| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sierra Leone Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığı ile Vergiden Kaçınmaya Engel Olma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 4 |
| Tarih: | 05.10.2023 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün size dünyanın en güzel yerlerinden biri olan Marmara Adası'ndan bahsedeceğim. Aslında bu sevimli adadan bahsederken de bir Türkiye resmi çizeceğim.
Bu güzel adada ilçe merkezi ve mahalleriyle beraber yaklaşık 10 bin vatandaşımız yaşıyor. Yazları özellikle yerli turizm için bir cazibe merkezi oluyor ve nüfus neredeyse 10 kat artıyor. Yanı sıra burada yaşayanlar zeytincilik ve balıkçılıkla geçiniyorlar. Adanın kuzeyinde ise eskiden belde olan Saraylar Mahallesi var ve burada 2.300 kişi yaşıyor. Bu rakamları neden verdiğimi biraz sonra daha detaylı izah edeceğim.
Saraylar'da çok zengin mermer yatakları var ve dolayısıyla mermer ocakları ve fabrikalar var; son aldığım rakam 76'ydı. Buradan ciddi bir ihracat yapılıyor ve Türk ekonomisine önemli katkılar sağlanıyor. Birkaç yıl önce adadaki mermer fabrikalarından bir tanesi bir Suriyeli tarafından satın alındı. Bu işlem tamamen legaldi ve satın alan kişinin oturumu vardı fakat bir süre sonra satın alan bu Suriyeli, fabrikasında Türkleri değil ülkeye yasa dışı gelmiş olan kaçak Suriyelileri çalıştırmaya başladı. Çalışanların hiçbirinin sosyal güvencesi yok, sigortası yok ve hepsi çok ucuza çalıştırılıyorlar. Tabii, bunu gören başka işletme sahipleri de yine aynı yolu tercih ettiler ve kaçak Suriyelileri çalıştırmaya başladılar. Bir süre sonra adayı Afganlılar keşfetti ve onlar da fabrikalarda çalışmaya başladılar. Şu an Saraylar'da, bu bahsettiğim küçücük mahallede 2 bin kadar Afganlı ve Suriyeli genç erkek çalışıyor, neredeyse yerli nüfusla aynı sayıya sahipler ve hepsi kaçak, hepsi bu ülkeye yasa dışı bir şekilde girmişler. Kaçakların gelmesiyle beraber adanın kalbine, buranın yüreğine bir demografik mayın yerleştirildi ve bu mayının ne zaman patlayacağı belli değil.
Birkaç hafta önce Marmara merkeze bir ziyaret gerçekleştirdim. Arkadaşlarım bana bu sorunu anlattıklarında derhâl bölgeye gidelim ve yerinde bir tespit yapalım dedim, onlar "Bugün gitsek de hiçbir şey göremeyiz çünkü adadaki bu 2 bin kaçak Suriyeli ve Afganlı mermer fabrikalarında kalıyorlar, şehir merkezine inmezler ancak cuma günü giderseniz şehir merkezinde görebilirsiniz." dediler çünkü beldede cuma günü tatil ilan edilmişti. Hep beraber, arkadaşlarımızla birlikte, Bursa Milletvekilimiz Sayın Selçuk Türkoğlu'nu da aldık ve Saraylar'a gittik. Aynen bize söylendiği gibi sokaklarda neredeyse hiç Türk yoktu ve Afganlı ve Suriyeliler şehir merkezini tamamen doldurmuşlardı. Yerli halkla da görüştük, kaçaklarla da görüştük ve son derece önemli bilgiler edindik. Bu görüşmelerimizin tamamını belgeledik, detaylı bir rapor da hazırladık, ilgi duyan sayın milletvekili varsa kendisiyle paylaşmaya, detayları kendisine arz etmeye de hazırım.
