GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YABANCILAR VE ULUSLARARASI KORUMA KANUNU (S.S.:310)
Yasama Yılı:3
Birleşim:81
Tarih:21.03.2013

İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı'nın ikinci bölümü üzerinde Hükûmet adına bazı açıklamalarda bulunmak durumundayım. Dün birinci bölümle ilgili olarak veya önergeler sırasında arkadaşlarımızın dile getirdiği konulara da bu vesileyle cevap vermek istiyorum.

Bugün, burada,  Ermenilerle ilgili sayı konusunda bir görüş dile getirildi. Şu anda, ikamet izni verilen yabancılar olarak 861 Ermeni'nin Türkiye'de aile birleşimi, araştırma, çalışmak, kısa süreli, öğrenci veya uzun süreli amaçla alınmış ikamet izinleri bulunmaktadır.

Dün, sayın milletvekillerimiz Ahıska Türkleriyle ilgili bir konuyu da gündeme getirdiler. Bu konu bizim de tabii, takibimizde olan bir konu, dernekleriyle de sürekli görüşüyoruz. Türk vatandaşlığına alınan Ahıska Türkleriyle ilgili size bazı bilgileri de vereyim bu vesileyle: 1992 tarihli ve 3835 sayılı Ahıska Türklerinin Türkiye'ye Kabul ve İskânına Dair Kanun kapsamında göçmen vizesiyle ülkemize gelerek Türk vatandaşlığına alınan Ahıska Türkleri 1993'le 1995 arasında 675 kişidir. Yine, göçmen vizesi almadan, çeşitli yollarla ülkemize gelen Ahıska Türklerinden, mülga 400 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu uyarınca Bakanlık makamından alınan onayla Türk vatandaşlığına alınan Ahıska Türkü sayısı da 2000 yılından 2008 yılına kadar olmak üzere, değişik rakamlarla toplamı 15.513 kişidir. 3835 sayılı Ahıska Türklerinin Türkiye'ye Kabulüne Dair Kanun'un 19'uncu maddesine bir geçici madde eklendi ve bu maddeye göre de 11.540 Ahıska Türkü tekrar vatandaşlığa alındı. Şimdi, genel olarak Türk vatandaşlığına alınma müracaatında bulunabilmek için kanunda aranan şartları taşımayan -Ahıska Türk Dernekleri Federasyonu tarafından- istisnai usulle vatandaşlığa kabul için bu kez 4.393 kişi başvurdu ancak bunların istisnai usulle Türk vatandaşlığına alınmaları değil, normal prosedürü bekleyerek Türk vatandaşlığına alınmaları konusunda, 5901 sayılı Kanun mucibince vatandaşlığa alınma işlemleri devam edecektir. Bunu burada bilginize sunuyorum.

Dün, kanun tasarısının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına etkisi konuşulmuştu. Malumunuz, şimdiye kadar, sadece, son üç yılda 14 ihlal kararı veridi. Herhâlde ifadede bir yanlışlık oldu, 295.387 euro tazminat ve masrafa hükmedildi. Şimdi, bu kanun çıktığı zaman, bu ihlal kararları da etkin çare sunamadığımız gerekçesiyle gündeme gelmeyecektir. Onu özellikle belirtmek istiyorum.

Yine, kanun tasarısı, sınır dışı edilmek üzere tabi tutuldukları idari gözetim işlemlerine karşı yargı yoluna başvuran kişiler ile uluslararası koruma başvurusu yapan ve uluslararası koruma statüsü sahibi kişilerin uluslararası korumaya ilişkin iş ve işlemlerinde avukatlık ücretlerini karşılama imkânları yoksa Avukatlık Kanunu'na göre bunların karşılanacağına dair bir hüküm getiriyor. Tabii ki avukatlık ücretleri, adli yardım kapsamında barolar tarafından, onlara aktarılan ödeneklerle karşılanacaktır. Bunu burada belirtmek istiyorum.

