GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Cumhuriyet Bayramı'na, sarayın harcamalarına ve vatandaşların geçim zorluğuyla boğuştuğuna, sığınmacı ve kaçaklarla ilgili haber yapan gazetecilerin tutuklu bulunmalarına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:21
Tarih:15.11.2023

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kırk yıl önce hürriyet ve bağımsızlığını ilan ettiği kutlu bir günü gururla idrak ediyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'mizin Cumhuriyet Bayramı'nı kutluyorum. Başta kurucu Cumhurbaşkanı merhum "Toros" kod adlı Rauf Denktaş olmak üzere kanı pahasına şehit olarak Kıbrıs topraklarını vatan yapan kahraman Türk askerlerini rahmetle, minnetle yâd ediyorum.

Kıbrıs'ta bağımsızlık yolunu, egemenlik yolunu ve Türklük yolunu inşa eden her bir neferden Allah gani gani razı olsun. Şehitlerimizin ruhları şad, mekânları cennet olsun. Şunu herkes bilsin ki: Kıbrıs davası bizim millî davamızdır ve kırmızı çizgimizdir. Hasılı, Kıbrıs Türk'tür, Türk kalacaktır.

Sayıştay raporlarına göre sarayın bir yıllık gideri 5 milyar 669 milyon lirayı aşmıştır. Bu şu demektir: Vatandaşlarımızın enflasyon altında inim inim inlediği, ay sonunu getiremediği, kredi kartlarının asgarisini dahi ödeyemediği bu ekonomik krizde sarayın sadece bir günlük masrafı yılda yüzde 53 artarak 15 milyon 533 bin 688 lirayı bulmuştur. Saray harcamalarının günde 15 milyon liraya yani eski parayla 15 trilyona vardığı, hangarda 11 uçağın bulunduğu bir dönemde Sayın Erdoğan çıkmış "Artık hiçbir vatandaşımız 'Ne olacak benim hâlim?' endişesi taşımıyor." diyor. 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmanız millete ve memlekete dair gerçeklere sırtınızı dönerek mesuliyetlerinizi yok saymanızı gerektirmez. Bilakis, Türk milletini içine sürüklediğiniz ekonomik çöküşün yıkıcı etkilerini görmenizi ve çözüm iradesini ortaya koymanızı gerektirir. Zira, siz görmek istemeseniz de duymak istemeseniz de gerçek şudur ki vatandaşlarımız geçim zorluğuyla âdeta boğuşmaktadır. Asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı bir ülkede "Benim vatandaşımın geleceğe dair bir endişesi yoktur." demek bu büyük milletin mensuplarına reva gördüğünüz hayat standartlarının aslında zımni ilanıdır. Seçimlerden bugüne kadar geçen sürede beş aylık enflasyon şimdiden yüzde 30 oldu. Yaz aylarında başlayan zam furyası hiç durmadan devam ediyor. Et, süt, peynir gibi temel gıda ürünleri dahi artık bir lükse dönüştü. Tüm bu ekonomik yoksunluğun ve yoksulluğun sorumluluğu Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetindedir. Türkiye'de fukaralık bir sistem sorunudur ve yapısal hâle dönmüştür, hudutlarımızı kevgire çevirenler de sorumludur. Adaleti yok edenler sorumludur. Eğitim sistemini niteliksizleştirenler sorumludur. Bu yapısal çöküşe ve sistematik yozlaşmaya son vermek yerine, şimdi bugün, kapı kapı dolaşıp para arıyor ama bulamıyorsunuz. Sebebi açık ve net; Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetine uluslararası toplumda güven kalmamıştır. Adaletin askıya alındığı, hukukun terazisinin hep güçlüden yana tarttığı, özgürlüklerin keyfî kararlarla kısıtlandığı, ayaklar altına alındığı bir ortamda Türkiye'ye yatırımların da akim kalması kaçınılmazdır. Sizin sonu gelmek bilmeyen hatalarınızın ısrarlı tekrarlarının bedelini, maalesef Türk milleti ödemektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Son olarak, şunu ifade etmek isterim: Türkiye'yi hendek ülke hâline getiren Hükûmet, sığınmacı ve kaçaklarla ilgili haber yapan Türk milliyetçisi gazetecileri "Milliyetçi paylaşımları vardır." gerekçesiyle mahpus tutmaya devam etmektedir. Haksız yere tutuklu bulunan bu gazeteci arkadaşlarımızın bir an önce serbest bırakılmalarını temenni ediyor, konunun takipçisi olduğumuzu bir kez daha buradan ilan ediyorum.

Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.