| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 23.11.2023 |
CHP GRUBU ADINA TÜRKAN ELÇİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sekiz yıllık bir adalet yolculuğunu burada beş dakikaya sığdırabilmek sizin de bildiğiniz gibi biraz zor olacak, onu başarmaya çalışacağım, hem de yıl dönümünün arifesinde. Bugün konuşmamda, sekiz yıldır gündemimizden bir türlü düşmeyen, arayıp da bulamadığımız adalet arayışından söz etmeye çalışacağım.
Dünyanın gözleri önünde, kameraların karşısında bir Baro Başkanı katledildi, yıl 2015. İddianame yıllarca düzenlenmedi, dört yıl sonra İngiltere'den gelen rapora dayanılarak kerhen de olsa iddianame ancak düzenlenebildi. Maddi gerçeğin açığa çıkarılması için direnç gösteren bir mahkeme heyetiyle karşı karşıya kaldık. Olay yeri incelemesi zamanında yapılmadı, deliller toplanmadı, kamera kayıtlarıyla teknik araştırma yapılmadı. Kovuşturma esnasında ise haklı taleplerimiz isteksizlikle, kayıtsızlıkla, taleplerin reddiyle sonuçlandı. Böylece yargı makamlarıyla aramıza bir duvar örüldü. Örülen duvarın ardında cezasızlık geleneğinin olduğunu tahmin etmek bizim açımızdan pek de zor değildi. Yargının hakkıyla işlemesi, hukuk devleti ilkesinin gereğidir. Faillerin hak ettikleri cezayla cezalandırılmaları sadece bizim adalet duygumuzun tatmini için değil, toplumsal huzurun ve güvenin tesisi açısından da aynı zamanda elzemdir. Milletin iradesini temsil eden bu kürsüden adalet taleplerimizi dile getirmeye devam ediyoruz. Bizler, sekiz yıl boyunca adalete ve hukuka olan inancımız sebebiyle hakkımızı aramanın hukuki yollarla olması gerektiğini dile getirmekte bir beis görmedik. Bu tercihin hukuka inanan bir hukukçunun mirasını devralmakla ilgili olduğunu da hatırlatmakta fayda var. Dile getirdiğimiz bu şikâyetler ne bir ön yargıdan ne de kötü bir niyetten kaynaklıdır.
Dava boyunca adalete erişimin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi yönündeki taleplerimizin reddi adalet arayışımızı güçleştirdi. Reddedilen taleplere kısaca değinecek olursak: İstihbarat polislerinin dinlenmesi talebimiz reddedildi, kamera kaydındaki on iki saniyelik kesintinin sebebi konusunda bizleri aydınlatma zorunlulukları vardır aynı zamanda. Dosyada mevcut 27/12/2016 tarihli iletilmiş ihbar mektubunun içeriğinin teyit edilmesi talebimiz reddedildi. Tanık sıfatıyla duruşma salonuna getirilen şahıs, Savcı Kenan Karaca'nın kendilerini cinayetin failleri konusunda yalan beyana zorladığını mahkeme huzurunda dile getirdi ancak savcı hakkındaki HSK'ye şikâyet talebimiz dahi reddedildi. Cinayeti "siyasi bir suikast" olarak değerlendiren dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun ifadesine başvurulması talebimiz reddedildi.
Bakın, bizim adaletin tecelli ettirilmesi yönündeki taleplerimiz yargı makamlarının lütfu değil, olmamalı da. Hukuk devleti ilkesi gereğince bu bir zorunluluktur, lütuf falan istemiyoruz. İktidarın politik söylemleri doğrultusunda kendilerini baskı altında hissetmeyen bir mahkeme heyetini görmeyi talep ediyoruz, sadece isteğimiz bu kadar.
Toplumda adalete, hukuka, yargıya güveni tesis etmek hukuku uygulayanların adil pratiğiyle mümkündür. Toplum nezdinde önem arz eden bir cinayet dosyasına dair yargısal sürecin hakkıyla yürütülmediğini anlatmak boynumuzun borcudur. Gerek Tahir Elçi davasında gerekse başka benzer davalardaki yargılamalarda yargı makamlarının vereceği kararların burada solunan atmosferden, bu koltuklarda üretilen politikalardan münezzeh kararlar olmadığı, olmayacağı ayan beyan ortadadır. Milletin iradesini temsil iddiası olan bir Meclisin ne yazık ki ayrıştırıcı politikalarının etkisiyle ve yürütmenin tahakkümüyle taraf tutan, objektif kararlardan uzak, bağımsızlığını ve vicdanını yitirmiş bir yargının ne demek olduğunu gayet iyi biliyoruz. Dolayısıyla savaş karşıtı, her türlü şiddete karşı, şiddetin nereden geldiğine bakmaksızın hukuka ve insana, insan haklarına inanan, şiddetsiz bir toplumu tahayyül eden, toplumun ortak hafızasında yer edinen bir hukuk insanın katillerinin cezasız kalmasının Türk yargı sistemine vereceği hasarın nesiller boyu anılacağı da bilinmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
TÜRKAN ELÇİ (Devamla) - Konuşmamın başından beri çoğul bir dil kullandım "biz" dedim. "Biz" kimiz? Bu davayı takip edenler kimler? Adil bir dünya düzenine inananlar, yok sayılanlar, hedef gösterilenler, sokağın ortasından ölüsünü alamayanlar, kızının cesedini buzdolabına koyanlar, kızının cesedini koynuna koyup uyuyanlar, yıllarca iktidarların karşısında ezilenler, aç bırakılanlar, adalet için hayatını ortaya koymaya çekinmeyenler, polis kurşunuyla öldürülenler, sesini duyuramayanlar... Sayımız hiç de az değil ama yine de bizler yaşanan her türlü haksızlık ve hukuksuzluk karşısında adalet yolculuğuna devam edeceğiz. Pes etmeden "Yaşasın vicdan, yaşasın adalet; kahrolsun zulüm!" ve "Her türlü şiddete hayır!" demeye devam edeceğiz. (CHP sıralarından ayakta alkışlar, HEDEP sıralarından alkışlar)