GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Diyarbakır'ın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:9
Tarih:18.10.2023

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Diyarbakır'ın sorunlarıyla ilgili söz almıştım ama coğrafyamız maalesef bir savaş coğrafyası; yanı başımızda, Filistin'de, Gazze'de savaş suçu diyemeyeceğim ama daha ağır suçlar işleniyor; insanlık suçu, hatta soykırıma doğru giden suçlar işleniyor uluslararası hukuk bakımından. Maalesef bütün dünya bunlara sessiz, uluslararası mekanizmalar bunlara sessiz. Uluslararası Ceza Mahkemesinin statüsüne tabi olmayan bir İsrail var aynı zamanda. Bu statüye tabi olmadığı için bu insanlığa karşı suçları takip etmek de onlar açısından mümkün değil. Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin harekete geçireceği mekanizmalar var bu insanlık suçlarına karşı ancak sonuçta bu dünya düzeni İsrail Devleti'nin bu suçlarını araştırmaya ve onlara bir yaptırım uygulamaya maalesef uygun değil. O nedenle, yurttaşların, insanların ve dünya toplumunun vicdanının bu noktada harekete geçmesi lazım. Biliyoruz ki İsrail de İsrail toplumu, İsrail yurttaşları da Netanyahu'nun yürüttüğü, İsrail Hükûmetinin yürüttüğü bu insanlık suçlarına önemli bir karşı koyuş içindeler. Bizlere düşen görev de toplumun vicdanını bu konuda ortaklaştırmak ve savaşa karşı her yerde ve her zaman barışı savunmak olmalıdır.

Evet, Diyarbakır Milletvekili olarak Diyarbakır'ın sorunlarıyla ilgili söz almıştım. Değerli dostlarım, tabii, bu ortamda bu sorunları konuşmak da gerçekten zor ama yurttaşlarımız bizleri izliyor, hayat da bir açıdan devam ediyor. Diyarbakır Milletvekili olarak her gittiğimde, Diyarbakır'da her olduğumda çok derin sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu görüyorum. Sonuçta Diyarbakır yedi yıldır seçilmiş belediye başkanlarıyla ve yerel yöneticilerle yönetilmiyor. Diyarbakır'ın gelenek olarak güçlü bir sivil toplumu var fakat sivil toplum ile devlet kurumları arasında öteden beri geliştirilmeyen, normal olmayan ilişkiler var. Dolayısıyla Diyarbakır halkının, seçilmişlerinin veya sivil toplumunun Hükûmete, devlet kurumlarına ulaşması ve bu sorunlar konusunda ortaklaşarak bir çözüm araması da bu ortamda mümkün değil.

Kısaca başlıklarını söyleyeceğim: Diyarbakır'da deprem oldu, evet, etkisi az oldu ama 400'den fazla yurttaşımız öldü, 6 binden fazla bina ağır hasar gördü ve şu ana kadar bunlardan sadece 180'i yıkılmış durumda, diğerleri bir şekilde bekletiliyor ve yurttaşlarımızın konut sorunu var. Memleketim olan Kulp ile Lice arasında Sarım Çayı var; dünyanın en önemli değerlerinden bir tanesi Sarım Çayı havzası ve vadisi. Yeni bir HES planlanıyor, bu HES bütün o coğrafyayı yeniden bozacak, dengeleri değiştirecek bir konumda. Bundan vazgeçilmesi gerekiyor, bunu ileriki günlerde de gündem yapacağız. Bitmeyen Silvan Barajı var, Diyarbakır Ovası'nın sulanması açısından. GAP projesinin en önemli ayağı olan sulama kanalları meselesi var; maalesef, bugüne kadar bitirilemedi, enerji ayağı bitirilmesine rağmen sulama ayağı bitirilemedi. Diyarbakır'da yine otoban meselesi var yani, maalesef, Diyarbakır bu Hükûmet tarafından terk edilmiş bir siyasi merkez olduğu için Urfa'ya kadar gelen otoban Diyarbakır'a kadar projelendirilmedi. Diyarbakır tarihî bir kent; bölgenin siyasi merkezi, bölgenin kültürel merkezi, aynı zamanda sanayi merkezi, ticaret merkezi ve bütün Türkiye'nin, bütün bölgenin, bütün o coğrafyanın gözü Diyarbakır'da. Dolayısıyla, bu otoban projesinin mutlaka hayata geçirilmesi lazım. Hızlı demir yolu projesi Sivas'a kadar projelendirildi ama Sivas ile Malatya arasında, Malatya ile Diyarbakır arasında bir proje bugüne kadar yapılmadı. Diyarbakır'ın Ankara'ya ve İstanbul'a entegrasyonu bakımından da bu hızlı tren projesinin devreye girmesi lazım.

Organize sanayi bölgeleriyle ilgili çok ağır sorunlar var, çözülemeyen sorunlar var, organize sanayi bölgesi yöneticilerinin aktardığı sorunlar var ama maalesef bu sorunlar Hükûmet tarafından karşılık bulmuyor ve çözümü de neredeyse imkânsız noktaya gelmiş durumda. Şehir merkezinde kalan küçük sanayi siteleri var; 1, 2, ve 3'üncü Sanayi Siteleri var; tam şehir merkezinde kalmışlar, bunların daha yakın merkezlere taşınması var, bununla ilgili sorunlar var ama bu konuda da sivil toplumla ortaklaşarak yapılmış işler yok.

Tabii, uyuşturucu meselesi var, işsizlik meselesi var, bütün Türkiye'nin ortak konusu olan bu meseleler de var ama maalesef bunları atanmış kayyum yerel yöneticileri nezdinde konuşmak, gidermek, tartışmak mümkün değil; bunlarda, bu sorunlar konusunda ortaklaşılması lazım.

Ben, Diyarbakır'ın bu sorunlarının bu kürsüde sözcüsü olmaya...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu, buyurun, devam edin, toparlayalım lütfen.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Değerli hemşehrilerim, bizi izleyen değerli yurttaşlar, değerli milletvekilleri; yıllardan sonra Diyarbakır'dan seçilmiş bir milletvekili olarak bu sorunların burada tartışılması, Hükûmet nezdinde, devlet nezdinde, yerel yöneticiler nezdinde giderilmesi noktasında, ortaklaşılması noktasında, ortak akılla giderilmesi noktasında çaba içerisinde olacağım.

Atladığım bir konu var: Sur, sonuçta bir dünya mirası aynı zamanda, yedi, sekiz yıl önce büyük bir yıkıma sahne oldu. O zamanlar burada sesimize kimse kulak vermedi, sivil toplumla, yerel dinamiklerle ortaklaşa projeler geliştirilemedi ve maalesef Sur, tarihî bağlamından, kültüründen koparılarak başka bir noktaya taşındı ve oradaki yurttaşlarımız mağdur edildi, konutları ellerinden alındı ve yeni konutlar verilmedi. Her gittiğimizde bize bu sorunları aktarıyorlar, burada bunları konuşmaya ve tartışmaya devam edeceğiz.

Hepinize tekrar saygılarımı sunuyorum.

İnsanlık suçlarının olmadığı bir dünya için hep birlikte çalışacağız.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)