| Konu: | Saadet Partisi Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 01.11.2023 |
HEDEP GRUBU ADINA HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Sayın Genel Kurul; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Saadet Partisinin verdiği önerge üzerine HEDEP adına konuşma aldım, söz kuracağım.
Şimdi, burada, sağlıkta şiddet üzerinden ve hekim göçü üzerinden daha çok sözümü kurmayı düşünüyorum. Türk Tabipleri Birliğinden alınan iyi hâl belgesi sayılarının son on bir yılı çok önemli. 2012 yılında 36 hekim göç etmiş, 2013 yılında ise 66 hekim iyi hâl belgesi için başvurmuş ve -bunun dramatik bir artışı var, maalesef ki hızlı bir artış- 2023 yılında ise 2.285 rakamından bahsediyoruz. Burada önemli olan bir nokta 2015 ve 2016 yılları aslında. 2015 ve 2016 yıllarından sonra hekim göçü çok hızlı bir şekilde artmaya başlamış. Bu dönemin, 2015 yılının özellikle Kürt sorununda demokratik ve barışçıl çözüm olanaklarının terk edildiği, kısıtıldığı bir dönem olduğunu düşünebiliriz ve 2016 yılı da bildiğimiz gibi 15 Temmuz darbesi. Özgürlüklerin iyice kısıtlandığı, ülkedeki antidemokratik uygulamaların giderek arttığı bir dönem. Örtülü bir OHAL hâli sürekli olarak yaşanmakta, en basit hak talepleri, gösteri ve yürüyüş hakkı bile maalesef ki engellenmekte. Bunlar sadece iyi hâl belgesi alarak göç eden arkadaşlarımız. Bunun dışında, iyi hâl belgesi almadan göç eden arkadaşlarımız da var. O yüzden bu sayıların çok çok daha fazla olduğunu söylemek isterim. Biliyorsunuz, 2002 yılında sağlıkta dönüşüm politikalarıyla kamusal sağlık hizmetleri iyice terk edildi ve özel sektöre özellikle yatırım yapılmaya başlandı, parayla bir sağlık hizmeti sunumu daha ön plana alındı ve bunun sağlık emekçilerinde ve toplumsal sağlık anlamında bir güvenin azalmasında ve sağlık hizmeti sunumunda bir memnuniyetsizliğe neden olduğunu söylemek gerekiyor.
Hekim göçünün en önemli nedenleri şunlar: Ağır çalışma koşulları ve şiddet, düşük ücretler, liyakatsiz yöneticiler, mobbing, ülkedeki antidemokratik uygulamalar, özgürlüklerin kısıtlanması, baskı altına alınması, hukuka güvenin azalması ve benzeri gibi duruyor.
Şimdi, Türkiye'de günde 80'den fazla şiddet vakası sağlık alanında yaşanmakta. Her 4 sağlık emekçisinden 1'inin fiziksel şiddete, her 10 sağlık emekçisinden 7'sinin ise psikolojik sözel şiddete maruz kaldığı görülmekte, bunların yarısı bile şu anda bildirilmiyor.
Şiddetin yanı sıra, Sağlıkta Dönüşüm Programı sonucu çalışma koşullarının ağırlaşması hekimlerde tükenmişliğe neden olmuş durumda. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 26 Aralık 2017'den 2020 yılına kadar üç yılda 413 sağlık çalışanı intihar etmiş; bunların 24'ü hekim, 162'si hemşire, 227'si ise diğer sağlık çalışanlarından oluşmakta.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Evet, lütfen sözlerinizi tamamlayın.
HEVAL BOZDAĞ (Devamla) - Hasta ve yakınlarının şiddetinin yanı sıra, yetersiz fiziki koşullar ve donanım eksikliği, performans ve ciro baskısı, muayene sürelerinin kısıtlanması, kanun hükmünde kararnamelerin baskısı, güvencesiz çalışma, sağlık hizmetlerindeki taşeronlaşma, malzeme ve ilaç tedarikinde yaşanan sıkıntılar, yapılamayan ameliyatlar ve daha birçok sorun psikolojik şiddet biçimi olarak sağlık alanında yansımakta. Her zaman söylediğimizi tekrarlıyoruz: Sağlık hakkı, kamu eliyle eşit, ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir ve ana dilinde olmak zorunda. Sağlık politikalarına toplum katılımı sağlanmalı, emek meslek örgütlerinin görüşleri esas alınmalıdır. Bu önergenin önemini belirtir, desteklediğimizi söylemek isterim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HEDEP ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)