Konu: | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 16 |
Tarih: | 14.07.2023 |
CHP GRUBU ADINA DENİZ DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Bütçe bir hükûmetin ekonomik tercihlerini gösterir. Devletin tüm olanakları ve halkın parasıyla seçim kampanyası yürüten AKP Hükûmeti ekonomiyi içinden çıkılmaz bir hâle getirmiş, acı faturayı da halkın sırtına yüklemiştir. Recep Tayyip Erdoğan 24 Haziran 2018 Seçimlerinden beş gün önce yaptığı bir konuşmada diyor ki: "Bu kur filan, bunların hiçbiri bizim geleceğimizi belirleyen şeyler değil. Bizim geleceğimizi biz belirleyeceğiz. 24'ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şununla bununla nasıl uğraşılır göreceksiniz." Milletimiz verdi yetkiyi hem de 1 kez değil tam 2 kez. Peki, ne oldu? O yetkiler vatandaşa zam, zulüm olarak geri döndü; o günden sonra tam 4 kez Hazine ve Maliye Bakanı değişti, 5'inci Bakan geldi. Yeni Hazine ve Maliye Bakanımız sağ olsun, eli boş gelmedi, koltuğunun altında hediye torbalarıyla geldi. Torbaların içinden vatandaşın lehine çıkan bir şey var mı? Yok. Ne var? Zam, zam, zam. AKP Hükûmeti torba yasaların içine eskiden göstermelik de olsa vatandaşın işine yarayacak bir iki madde koyup vatandaşının gözünü boyardı. Partimiz vatandaşın aleyhine olan maddelere itiraz ettiğinde ise "Ey kamuoyu, bakın, CHP her şeye karşı çıkıyor." diyordu. Artık vatandaşın lehine olan hiçbir madde koyamıyorsunuz paketlerin içine. Hayat pahalılığından, zamdan, vergiden başka bir şey yok. Görüştüğümüz torba kanunun içine motorlu taşıtlar vergisini çift almak diye bir garabet bulup koydunuz. Bunu görünce Deli Dumrul hikâyesini hatırladım. Deli Dumrul, kuru bir çayın üstüne köprü yaptırıp geçenden 33 akçe, geçmeyenden de döve döve 40 akçe alırmış. Geçmediği yola, görmediği köprüye, gitmediği havaalanına para ödemek zorunda bırakılan vatandaşımıza bir kereye mahsus görülen son kazık da bu oldu. (CHP sıralarından alkışlar)
Seçim öncesi dövizi baskılamak için bütün rezervleri tükettiniz, seçimden sonra ise vergiyi, zamları millete dayattınız. Tam AKP'ye yakışan bir uygulama. Sayenizde birçok şey hayal oldu. Mesela memurun, asgari ücretlinin, emekçinin otomobil alması hayal oldu. İnsanlar bırakın tatili, bayramlarda memleketlerine gidemiyor.
Seçimden önce "Türkiye Yüzyılı" dediniz, "2023 yılında uçuşa geçeceğiz, dünya lideri olacağız." dediniz, zam lideri oldunuz. Böyle mi uçuşa geçecektik? Ortadaki elma şekeri 5'li çeteye ve size, sapı ise fakir fukaraya düştü. Her seçim öncesi olduğu gibi bu seçim öncesi de Gabar'da petrol buldunuz, Adıyaman'da jelibon buldunuz, sayısını hatırlamadığımız sahada sondaj yapmadan gaz buldunuz. Hani nerede? Çıkartın, çıkartın da milletimiz biraz rahatlasın ama nerede. Bulduğunuz tek şey zam oldu, vergi oldu. Türkiye Yüzyılı'nız zam yüzyılı oldu; zam, zam, zam. (CHP sıralarından alkışlar) Seçimi kazanmak için her yolu denediniz, montaj videolar da dâhil olmak üzere devletin bütün imkânlarını, bütçesini kendiniz için seferber ettiniz, Türkiye'yi içine soktuğunuz ekonomik durumdan "Biz çıkarırız." dediniz. Sonuç ortada.
Değerli milletvekilleri, hatırlayacağınız üzere, 2022 bütçesinin ömrü altı ay bile sürmemişti. Doğru yönetilmeyen ve günübirlik politikalarla ancak buraya kadar. Altı ayda bir çıkan ek bütçe ve ekonomi anlayışından görülüyor ki ülke önünü göremiyor. "Faiz sebep, enflasyon netice." diyerek döviz kurunu ve enflasyonu pik yapanlar, şimdi çıkmış hiç sıkılmadan "Enflasyon sebep, tutmayan bütçe netice." diyor. Şimdi, bir bahaneleri daha var, o da 6 Şubatta yaşadığımız iki büyük deprem. Enflasyon canavarını bilerek, isteyerek uyandırıp Türkiye'yi enflasyon liginde şampiyon yaptınız. Ek bütçe kanununu yazarken bu yıkım için bari milletimizden bir özür dileseydiniz ama seçim bitti, verilen sözler unutuldu. Getirilen ek bütçe Türkiye ekonomisinin yönetilmediğini, savrulduğunu açıkça gösteriyor. Milletimizi pişman etme pahasına, yandaşların, beslemelerin arşa çıkmış borçlarını eritmeye çalışanlar, şimdi ilave harcama yapabilmek için Meclisin kapısını çalıp yetki istiyor. Geçen sene yapılan 800 milyar liralık ek bütçeye rağmen 250 milyar lira bütçe açığı verildi. Bu sene 4,5 trilyon lira daha ilk ayda tükendi.
