| Konu: | TÜRKİYE'NİN SU KAYNAKLARI VE SU YÖNETİMİ POLİTİKASI HAKKINDA |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 27.03.2013 |
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin su kaynakları ve su yönetimi üzerine gündem dışı söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Su, alternatifi olmayan hayati bir kaynaktır. 21'inci yüzyılda su üzerinden küresel politika ve stratejiler artmaya başlamıştır. Bu da su politikalarının önemini artırmaktadır. 22 Martta Dünya Su Günü kutlandı. Orman ve Su İşleri Bakanlığı bu önemli günü 2 seminer ve resim sergisiyle geçiştirmiştir. Dünya su miktarı 1 milyar 400 milyon metreküptür. Bunun yüzde 25'i tatlı sudur. Tatlı su kaynaklarının yüzde 90'ının kutuplarda ve yer altında olması suyun önemini artırmaktadır. 1 milyar 400 milyon insan içme suyundan yoksundur. 2 milyar 600 milyon insan arıtılmamış su kullanmaktadır. Her yıl 6 milyona yakın insan dizanteri, kolera gibi temiz suya ulaşamamaktan kaynaklanan hastalıklardan yaşamını yitirmektedir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, ara verelim, arkadaşların sohbeti bitsin ondan sonra başlayalım.
BAŞKAN - Bir dakika Sayın Akçay.
Sayın milletvekilleri, lütfen biraz sessiz olursak Sayın Akçay'ı daha rahat duyabileceğiz.
Buyurunuz efendim.
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
2025 yılında dünya nüfusunun tahminen üçte 2'si temiz ve içilebilir sudan mahrum kalacaktır. Ülkemiz su kaynakları 25 büyük havzaya ayrılmıştır. Dolayısıyla ülkemizin birçok bölgesinde su kaynakları yetersizdir. Yıllık kişi başına düşen su miktarı bin ile 2 bin metreküp arasında olan ülkeler su sıkıntısıyla karşı karşıya olan ülkeler olarak kabul edilmektedir. Kullanılabilir toplam su potansiyelimiz 112 milyar metreküptür. Yıllık su tüketimimiz 44 milyar metreküptür. Türkiye'nin nüfusu 2030'da 100 milyona ulaşacak, kişi başına kullanılabilir su miktarı 1.120 metreküpe düşecektir; böylece, Türkiye, suyu kıt ülkeler arasında yer alacaktır. Su kaynaklarımızın limitleri dışında kullanımı ve iklim değişiklikleri su kaynaklarında azalmaya yol açmaktadır. Ayrıca, 2025'te Türkiye'de yağışların yüzde 25 azalması da beklenmektedir.
Hükûmet tarafından kanun hükmünde kararnamelerle suyla ilgili çok sayıda düzenleme yapılmıştır. Su çalışmalarında "kurumsal bütünlük" söylemiyle yapılan bu düzenlemelerle tam aksine, suyla ilgili kurumların sayısı arttırılırken görevleri arasında çatışmalar olmuştur.
Devlet Su İşlerinde şu anda şef, başmühendis ve şube müdürü kadrosundakilerin yüzde 95'i görevlendirmeyle çalışmaktadır. İlgili yasa gereği Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünde görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavı yapılması gerektiği hâlde on yılı aşkın bir süredir bu sınav yapılmamıştır ve Devlet Su İşleri çalışanları mağdur edilmiştir.
Su yönetimi çok başlı, çok parçalı ve koordinasyon eksikliğinden bir an önce kurtarılmalıdır. Suyun rasyonel ve etkili kullanımını sağlamak için su yasası bir an önce çıkarılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, Gediz Nehri Ege Bölgesi için hayati önemi haizdir. Gediz havzasında Türkiye'deki tarımsal üretimin yüzde 10'u gerçekleştirilmektedir. Yüzyıllardır geçtiği topraklara can veren Gediz Nehri flora ve faunasıyla can çekişmekte, kendisiyle birlikte içinden geçtiği ovayı da maalesef yok oluşa götürmektedir. Gediz Nehri sulama suyu kriterlerinin çok altındadır. Gediz'deki kirlilik oranı gıda sağlığı açısından tehlike göstermektedir. Kirlenme dolayısıyla Gediz Nehri'nden sulanan binlerce dekar arazi çoraklaşma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlu, 11 Aralık 2009'daki Manisa ziyaretinde "Gediz'i kurtarmak boynumuzun borcu." demiştir. Yine 2010'daki bir toplantıda "Gediz'deki arıtma tesisleri 31 Aralık 2012 tarihinde saat 17.00'de tamamlanacak. 2012 yılı sonunda Gediz Nehri'nde balık tutulacak, herkes oltasını alsın, gelsin." demiştir. Sayın Bakanın bu sözüne istinaden oltasını alıp Gediz'de balık tutmaya gidenler, Gediz'de kendilerini Sayın Eroğlu'nun ve balıkların değil, her türden kirliliğin beklediğini görmüşlerdir. Başta Manisalılar olmak üzere tüm Egeliler Sayın Eroğlu'nun bu sözünü yerine getirmesini merakla beklemektedir.
Bu düşüncelerle hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)