Dün, Yemen'le bir muafiyet anlaşmasıyla ilgili bir konu gündeme getirildi. Evet, bu konuda -henüz Resmî Gazete'de yayımlanmış ama- yürürlük tarihi belirtilmeyen ve üç aya kadar olan girişlere muafiyet tanıyan bir vize anlaşması var. Malumunuz, şimdiye kadar 75 ülkeyle vize muafiyet anlaşmamız imzalandığı gibi, eğer yürürlük tarihi belirlenirse Yemen'le de bu anlaşma yürürlüğe girmiş olacaktır. Tabii ki bu, üç aydan sonraki girişleri kapsayan bir vize anlaşması değildir.

Şimdi, coğrafi kısıtlama kalkıyor mu tarzında bir tereddüt oldu, ona da burada açıklık getireyim. Malumunuz biz 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi'ne coğrafi sınırlama koyduk. Avrupa Birliğinden gelenlere "mülteci", Avrupa dışındaki ülkelerden gelenlere "şartlı mülteci" statüsü tanıyoruz. Şimdi biz, bu coğrafi sınırlamayı kaldırmıyoruz. Ülkemizin menfaatleri? Henüz daha bu aşamada bölgemizde bu kadar yoğun göç hareketi varken coğrafi kısıtlamayı kaldırmasının Türkiye'nin yararına olmadığını düşünüyoruz. Tabii ki bunu, biz 1951'den beri, bütün hükûmetler döneminde bir devlet politikası olarak da uygulayageldik. Bu nedenle şimdilik?

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Devam edeceğiz değil mi efendim?

İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER (Devamla) - Evet, devam edeceğiz, coğrafi kısıtlama kesinlikle devam edecektir, burada bir tereddüt olmasın değerli arkadaşlarım.

Şimdi, diğer arkadaşımız, bu Türkiye'den gayrimenkul satın alan yabancıların vize süresinin iki yıl ile beş yıl arasında olması gerektiğini söyledi. Malumunuz, bu kanunla kısa dönem ikamet izni verebiliyoruz, kanunun getirdiği bir yeniliktir. Bir yıl süreyle alınan bu izinler sekiz yıla kadar uzatılabiliyor, eğer şartlar genişlerse de sekiz yıldan sonra daha uzun süreli ikamet izinleriyle bunu geliştirmek mümkündür.

Şimdi, Türkiye'de iltica başvurusu statüsünü alanlara çalışma izni meselesi de gündeme geldi. Genellikle iltica başvurusunda bulunanlar çalışma iznine başvurmuyor çünkü bunlar genellikle üçüncü ülkelere, Kanada gibi, İsveç gibi, Norveç gibi ülkelere gitmek istiyorlar. Ama, yeni kanunda şartlı mülteci ve başvuru sahipleri için bu statülerini kazandıklarından altı ay itibarıyla veya "ikincil koruma statüsü" dediğimiz statüye tabi olanlar yine altı ay içerisinde bu yeni kanunla beraber çalışma izni alma hakkına sahip olabilecekler.

Tabii, yeni kurulacak olan Göç İdaresi Başkanlığı İnsan Ticareti Mağdurlarını Koruma Dairesi Başkanlığını da içereceği için, insan ticaretinin önlenmesi ve mağdurların korunmasına ilişkin hazırlıkları da sürdürmüş olacaktır.

Şimdi, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığında yabancı uzman çalıştırılmadığını dün Sayın Genç'e ben şifahen ifade etmiştim. Bizim kurucu müsteşar olduğumuz dönemde çalıştırılmıyordu, şimdi aldığımız bilgiye göre yine yabancı uzman çalıştırılması söz konusu değildir. Tabii ki aranan kişilerin eğer INTERPOL kayıtları veya uluslararası seyahat engelleri varsa zaten ülkeye alınması mümkün değildir, onu da burada ifade etmiş olayım.

Bir diğer konu -dün de ifade etmiştim- maçlardaki özel güvenlik meselesi. Şu anda ek görev olarak bu maçlarda görev yapan polis memurlarımıza bir küçük ödeme yapılabiliyor 50 ila 60 lira arasında ama bizim tabii, asıl beklentimiz, oluşturulan havuzdan, bu ödemeden bütün emniyet görevlilerinin yararlandırılmalarının uygun olacağı tarzındadır. Bu konudaki çalışmalarımız da devam ediyor.

Bu bölüm üzerinde görüşlerini dile getiren arkadaşlarıma teşekkür ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)