| Konu: | GÜMRÜK KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S.:437) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 27.03.2013 |
CHP GRUBU ADINA İZZET ÇETİN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilli arkadaşlarım; görüşülmekte olan 437 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın ikinci bölümü üzerine Cumhuriyet Halk Partisi adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bir klasik yasa tasarısıyla, torba kanunla yine karşı karşıyayız. Bu tasarının Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri sırasında epeyce üretildi, yirmiyi aşkın kanun tasarısında değişiklik öngörüyor. Tabii değişiklikler gerçekten son derece komik. Bize sunulan tasarının gerekçesine bakıldığında, biraz evvel Sayın Milliyetçi Hareket Partisinin sözcüsünün de söylediği gibi "Kaçakçılığın önlenmesi ve gümrüklerde ya da yasa dışı biçimde kaçakçılığa mâl olan konuların önlenmesi amaçlanmıştır." gibi denilse de, bize orada "Yurt dışından, özellikle Çin'den veya Japonya'dan ithal edilen birtakım oyuncakların vesairenin engellenmesi ya da sağlığa uygun hâle getirilmesi amaçlandı." denilse de bunların gerçek olmadığı çok açık, ayan beyan ortada.
Çok ibret vesikası olduğu için burada söyleyeceğim. Yukarıda, görüşmeler sırasında tasarının 63'üncü -şimdi zannediyorum 89'uncu- maddesinde Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nda bir değişiklik yapılıyor ve 7-8 tane maddesi yürürlükten kaldırılıyor. Gerekçesi? Oyuncaklar sağlığa zararlı. İPad'ı olan varsa, bilgisayarı olan varsa aynı maddeye baksın. Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nun 197'nci maddesi 1930 yılında çıkarılırken demiş ki: "Belediyeler beş yıl içerisinde ya mezbahane kurar ya da var olanları belirlenen koşullara göre ıslah eder." Ya, bunun oyuncakla ne alakası var? Yani, ciddiyetten uzak, kaçakçılığı önlemekten uzak. Bir hafta sonra görüşülecek, belki, Petrol Kanunu'na ilişkin, Petrol Piyasası Kanunu onunla birlikte görüşülse daha iyi olması gerekirken şimdi burada görüşülüyor. Tabii biz de partiler olarak ya da milletvekilleri olarak burada figüranlık görevi yapıyoruz, yapmaya devam ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanun 10 maddeden müteşekkil bir kanun. 7 maddesini değiştiriyoruz. Değiştirmeden murat edilen odur ki yasa demokratikleşsin, işleyiş mekanizmaları iyileşsin, kooperatifler güçlensin, yapısal sorunları ortadan kaldırılsın vesaire ama gelin görün ki tam tek tip bir tüzük dayatılıyor, demokratik işleyiş mekanizmaları tıkanıyor, neredeyse güdümlü hâle gelen bir kooperatifçilikle baş başa bir duruma doğru gidiyor.
Yine, 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'da değişiklik öngörülüyor ama bir geriye doğru baktığımızda, Sayın Başbakan, 25 Temmuz 2012'de katıldığı Kanal 24 programında, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun İstanbul'da Bilgi Üniversitesinin restoranında içki satılıyor diye bunun gereğinin yapılacağını söylüyor. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da "Devlet, artık tamamen sigara ve alkollü içecek üretiminden çıkmış durumda. Böyle bir kurumun da özelleştirmeler sonrasında durmasının bir anlamı yok." diyor. Bu anlamda da Hükûmet olarak 19 Aralık 2012'de Meclise bir kanun tasarısı sevk ediliyor ve tütün ve alkol piyasasının düzenlenmesine ilişkin Kanun'da kapsamlı değişiklik öngörülürken, bunun burada, bu tasarıda güçlendirildiğine tanık oluyoruz.
Değerli arkadaşlar, yeri gelmişken söyleyeyim, gerçekten özellikle TEKEL'in günahı AKP milletvekillerinin ve hükûmetlerinin boynunda. Şöyle bir geriye doğru baktım, 1883 yılına kadar sigara ve alkollü içeceklerin tüm gelirleri 1883 yılında yabancıların eline, Düyunu Umumiye'ye geçmiş. 1923'te cumhuriyet kurulunca 1925 yılında sigara devletleştirilmiş, 1926'da içki devletleştirilmiş, 1946'da işin adı TEKEL olmuş ve 1969 yılında TEKEL Kanunu çıkmış. Kapatılıncaya kadar, sizin iktidarınız dönemine kadar 40 bin kişiye, işçiye iş vermiş, 600 bin üreticiye destek vermiş bir kurum, 1 milyar dolar içki bölümü, 1 milyar 720 milyon dolar da sigara bölümleri kurumlar vergisi öderken yok pahasına elden çıkartıldı, altın yumurtlayan tavuk kesildi döneminizde. Elin oğlu 292 milyon dolara aldı, 2006'da 810 milyon dolara devretti, ardından 2009'da 3,2 milyar dolara yeniden el değiştirdi. Bunun vebali sizin kaldırdığınız ellerinizin içinde.
