara bir leke olarak eklenmiştir. Mevcut iktidar tarafından yerleşik hâle getirilmeye ve normalize edilmeye çalışılan kayyum, geçmişin idari uygulamalarının devamı niteliğindeki tipik bir sömürge sisteminin uygulanmasıdır.
31 Mart 2019 seçimlerinde yüzde 42 oyla seçilen Belediye Eş Başkanlarımız Dilek Ozan ve Hikmet Taşdemir'in yerine, 23 Mart 2020 tarihinden itibaren üç yılda 3 farklı kayyum atanmıştır. Bu kayyum siyasetinin toplumla uyuşmadığının, halka rağmen halkın iradesine ve siyasi tercihlerine ipotek konulamayacağının basit bir göstergesidir. Bilindiği üzere, kayyumların yolsuzluk ve usulsüzlükleri basına ve kamuoyuna çokça yansımaktadır. Norşin Belediyesinde, kayyum atanmadan önce, hizmetleri ve ihtiyaçları karşılayan belediyeye ait bir şirket bulunmaktaydı ancak iddialara göre, kayyum Ramazan Cankaloğlu bir şirket üzerinden ihtiyaç fazlası onlarca kişiyi işe almıştır; yine iddialara göre, AKP ilçe yönetimi aracılığıyla işe alınan bu kişilerden kişi başı 130 ile 150 bin lira arasında rüşvet almıştır. Güroymak ilçesine bağlı Budaklı Kaplıcaları sit alanı olmasına rağmen kayyum aldığı kararla kaplıca etrafına duvar ördürmüştür, eleştiriler ve tepkiler üzerine kayyum ördürdüğü duvarı yıktırmak zorunda kalmıştır; duvarın yapımı ve yıkımı esnasında Belediyenin bütçesinden büyük meblağlar harcanarak Belediye maddi zarara uğratılmıştır. Kısa bir süre görev başında kalmalarına rağmen, seçilmiş Belediye eş başkanlarımız birçok önemli kadın çalışması başlatmıştır ancak yerlerine atanan kayyum bu projelerin hayata geçirilmesine izin vermemiştir ve Kadın Emeği Pazarı Projesi ile kadın konukevi kayyum gasbıyla hayata geçirilememiştir.
Son Sayıştay raporu ise başta kayyum atanan belediyeler olmak üzere AKP'li belediyelerin çoğunun denetlenmediğini ortaya çıkarmıştır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HEDEP sıralarından alkışlar)