GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:16
Tarih:01.11.2023

RIDVAN UZ (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına 4'üncü maddeye dair görüşlerimi açıklamak üzere huzurlarınızdayım. Bu vesileyle Meclisimizi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Malum, cumhuriyetimizin 100'üncü yılı bu vesileyle cumhuriyetimizin 100'üncü yılını kutluyorum. Dolayısıyla, bu çağın Türk çağı olması dua ve temennisiyle de konuşmama başlamak istiyorum.

Tabii, konumuz afet, afetle ilgili üç ana arter var; birincisi, afetler öncesindeki risk analizleri yapıp buna hazırlanmak. İkincisi, afet aşamasında neler yapılacağına dair hazırlıklarımızı yapmak. üçüncüsü de afetlerin neticesinde ortaya çıkan sorumluluklarımızı yerine getirmek. Bununla ilgili Sayın Cumhurbaşkanımız 6 Şubat 2023 tarihinde Hatay ziyaretinde "Böylesi büyük felaketlere hazırlıklı olabilmek mümkün değildir." ifadesini kullanmıştır. Maalesef kullanmıştır, bu duvarı yükseltmiştir, bu bir acizliktir, bu oradaki halka haksızlıktır. Eğer biz afetlere hazır olamayacaksak neden iktidara talip oluyoruz diye sizlere sormak isteriz. Kaldı ki bütün dünyada bununla ilgili risk analizleri yapılıp afetlere hazır olunurken, bizlerin buna hazırlık yapmaması, afetlere ve zorluklara karşı cesurca hareket etmememiz de göz önünde bulundurmamız gereken bir husus. Yani burada anlatmak istediğimiz şey doktorun hastaya karşılığı yoktur, hastalığa karşılığı vardır. Bizler de burada, verdiğim örneklemede olduğu gibi, sizlere karşı değiliz; bunu defalarca söylemek isteriz ama sizlerin deprem zamanında buralarla ilgili almadığınız bütün tedbirler yüzünden sizlere karşı olduğumuzu ifade ediyoruz. Biz deprem olduğunda oraya üç gün müdahale edememenize karşıyız, biz deprem olduğunda işi bilmeyen arkadaşların, liyakatsiz kadroların, iş başına getirdiğinizde, Kızılay çadırlarını satmasına karşıyız. Biliyorsunuz, bunları hep beraber yaşadık. Zonguldak'tan bir ekip geldi, en az dört buçuk saat bekletildi ve müdahaleler gecikti. Bunların bizlere ders olması açısından da bir daha göz önünde bulundurulması ve bunları kabul etmemiz lazım. Üçüncü bir aşama da burada AFAD'ın bu işlerde geri kalması; uluslararası kurumlarla kıyaslanabilecek hâle gelmesi gerekirken AFAD'ın tam bir afet olduğunu da gördük.

Hatırlayacağınız üzere, daha önce burada, Maraş'ta Ebrar Sitesi'yle ilgili bir konuşma yapmıştık. Maraş depreminden çok öncesinde o zamanki İYİ Partinin İl Başkanı Maraş'ın meydanında, göbeğinde bir açıklama yapmıştı. Bütün bilim adamlarının öngörülerini ortaya koymuş ve orada söylemişti ki: "Büyük bir deprem geliyor, lütfen tedbir alın." Hem yerel iktidarı hem genel iktidarı uyarmıştı. Yani muhalefet sizi bu konuda uyardı, bilim adamları uyardı. Hatırlarsınız, bir şehri sel basacak, önce anons ediyorlar "Sel geliyor, kaçın; şehri terk edin." Şehri terk ediyorlar ama bir papaz terk etmiyor. Biraz sel yükselmeye başlayınca bir sandal geliyor "Papaz Efendi, sandala binmez misiniz; bakın, sel geldi artık." "Hayır, beni Allah kurtarır." diyor. Sonra, kilisenin en üstüne çıkıyor, su oraya kadar çıkmış, bir helikopter geliyor "Buyurun, binin." diyorlar "Yok, Allah beni kurtarır." diyor. Tabii, neticede ölüyor, öldükten sonra, meleklere -tabiri caizse- sarıyor, diyor ki: "Beni niye kurtarmadınız?" "Ya, mübarek papaz, anons yaptık duymadın, sandal gönderdik binmedin, helikopter yolladık çıkmadın; biz sana daha ne yapalım?" Biz de iktidara diyoruz ki: Muhalefet olarak uyardık, bilim adamları uyardı, bu afet bağıra bağıra geldi ve neticede siz buna önlem almadınız. Yine, dediğimiz gibi afet döneminde yapabilecekleriniz liyakatsiz kadrolar yüzünden yapılamadı. Peki, bugüne gelince, bugün bölgeden bir kız kardeşimiz beni aradı, dedi ki: "Ağabeyim burada uzman çavuştu, şehit oldu, eşi ve çocuğu rahmetli oldu ve Türk Bayrağı'na sarıldı, o bayrağı bile bana vermediler." Hadi şehitliğini kabul etmiyorlar, bari şehadetini kabul edin diyoruz.

Saygıyla Meclisimizi selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)