Değerli arkadaşlar, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu da 30 maddeden müteşekkil, bunun da 14 maddesi değiştiriliyor. Yani düşünülmüş mü, iyi konuşulmuş mu, araştırılmış mı, Bunlar meçhul. Sizler, biraz sonra yine oylarınızla "hükûmet edenler incelemiştir, gerekli araştırmayı yapmıştır." diyeceksiniz ve onaylayacaksınız, bundan hiç kuşku duymuyorum. Ama akaryakıt istasyonlarına ilişkin olarak söylenecek pek çok şey var. Avrupa'ya gidip bir ruhsat için başvuran işverene yerini sorduklarında hem mesafe tahdidi hem yoğunluk? Yani bunun öncelikle master planının olduğu ve yoğunluk olan bölgelere değil, diğer bölgelere yapılması gerektiği konusunda yol gösterirler ama biz de bir master planı bile yok. Bunlardan şunu hepimiz biliyoruz değerli arkadaşlar: Hepimiz seyahat ediyoruz. Giderken güzergâhta "ucuz petrol" diyoruz. Girdiğiniz zaman, hakikaten, petrol, mazot orada ucuz. Bu mazot nereden geliyor? Niye ucuz? Kaçakçılıktan. Bunu bilmiyor muyuz? Yani kaçakçılığın, Türkiye'de kayıt dışı ekonominin yüzde 40'larda olduğu, kaçakçılığın boyutu üzerinde uluslararası incelemelerde Türkiye'deki kaçakçılığın boyutunun aylık 5 milyar dolar seviyesinin üzerinde olduğu, bunun da çok açık söyleyeyim, sendika genel başkanı olduğum dönemde yaptırdığım bir araştırmada -aynen diyeyim yabancı bir araştırmacı olduğu için- Kürt gerillalar, güvenlik kuvvetleri ve hükûmetlerin üst kademe yöneticileri arasında müthiş bir kavgaya ve ranta kaynaklık ettiği raporlarda mevcut. On bir yıldan bu yana iktidardasınız. Kaçakçılık konusu terörü besleyen ana konulardan biri. Terör, sadece alınacak siyasi önlemlerle engellenemez. Onu besleyen kaynakları kurutmadan engellemeye kalkarsanız, eş başbakan yaratırsınız. Onun da size getireceğini gelecekte görürsünüz.
Eğer terörü gerçekten önlemek istiyorsanız, öncelikle yapmanız gereken işlem -az evvel MHP sözcüsü arkadaş da dile getirdi- terörün kaynağını kurutabilmek için onun maddi kaynaklarını kesmektir.
Şimdi, ülkemiz öyle bir noktaya geldi ki sanki elinizden tutan var gibi, sanki bu ülkede illerde vali, ilçelerde kaymakam, emniyet müdürleri yokmuş gibi, maliye müfettişleri yokmuş gibi "denetimi etkinleştireceğiz diyorsunuz" Elinizden tutan mı vardı, on bir yıldan bu yanan terör bu kadar tırmanırken o kaçak mazotu görmüyor muydunuz? O kaçakçılığın, sigarada, silahta, şunda bunda? Şimdi de hava yolu üzerinden bir başka uluslararası kaçakçılığa biz aracılık eden bir ülke konumuna getirildik döneminizde.
Değerli arkadaşlar, gerçekten bu kaçakçılıkla ilgili alınması gereken önlemler sağlıklıca tartışılmadı Plan ve Bütçe Komisyonunda, muhalefet partilerinin önerileri yeteri kadar dikkate alınmadı ama bütün vebal üzerinizde, yine de devam edeceksiniz. Bakınız, size, bir örnek vereceğim. Suç Gelirlerinin Aklanması, Araştırılması, El Konulması, Müsaderesi ve Terörizmin Finansmanına İlişkin Avrupa Birliği Sözleşmesi Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edildi ve Dışişleri Komisyonunda görüşüldü, sıra sayısı aldı. 7 Ekim 2011 tarihinde gönderilmişti. Sıra sayısı da alındıktan sonra dün Hükûmetiniz tarafından bu tasarı birdenbire Meclisten geri çekildi. Şimdi ben hem bir milletvekili olarak hem de bu ülkenin yurttaşı olarak soruyorum: "Acaba bunun yasalaşması bir büyük para trafiğine engel mi görüldü de geri çekildi ya da terör örgütünün dışarıdan içeriye taşınması gereken kara, kirli paraları var da onun için mi geri çektiniz bu tasarıyı?" diye Hükûmete sormak istiyorum.
Eğer samimiyseniz, eğer gerçekten kayıt dışılığı önlemek, kaçakçılığı önlemek istiyorsanız demokrat olmanız, muhalefetin sesine kulak vermeniz ve onların da önerilerini dikkate almanız gerekir diyor, yüce Meclisin değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)