GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dünya Ticaret Örgütünü Kuran Marakeş Anlaşmasını Tadil Eden Protokol ve Protokolün Eki Balıkçılık Sübvansiyonları Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:3
Tarih:04.10.2023

CHP GRUBU ADINA MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Gazeteci Merdan Yanardağ'ın bugün tahliye edilmiş olmasını sevinçle karşıladık ama gazetecilik yaptı diye, görüşlerini ifade etti diye, soru sordu diye gazetecilerin aylarca hapiste tutulması, aylarca tutsak edilmesi ülkemiz açısından son derece üzüntü vericidir ve ülkemizi çağdaş dünyadan koparan bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor.

Değerli arkadaşlar "Anayasa yapalım." diyorsunuz ama mevcut Anayasa'ya dahi uymuyorsunuz. Anayasa'mıza göre Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymanız gerekirken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymuyorsunuz ve Bakanlar Komitesi maalesef ihlal süreci başlattı. Ne kadar farkındasınız bilmiyorum ama ülkemiz Avrupa Konseyinden dışlanma yolunda maalesef hızla ilerliyor ve bizim bu duruma bakmamız gerekiyor, buraya özellikle dikkat etmemiz gerekiyor. Burada uluslararası anlaşmaları konuşuyoruz ama AKP'nin özellikle son yıllarda savruk, birbiriyle çelişkili, saplantılı dış politikasını görmeden de edemiyoruz maalesef. Bakın, daha Litvanya yolcusuyken, NATO toplantısına giderken Cumhurbaşkanı bir anda "Avrupa Birliği yolumuzu açsınlar, biz de İsveç'in NATO üyeliği yolunu açalım." dedi. Sonrasında baktık ki Avrupa Birliğiyle ilgili aslında hiçbir beklentisi yok, F-16'ların yenilenmesiyle ilgili bir beklentisi var. Şu anda da Avrupa Birliğine katılmak gibi bir talebi, çabası olmadığını görüyoruz çünkü eğer öyle olsaydı hiç olmazsa Bakanlar Komitesinin ihlal süreci başlatmasına karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına uyma ihtiyacı duyardı. Çelişkiler bitmiyor arkadaşlar; Birleşik Arap Emirlikleri'yle, Mısır'la, Libya'yla, Yunanistan'la, Avrupa Birliğiyle zaman zaman kavgalı zaman zaman dost oluyorsunuz ama bunun rasyonel bir temeli olduğunu görmüyoruz.

Bakın "mavi vatan" diye bağırıyordunuz, biz de mavi vatandaki sondajları destekliyorduk; uzunca bir zamandır mavi vatanda sondaj yapılmıyor, niye? Yunanistan'la görüşüyorsunuz, istikşafi görüşmeler. Ne zamandır? Yıllardır. Oysa Yunanistan aslında bizim Akdeniz'deki haklarımıza saldırmış durumdadır ve şu andaki durum Türkiye'nin aleyhinedir, dikkatinizi çekerim.

Aynı şekilde dış politikada birçok hata yapılıyor ve maalesef bu konularda da gereken önlemleri almaktan uzaksınız. Biz Türkiye'nin dış politikada diğer ülkelerle arasındaki sorunları gidermesinden, diyaloğu artırmasından yanayız ama maalesef sizin zaman zaman anlamsız şekilde barıştığınızı, anlamsız şekilde de kavga ettiğinizi görüyoruz. Çünkü sizin asıl meseleniz iç politikadır, meydanlara oynamaktır ve dış politikayı da iç politikanın bir enstrümanı olarak kullanmaktır.

