| Konu: | Saadet Partisi Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 8 |
| Tarih: | 17.10.2023 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SEMA SİLKİN ÜN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizdeki uyuşturucu sorunu, mücadelesinde eksikliklerin tespiti ve giderilmesi konusunda vermiş olduğumuz Meclis araştırması önergesi hakkında Saadet ve Gelecek Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.
Neden bu konuya daha fazla dikkat çekmemiz gerektiğini sizlere birazdan adım adım anlatmaya gayret edeceğim. Ülkemizde uyuşturucuya başlama yaşı 8'e kadar düşmüş, ortalama kullanma yaşı 21,2 olmuştur. Bağımlıların yüzde 82'si 20-35 yaş arası gençlerimiz ve uyuşturucudan hayatını kaybedenlerin yüzde 90'ını 35 yaş altı gençlerimiz oluşturmaktadır. Dünya Sağlık Örgütüne göre sentetik uyuşturucuya bağlı ölümlerin en fazla yaşandığı ülke durumundayız. Ceza infaz kurumlarındaki 300 bin kişiden 100 bini yani 3 kişiden 1'i uyuşturucu madde bağlantılı suçlardan tutuklu ve hükümlülerden oluşmakta. Cinayetlerin yüzde 60'ı, saldırıların yüzde 40'ı, tecavüzlerin yüzde 33'ü alkol ve madde bağımlılığıyla alakalı suçlardan cezaevlerinde. Kadına şiddet konusu ile uyuşturucu bağlantısı ayrıca değerlendirmeye açık bir konudur. "Uyuşturucu ticareti" ve "devlet bağlantılı aktörler" suç kategorisinin de içinde yer aldığı Küresel Organize Suç Endeksi'ne göre ülkemiz dünyada 14'üncü, Avrupa'da 1'inci sıraya gelmiş durumda. Ülkemiz, maalesef, Asya kökenli eroin, esrar, sentetik uyuşturucunun Avrupa'ya transferinde transit ve hedef ülke konumunda, Güney Amerika kökenli kokain ticaretinin dağıtım merkezlerinden olma durumuna gelmiş durumda. Son yedi yılda ülkemizdeki metamfetaminin tüketimi 30 kat artmış. Birleşmiş Milletler Uluslararası Uyuşturucu ve Suç Ofisi tarafından yapılan atık su analiz raporlarında esrar kullanımında İstanbul dünya 2'ncisi maalesef. Adli Tıp Enstitüsünün kanalizasyon atıklarından aldığı numune sonuçları dehşet tablosunu ortaya koyuyor. Stockholm'de 25,3; Berlin'de 8,1 miligram çıkan metamfetamin İstanbul'da 120 miligram çıkıyor. Birleşmiş Milletler raporuna göre Türkiye'de kokain yakalama miktarı 7 kat artmış. Dünyada geçerli olan bir hesap yöntemine göre, yakalanan yakalanmayanın her zaman yüzde 20'sidir.
Değerli milletvekilleri, bu özet verilerden sonra "Acaba tehlikenin farkında mıyız?" diye kendimize sormamız gerekiyor. Türkiye bu alarm veren duruma nasıl geldi? Bunda kimlerin sorumluluğu var? Kendi şehrim Denizli dâhil olmak üzere, aileler çocuklarını uyuşturucu satışı yapıldığı korkusuyla oyun parklarına gönderemediklerini söylüyorlar yani sadece eğlence muhitlerinin, kurtarılmış bölgelerin, köhne sokakların sorunu değil; çocuk oyun parklarına kadar yayılmış gündelik yaşam alanlarındaki bir sorundan bahsediyoruz.
Şimdi bu kürsüden başta yetkililere olmak üzere açık bir şekilde soruyorum: Gençleri zehirleyen bu suç örgütlerine devlet eliyle yol verenler olmuş mudur? Bu sorunun cevabı mutlaka aranmalıdır. Topyekûn bir seferberlik gerekliliği ortadayken uyuşturucuyla mücadele ettiği söylenen kurumlar neden tek çatı altında toplanmamaktadır?" Eğer "Gerekli çalışmalar yapılıyor." deniyorsa neden uzun bir dönemdir veriler şeffaflıkla açıklanmıyor da uluslararası kuruluşlardan veri takip edilmek zorunda kalınıyor?
Şimdi daha acı birkaç soruyu daha gündeminize getirmek istiyorum: Eski İçişleri Bakanının "Bacaklarının kırılması talimatını verdim." dediği kişiler torbacılar mıydı yoksa baronlar mı? Baronlarla mücadele edeceğini söylemişti; kaç baron şu an cezaevinde, kaçı yakalanıp tutuklandı, acaba kaçı infaz yasasından faydalandı, salındı mı salınmadı mı, yurt dışına kaçanlar oldu mu olmadı mı? Bu soruları soruyorum çünkü daha bir gün önce İstanbul Anadolu Başsavcısı İsmail Uçar HSK'ye ilettiği yazısında uyuşturucu ve yağma suçlamasıyla başlatılan 11 soruşturmada şüphelilerin usulsüz şekilde tahliye edildiğini ifade etti. Maserati'li bir polis olayı vardı, hani eşi pişkince kamuoyuyla dalga geçer gibi açıklamalar yapmıştı. Bu hadise münferit olmayacağına göre bu ağın güvenlik bürokrasisi içindeki etkin unsurları deşifre edildi mi, kamuoyu bunların bilgisine ne zaman ulaşacak? Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, bu işin içindeki mafyatik yapılanmalar, devlet aygıtının içine sızmış devlet görüntüsündeki çeteler olmadan hareket edemez. Yeni İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya'nın bu konudaki çabalarını takdir etmekle birlikte, gelir gelmez bazı operasyonlar başlatması ve bunların içinde yakın geçmişin Emniyet sorumlularının olması bize açıkça geçmiş dönemde ülkemizde yayılan bu trafikten bunların da sorumlu olduklarının işaretini vermiyor mu? Yeni Bakanın büyük harflerle ifade ettiği mücadelesi, kendini içinde bulduğu, baronların cirit attığı, uyuşturucu trafiğinin çeteler eliyle palazlandırıldığı bataklığın itirafı değilse nedir? Sayın Bakanın haklı bir motivasyonla bu mücadeleyi icraatlarının en başına alması konusunda desteğimizi bir kez daha buradan vurgulamak isterim. Yeter ki bu operasyonları gerçek manada suçluların kökünün kazınması için sonuna kadar götürsün, yeter ki ucu kime dokunursa dokunsun bu mücadeleden vazgeçmesin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
SEMA SİLKİN ÜN (Devamla) - Yeter ki evlatlarımızı hayattan koparan, annelerimizin ciğerini yakan bu illetin sınırlarımızdan kontrolsüzce geçme utancını bu millete bir daha yaşatmasın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)