Konu: | Profesör Doktor Ergun Özbudun'un vefatına, İsrail'in saldırılarına dünyanın "Dur!" demesi gerektiğine, Genel Kurul gündemindeki 53 sıra sayılı Kanun Teklifi'ne, yeni anayasaya ve Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş'ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 16 |
Tarih: | 01.11.2023 |
ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin değerli anayasa hukukçularından Sayın Ergun Özbudun Hocamıza Allah'tan rahmet diliyorum. Ülkemizde hem anayasa çalışmaları sürecinde ki partimizin anayasa çalışmalarına da katkıda bulunmuş değerli bir hukuk insanı. Vefatından duyduğum teessürü ifade ederek başsağlığı diliyorum. Yine, değerli eşi Antalya Milletvekilimiz Sayın Serap Yazıcı Özbudun başta olmak üzere ailesine de yine başsağlığı ve sabır dileklerimi iletiyorum. Allah rahmet eylesin.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine İsrail, vahşetine, saldırılarına çok yoğun bir şekilde devam ediyor. Dünya sessiz kaldıkça, âdeta destek verdikçe Birleşmiş Milletler, Avrupa, Amerika bazı yetkilileri, İsrail vahşetini sınır tanımaksızın sürdürüyor. Ve yine son olarak da dün Cibaliye mülteci kampını bombalayarak yine bir savaş suçu işlemiştir İsrail. İsrail'in hukuk tanımamasına, bir soykırım yapmasına, dünyanın gözü önünde sivilleri, çocukları, kadınları, hastaneleri, kiliseleri, ibadet yerlerini hedef alan bu saldırılarına dünyanın artık "Dur." demesi lazım.
Bakın, rahmetli Aliya İzzetbegoviç'in söylediği söz hep hafızamızdadır. "Biz Batı'ya giderken başımız önümüzde gitmiyoruz çünkü hiçbir kiliseyi bombalamadık; hiçbir sivile, hiçbir kadına, hiçbir çocuğa saldırıda bulunmadık ama onlar bunu yaptılar, Batı adına yaptılar, Batı medeniyeti adına yaptılar ama biz başımız dimdik gidiyoruz." diye söylemişti. Bugün bunlar yaşanıyor ama buna sessiz kalan tek dişi kalmış medeniyet de yıkılmaya mahkûmdur, insanlık önünde başı eğik gezecektir.
Bugün, vicdanı olan herkesin daha güçlü bir şekilde sesini yükseltmesi, bu soykırıma, savaş suçuna karşı mücadele etmesi elzemdir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın her platformda, Dışişleri Bakanlığımızın ve yetkililerimizin her platformda dile getirdiği garantörlük, insani yardım koridorunun derhâl açılması konusundaki taleplerimizin kabul edilmesi insanlık adına gerekmektedir. Filistin, asırlar boyu Osmanlı adalet anlayışıyla barış içerisinde, Müslüman, Yahudi, Hristiyanların barış içinde yaşadığı özgür bir yer idi ama burada, ötekisini ortadan kaldırmaya yönelik hamlelerle bir anlayışın ülkemize, Orta Doğu'ya, bölgeye getirmiş olduğu sıkıntıyı hep beraber görmekteyiz. Tek çare, 1947'den beri yapılan işgale son vermek ve Kudüs'ün başkent olduğu 2 bağımsız devletin bir an önce kurulması gerekmektedir.
