GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Anayasa Mahkemesinin bağlayıcı olan kararının Yargıtay tarafından yok sayılmasına, Yeni Şafak gazetesinin yüksek yargı mensuplarının fotoğraflarını manşete taşımasına ve sivil, özgürlükçü bir anayasa yapmanın zorluğuna; Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın bütçe görüşmelerinde yurt dışına giden doktorları üzecek tavrına, mülakata, Filistin'de soykırımın devam ettiğine ve başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerin İsrail'e karşı somut adımları atmak zorunda olduğuna; ÇKS'ye kayıtlı çiftçilere 5 bin liralık ikramiyenin verilmediğine ve emeklilerin zor durumda olduğuna ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:20
Tarih:14.11.2023

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Evet, Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Anayasa Mahkemesinin bağlayıcı olan kararının Yargıtay tarafından yok sayılması; bu sorun, Anayasa temelinde çözülene kadar gündemde kalmak zorundadır. Mesele, Can Atalay meselesi değildir. Mesele, hukuk devleti olma meselesidir. Mesele bir devlet krizine dönüşmüştür ve bu kriz çözülmek zorundadır.

Değerli milletvekilleri, Anayasa'nın 153'üncü maddesi çok açık: "Anayasa Mahkemesi kararları yargı organları için bağlayıcıdır." Madde hükmü çok açık. Tabii, biz "Yeni anayasayla bu sorunu çözebiliriz." diyenlere, "Bu konuyu sadece yeni anayasayla çözebiliriz." diyenlere doğrudan bu maddeyi gösteriyoruz ve şunu söylüyoruz: Anayasa'nın var olan bu hükmü uygulansın, şu an için başka bir şey istemiyoruz.

2008'de -AK PARTİ'li arkadaşlara bunu özellikle vurgulamak istiyorum- AK PARTİ'ye Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı kapatma davası açmıştı. Yargıtayın görüşü kapatma yönünde ama Anayasa Mahkemesi bu talebi reddetmişti, davayı reddetmişti. Eğer o gün Yargıtayın görüşü esas alınmış olsaydı Türkiye'de büyük bir kriz, bir hukuk garabeti yaşanacaktı ancak bu Anayasa Mahkemesi eliyle önlenmişti. Burada, bir gazetenin, -isim de verelim- Yeni Şafak gazetesinin yüksek yargı mensuplarını âdeta hedef gösterircesine manşete fotoğraflarını taşımasını da yadırgadığımızı, yanlış bulduğumuzu ve bunun bir skandal olduğunu özellikle belirtmek istiyor ve bu ayıbı da kınıyoruz.

Değerli milletvekilleri, Yargıtayın tavrı kurumlar arası görüş ayrılığı değildir, görüş çatışması değildir; bunun adı Anayasa'yı tamamen keyfî olarak uygulamamaktır, keyfî bir tutumdur. Anayasa Mahkemesi kararları elbette nas değildir, Anayasa Mahkemesi kararları elbette eleştirilebilir, yanlış da bulunabilir, vahim de bulunabilir ama uygulanmak zorundadır. Ben geçen gün burada örneği vermiştim; Refah Partisi kapatıldığında, Sayın Erbakan "Evet, bu kararı eleştiriyorum, yanlış bir karar ama Anayasa Mahkemesi Türkiye'nin en yüksek yargı organıdır, bu karara uymak zorundayız." açıklamasını yapmıştı. Bu açıklamayı da AK PARTİ'li arkadaşlarımıza özellikle hatırlatmak istiyorum.

Burada şunu özellikle belirtmek istiyorum: Darbe anayasasındaki hak ve özgürlükleri dahi çok gören bir anlayışla nasıl sivil, özgürlükçü bir anayasa yapabiliriz, bu soruyu da buradan sormak istiyorum.

Şu notu da tarihe not olarak düşmek istiyorum: İktidar içerisine çöreklenmiş, Türkiye'yi otoriter bir yapı hâline dönüştürmeye çalışan -iktidardaki birçok arkadaşımızın da bundan rahatsız olduğunu biliyorum- bu klik yapı varken Türkiye'de sivil, özgürlükçü bir anayasa yapmanın da çok zor olduğunu özellikle belirtmek istiyorum.

Tekraren, mesele bir milletvekili ya da bir şahıs meselesi değil, mesele hukuk devleti olma meselesi, bir devlet krizidir ve bu kriz çözülmek zorundadır.

