| Konu: | HEDEP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 16.11.2023 |
AK PARTİ GRUBU ADINA MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HEDEP grup önerisi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Her şeyden önce, Hrant Dink'e yapılan saldırı, ülkemizin barış iklimine, birlikte yaşama kültürüne ve huzur iklimine yapılmış bir saldırıdır. Hrant Dink'i anıyorum; yapılan saldırıyı, cinayeti ve katillerini kınıyor ve lanetliyorum.
Tabii, burada çok değişik değerlendirmeler yapıldı. Bu konu toplum ve siyaset bilimi açısından da değerlendirilebilecek bir konu 2007 yılının şartlarına dönersek Türkiye'de o gün olan diğer hadiselerle beraber bakıldığında ama esasen bugün burada değerlendirmelerimizi başka olaylarla birlikte değil, hukuk ilmi ve hukuk normları ne diyorsa ona göre yapmamız gerektiği kanaatindeyim. 2007'de, hatırlayın, Rahip Santoro cinayeti, Zirve Yayınevi cinayeti ve Hrant Dink cinayetleri, her birinin yapılma sebebi, meşru iktidarı ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya yönelik faaliyetler olmuş. Bu noktada, toplumun birliğini, beraberliğini, aramızdaki kardeşliği ve huzuru bozmak amacıyla gerçekleştirilmiş eylem ve cinayetler hep olmuştur. Bunların yapılma gayesi de o zaman iktidarda olan AK PARTİ ve Cumhurbaşkanına yönelikti, bu noktadaki meşru iktidarı ortadan kaldırmaya, birlik ve huzuru ortadan kaldırmaya yönelikti. Zaten şu anda her birinizin bildiği gibi -hukukçu milletvekillerimiz biliyordur- bu noktada, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde 7'si tutuklu, 15 kişi hakkında yargılama daha hâlâ bu süreçte devam etmektedir. Cumhurbaşkanımız da avukatları aracılığıyla 1 Kasımda yapılan duruşmada davaya müdahil olmuş ve katılma talebinde bulunmuş, bu talebi de kabul edilmiştir. Dolayısıyla, bunun nereye doğru gittiği noktasında -arkasındaki bütün yapılar ki sonraki süreç içerisinde hep beraber gördük- yani FETÖ'nün bu olayla ilişkisi, organizasyonu ve o dönemki yaptığı her şey de dosya içerisinde bellidir. Dolayısıyla, samimi bir manada, bu noktada gayret göstermek isteyen herkesi bu dosyayı takibe ve yine katılma taleplerinde bulunarak ellerinde bir bilgi, veri varsa soruşturmanın genişletilmesi açısından katkı vermeye davet ediyorum.
İşte, bugünkü, tabii, hukuk normu açısından olaya baktığımız zaman Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 7'nci maddesi ve Anayasa'nın 38'nci maddesi "Kanunsuz suç olmaz." ilkesini getirmiştir. Dolayısıyla, bu noktadan olaya baktığımızda şunu görüyoruz: Şu an her birinizin hatırladığı gibi, olayın olduğu tarihte -ki bu noktada, AK PARTİ'yi suçlayan ifadeler oldu- katil otuz iki saat sonra hemen ele geçirilmiştir ve daha sonraki yargılama sürecinde de Yasin Hayal ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve artı on dört yıl yirmi iki ay hapis cezası almıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, bitirelim lütfen.
MAHMUT ATİLLA KAYA (Devamla) - Yine, Erhan Tuncel toplam doksan altı yıl hapis cezası almıştır ki bunların koşullu salıverme süreleri 2047 ve 2040'tır ama suç tarihi itibarıyla hükümlü 18 yaşından küçük olduğu için suça sürüklenen çocuk hükmüyle bu noktada İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmış, toplamda yirmi bir yıl altı ay hapis cezası almış, daha sonra da bir yıl dört ay yasak silah taşımaktan aldığı cezayla birlikte yirmi iki yıl on ay hapis cezası ve daha sonra, cezaevinde işlediği suçlardan ötürü de aldığı iki yıl otuz altı aylık ceza eklendiğinde yirmi dört yıl kırkı altı ay kırk üç günlük bir hapis cezası almıştır. Hukukçu olan her milletvekilimizin bildiği gibi yani buradaki uygulanacak Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun açıktır. Aslında bugün bu noktada tahliye olacağını daha önceden bu noktada inceleme yapan hukukçu arkadaşlarımız da ortaya çıkarabilirdi. Ve şunu da düzeltmek istiyorum, bu noktada yanlış değerlendirmeler oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT ATİLLA KAYA (Devamla) - Daha sonra İnfaz Kanunu'nda 7546 sayılı Kanun eliyle yaptığımız değişikliklerden hükümlü de hiçbir biçimde yararlanmamıştır. Zaten Anayasa'mızın 138'nci maddesinin 3'üncü hükmü açıktır; şu anda yargılama da devam etmektedir, yargı yetkisiyle ilişkili olarak da zaten yasama Meclisinde bir soruşturma mümkün değildir diyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)