Konu: | Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 17 |
Tarih: | 07.11.2023 |
ÖMER KARAKAŞ (Aydın) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa teklifinin 15'inci maddesi üzerinde İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
2007 yılında çıkarılan Jeotermal Kaynaklar Yasası'yla Aydın topraklarının yüzde 80'i jeotermal santrallerinin kullanımına açılmıştı. Türkiye'de üretimde olan tüm jeotermal santrallerin yüzde 85'iyse Aydın'ımızda yer alıyor. Bugün size, Aydın'ı etrafından bir örümcek ağı gibi saran santralleri ve bu santraller yüzünden bitmeye yüz tutmuş ekolojik hayatı anlatmak istiyorum. Evliya Çelebi'nin "Ovalarından bal, dağlarından yağ akar." diye tarif ettiği güzel Aydın'ımızın doğal kaynakları bir nimet iken maalesef külfet hâline gelmiş durumda. Aydın ve çevresinde uzun süredir bir yandan maden ve enerji yatırımlarının sayısı ve kapsamı artarken yöre halkı da doğal kaynaklarını, yaşam ve tarım alanlarını korumak için ciddi bir mücadele veriyor. Seçim bölgem olan Aydın'da gezerken kimin elini sıksam, kimin kapısını çalsam herkesin dilinde bir jeotermal enerji santrali vardı. Anlayacağınız, bu santraller tüm Aydın halkının dilinde ancak bu santrallerden maalesef Aydınlılar yararlanmıyor. Bölgede kurulan santrallerin işletmeleri Aydınlı olmayan, Aydın'a hiçbir katkısı olmayan enerji şirketlerine verilmiş durumda. Bu santraller sadece elektrik üretiminde kullanılıyor. Oysa, ısıtma, soğutma, seraların ısıtılması gibi birçok alanda kullanılması gereken jeotermal enerjinin maalesef sadece elektrik santrallerinde kullanılması Aydınlılara hiçbir fayda sağlamıyor. Aydın'ımızın kaynakları resmen özel şirketlere peşkeş çekilmiş durumda. Bir yanda bir zamanlar Herodot'un "gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü" dediği, tohumu taşa atsan taşın filizleneceğini söylediği bereketli topraklar şu anda âdeta bir sömürge kültürünün esiri hâline gelmiş durumda. Şirketlerin para kazanması uğruna köylünün geçim kaynağı olan topraklar birer birer yok ediliyor.
Değerli arkadaşlar, artık Aydınlı bu verimli topraklara tohum ekip zehir biçer hâle gelmiş durumda. Santrallerin yakınlarındaki köylerde zeytin üretilmez durumda, incir ise tükenmeye yüz tutmuştur. Bu köyler de sadece yonca ekimi yapılabilir hâle geldi, onun dışında üretilebilen bir şey kalmadı; köylü perişan, dertli ve çaresiz. Bu projeler kâğıt üzerinde sanki hiçbir zararı yokmuş gibi gözüküyor fakat ülkemizde her alanda olduğu gibi jeotermal santrallerde de ne kurallara uyuluyor ne de yeterli denetim yapılıyor. Yurtlarda asansörler denetlenmiyor, madenler denetlenmiyor, jeotermal santraller denetlenmiyor. Siz bu memleketteki hangi işi kuralına uygun denetliyor, hangi işi kuralına uygun yapıyorsunuz? Her yerde olduğu gibi denetimde kayırmacılık söz konusu, şirket sahiplerinin baskısı gerçek denetimin önüne geçiyor.
G7 Liderler Zirvesi'nde "Türkiye'nin Sıfır Atık Yolculuğu" kitabını hediye ettiniz. Sonra da nehirleri ve yer altını zehirli atıklarla doldurup, Avrupa'dan çöp ithal edip ülkemizi Avrupa'nın çöplüğü hâline getirdiniz. Menderes havzası ve çevresine geçmişte hayat veren Büyük Menderes Nehri artık içinde yaşayan canlılara bile hayat vermez hâle geldi. Ağustos ayının sonundan bu yana nehirde ciddi balık ölümleri yaşanıyor. Peki, ne yapmak gerekli? Öncelikle, Valiliğin öncülüğünde bir heyet oluşturulmalı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Karakaş.
ÖMER KARAKAŞ (Devamla) - Bu heyet, STK'ler ve yöre halkının temsilcilerinden oluşan bir heyet olmalı. Bu heyet incelenmesi gereken tüm bölgeleri, jeotermal santralleri denetlemeli ve oradan numuneler almalı. Denetlemelerin ve numunelerin sonuçları da şeffaf olarak tüm Aydınlılarla paylaşılmalıdır. Sürdürülebilir bir yaklaşım benimsenerek sorunları en aza indirgemek ve jeotermal enerjiyi daha verimli, çevre dostu bir şekilde kullanmak için gayret göstermeliyiz. Unutmayalım ki Menderes Aydın'ımızın can damarıdır. Onu korumak ve gelecek nesillere temiz bir Menderes olarak bırakmak hepimizin asli görevi olmalıdır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)