GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Tekirdağ'ın kurtuluşu ve Türkiye değerlendirilmesine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:21
Tarih:15.11.2023

MESTAN ÖZCAN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şehrimiz Tekirdağ'ın düşman işgalinden kurtuluşunun 101'inci yılı olması münasebetiyle gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bizleri ekranları başında izleyen değerli hemşehrilerimi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Şehrimiz Tekirdağ "Üç Kemaller Diyarı" olarak nam yapmış güzide bir şehrimizdir. Namık Kemal, Mustafa Kemal, Yahya Kemal'in bu şehrin tarihinde derin izleri vardır. Elbette ki bu üç Kemal'in dışında da birçok isimsiz kahramanlarımız vardır. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kahraman şehitlerimizi ve gazilerimizi de buradan minnetle yâd ediyorum.

Kıymetli milletvekilleri, değerli hemşehrilerimiz; Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşı'mızı yazarken bu kahramanların kahramanlıklarından etkilenmiştir. Esasında Akif'in etkilendiği bir başka durum daha var, İstiklal Harbi öncesinde memleketimizdeki izlenimlerini bakın kendisi nasıl dile getiriyor:

"'Ne gördün, Şark'ı çok gezdin?' diyorlar. Gördüğüm: Yer yer

Harâb iller; serilmiş hânümanlar; başsız ümmetler;

Yıkılmış köprüler; çökmüş kanallar; yolcusuz yollar;

Bükülmüş beller; incelmiş boyunlar; kaynamaz kanlar;

Düşünmez başlar; aldırmaz yürekler; paslı vicdanlar;

Tegallübler, esâretler; tehakkümler, mezelletler;

Riyâlar; türlü iğrenç ibtilâlar; türlü illetler..." diyerek devam eden mısralarında kendi dil zevki içinde nasıl da güzel tarif etmiş o dönemki hâlimizi Akif. "Başsız ümmetler" demiş. Bugünleri bir görseydi, Türkiye'mizin İslam ülkelerine liderlik eden politikalarını, Pakistan'la kardeşliğimizi, Endonezya'yla ilişkilerimizi, dünya mazlumlarına el uzatışımızı, Azerbaycan'a olan desteğimizi, Ayasofya'yı aslına irca etmemizi, en önemlisi Kudüs davasını sahiplenişimizi, Balkanlardaki Müslüman halkın, Akif'in torunlarının Recep Tayyip Erdoğan'a yükledikleri manayı görseydi hiç ümitlenmez miydi Akif ve bu davaya omuz vermez miydi? "Yıkılmış köprüler, çökmüş kanallar, yolcusuz yollar..." demiş üstat. Eğer bugünü görseydi, her köşesi duble yollarla donatılmış Türkiye'mizi, Çanakkale, Osmangazi, Yavuz Sultan Selim Köprülerini, Avrasya Tüneli'ni, dünyanın cazibe merkezi yeni İstanbul Havalimanı'nı, şehir hastanelerini ve son yirmi yıldaki yapılanları bir görseydi "Bu yolu sakın terk etmeyin, aman ihmal etmeyin, gaflet etmeyin." demez miydi? "Tersiz alınlar, işlemez kollar..." demiş üstat. Bu ülke devletiyle, milletiyle, girişimcisiyle, memuruyla çalışmayı, üretmeyi ne zaman öğrendi? Bir düşünün, 2002 öncesi tersiz alınlar ve işlemez kolların sebep olduğu çile yumağı sağlık hizmetleri, bozuk ve yetersiz otoyollar, şahsiyetsiz dış politikalar, batık bankalar, yozlaşmış kamu yönetimi sisteminden, bu sistemden bu memlekette İHA'ları, SİHA'ları, GÖKBEY'leri, ATAK'ları, KAAN'ları, Togg'ları yapan iradeyi bir görseydi; Karabağ'ın SİHA'larımızın gücüyle soydaşlarımız tarafından geri alındığını bir görseydi, sağlık sistemimizin pandemi sürecindeki dünyaya örnek başarısını bir müşahede etseydi neler söylerdi Akif bizlere? "Tegallübler, esâretler; tehakkümler, mezelletler..." demiş Akif. "Dünya 5'ten büyüktür." diyen iradeyi bir görseydi, Kürt kardeşlerimizi istismar eden hain PKK'ya indirilen darbeleri bir görseydi, tahıl koridoru sürecindeki rolüyle gıda krizini çözen liderliğimizi bir görseydi "Elhamdülillah, biz artık biz olmuşuz, aslımıza rücu etmişiz, dedemize layık torun olma şuuruna ermişiz." demez miydi? Bizler bu şuurla, bu aşkla ülkemiz için üretmeye ve durmadan, yılmadan, yorulmadan çalışmaya devam edeceğiz. Kana ve gözyaşına boğulmuş yeryüzünü kurtaracak diriliş erleri hayatı sıfat olarak addederler. Kuran-ı Kerim'in ifadesiyle bu "hayatı dünya"dır. Bizler ahiret bilinciyle yaşayan iki dünyalılarız. Yeryüzünü bugüne kadar imar eden tek dünyalıların yaptıklarını gördük, görüyoruz; iki dünyalılara teslim süreci başlamıştır ve bu işin bayraktarlığını da inşallah Türkiye'miz yapacaktır. "Türkiye Yüzyılı" söylemi bu manada çok kıymetlidir. Bu uğurda bizlere düşen görev, makamlarımızın, unvanlarımızın sıfat olduğu şuuruyla, verilen görevleri bir dava bilinciyle kuşanmak ve hiçbir dünyevi çıkar ve hesap kaygısı gütmeden Okçular Tepesi'ni muhafaza etmektir. Rabb'im Okçular Tepesi'ni koruyan ve ümmetin geleceğine tuğla koyanlardan eylesin.

Bu duygu ve düşüncelerle Tekirdağ'ımızın kurtuluşuna vesile olan, bize böyle güzel bir şehri vatan yapan, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün şehitlerimize ve gazilerimize şükranlarımı sunuyor, Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)