GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Elâzığ'ın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:2
Tarih:03.10.2023

GÜRSEL EROL (Elâzığ) - Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Bu, 28'inci Dönem milletvekilliğinde yaptığım ilk konuşma. Bu anlamda da önce hem kendi ilimden seçilen milletvekillerini kutluyorum hem de Parlamentoda, Meclisimizde siyasi parti ayrımı yapmaksızın bütün milletvekili arkadaşlarıma hayırlı olsun dileklerimi iletiyorum.

Milletvekilliği önemli bir görev. Kendi illerimizde en seçkin insanlar olarak seçilerek geldik ve burada gerçekten yapmamız gereken, ülkenin sorunlarıyla ilgili, toplumun beklentileriyle ilgili, seçim bölgemizdeki seçmenlerimizin beklentileriyle ilgili bir siyaset dilinin ortaklaşması da bu anlamda çok önemli. Ayrıca, 28'inci Dönemde Elâzığ halkının beni tekrar Cumhuriyet Halk Partisinden büyük bir destek vererek seçmesinden dolayı da duyduğum memnuniyeti ifade ederek Elâzığ halkına da teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, pazar günü bir terör saldırısı yaşadık; İçişleri Bakanlığına bir terör saldırısı oldu. Bu terör saldırısını şiddetle kınıyorum çünkü devletimizin varlığı, vatanımızın bölünmez bütünlüğü, milletimizin birlik ve beraberliği hepimizin birinci önceliği. Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin milletvekiliyiz ve bizim birinci önceliğimiz de devletimizin devamlılığı çünkü siyaset de gelip geçici, siyasi partiler de gelip geçici hükûmet de gelip geçici.

SIRRI SAKİK (Ağrı) - Hayat da gelip geçicidir, hayat da!

GÜRSEL EROL (Devamla) - Zaman zaman bu Mecliste iktidar olan partiler vardı. İşte geçmişe baktığınız zaman Doğru Yol Partisi, Anavatan Partisi, Refah Partisi ama bugün bu Mecliste yoklar. Zaman zaman bu Mecliste Başbakanlık görevi yapan birçok insan vardı. Allah rahmet eylesin, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Turgut Özal gibi birçok insan Başbakanlık yaptı ama bugün partileri yok. Ama her zaman siyaset gelip geçici de olsa, siyasi partiler gelip geçici de olsa, hükûmetler gelip geçici de olsa kalıcı olan ve devamlı olan devletimiz. Onun için bence bizim birinci görevimiz hukuk içerisinde, sosyal demokrat hukuk anlayışı içerisinde devlete sahip çıkmak. Bu hepimizin bence ortak değeri olmalı ve bu değerler üzerinden Parlamentonun 28'inci Dönemde ülkenin sorunlarına yönelik ayrı bir eş güdüm içerisinde çalışmasıyla ilgili talebimi ve düşüncemi ifade etmekte yarar görüyorum.

Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; tabii ki doğal olarak biz illerimizden seçildik, geldik. İllerimizin beklentileri var, sorunları var ama aynı zamanda da ülkenin de bizden beklentileri var, ülkede yaşanan sorunlarla ilgili de beklenti var. Özellikle ben yeni seçilen ve yeni atanan İçişleri Bakanımızı kutluyorum, Ali Yerlikaya'yı kutluyorum. Atandığı günden bugüne kadar, yeni Kabinede görev aldığı günden bugüne kadar özellikle Türkiye'de geçmişten bugüne kadar gelen mafya örgütlenmelerinin üzerine gitmesi, uyuşturucu baronlarının üzerine gitmesi ve terör örgütlerinin üzerine gitmesi, yurttaşlarımızın can ve mal güvenliğinin korunmasına yönelik görev anlayışı son derece doğru bir anlayıştır ve bu anlayışın devam etmesini isterim. Ayrıca doğal olarak, bizler milletvekilleri olarak ulusumuzun güvenliği için, vatandaşlarımızın can güvenliği için doğru yapılan işlerin yanında olacağız ama yanlış yapılan işlerin de karşısında olacağız.

Demin benden önceki konuşmacı yeni bir Anayasa'nın hazırlanmasıyla ilgili ifadeyi kullandığı zaman milletvekili arkadaşlarımız oturdukları yerden tepki verdiler ve bence tepkileri de haklı. Niye? Biz geçmiş dönemde yaşadık yani geçmiş dönemde yaşadığımız tablo şu: "Ben iktidar oldum, halk bana oy verdi, halkın oyuyla seçildim, çoğunluk bende." diye bir dayatmacı anlayışla buraya bir Anayasa değişikliğini getirmeyi ben de kendi adıma doğru bulmam. Ama bu ülkenin yeni bir Anayasa'ya ihtiyacı var mı? Evet, evrensel değerler üzerinden özgürlükçü, 85 milyon yurttaşımızın yurttaşlık hakkını adil ve eşit kullanan bir Anayasa'ya ihtiyaç var. Ayrıca, bu ülkede yeni bir Siyasi Partiler Yasası'na da ihtiyaç var. Eskiden -burada milletvekilliği yapan arkadaşlarımız var- 1991 yılında "tercih sistemi" denilen bir sistem vardı yani her parti o ildeki milletvekili sayısının 2 katı kadar milletvekili yazardı ve vatandaş sandığa giderdi, o milletvekilleri arasından tercih sistemiyle milletvekilini belirlerdi yani anayasa hazırlanırken anayasaya uyumlu bir şekilde vatandaşın ve toplumun beklentisi doğrultusunda Siyasi Partiler Yasası'nın da değişmesi lazım. Anayasanın hazırlanması bir ihtiyaçtır, 12 Eylül faşist askerî rejiminin getirdiği ve hâlâ uygulanan Anayasa'nın mutlaka değişmesi lazım ama bu anayasa bir dayatma anayasası değil, uzlaşma anayasası ve 85 milyon yurttaşımızın evrensel değerleri üzerinde anayasal haklarının korunması üzerine olmalıdır diyorum.

Hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum. Başarılar dilerim, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkanım, sağ olun.