Doktorlarımızla ilgili, Sayın Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bütçe görüşmelerinde doktorlarımızı üzecek bir eyleme imza attı, nahoş bir tavır ortaya koydu. Sayın Bakan yurt dışına giden doktorlarımızı paragöz olmakla suçladı ve şöyle de bir işaret, "Mesele bu." gibi bir işaret yaptı; bunu diyen Türkiye'de özel hastaneleri olan birisi, bu da işin komik tarafı. Sayın Bakan, biz Türkiye'de sağlık alanını ticarete dönüştürenleri çok iyi biliyoruz. Onun için, siz lütfen, bu alanlara hiç girmeyin diyoruz. Eğer biz konuşacaksak doktorlarımızın özlük haklarından kaynaklanan, çalışma koşullarından kaynaklanan sorunları konuşmak isteriz. Bir doktorumuz kaç dakikada bir muayene yapmak zorunda kalıyor, bunu konuşalım. Avrupa'da bir doktor günde kaç muayene yapıyor, Türkiye'de bir doktor günde kaç muayene yapmak zorunda kalıyor, bunu konuşalım. Yine, doktorlarımızın uğradığı saldırıları, çalıştığı olumsuz koşulları konuşalım. En önemlilerinden biri, mecburi hizmette eş durumunun kabul edilmemesi nedeniyle doktorlarımızın bozulan aile birliğini konuşalım. Evet, Sayın Bakan, önce bunları konuşalım diyoruz. Doktorlarımızın çalışma koşullarının ve özlük haklarının iyileştirilmesi gerektiğinin altını bir kere daha çiziyor, Sayın Bakanı da yapmış olduğu davranıştan dolayı doktorlarımızdan özür dilemeye davet ediyoruz.

Sanırım, iktidar bir özrü de mülakat konusunda gençlerimize yapacak diye düşünüyoruz. Mülakat konusundaki belirsizlik hâlâ devam ediyor, Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ortaya kötü polis olarak atıldı, iyi polisler siyaset yapıyor. Arkadaşlar, iktidar partisindeki arkadaşlar; sizden çok basit bir cevap bekliyoruz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Şahin.

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - ...sorumuz da basit: Mülakat kalkacak mı devam mı edecek, verilen söz yerde mi kalacak? Biz, bizim cevabımızı tekrar Meclis kayıtlarına geçirmek istiyoruz: Mülakatlar amasız fakatsız kaldırılmalıdır, torpili olan değil hak eden kazanmalıdır, objektif kriterlere dayalı bir sınav sistemi getirilmelidir.

Filistin konusunda... Filistin'deki dram, soykırım devam ediyor. İsrail dünyanın gözü önünde uluslararası hukuku yok saymaya, dünyada hiç kimseyi dinlememeye devam ediyor. Buradan, minik yavruların ölümüne, kalanların travmada olmasına sesini çıkarmayan Batı medeniyetine seslenmek istiyoruz: Daha ne kadar susacaksınız? Ne zaman insan olacaksınız? Ben buradan lanet olsun böylesi medeniyete diyorum. Batı'nın İsrail'e tarihten gelen bir borcu olabilir ama bizim Türkiye olarak kimseye bir borcumuz yok. Onun için biz mazlumun yanında saf tutmak zorundayız, bu zulmün karşısında saf tutmak zorundayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Toparlıyorum Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun, bitirin lütfen.

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Evet, niyetimiz bu ancak Türkiye olarak biz de ne kadar somut adım atabiliyoruz, bu gerçekliği de konuşmak zorundayız. Maalesef, çok fazla somut adım da atabilmiş değiliz. Başta Türkiye olmak üzere bölge ülkeleri İsrail'e karşı ticari ambargo, hava sahasını kapatma gibi somut adımları atmak zorundadır, İsrail'e sıkı bir markaj uygulamak zorundadır. Bu anlamda bu meseleyi daha fazla sahiplenmek zorundayız.

Emeklilerimizle ilgili... Gittiğimiz her yerde çalışan emeklilere 5 bin lira ikramiyenin verilmemesi karşımıza çıkıyor. Ben Çukurova bölgesindeydim; çiftçilerimize -Çiftçi Kayıt Sistemi- ÇKS'ye kayıtlı çiftçilerimize de verilmemiş, büyük eleştiriler var. Bu uygulamanın yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini, emeklilerimizin zor durumunun yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini, ocak ayı beklenmeden, seçim yatırımı olmadan emeklilerimizin çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini de buradan belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum Başkanım.