Konu: | Muğla'da bulunan Akbelen Ormanı'nda maden arama faaliyeti için yapılan ağaç kesimi konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergenin (8/14) ön görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 18 |
Tarih: | 08.08.2023 |
CEMAL ENGİNYURT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada Akbelen Ormanlarındaki katliamı gündeme getirmek için toplandık ama toplantıda gördüğüm kadarıyla aslında Akbelen'de herhangi bir şey yokmuş. Fatih Dönmez'di herhâlde; anlatırken öyle duygulandım ki, zannettim ki şirket sahibi konuşuyor. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Kömür işletmelerinin sahibi konuşsaydı ancak bunları anlatırdı; o adamı buraya davet etseydik, "Kendini anlat." deseydik ancak sizin anlattığınızı anlatırdı. Dolayısıyla, orada orman katledilirken... Doğrudur, iktidarın kendisini savunması gerekir, en tabii hakkınız, burada yanlış varsa söylemek de en tabii hakkınız ama milletin anasına küfreden şerefsiz 5'li çeteyi savunmak size yakışmıyor Sayın eski Bakan. (CHP sıralarından alkışlar)
Milletin hakkı gasbedilirken bu hakkı savunan insanlara sürekli hakaret. Alıştınız zaten, seçimden önce demediğinizi bırakmadınız; PKK'lı olduk, LGBT'li olduk; "Hayvanlarla evlenmeye izin verecekler." dediniz, "Erkek erkeğe evlenecekler." dediniz, utanmadan her şeyi söylediniz ve netice itibarıyla seçimler bitti; geldiniz, seçildiniz, kazandınız, herhâlde farkında değilsiniz ya, Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı, iki buçuk aydır yine aynı şeyleri söylemeye devam ediyorsunuz; aynı hakaretler, aynı ithamlar, aynı iftiralar. Pekâlâ, niye bu durumda yapmanız gereken esas işleri yapmıyorsunuz da sürekli muhalefete hakaret ediyorsunuz?
"7.500 lira emekli maaşıyla bu ülkede nasıl geçinilecek?" diye soruyoruz. "Bu emeklinin hakkını hukukunu koruyun." diyoruz. Akaryakıta yüzde 80'in üzerinde zam yaptınız; "Bu zamlar reva mı?" diyoruz. Daha dün, bankanın ismini vermeyeyim ama bir devlet bankasında yönetim kurulu üyelerine yüzde 100 zam yapıldı; vicdanınız sızlamıyor mu? Birine yüzde 25'i çok görürken birisi yüzde 100 zam alıyor; Allah'tan reva mı? Daha bugün, eski bir milletvekiliniz, 4 tane şirkette yönetim kurulu üyeliği, bir de eski milletvekili maaşıyla 5 tane ballı maaş alıyor; vicdanınız sızlamıyor mu? Bu emekli kan ağlıyor diye üzülmüyor musunuz ya? (CHP ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar) Nedir bu hırs; nedir bu kin? Sürekli saldırı, sürekli agresif bir şekilde gündemi değiştirecek her türlü hakareti kullanıyorsunuz.
Bakın, dün fındık taban fiyatı açıklandı. Fındık maliyetleri açıklanan tabanın çok çok üstünde olmasına rağmen bunu hiç kimse gündeme getirmiyor, hiçbir şey söylemiyorsunuz. Geçen sene fındık 3 dolar 10 sentti, şu an açıkladığınız rakam da 3 dolar 10 sent ama geçen sene 7 kilo fındıkla 1 amele parası ödenirken bugün 10 kilo fındıkla 1 amelenin günlük parası ödeniyor. "Patoz" dediğimizin, geçen sene saati 1.500 lira olan ücreti bugün 3 bin liraya çıkmış, amele yevmiyesi 750 liraya çıkmış; siz bu ülkede kendi maaşlarınıza, yönetim kurulu üyelerine yüzde 100 zam yaptırıyorsunuz ama fındığa yüzde 54 zam yapıldığında "Çiftçimizi ezdirmedik." diyorsunuz. Bunları gündeme getirmek, bunları tartışmak gerekiyor.
Bakın, Meclisi iki hafta çağırdık; kızıyorsunuz, sinirleniyorsunuz. "Bunların başka işi gücü yok, niye Meclisi çağırıyorlar?" Ne yapalım? Yani insanlar mağdur. Sokağa çıkıyoruz, biz sokaktayız; geziyoruz, dolaşıyoruz; emeklilikte yaşa takılan bize sarılıyor, isyan ediyor, "3600, 5000 prim günü 5950 güne çıktı; bunu düzeltin." diyor. "8 Eylül 1999'da 4447 sayılı Kararname'nin çıktığı gün sigortalı olan 2023'te emekli olurken 9 Eylülde sigortalı olan on yedi yıl sonra emekli olacak; buna bir adalet getirin, bir hakkaniyet getirin." diyor. Staj ve çıraklık mağduru olan milyonlarca insan diyor ki: "Ben stajımı yaptım, çıraklığımı yaptım, bana devlet sigorta karnesi verdi ama benim sigortamı prim günü olarak saymıyor; bu bir adaletsizliktir, hukuksuzluktur, bunu düzeltin." Onun için Türkiye Büyük Millet Meclisinde bunları da tartışalım, konuşalım diyoruz ama siz... "Niye Meclisi topladınız?" Meclis çalışmayacak da ne yapacak? Biz buraya turuncu koltuklarda oturup maaş alıp yan gelip yatmaya gelmedik. Biz bu millete söz verdik; hakkınızı, hukukunuzu koruyacak, sizin yanınızda olacak, sizin adınıza Türkiye Büyük Millet Meclisinde ses olacağız dedik ve bunu ses olarak Türkiye'ye duyurmak adına Akbelen Ormanları vesilesiyle sizleri buraya davet ettik ama yine hakaret işitiyoruz, yine en ağır sözleri işitiyoruz, en ağır iftiralara maruz kalıyoruz.