Değerli milletvekilleri, bundan tam beş yıl önce Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsına özel tek kişilik sistemi icraatlarına başladı. O günden bugüne neler mi oldu? Size biraz bahsedeyim: İhtiyaç kredisi faizi yüzde 24'ten yüzde 44'e, taşıt kredisi faizi yüzde 22'den 36'ya, konut kredisi faizi ise yüzde 13'ten yüzde 25'e yükseldi. Tabii, bu kredileri verebilecek banka bulabilirseniz. Yine, son beş yılda ülkemizin gücünü, itibarını, bağımsızlığını simgeleyen Türk lirası dolar karşısında tam yüzde 82 değer yitirdi. 1 dolar beş yıl önce 4 lira 53 kuruştu, şimdi 26 liranın üstüne çıktı. Türk lirası aynı dönemde Bulgar levası karşılığında yüzde 81 değer yitirdi. Beş yıl önce TÜİK'in makyajlı enflasyonu yüzde 15'ti, bugün 2 katını geçip yüzde 38'e ulaştı. 2018 Haziranında yüzde 12 olan enflasyon, bu yılın haziran ayında neredeyse 5'e katlandı, yüzde 55'e çıktı. Bağımsız iktisatçıların hesapladığı -ENAG- enflasyon ise yüzde 109; arada tam 2 kat var. Gerçek rakamın hangisi olduğunu hepimiz biliyoruz. Devam edelim, beş yıl önce kilosu 22 lira olan beyaz peynir bugün 156 liraya, kilosu 10 lira olan tavuk eti bugün 65 liraya, kilosu 6 lira olan pirinç üstün başarınızla 49 liraya çıktı, dana etinin kilosu beş yılda 47 liradan 343 liraya fırladı, 5 lira olan soğan 19 liraya, 4 liraya alınan patates 18 liraya yükseldi ama maalesef burada kalmayacak. Bugünden itibaren başlayan, iğneden ipliğe her şeye gelen zam yağmurları geçtiğimiz beş yılı milletimize mumla aratacak.
Bakın, beş yıl önce Merkez Bankasının döviz kasasında 31 milyar dolar net döviz rezervi vardı, şimdi kasa 63 milyar dolar eksi bakiye veriyor. Pembe bir tablo yaratmak için Merkez Bankasının arka kapısından buharlaştırılan 100 milyarlarca doların ağır faturası bugün milletimize çıkıyor.
Ülkede ekonomik bir soykırım yaşanıyor; beş yıl önce işsiz sayısı 5 milyon 272 bin kişi iken TÜİK'in mayıs ayı itibarıyla açıkladığı işsiz sayısı 8 milyon 567 bin kişi; yanlış duymadınız, TÜİK rakamlarına göre bile yaklaşık 9 milyon kişi işsiz, işsiz sayısı 3 milyon 295 bin kişi artmış. Bizdeki işsiz sayısı dünya üzerindeki 95 ülkenin nüfusundan fazla. Ne dediler? "Yaparsa AK PARTİ yapar." Yaptınız, başardınız, milletimizi fakirleştirdiniz, orta direği ortadan kaldırdınız.
Sadece bu kadar mı? Hayır, sosyal yardımlarla hayata tutunmaya çalışan hane sayısına bakalım. Son beş yılda bu rakam 3 milyon 495 binden 4 milyon 419 bine çıktı. Son beş yılda Türkiye Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 15, Yolsuzluk Algı Endeksi'nde 20, Dünya Mutluluk Endeksi'nde 43 sıra birden düştü, tüm yetkiyi tek elde toplayan rejimin milletimize çıkardığı fatura işte bu. Erdoğan ve şürekâsı keyif çatarken işsiz kalmış, hayat pahalılığı altında ezilmiş, borca batmış bir millet var. Ülkenin kasası boşalmış, rezervleri erimiş, parasının değeri kalmamış, medeniyet liginde küme düşmüştür, tüm bunların üstünü örtmek için bol bol "vatan, millet, Sakarya" edebiyatı. Vatandaşa kaşıkla verdiğinizi kepçeyle alan, tuzu kuru yandaşa dokunmayan politikalarla istikrarı sağlamak mümkün değildir. Seçim öncesinde yaptığınız savurganlıkların, yandaşlara aktarılan paraların, peşkeş çekilen doların faturasını dar ve sabit gelirli vatandaşa...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.
DENİZ DEMİR (Devamla) - ...yoksula, çiftçiye ve esnafın sırtına yüklüyorsunuz, tek kelimeyle ayıptır, ayıp!
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)