GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 19 Kasımda Batman'da meydana gelen sele, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'ne, 21 Kasım 2004'te polis ateşiyle öldürülen Uğur Kaymaz ve babası Ahmet Kaymaz'a, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonunun yaptığı yürüyüşe ve açıklamalarına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:23
Tarih:21.11.2023

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim.

19 Kasım gecesi etkili olan sağanak yağış sonrası Batman'ın mahalleleri sele teslim oldu. En büyük yıkım Seyitler Mahallesi'nde İluh Deresi'yle birleşen dere yatağında meydana geldi. Kentteki en yoksul yerlerden biri olan bu bölgede yıllardır derme çatma evlerde yaşayan ailelerin evlerinin tamamını maalesef sel suları bastı. İnsan boyunu aşan sular 54 yaşındaki Lalihan Güner, 1 yaşındaki Asenat Güner, 5 yaşındaki İsrafil Güner ile 9 yaşındaki Birgül Güner'in hayatına mal oldu. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz.

Hatırlanacağı üzere, 2006 yılında da Batman'da büyük bir sel felaketi yaşanmış ve 8'i çocuk olmak üzere 11 yurttaşımız yaşamını yitirmişti, 20'den fazla da yaralı vardı. O dönem elzem olan öneriler şunlardı ve dile getirilmişti: Birincisi, İluh Deresi çevresindeki yerleşimlerin altyapısının güçlendirilmesi; ikincisi, ilgili kurumlar arasında daha etkin koordinasyon ve iletişimin sağlanması; üçüncüsü de çevre düzenlemesi ve afet direncini artırmaya yönelik uzun vadeli planlar yapılması ama tabii ki bunların hiçbiri yerine getirilmedi. Bir kez daha bir derenin üstü kapatılmıştı, suyun akacağı yerler tıkandığı zaman o derenin üstü kapatıldığı için ve orada bir imar imkânı yaratıldığı için bir kez daha 4 yurttaşımız hayatını kaybetmiş oldu. Tekrar, Batman'da yaşayan herkese geçmiş olsun diyoruz, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına da başsağlığı diliyoruz.

Dün, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'ydü ve bu Dünya Çocuk Hakları Günü maalesef -çok üzülerek- Filistinli binlerce çocuğun katledildiği bir zamana denk geldi. Bir ay içinde binlerce Filistinli çocuk, İsrail'in saldırganlığıyla katledilmiş oldu. Kiminin bedeni bir bombayla paramparça oldu kimi yaylım ateşinde hedef oldu ama çocuklar gerçekten hani o fotoğraflara, o filmlere, videolara bakamayacağımız şekilde hayatlarını kaybettiler. Dünya Çocuk Hakları Günü vesilesiyle bunu söylemiş olalım; çocukların ölmesini engelleyecek adımların bir an evvel atılması gerekir.