Şimdi, bölgedeki Suriyelilerden bahsedeyim önce. Söyledikleri şu: "Sınırdan çok kolay geçiyoruz. Belli bölgeler var, insan kaçakçılarının yardımıyla geçiyoruz. Eskiden 500 dolara geçebiliyorduk ama şimdi fiyat yükseldi, 2.500 dolar veriyoruz. Yine içimizde ara sıra sınırı geçip gidip gelenler de var, akşam yedi buçukta Resulayn'dayız, sekizde ise Urfa'dayız." Sanki tek bir ülke hâline gelmiş ve sınır yerle bir olmuş ve bazıları sınırdaki duvarın altını 2-2,5 metre kazarak geçtiklerini anlattılar.
Afganlıların hikâyesi ise daha başka, onların yolu çok daha uzun. "Afganistan'dan Belucistan'a geçiyoruz, oradan İran merkeze geliyoruz, Tahran'da Azadi Meydanı'nda bekliyoruz, oradaki İranlı kaçakçılar belli bir sayıya ulaştığımızda bizi alıp sınırlara getiriyorlar, sonra sınırdan geçerek karşı taraftaki Türk kaçakçılarla buluşup üç dört günlük bir yolculuktan sonra da İstanbul'a geliyoruz." Söyledikleri bu ve bu geçiş için de 1.500 dolar civarında para ödediklerini söylediler. Bu kişilerin birçoğu aslında Türkiye'ye çalışmak için geliyorlar, belki Suriye'den gelenlerin içerisinde hakikaten savaş mağdurları var ama Afganistan'dan gelenlerin önemli bir kısmı Türkiye'ye çalışmak için gelenler.
Şimdi, başka bir konuya daha temas etmek istiyorum. Özellikle Balıkesir'de ve biliyorum ki başka birçok yerde de uyuşturucu kullanımı son derece arttı ve bunlardan bir tanesi metamfetamin. Raporlara baktığımızda metamfetamin tüketiminin özellikle son yıllarda Türkiye'nin her yerinde arttığına tanık oluyoruz ve kullanım yaşı hem Balıkesir hem diğer yerleşim birimlerinde maalesef 10'a kadar düşmüş. Burada çok çarpıcı bir durum söz konusu; bakın, Emniyet Genel Müdürlüğünün istatistiklerine bakarsanız Türkiye'deki metamfetamin tüketiminin 2020 yılından itibaren çok ciddi bir şekilde, çok dramatik bir şekilde arttığına tanık olursunuz. Peki, neden 2020? 2020 tarihinin çok önemli bir ayrıntısı var çünkü 2020'nin Şubat ayında Biden ve Taliban rejimi ABD askerlerinin Afganistan'dan çekilmesi için bir anlaşma imzaladılar ve bu tarihten sonra ABD'yle birlikte çalışmış olan Afganlı genç askerler oluk oluk, akın akın Türkiye'ye gelmeye başladılar. Peki, bunun metamfetaminle ne alakası var? Çok yakın bir ilgisi var aslında çünkü metamfetaminin ham maddesi, üretildiği bitki efedradır ve bu efedra bitkisi dünyada en çok Afganistan'da yetişir. Afganistan 2016 yılının başında efedradan metamfetamin üretmeyi öğrendi ve şu anda Afganistan'daki evlerin birçoğunun altı da bir atölye olarak kullanılıyor ve bu efedra bitkisinden yoğun bir şekilde metamfetamin üretiliyor ve bu metamfetaminler bu göçmenlerin sırtındaki çantalarla maalesef Türkiye'ye geliyor ve bizim yavrularımızı, bizim çocuklarımızı zehirliyor.