Değerli arkadaşlar, Meclisimizin açılacağı gün maalesef İçişleri Bakanlığımıza bir saldırı gerçekleştirildi. Saldırı şükür ki ağır sonuçlar oluşmadan atlatıldı ve 2 polis memurumuz yaralandı, onlara şifa diliyoruz. Ancak bu saldırıda önemli karanlık noktalar var; bir defa bu saldırganlar buraya nasıl geldiler? Suriye'den veya Kuzey Irak'tan geçtikleri düşünülüyor, "Paramotorla geçti." deniyor ama bizce şunu söylemekten utanıyorlar: Sınırlarımız maalesef kevgire dönmüş durumda. "Sınırlardan kuş uçsa haberimiz oluyor." diyordunuz ama sınırlardan geçen göçmenleri de, kaçak göçmenleri de, teröristleri de, paramotorları da maalesef göremeyen bir iktidar var. (CHP sıralarından alkışlar)

Kayseri'ye geliyor, hadi bir şekilde geldi. Kayseri'den Ankara'ya nasıl gelebilir arkadaşlar? Üstelik de katlederek elinden aracını aldıkları vatandaşımızın cesedi daha önce bulunuyor. Dolayısıyla onun aracının plakasının plaka tanıma sistemine bildirilmiş olması gerekmez mi? Bildirilmiş mi? Bilmiyoruz. Peki, "Dağ yollarından geldi." diyorlar, Kayseri'den dağ yoluyla Ankara'ya gelinebilir mi? Arkadaşlar, size soruyorum. Bu soruları sormak zorundayız. Bu kişiler bu cephaneleri nereden aldılar, nasıl temin edebildiler, kimlerden elde ettiler? Bakın, eskiden Meclis böylesine sessiz değildi; Meclis değerliydi, siyasetin merkeziydi ve İçişleri bakanları gelir, böyle önemli konularda Meclise bilgi verirdi. Oysa, şimdi sorulan en makul, en basit sorulara karşılık bile doyurucu yanıt alamıyoruz. Bence sizler de bilmiyorsunuz ama merak etmelisiniz. Bu saldırı sıradan bir saldırı değil, Meclisin açılacağı gün Meclisin karşısındaki İçişleri Bakanlığına yapılmıştır ve sadece bizim durduğumuz yerden değil, sizin durduğunuz yerden bakanların da "Acaba bu işin içinde başka işler mi var? Acaba birileri terör örgütünü taşeron olarak mı kullanıyor? Acaba bir yerlere mesaj mı veriliyor?" soruları gündeme gelmiştir.

Evet arkadaşlar, şöyle bir gerçekliğimiz var: İçişlerine baktığımız zaman yeni bir bakan var. Kimi suç örgütlerine karşı operasyonlar yapılıyor ama bildiğimiz bir şey var ki Soylu döneminde maalesef Türkiye'nin iç işleri çetelere teslim edildi. Neresinden bakarsanız bakın, yeni yönetim enkaz devraldığının farkında; ilk kararnameyle 52 valiyi yerinden ettiler ve emniyet müdürlerinde de önemli değişiklikler yapılıyor; eskiden yapılması akla gelmeyecek operasyonlar bile yapılabiliyor. Biz bundan memnunuz ama bunların sonuna kadar gitmesini bekliyoruz.

Mesela, Sinan Ateş cinayeti... Sinan Ateş cinayetinin nasıl olduğunu biliyoruz, ilgililerin nasıl korunduğunu biliyoruz. Ama o dosyanın mutlaka bir an evvel tamamlanması gerekiyor. Sadece tetiği çeken değil, sadece yardım ve yataklık yapan değil, bu suçun azmettiricilerinin de bir an evvel adliyeye, yargıya teslim edilmesini bekliyoruz.

Bakın, Soylu zamanında kendisinin televizyon ekranlarından itiraf ettiği, bir mafyadan 10 bin dolar alan milletvekili iddiası vardı ve biz bu iddianın sizleri de çok yaralayacağını düşündük, sizi karalayacağını düşündük ve en az sizin de bizim kadar bu sorunun üzerine gitmeniz gerektiğini söyledik ama sessizdiniz; hâlâ sessizsiniz. Siz merak etmiyor musunuz? "Mafyadan 10 bin dolar para alan milletvekili kimdir Sayın Soylu, niye bizi zan altında bırakıyorsunuz?" demek aklınıza gelmiyor mu? Hiç olmazsa şimdi, yeni bakan döneminde bunun olmasını bekliyoruz.

