GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyinin Kurulmasına İlişkin Nahçıvan Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına Dair Protokol'ün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:2
Tarih:03.10.2023

AK PARTİ GRUBU ADINA ŞAMİL AYRIM (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündemimizde yer alan Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyinin Kurulmasına İlişkin Nahçıvan Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına Dair Protokol'ün onaylanmasıyla ilgili 1'inci madde üzerinde AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum ve sözlerimin başında 1 Ekim günü hain terör saldırısında yaralanan polislerimize Allah'tan acil şifalar diliyorum ve İçişleri Bakanımızın şahsında bütün Emniyet camiamıza geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, aslında bugün konuşmamız gereken konu böyle çok uzun konuşulması gereken bir konu değildi, bir isim değişikliği ama buradaki konuşmalara baktığımız zaman -milletvekili arkadaşlarımız da susamışlar uzun bir süreden beri- tabii ki gelecek gündemle ilgili parti grupları kendi dileklerini dile getiriyorlar ancak burada üzülerek bir şeyi ifade etmek istiyorum ki yirmi bir yıldır iktidarda olan bir partinin dış politikada hiçbir şey yapmadığını söylemek son derece ülke gündeminin dışında olup başka bir ülkede yaşamakla eş değerdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bugün 78'inci Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda "Dünya 5'ten büyüktür." diyen bir lidere teşekkür etmemek bana göre birçok şeyi görmemek demektir. "Daha adil bir düzen mümkündür." diyen birisine teşekkür etmemek mümkün değil, ben bunu kabul edemem ancak bakınız, biraz evvel CHP sözcüsü arkadaşlarımız buradan söylediler, ifade ettiler: "Deneyimli diplomatlar gelsin, görev alsın, büyükelçilik yapsın." Ya, kardeşim, işte "Deneyimli diplomatı aldınız..." Biraz evvel geldi, burada konuşma yaptı, ben de kendisini çok iyi tanıyorum. "İsveç gündeme geldiği zaman NATO'nun İsveç'le ilgili şeyine olumlu oy vereceğiz..." Ya, kardeşim, daha gelmemiş, bir gelsin; diyalog yollarını niye kapatıyorsunuz? Böyle bir diplomasi olabilir mi? Bunu kabul etmek mümkün değil. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Kıymetli milletvekilleri, Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1933 senesinde "Bugün Sovyetler Birliği dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir, bu dostluğa ihtiyacımız var; yarın ne olacağını kimse bilmiyor. Tıpkı Osmanlı gibi, Avusturya-Macaristan gibi dağılabilir. İşte, orada bizim dostlarımız, kardeşlerimiz var; onlarla irtibatta olmalıyız ve susup oturmakla olmaz, o gün geldiğinde onlarla diyalog kurmalıyız." demiştir. Gerçekten 1990'larda, o gün geldiğinde, rahmetli Atatürk'ün de ifade ettiği gibi, geçmişteki tarihimiz, dilimiz ve dinimizle o irtibatlar kuruldu. 92 yılında Ankara Anlaşması'yla Türk Devletleri Teşkilatı, o zamanki adıyla Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi otuz yıl önce yapıldı, 3 Ekim 2009. Bugün, 3 Ekim Nahçıvan Anlaşması'nın yıl dönümünde Türk Devletleri Teşkilatı uluslararası alanda tanınan, faaliyetleri dikkatle izlenen, itibarlı ve üçüncü ülkelerin iş birliği içinde olmak istedikleri bir teşkilat hâline gelmiştir. Ve Türkiye'nin önderliğinde, bakınız, 2021 yılında bu Teşkilat bir vizyon değişikliği yapmış ve teşkilatın yapısına baktığımız zaman... Gerçekten Karabağ Savaşı'nda, kırk dört günlük vatan savaşında Türkiye'nin Azerbaycan'ın yanında yer alması, bu savaşı kazanması Türk Devletleri Teşkilatına büyük bir güven getirmiştir ve o güvenle işte 2022 yılı Semerkant Zirvesi'nde Kıbrıs Türk devleti bugün gözlemci statüdedir. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) İnşallah, yarın başta Azerbaycan olmak üzere Kıbrıs Türk devleti tanınacaktır. İşte dış politikada geldiğimiz yer, işte AK PARTİ'nin getirdiği nokta; bunu alkışlamayacağız da ne yapacağız, bunu sormak istiyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Yapılan güzel şeyleri de anlatmak lazım. Burada kimsenin ağzından Türk Devletleri Teşkilatıyla ilgili yapılan olumlu şeyler çıkmadı, teessüfle söylemek durumundayım. Bakınız, kırk dört günlük savaşta, vatan savaşında burada yüce Meclisin 4 partisi bir araya gelerek âdeta kenetlendi, "Evet, Karabağ Azerbaycan'ındır." dedi ve ne oldu? Cumhurbaşkanımız Birleşmiş Milletlerde haykırdığında, "Karabağ Azerbaycan'ındır." dediğinde büyük bir alkış aldı. Bunları iyi görmek lazım ama ne oldu? Bakınız, arkadaşlar, kırk dört günlük vatan savaşından sonra, Azerbaycan -geçenlerde- yirmi dört saatlik bir antiterör operasyonu, nokta bir operasyon yaptı; bir sivilin burnu kanamadı, tek bir altyapı sisteminde hasar olmadı; başarıyla yürüttüler ve sonunda oradaki terörist, ayrılıkçı gruplar silahlarını bırakmak zorunda kaldı. Ondan sonra Azerbaycan ne yaptı? Hemen oradaki kesilen elektrikler için Azerbaycan'dan elektrik bağladı, oradaki Ermeni vatandaşlarına -çünkü Azerbaycan sahasında- yardım gönderdi ve akaryakıt gönderdi. Bunlar önemli şeyler. Ve ardından ne yaptı? Diyalog ortamı sağlandı ve bugün görüşmeler devam ediyor, inşallah önümüzdeki günlerde Brüksel'de yapılan görüşmelerde de Ermenistan'la, oradaki ayrılıkçı Ermeni gruplarıyla da anlaşma sağlanacak.

