CHP GRUBU ADINA ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

EŞİK Platformu'ndan gelen kadın arkadaşlarıma -gerçi kimse kalmamış ama- sevgiler ve saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu sabah Meclisin Dikmen kapısında Eşitlik İçin Kadın Platformu üyeleriyle bir araya geldik, önlem alınmayan kadın cinayetlerini, her tür ayrımcılığı ve uygulanmayan yasaları dile getirdik. Ülkenin dört bir yanından Ankara'ya gelen kadınlar, yaşamak zorunda bırakıldıkları karanlığı ve çaresizliği haykırmak için buradalar; iktidarın kadın karşıtı politikalarda uzlaştığı 6284 sayılı Kanun'u değiştirmeyi hedefleyen HÜDA-PAR ve Yeniden Refah Partisinin çağ dışı düzenlemelerine "Hayır." demek için buradalar.

İktidarın kadınlara yönelik yeni düzenlemeler içinde olduğunu biliyoruz, bunlardan biri de Adalet Bakanlığının sözde Bilim Kurulu tarafından kapalı kapılar ardından yaptığı aile hukukuna ilişkin çalışmalardır. Bu kadınlar Adalet Bakanlığı tarafından aile hukukunda yapılacak çağ dışı değişikliklere dikkat çekmek için buradalar, yirmi bir yıldır kadınlar için âdeta alaca karanlık kuşağına çevirdiğiniz bu güzel ülkede kadın haklarını korumak ve yeniden hayata geçirmek için buradalar; biz de bu onurlu yürüyüşlerinde sonuna kadar yanlarında olacağız.

Şimdi, buradan tüm kadınlar adına sormak istiyorum: Adalet Bakanlığı aile hukukunu sil baştan ele alırken kadınların Medeni Kanun'da kazandığı haklar yok mu edilecek?

Değerli milletvekilleri, cumhuriyet bir kadın devrimidir. Çağdaş Türkiye, kadınlara verilen sosyal, siyasal ve ekonomik haklar üzerinde yükselmiştir, her alanda elde edilen bu başarıların altında kadınların emeği vardır. Ne yazık ki karşımızda yirmi bir yıldır bu kazanımları yok etmek için pervasızca düzenlemeler yapan bir iktidar var. Sadece Sayın Cumhurbaşkanı ve Hükûmet sözcülerinin kadınlara yönelik sözlerini alt alta yazın, nasıl bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu görürsünüz.

Değerli arkadaşlarım, kadınlar nasıl bir Türkiye'de yaşıyor birkaç örnekle paylaşmak istiyorum: 2022 yılında 334 kadın, erkekler tarafından öldürüldü, 245 kadın da şüpheli şekilde ölü bulundu.

Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet vakaları her geçen yıl artıyor. Daha dün Mardin'de 4 çocuk annesi Semra Durak, hakkında uzaklaştırma kararı olan eşi tarafından çocuklarının gözü önünde katledildi. Bu cinayetler ortadayken çözüm konusunda büyük umut bağladığımız, ilk imzacısı olduğumuz İstanbul Sözleşmesi'nden Sayın Cumhurbaşkanının bir gece imzasıyla çekildik. Ne uğruna? Oy uğruna.

Değerli milletvekilleri, Dünya Ekonomik Forumu'nun bu yıl yayınladığı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi'nde Türkiye 146 ülke arasında 129'uncu sırada yer aldı. Sadece Afganistan, Pakistan gibi, kadınların yok sayıldığı bir avuç ülkenin önündeyiz. Bu olumsuz tabloyu doğrulayan bir örneği de sizlerle paylaşmak isterim: Kadın istihdamına ilişkin vermiş olduğum soru önergesi Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yanıtlandı, yanıtta Bakanlıkta çalışan toplam personel sayısı 92 bin, bu personelin sadece 16 bini kadın yani sadece yüzde 13"ü. Bu oran, OECD ülkelerinde yaklaşık yüzde 58. Arada ne kadar büyük uçurum var. Yaşadığımız bu olumsuz tablo kız ve erkek çocuklarını ayrı ayrı sınıflarda okutmak isteyen zihniyetin ürünüdür. Bu tablo, nafakayı kadınlara çok gören, kadınları açlığa ve erkek egemenliğine mahkûm etmeye çalışan düşüncenin, kadınları işsizliğin nedeni olarak gören anlayışın sonucudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen toparlayalım.

ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Devamla) - Bu ülke, eşi tarafından katledilen Emine Bulut'un "Ölmek istemiyorum!" çığlığını hiç unutmadı. Kimse unutmasın ki hayatlarımızdan, haklarımızdan, hayallerimizden asla vazgeçmeyeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)