"Ağaç kesen baş keser." demiş, ağaç kesen baş keser. Şimdi, siz ağaç kesilmesinin neyini savunacaksınız? Efendim, bu şirket olmasaymış karanlıkta kalırmışız. Nasıl karanlıkta kalıyoruz beyefendi? Sarı saçlı, mavi gözlü dev adam Mustafa Kemal Atatürk 1926 yılında Kırıkkale Elektrik Santralini ve Çelik Fabrikasını kurarken siz mi vardınız bu memlekette? (CHP sıralarından alkışlar) Muhteşem Süleyman 400'ün üzerinde baraj kurarken siz mi vardınız bu memlekette? Bu memleket âdeta sizinle başladı yirmi bir yıl önce; araba yoktu, buzdolabı yoktu, çamaşır makinesi yoktu(!) İyi ki geldiniz ya, iyi ki varsınız; sayenizde aydınlandık, sayenizde kurtulduk, sayenizde modernize olduk(!) Öyle mi? Hayır, gelin buyurun sokağa çıkalım. (AK PARTİ sıralarından "Sokaktayız zaten." sesleri) Ya, boş verin, nerede sokaktasınız ya! AK PARTİ'lilerin arasına giriyorsunuz, belediyelere oturup yan gelip yatıp çay içip kahve içiyorsunuz ya! Yaptığınız tek iş o! (CHP sıralarından alkışlar) Geleceksiniz, milletin derdiyle dertlenmek için o sokakta olacaksınız, o insanları dinleyeceksiniz.
Bakın, top mermisi yemiş, kurşun yemiş, gazi sayılmayan 23 bin vatan evladı var; yüzde 40'ın altında rapor diye gazi saymıyoruz. 15 Temmuzda kan görüp bayılanı gazi saydık ama 23 bin vatan evladını... Kanun teklifi verdik; Milliyetçi Hareket Partisi verdi, Demokrat Parti verdi, İYİ Parti verdi, Cumhuriyet Halk Partisi verdi; bu 23 bin vatan evladı öldüğü gün Türk Bayrağı'na sarılarak sadece o bayrağa sarılmanın gururunu yaşamak istiyor ama bunu bile görmezlikten geliyorsunuz.
Gündemi hep başka işlerle uğraştırıp başka işlerle milleti meşgul ediyorsunuz. Biz "Millet aç." diyoruz, sizin Diyanet İşleri Başkanınız "'Günaydın.' demeyin." diyor. Ne diyeceğiz ya? Bunun neyinden rahatsız oldunuz ya? Ben Arap mıyım ya? Ben Türk'üm, Türk oğlu Türk'üm be! (CHP sıralarından alkışlar) Ben "Günaydın." derim, buna mı bulaştınız! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET BAYKAN (Konya) - Yalanlandı.
CEMAL ENGİNYURT (Devamla) - Bağırma oradan öyle lan, ne bağırıyorsun! Ne yapacaksın bağırıp da! Gel, ne bağırıyorsun? Gel buraya! Ben Türk oğlu Türk'üm, ben "Günaydın." derim, ben Türkçe konuşurum, ben Türkçe söylerim! Bırak bu işleri, ağaç mevzusuymuş! Ne de anlattınız ya ağaç mevzusunu; şirketi savunmaktan başka bir şey yaptın sanki, ağaç mevzusuymuş! Seni gören de ağacı çok seviyorsun zannedecek! Sen sadece ağacın altında gölgelenirsin, başka ne yaparsın be! Hadsiz be! (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bu memleket, bu insanlar sizi hak etmiyor ama siz haklısınız, diyorsunuz ki: "Ne fındığı diyorsun Cemal Enginyurt; yüzde 65 verdi Ordulu, Giresunlu bize." Doğru, yüzde 65 aldınız ama insana sorarlar "Yüzde 65'in karşılığı bu muydu?" diye, "Yüzde 65'in karşılığı bu muydu?" diye sorarlar. (CHP sıralarından alkışlar) Çiftçi, buğday üreticisi size yüzde 70 verdi Urfa'da; bu muydu karşılığı? TMO'nuz otuz beş gündür para ödemiyor, para! Otuz beş gündür buğday üreticisi para alamıyor. "9.200 lira" dediğiniz buğday 6 bin liraya düştü, 6 bin liraya düştü ama sizde ses yok. Niye? Alıştınız; nasıl olsa öyle güzel bir tabanınız var "Soğan ekmek yeriz, reisi yedirmeyiz." diyor, siz onunla mutlu oluyorsunuz. Ama şunu unutmayın: Millet perişan, millet aç, emekli perişan, çiftçi perişan; gün olur gelir, bunun hesabını kul sormazsa Allah sizden soracak inşallah. (CHP sıralarından alkışlar)
Akbelen Ormanlarındaki vahşeti şiddetle kınıyorum, inşallah bu vahşetin de gün gelir hesabı sorulur diyorum.
Teşekkür ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)