Azerbaycan başka bir şey daha yaptı, bilmenizi istiyorum arkadaşlar, takip edemeyen arkadaşlarım için: Hemen savaştan sonra, geçen hafta pazar günü Birleşmiş Milletler yetkililerini çağırdılar ve bunlar geldiler, orada gözlem yaptılar. Bu Birleşmiş Milletler yetkililerinin içinde Dünya Sağlık Örgütünün temsilcisi, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'nun temsilcisi, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin temsilcisi ve Birleşmiş Milletler İnsani Koordinasyon Ofisinin temsilcileri bulundu. Bakınız, bunlar ne diyor, burası çok önemli: "Biz Laçın sınır kontrolüne gittik. Hankendi şehrinde, Ermeni vatandaşların yoğun yaşadığı Hankendi'de gözlemlerde, incelemelerde bulunduk." Heyet, Ermeni sivillere yönelik şiddet uygulandığına ilişkin tespite rastlamadığını söylüyor. Bunu kim söylüyor? Birleşmiş Milletlerin oradaki yetkili heyet başkanı. Ayrıca, bölgede sivil altyapıların hedef alınmadığını gördüklerini bildiriyorlar, görüyorlar gözleriyle. Ayrıca, hastanelerin, okulların, evlerin, dinî ve kültür merkezlerinin hedef alınmadığını ve Azerbaycan Hükûmetinin sağlık hizmetini tekrar kesintisiz yürütmek için çalışmalara başladığını söylüyorlar. Tarım alanlarına ve hayvanlara zarar verilmediğini gözleriyle gördüklerini ifade ediyorlar. Heyet bölgedeki Ermeni toplumunun temsilcileriyle de bir araya geldiğini ifade ediyor.

Bütün bunlar olumlu gelişmeler; bölgeye barışın, huzurun, kardeşliğin... Artık bundan sonra Kafkaslarda kan dökülmesin. Gelin "Barışın yolu Zengezur Koridoru'ndan geçer." diye hep birlikte haykıralım. İran, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Rusya; bölge devletleri başta olmak üzere, bu, gerçekten bölgenin makûs talihini yenecek bir olaydır. Biz bunu bekliyoruz, son derece ümitliyiz. Burada bazı konuşmalarda ümitsiz tablolar çizildi ama ben ümitliyim.

Ben Iğdırlıyım, eski Karslıyım, o bölgenin insanıyım, Türkiye Cumhuriyeti'nin Azerbaycan kökenli onurlu bir milletvekiliyim ama gördüğüm tablo şu: Ermeni mezalimine en fazla maruz kalmış, katliamların en fazla olduğu bir bölgenin çocuğuyum ve tabloya baktığımız zaman, biz hiçbir zaman kin tutmadık ama şunu biliyoruz ki geçmişte bu olaylar oldu, biliyoruz ki geçmişte bunlar yaşandı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayalım Sayın Ayrım.

ŞAMİL AYRIM (Devamla) - Bu acıları kaşıyarak bir yere varamayız. Benim buradaki bu sözlerim Türkiye'de yaşayan Ermeni vatandaşlarımı incitmesin. Bizim hedefimiz, bizim amacımız Ermenistan devleti ve Ermenistan'ı yöneten diaspora teşkilatları. Bölgede barış olması için, barışın kalıcı olması için inşallah sınırlarımız da açılacak. Geçmişte olduğu gibi yine birlikte yaşayacağız ama yarınlar için muhakkak diyalog yolunu açık tutmamız lazım.

Bu anlaşmanın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Ben inanıyorum ki Türk Devletleri Teşkilatı bulundukları coğrafyada güçlü olacak, ekonomileri daha güçlü olacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ŞAMİL AYRIM (Devamla) - Bugün 1,2 trilyon ticaret hacmi olan bu teşkilatların maalesef kendi aralarında yapmış olduğu ticarete baktığınız zaman yüzde 3,8'i geçmiyor, 50 milyar doları geçmiyor; bu çok acı bir şey. İnanıyorum ki bölgeye, bu coğrafyaya huzur gelecek ve bu coğrafyanın makûs talihi yenilecektir. Suriye'de de Irak'ta da Azerbaycan'da da Ermenistan'da da ve bütün bu coğrafyada, biz, Amerika'nın vereceği uçaklara artık bağlı kalmayacağız.

BAŞKAN - Başkanım, teşekkür ediyorum.

ŞAMİL AYRIM (Devamla) - Bizim İHA'larımız var, bizim SİHA'larımız var ve kendi uçaklarımız var; bunu böyle bilelim, millî ve manevi değerlerimize de sahip çıkalım diyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

Teşekkür ediyorum.