Şimdi, Kaplanlara bir operasyon yapıldı hepimizin gözü önünde, muhtemelen görüntüler de bilerek servis edildi. Bir suç örgütü olduğu anlaşılıyor, çeşitli kirli işleri olduğu anlaşılıyor ama bakıyoruz ki Soylu'yla yakın ilişki içerisindeler, oldukça yakın ilişki içerisindeler ve Soylu gitmeden bunlara operasyon yapılamamış. Ben Ankara Milletvekiliyim, Ankara'da yaşayan birisiyim ve Ankara'da iyi kötü gözü olan herkes Kaplanların yaptığı her şeyi görüyordu. Bugün bu operasyon yapılıyor ama Soylu tarafı sessiz, sizler de sessizsiniz. Ama 2 odak var buna tepki veren; biri Ebabil, diğeri diğer bir sosyal medya organizasyonu. Bunlar tepki verdiler, yeni İçişleri Bakanına ayar vermeye kalktılar, bunun Soylu'ya ve Soylu'nun yaptığı terörle mücadeleye karşı bir şey olduğunu söylediler ama birkaç saat sonra kapatıldılar. Yani değerli arkadaşlar, söylemeye çalıştığım; Emniyet içerisinde büyük bir çelişki var, büyük bir savaş var ama biz burada kazanan tarafın hukuktan yana ve ülkeye gerçekten asayişi getirecek bir İçişleri kadrosu olmasını arzu ediyoruz.

Bakın, bir Sezgin Baran Korkmaz olayı var, "Soylu" demişken anımsamakta yarar var. Soylu bir gün bir polis müdürü vasıtasıyla Sezgin Baran Korkmaz'ı -ki o kişi Amerika'da kara para aklama suçundan yargılanıyor- İçişleri Bakanlığına çağırır, onunla görüşür ve öbür gün, ne hikmetse bir günlüğüne, bir günlüğüne o kişinin hem malları üzerindeki sınırlama kalkar hem de yurt dışı çıkış yasağı kalkar ve bunu kaldıran savcı İstanbul Başsavcısı sonra, sizlerin eliyle, ürettiğiniz HSK'nin eliyle önce Yargıtaya sonra da Anayasa Mahkemesine gönderilir yani ödüllendirilir. Biz bunu Bütçede sorduğumuzda, Soylu'ya "Ya, sen böyle bir suçluyla Bakanlıkta hem de kaçmadan bir gün önce ne konuştun? Yoksa sen ona 'Kaç!' mı dedin?" dediğimizde aynen şöyle demişti: "Biz yukarıdan aşağı bir operasyon yaptık, ülkemiz için bir komployu durdurduk." "Ya, bir kara para aklayıcısının ülkedeki parasıyla, her şeyiyle mal varlığı üzerindeki tedbir kaldırılarak Türk yargısından kaçırılmasında nasıl bir komplo olabilir?" dediğimizde, bu sorunun cevabı yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Emir, lütfen tamamlayalım.

MURAT EMİR (Devamla) - Bu soruların cevabını merak ediyoruz. Eğer yeni İçişleri Bakanı bu konularda ciddiyse, bu konularda adım atmak istiyorsa... Soylu'dan devralınan enkazdan kurtulmak istiyorsanız, ülkenin böylesine suç işleyenlerin cenneti olduğu, adı neredeyse kokainle anılan bir ülke olduğu durumdan kurtulmak istiyorsanız bütün bu soruların üzerine cesaretle, açıklıkla gitmek zorundasınız ve özellikle de Sayın Bakanın buraya gelip bu Meclise işin siyasi tarafını anlatması gerekir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)