Tekrar dönelim Marmara Adası'na. Demografik yapı allak bullak olmuş ve Saraylar'ın neredeyse kendi nüfusu kadar kaçak nüfus buraya gelmiş. Sektörde çok sayıda iş kazası oluyor; peki, bu kaçakların iş kazasından sonra tedavisi nasıl gerçekleşiyor? İşte, burada da çok ciddi bir dram var çünkü bu işçileri, fabrika sahiplerinin yasal olarak bir sağlık işletmesine götürme şansları yok. Maalesef, bu kişiler yasal yoldan tedavi edilemedikleri için yasa dışı bir şekilde tedavi ediliyor; kimi kaçak yerlere götürülüyor ve bazen de konuştuğum Türk işletme sahipleri "Gidip kendimizi Jandarmaya ihbar ediyoruz, yüksek miktarda para ödüyoruz, ceza ödüyoruz, ondan sonra yaralanan işçiyi çalıştırmak veya tedavi ettirmek imkânı buluyoruz." dediler. Dolayısıyla bu, son derece ciddi, son derece dramatik bir durum. Bu anlamda da Türkiye'nin özeti ve ilerleyen yıllarda bu sorun çözülmezse ülkemizin başına neler gelebileceğinin bir işareti.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizin bildiği gibi Balıkesir Türk tarım ve hayvancılığında çok önemli bir yere sahiptir. Ancak son yıllarda hem tarım hem de hayvancılık maalesef, bölgede can çekişiyor. Bunun nedeni ise girdi maliyetlerindeki çok ciddi artışlar. Hayvan sayısında ve süt üretiminde yüzde 50'ye varan azalma var Balıkesir'de. Buna çözüm bulmak yerine iktidar her zaman olduğu gibi hep en kolay yolu seçiyor. Nedir bu? İthalat. Geçtiğimiz aylarda Bandırma Limanı'na Latin Amerika'dan, Brezilya ve Uruguay'dan tam 100 bin angus ithal edildi, 100 bin angus. Bunlar Uruguay'dan, Brezilya'dan tam yirmi bir günlük bir yolculuk yaptıktan sonra Bandırma'ya geldiler ve oradan Türkiye'nin değişik yerlerine dağıtıldılar. Türk çiftçisine ve hayvan yetiştiricisine verilmeyen destek ne yazık ki dolar olarak Latin Amerika çiftçisine verildi. Artık gençler köylerde yaşamıyor ve yaşamak istemiyor. İnanıyorum ki başka yerlerde de böyle ama Balıkesir'de özellikle genç kuşak köyleri terk etti. Neden? Çünkü genç jenerasyon artık çiftçilik ve hayvancılıkta bir gelecek görmüyor...
SIRRI SAKİK (Ağrı) - Ağrı'dan 55 bin insan Amerika'ya ve Kanada'ya yerleştiler, 55 bin insandan bahsediyorum.
BAŞKAN - Sayın Hatip, lütfen devam edin.
TURHAN ÇÖMEZ (Devamla) - Maalesef, gençler artık tarım ve hayvancılık konusunda bir ilgiye sahip değiller ve köyleri terk ettiler. Şu anda Türkiye'deki çiftçilerin ortalama yaşı -çok şaşıracaksınız- 58 ve gençler umudunu kaybettiği için artık sektör yaşlıların eline kaldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çömez, lütfen tamamlayalım.
TURHAN ÇÖMEZ (Devamla) - Peki, gençlerin çalışmak istemediği tarım ve hayvancılıktaki iş gücünü kim karşılıyor? Kaçak Suriyeli ve Afganlılar. Ve öte yandan, bütün bu sorunların ardından Balıkesir'de çok ciddi bir şekilde arazi satışları söz konusu ve birçok köyde araziler adı bilinmeyen yabancı şirketlere satılmış durumda.
Özellikle kaçaklarla ilgili sorunlar büyük ve önümüzdeki yıllarda bu sorun giderek artacak. Buna rasyonel, gerçekçi, millî ve hakikaten Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde politika üretmek ve Türkiye'nin yarınlarına dair doğru adım atmak şart. Eğer biz bunu yapmazsak ne yazık ki önümüzdeki on yıl içerisinde başka bir Türkiye'den bahsediyor olacağız.
Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)