Burada emperyalist anlayışla "Biz güçlüyüz, o yüzden haklıyız." anlayışı asla kabul edilemez. Tarih boyunca, elli altmış yıllık yaşadığımız bu süreç tarih açısından bir nokta değerindedir ama tarih şunu görecektir ki emperyalistler mazlum halkın karşısında yenilmeye, mutlaka ama mutlaka yenilmeye mahkûmdur; mazlumlar zalimleri diz çöktürecektir. Küresel sistem adalet vermekten uzaktır. Birleşmiş Milletlerin aldığı onlarca karar, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi neden Filistin için işlemiyor, neden oradaki çocuklar için işlemiyor, neden siviller için işlemiyor? Ve kimden gelirse gelsin, sivillere yönelik her saldırıyı da kınıyoruz, dinine bakmadan, kimliğine bakmadan biz bu kınamayı yapıyoruz; hiçbir şekilde siviller, çocuklar öldürülemez. Bu coğrafya hangi dinden olursa olsun mazlum olan herkese, Yahudi'sinden Ezidi'sine varıncaya kadar bu topraklar her zaman kucak açmıştır. Bizim anlayışımız, zalimin dinine bakılmaz, mazlumun kimliğine, dinine, diline asla bakılmaz. Türkiye, yine, yeni ve adil bir dünyanın kurulması için öncülük yapmaya, sesini yükseltmeye devam edecektir. İnanıyorum ki hep birlikte 85 milyon Türkiye olarak insanlığın sesi olmaya, adil bir dünyayı kurmaya devam edeceğiz ama bu bozuk düzen, küresel adaletsizlik daha fazla gitmez ve dünyanın her yerinde mazlum insanlar zalimlere karşı galip gelecektir, yine zalimler yok olmaya mahkûm olacaktır diyorum. Filistin'i, Gazze'yi, bütün mazlumları buradan Gazi Meclisimizden selamlıyoruz, onların yanında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün başlayacağımız kanun özellikle kentsel dönüşüm anlamında ülkemize çok önemli yenilikler getiren bir çalışma. Özellikle 6 Şubat depreminde ve diğer depremlerde, İzmir, Elâzığ depreminde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gül, lütfen tamamlayalım.
ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Özellikle afetlere dirençli şehirler anlamında çok önemli çalışmalarımızı sürdüreceğiz. İstanbul'umuz başta olmak üzere kentsel dönüşüm konusunda gerekli olan tüm adımları, çalışmalarımızı yapacağımız çok önemli bir düzenleme Meclisimizin takdirine sunulacak. "Önce insan hayatı" diyerek çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Yaşam hakkı her şeyin başında ve bu çerçevede Gazi Meclisimizde, bu dönemde imar hukukunu anayasal düzeye çıkarmayı vadettik. Bu konuda da ortak bir şekilde gelin, imar hukukunu anayasal düzeye çıkaralım, Anayasa'ya imar affı yapılamayacağına ilişkin düzenlemeyi hep beraber getirelim ve bunu bir anayasal düzenleme olarak anayasal bir norm hâline getirelim. Bu konuda da yeni anayasa çağrımızı yineliyoruz. Türkiye'nin anayasa ihtiyacı ortadadır. Bunu da hep birlikte yerine getirmemiz bir ortak sorumluluğumuzdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gül, lütfen tamamlayalım.
ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Tamamlıyorum Başkanım.
Sayın Başkanım, son olarak, burada "cezaevinde annesiyle Kürtçe konuşamadığı" şeklinde bir ifade geçti. Cezaevinde ya da mahkemede "bilinmeyen dil" olarak tanımlanan bu anlayışa AK PARTİ hükûmetleri son vermiştir; AK PARTİ, Türkiye'de ret, inkâr, asimilasyon politikalarına son vermiştir. Bu ülkede binlerce yıl beraber halayını çektiğimiz, ninnisini söylediğimiz Kürtçeyi kimse bilinmeyen dil olarak kabul edemez dedik, "Bu bizim ortak değerimiz." anlayışını AK PARTİ hükûmetleri Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ortaya koymuştur. Bugün, diliyle, kültürüyle yasaklanan, reddedilen, inkâr edilen, asimile edilmeye çalışılan bütün anlayışları hükûmetlerimiz elinin tersiyle itmiştir; şarkısı yasaklanan, kitapları yasaklanan bütün anlayışı reddetmiştir. Bugün, Ahmed-i Hani, Fakiye Teyran devletin kendi yayınlarında basılmış, vatandaşlarımızın hizmetine sunulmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gül, lütfen tamamlayalım, yeni bir uzatmaya izin vermeyelim.
ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Tamamlıyorum.
Bu anlamda, beraber şarkısını söylediğimiz diller Allah'ın ayetleridir. Dolayısıyla, bu ülkede, bu coğrafyada Türk'üyle Kürt'üyle Arap'ıyla, Sünni'siyle Alevi'siyle bin yıldır nasıl kardeşçe yaşadıysak, kıyamete kadar kültürümüzle, dilimizle bunları zenginlik olarak görüp kardeşçe yaşamaya devam edeceğiz. Hükûmetimizin özgürlük anlayışı budur, daha da çıtayı yükselteceğiz diyorum, Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)