Konu: | Muğla'da bulunan Akbelen Ormanı'nda maden arama faaliyeti için yapılan ağaç kesimi konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergenin (8/14) ön görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 18 |
Tarih: | 08.08.2023 |
CHP GRUBU ADINA SÜREYYA ÖNEŞ DERİCİ (Muğla) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 24 Temmuz sabahı Cumhuriyet Halk Partisinin 3 milletvekili olarak, Cumhur Uzun, Gizem Özcan ve ben yani Muğla'nın 3 evladı olarak, aynı zamanda il örgütümüz, ilçe örgütümüz, Genel Başkan Yardımcımız -az evvel konuştu- Semra Dinçer'le oradaydık ve gözlerimizin önünde Milas'taki Akbelen Ormanı'nın ağaçları teker teker kesildi, o gün bugündür, ta ki iki gün öncesine kadar; kesim bitti. Gözlerimizin önünde ve Anayasa'nın 169'uncu maddesi -yine, Genel Başkan Yardımcımızın belirttiği gibi- "Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır." maddesinin aksine ve yine, 56'ncı madde "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir." maddesine aykırı olarak yani hâlen yürürlükte olan Anayasa'ya aykırı olarak, dahası 2020 tarihli Yeniköy-Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret Anonim Şirketi adına tesis edilmiş olan orman kesim izni 28 Aralık 2021 tarihinde sona ermişken bu kesim yapıldı. Defalarca söylediğimiz gibi, Tarım ve Orman Bakanlığının Akbelen'de hangi hukuku işlettiğini anlamadığımız bir şekilde bu kesim yapıldı.
Evet, şimdi maden çıkarılması zamanı geldi. Öncelikle şunu da belirtelim ki bütün bu işlemlerde kamu yararı olduğu ifade ediliyor, kamu yararı varmış gibi işlem uygulanıyor ancak çevre ve sağlık araştırmalarına göre, Yeniköy Termik Santrali'nin 1986'dan bu yana 23.595 kişinin erken yaşta ölümüne yol açtığı, 455 binden fazla çocukta bronşit vakasına yol açtığı ve otuz altı yılda santralin toplam sağlık maliyetinin 508 milyar lira olduğu tespit edildi. Bu çocuklar sadece bizim çocuklarımız değil sizlerin de çocukları, sizlerin de çocuklarının bronşit olma riski var. Onun için ilk günden bu yana soruyoruz: Sizlerin ve bizlerin çocuklarımızın nefeslerinin ederi ya da sularının ederi kaç para? Bu soruyu bir kenara koyalım.
Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Bölümünün yaptığı araştırmaya göre, Milas'taki Akbelen Ormanı'ndaki kömür blok hâlde durduğu için Çamköy ve Karacahisar suyu Bodrum'a ve Milas'a akabiliyor. Şimdi ben Bodrumlu bir Muğla Milletvekili olarak şu soruyu sormak zorundayım: Seneye Milas'ın ve Bodrum'un suyu olmadığında biz buradaki vatandaşa, halkımıza nasıl hesap vereceğiz? Yani susuz kaldığımızda bunun açıklamasını iktidar bize nasıl yapacak, bunu merak ediyoruz.
Şu ana dek Muğla İdare Mahkemesine yapılan tüm yürütmeyi durdurma talepleri idari mahkemece reddedildi. Bunun bir hukuk skandalı olması bir kenara, şunu biliyoruz ki yürütmeyi durdurma talebi geri dönüşü olmayan, giderilemez zararları engellemek için yapılır. Sayın milletvekilleri, bu uygulamanın geri dönüşü yoktur, bunu tekrar düşünmenizi salık veriyoruz.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun araştırmalarına göre, termik santrallerinin bacalarından çıkan partiküllerde radyoaktivite saptanmıştır. Rüzgâr ve yağış etkisiyle küller çevreye yayılmakta veya toprak altına sızarak yeraltı sularını kirletmektedir yani bugün Akbelen'den yayılan partiküller Karadeniz'e, İstanbul'a, Erzincan'a, Türkiye'nin ve komşu ülkelerin her bir yerine salınacaktır ve havaya karışacaktır. Bunun açıklaması nasıl yapılacaktır, nasıl izah edilecektir?
Evet, şimdi bir dakika duralım ve hep birlikte "devlet" kavramını sorgulayalım isterim çünkü devletin halkı için var olması gerektiğini biliriz, bütün yasalar bunu böyle belirtir yani devlet iklim krizinden, gıda krizinden, su krizinden halkını korumak için vardır, 88 bin dönüm arazisini yok etmek için değil. (CHP sıralarından alkışlar) Üstelik, ülkenin devleti, polisi ve jandarması halkı ve ormanını korumakla yükümlüdür. İşte bu yüzden diyoruz ki yüce Türk devletinin jandarmasına, polisine kanuna aykırı talimat veriyorsunuz; bunu yapamazsını, yüce Türk devletini buna alet edemezsiniz, bu yanlışlıktan derhâl dönmek zorundasınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, elbette konu sadece ağaç değil; konu, oradaki kaplumbağa; konu, oradaki kuş; konu, oradaki babasının mezarını bırakmak istemeyen Aytaç abla; konu, köyünden sürülmek istemeyen Mustafa amca; konu, iklim; konu, Bodrum'un suyu; konu, Milas'ın suyu; konu, Türkiye'nin havası; konu, bütün dünyanın ekosistemi ve biliyor musunuz ki konu, vatan, sizlerin de önemsediğini söylediğiniz vatan. İşte bu yüzden bu konu muhalefet sorunu, iktidar sorunu olmanın çok ötesindedir. Bu konuyu hep birlikte çözmek zorundayız çünkü gelecek nesillere vermek zorunda olduğumuz bir hesabımız var. Bunu tekrar düşünmenizi salık veririm.
Evet, son olarak şu bilinmelidir ki ağacımız kesilecek, bizler konuşacağız; belki madenleri çıkarmak için elinizden geleni yapacaksınız, bizler konuşacağız; göçe zorlanacağız belki, bizler konuşacağız. Ve bizler hakkımızı; köylümüzün, işçimizin, vatandaşımızın hakkını sonuna kadar savunacağız. Ama biz istiyoruz ki gelin büyük bir devlet olalım ve bunu iktidar muhalefet birlikte yapalım, birlikte gelecek nesillere bu hesabı verelim ve sizler akşamları yatağınıza yattığınızda vicdanlarınızda gizli gizli bize hak vermek yerine hep birlikte ortak bir çalışma yapalım, açık açık gelecek nesillerimize bu hesabı verelim. Gelin, büyük Türkiye'yi, büyük Türkiye Cumhuriyeti'ni muhalefeti ve iktidarıyla birlikte Akbelen Ormanı'nın talanından, madenciliğe açılmasından vazgeçerek başlatalım; gelin, politik çıkarlarla değil nesillerimiz için hep birlikte çalışalım.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)