GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: On İkinci Kalkınma Planının (2024-2028) Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:14
Tarih:30.10.2023

MUHAMMED ALİ FATİH ERBAKAN (İstanbul) - Sayın Başkanı, Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyetin 100'üncü yıl dönümünü kutluyorum, daha nice yüzyıllara temennisinde bulunuyorum.

Burada, Yeniden Refah Partimizin bugün müzakere edilen On İkinci Kalkınma Planı'yla, son derece önemli gördüğümüz orta vadeli programla ve Hükûmetin genel olarak ekonomiyle ilgili hedefleri ve bizlere vermiş olduğu verilerle ilgili görüşlerimizi ifade etmek istiyorum.

Öncelikle bütçe açığıyla başlamak istiyorum. Bütçe açığı, son derece önemsediğimiz bir veri; 2022 yılında 142 milyar olan bütçe açığının 2024 yılında -iki sene içerisinde- 2 trilyon 652 milyar liraya yükseleceğini görüyoruz. 2022 yılında bütçenin sadece yüzde 4,8'i olan bütçe açığı 2024'te yüzde 24 oranına geliyor. Bu bir borçlanma demektir, yeniden borçlanma demektir.

Faiz önemli bir veri; 2022 yılında 325 milyar lira olan faiz harcamaları 2026 yılında 2 trilyon 321 milyar liraya fırlamaktadır. Bütçe açığından, borçlanmadan kurtulmadan faiz ödemesinden kurtulmamız da mümkün değildir. Orta vadeli programa göre önümüzdeki üç senede 5 trilyon 431 milyar lirayı faize ödeyeceğiz, dolar karşılığı 125 milyar dolara geliyor. Bu meblağ yatırıma, üretime, teknolojiye aktarılsa neler yapılabileceğini sizler de hayal edebilirsiniz. Ayrıca, faizlerin artırılması yerli ve yabancı yatırımcıyı yatırım ve üretim yerine mevduat faizine yöneltecek, yükselen kredi maliyetleri de nihai ürüne yansıtılıp vatandaşa ödetilecektir.

Devlet varlıklarının satışı hızlı bir şekilde devam ediyor. 2023 yılında 12 milyar lira olan özelleştirmenin 2026 yılında 3 katına yani 35 milyar liraya çıkacağı ifade ediliyor.

Vergi yükü artıyor; 2022'de 2,38 trilyon lira olan vergi 2023'te 4,32 trilyon liraya, 2026'da 11,47 trilyon lira seviyesine fırlıyor. 2022 yılında millî gelire vergilerin oranı yüzde 15,9 iken üç sene içinde bu oran yüzde 18,2'ye çıkıyor. Bu yüzde 3'lük artış nedeniyle 3 trilyon 836 milyar lira fazladan vergi toplanacak "Deprem dolayısıyla bunlar toplanıyor." deniyor ancak depremin maliyetinin 3 trilyon lira mertebesinde olduğu ifade edildiğinde 836 milyar lira yani yaklaşık 1 trilyon lira fazladan vergi toplanması manasına geliyor. Bu arada bir önceki orta vadeli programda tahmin edilen vergi gelirleri yeni orta vadeli programda 2'yle çarpılmış durumdadır. Yine, önemli bir konu 2022 yılında toplanan vergilerin yüzde 13,6'sı faize giderken 2026 yılında vergilerin yüzde 20,2'si faize gitmektedir yani vatandaşa hizmet adına kullanılması gereken vergi gelirlerinin maalesef faize giderek artan oranda yatırıldığını görmekteyiz. Tabii, 2026 yılında enflasyonun yüzde 8,5'a düşürüleceği ifade ediliyor ancak aynı anda dolar kurunun 2026'da 24 liradan 48 liraya çıkacağı ifade ediliyor. Bu kadar dolara bağımlı, ithalata bağımlı bir ekonomide bir yandan dolar 2 misli değerlenirken bir yandan enflasyon nasıl sekizde 1'ine düşecek? Yine dış ticaret açığı; Türkiye ekonomisinin en önemli sorunu olan dış ticaret açığıyla ilgili 2024, 2025 yıllarında yaklaşık 105 milyar dolar seviyesinde olan dış ticaret açığının 2026 yılında azalmak bir yana 112 milyar dolar seviyesine çıkacağı ifade ediliyor.

Özetle, önümüzdeki üç senede borçlanma, yüksek borç faizi, vergi artışı ve devlet varlıklarının satışı ekonomisinin uygulaması devam edecek gözüküyor. İşsizlikle ilgili; üç yılın sonunda yüzde 10,3'ten yüzde 9,3'e işsizliğin düşürüleceği ifade ediliyor ki -üzülerek ifade ediyorum- bu da devede kulak mertebesinde bir durumdur.

Tabii, Hükûmet bütçesinde bir tasarruf olmadığını da ifade etmek isterim. 2024'te enflasyon yüzde 33 ancak merkezî yönetim bütçesi enflasyonun 2 katı oranında, yüzde 62 artırılarak 2,65 trilyon liraya çıkıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Erbakan, lütfen tamamlayalım.

MUHAMMED ALİ FATİH ERBAKAN (Devamla) - Bizler Yeniden Refah Partisi olarak, Hükûmete bu borca, faize ve vergilere dayalı ekonomi politikası yerine adil bir ekonomi modeline bir an önce geçilmesi çağrısında bulunuyor ve milletimize nefes aldıracak önerilerimizi şu şekilde sıralıyoruz: Kamuda tasarrufa gidilerek israfın mutlaka önlenmesi, merkezî ve yerel yönetim bütçelerinde denk bütçenin yapılarak yeni borçlanmalara son verilmesi, yeni borçlanma yapmayarak kamunun faiz yükünün yıllar itibarıyla azaltılması, 54'üncü Hükûmette büyük bir başarıyla uygulanan Kamu-Tek hesabına yeniden geçilerek faizden kurtulunması, millî kaynak paketleri önerilerimizin hayata geçirilip borçsuz, zamsız, vergisiz kaynak üretilerek bu kaynakla da dar gelirli milyonların alım gücünün, refah seviyesinin artırılması, yüzde 70'i geniş halk kesimlerinden toplanan dolaylı vergilere dayalı mevcut vergi sistemi yerine adil bir vergi sistemine geçilmesi, ihracat hacminin artırılması için Avrupa pazarlarına ek olarak D8 pazarının canlandırılması, tarım ve hayvancılığın desteklenmesi, tarımsal üretimin maliyetlerinin düşürülmesi, katma değeri yüksek olan ürün üretimlerinin ve ihracatının artırılması...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Erbakan, lütfen tamamlayalım.

MUHAMMED ALİ FATİH ERBAKAN (Devamla) - ...yüzde 80 oranında ithalata bağımlı yerli üretim yapısının terk edilmesi, üretim, istihdam ve ihracata dayalı, özellikle de katma değerli üretime ve ihracata dayalı bir ekonomi modeline geçilmesi ve yine faiz belasından kurtulmak istiyorsak denk bütçe ve Kamu-Tek uygulamasıyla kamunun borçlanmasının önlenmesi, vatandaşın alım gücünün artırılarak vatandaşın borçlanmasının önüne geçilmesi, faizsiz kredi ve teşviklerle de özel sektörün faizli borçlanmasının mutlaka önüne geçilmesi gereklidir. Bu önerilerimizin dikkate alınması ümidiyle Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkürler ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)