| Konu: | YABANCILAR VE ULUSLARARASI KORUMA KANUNU (S.S.:310) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 81 |
| Tarih: | 21.03.2013 |
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı'nı görüşmek üzere toplandık, Meclisin gündemi bu. Ancak, bizim için bugün, hakikaten bu gündemin de önüne geçen olaylar ülkemizde yaşandığından, bu maddeyle ilgili değil, ben de ülkemizdeki bugünkü olayları değerlendirmek üzere huzurunuzdayım. Bu vesileyle hepinizi tekrar saygılarımla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, biraz evvel bir sayın grup başkan vekili burada dedi ki: "İşte, siz kanın akmasını istiyor musunuz? Analar ağlasın mı, bunu mu istiyorsunuz?"
Değerli milletvekilleri, elbette ki hiç kimse, kanın akmasını ve anaların gözyaşının dinmesini istememezlik yapmaz ancak şöyle bir şey var: Biliyorsunuz, geçen 18 Martta "Çanakkale Zaferi" diye kutladığımız, binlerce şehidimizin olduğu bir zafer var. Orada da insanlar kanın akmasını istemiyordu ama öyle bir mecburiyet var ki, vatanın müdafaası mecburiyeti söz konusuysa eğer, elbette ki o zaman kanın hesabını -bizim düşüncemize göre- bu milletin fedakârlığını hiçbir zaman aklın gerisine koyamayız. Bunu bu anlamda değerlendirenler, ancak bunun ne olduğunu anlayabilirler yoksa bu ülkenin bölünmesine göz yumanlar, bu ülkenin parçalanmasına göz yumacak olanlar bunu anlayamazlar; onun için bunu anaların gözyaşı ya da işte, kanın akmaması olarak değerlendirirler yoksa kimse kan emici değil, vampir değil bu ülkede. O bakımdan, bunu öncelikle vurgulamak istedim.
Değerli milletvekilleri, bu bölünme ve yıkım sürecinin, çözüm ve birlik ve beraberlik süreci olduğunu söyleyerek milletin aklı ve hafızasıyla oynanmak isteniyor âdeta. Türkiye Cumhuriyeti devletinin yıllarca mücadele ettiği ve dünyada birçok ülke tarafından terör örgütü olarak tanınmış bir örgütle ülkenin bölünme projesini konuşarak sözde bir sorunu çözmeye çalışmak demek, o terör örgütüne teslim olmak demektir. Madem bölünmeyi konuşmuyorsunuz, bu terör örgütü bunca askerimizi ve insanımızı niçin öldürdü, bundan dolayı hiçbir suçu yok mu? Terör örgütü bu isteklerinden vaz mı geçti yoksa hidayete mi erdi? Hidayete erdiyse, geçmişte şehit ettiği askerlerimizin, öldürdüğü insanlarımızın kanları ellerinde olan bu canilerin, Türkiye Cumhuriyeti'ne, Türk devletine karşı işlediği suçlar ne olacak? Bu devlete karşı suç işleyen ve dağa çıkan herkesin bu devletle pazarlık etme hakkı mı var da biz bunları bilmiyoruz? Özellikleri ne bunların? Hiç kimseye tanınmayan? Hiç kimseyi kandırmayın, bu çapulcuların mitinglerinde açtıkları "Öcalan'a özgürlük, güneydoğuya statü" pazarlıkları yapılıyor. Sayın Başbakan AKP milletvekillerinin iradelerinin kendi elinde olduğunu biliyor ve sizin adınıza her türlü pazarlığı yapıyor. Burada konuşan ve oturan sayın AKP milletvekilleri bunun adının "süreç" olduğu dışında içeriği ile ilgili hiçbir şey bilmiyorlar. Neyi savunduğunuzu bile bilmiyorsunuz. Yazıklar olsun!
Değerli milletvekilleri, otuz yıllık bu mücadelede, sayenizde, Türkiye Cumhuriyeti devletini bir terör örgütüne teslim ettiniz.
Değerli arkadaşlar, bu, bir çocuk oyuncağı değil. Bugün ülkemizin bölünme sürecini somutlaştırmak için yapılan tören ve eylemleri hep birlikte ibretle izliyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu millete son sözü söyletmeyin lütfen. Bu millet bu ülkeyi yolda, sokakta bulmadı, canı, malı pahasına binlerce şehit vererek -biraz evvel ifade ettiğimiz gibi- kazanmıştır. Bu kadar ucuza bu ülkeyi bölemezsiniz, böldürmeyiz, buna müsaade etmeyiz, şehitlerimizin kanını bu kadar kolay yerde bırakmayız, bize haklarını helal etmezler sonra.
Değerli milletvekilleri, bu duygu ve düşüncelerle bunu tekrar hafızalarınızdan geçirmenizi ve tekrar kendinizi düşünerek bir değerlendirme yapmanızı diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)