Bugün de 21 Kasım. Şimdi, 21 Kasımı birçoğunuz hatırlamazsınız; 21 Kasım 2004. 12 yaşındaki Uğur Kaymaz babası Ahmet Kaymaz'la birlikte Mardin'in Kızıltepe ilçesindeki evlerinin önünde polis tarafından açılan yaylım ateşi sonucu öldürüldü; hatırlamazsınız birçoğunuz ama hatırlatmak istiyoruz. Polis memurları tutuksuz yargılandı ve sonunda beraat ettiler, cezasızlık politikası. Mardin Emniyet Müdürü soruşturma sırasında bazı polis memurlarıyla birlikte açığa alındı ama sonra göreve iade edildi. Bazı polis memurları daha dava sürerken göreve iade edildi ve başka yerlere tayin edildiler. Mardin'de yaşanmış olan bu katliamın davası güvenlik gerekçesiyle Eskişehir'e taşındı ve dava sırasında o zaman müdahil avukat olan rahmetli Tahir Elçi "Tarafsız yargılama istiyoruz." dediği için adil yargılamayı etkilemeye çalışmakla suçlandı ve hakkında dava açıldı yani durum bu. 2015'te yapılan yargılamanın yenilenmesi talebi, Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından gerekçe gösterilmeden reddedildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye'nin yaşama hakkını ihlal ettiğine hükmetti ve manevi tazminata karar verdi, Türkiye ise orada kendisini orantılı güç kullandığı şeklinde savundu. Yani içler acısı bir durum. "Neden?" diyeceksiniz. Uğur Kaymaz 12 yaşındaydı evinin önünde yaylım ateşiyle vurulduğunda, 13 mermiyle vuruldu, 13 mermiyle 12 yaşındaki çocuk. Ortada, dediğim gibi, bir cinayet vardı ve failler devletin koruması altında 2004 yılından bugüne kadar. Devlet çocuğun yaşam hakkını değil polisi savunuyorsa ortada orantısız güç vardır; orantısız güç ise güç değil, zalimliktir, bunu bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Uğur Kaymaz'ı ve babasını, bir kez daha, burada, saygıyla anıyoruz.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu bir yürüyüş yaptı biliyorsunuz, yürüyüş Ankara'da sonuçlandı ve esas itibarıyla, bu yürüyüşte "Vergide adalet istiyoruz." konusu işlendi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Oluç.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - DİSK bu yürüyüş öncesinde ve sırasında yaptığı açıklamalarda "Biz işçiler, emekçiler, emekliler yüksek enflasyon ve durmak bilmeyen zamlarla her gün yoksullaşıyoruz." dedi. 2016'da emeğin millî gelirdeki payı yüzde 36; bu oran 2022'de 10 puan gerilemiş, yüzde 26'ya düşmüş yani emeğin millî gelirdeki payı altı yıl içinde 10 puan gerilemiş vaziyette. Bu ne demek? Düşük ücretlerle, azalan alım gücüyle, sendikalaşmanın ve hak aramanın önündeki engellerle sömürünün her gün daha fazla artması demek. Aslında adaletsiz bir vergi sistemiyle, kaşıkla verilen kepçeyle geri alınıyor, DİSK de bütün yürüyüş boyunca bunları vurguladı.

Sayın vekiller, biliyorsunuz, zenginin de fakirin de işçinin de patronun da aynı oranda ödediği ve bu yüzden adaletsiz olan dolaylı vergiler temmuz ayında artırıldı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Oluç.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Bu adaletsiz vergiler bugün devletin tüm vergi gelirlerinin dörtte 3'üne ulaşıyor. OECD ülkeleri arasındaki bu orana baktığınız zaman, hiçbir ülkedeki oran yani dolaylı vergiler oranı bu kadar yüksek değil, Türkiye'nin yakınına bile yaklaşmıyor. Dolayısıyla bu da çok büyük bir vergi adaletsizliği yaratıyor. Yani hem gelirlerde adaletsizlik var hem vergi adaletsizliği var. DİSK bunu dile getirdi ve aslında bir kanun teklifini sundu Parlamentodaki bütün gruplara -konular itibarıyla baktığımızda 5 maddeden oluşuyor- ve dedi ki:

"1) Gelir vergisi ilk dilim oranı ücretlilerde yüzde 10'a düşürülmelidir.

2) Vergi tarife dilimleri en az yeniden değerleme oranı veya asgari ücret artış oranı kadar artmalıdır."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Bitiriyorum efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Oluç.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - "3) Asgari ücret vergi istisnası, vergiden indirim yoluyla değil, matrahtan indirim yöntemiyle uygulanmalıdır.

4) İşverenlere sağlanan 5 puan SGK prim desteği işçilere de sağlanmalıdır.

5) Çağdışı damga vergisi tümüyle kaldırılmalıdır."

DİSK'in bu talepleri, bu konuda kanun çıkarılması bizlerin de talepleridir. İşçilerin, emekçilerin, emeklilerin haklarını alabilmeleri, insanca yaşayabilecekleri bir ücrete kavuşmaları ve bu vergi adaletsizliğinin, gelir adaletsizliğinin sona ermesi için adım atılması bizim de talebimizdir ve DİSK'in bu konudaki önerilerini, kanun tekliflerini bizler de destekliyoruz, dayanışmamızı dile getiriyoruz.

Teşekkür ediyorum.