| Konu: | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 14.07.2023 |
CHP GRUBU ADINA GİZEM ÖZCAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ekonomik kriz buhrana dönüşerek günden güne derinleşiyor, ciddi bir yoksullaşma süreci yaşanıyor, enflasyon bizzat iktidar tarafından köpürtülüyor. Ekonomik sorunları çözme umudu tamamen fiyat kontrollerine bırakıldı. İktidar, sansürden ve baskıcı yöntemlerden medet umuyor. Adını koyalım; yaşadığımız krizin nedeni, sosyal devletin erozyona uğramış olmasıdır. Böyle bir dönemde iktidar ek bütçe yaparak ekonomik enkazı halkın sırtına yıkmaya çalışıyor. Her şeyden önce şunu söyleyelim: Bu ek bütçe de aslı gibi acı bir reçete programıdır, bütün varlığını rant ve sömürü üzerine kuran iktidarın halkın yoksullaşması pahasına sermayedarlara yeni kaynak aktarma politikasından başka hiçbir şey değildir. İktidar, bütün kamusal alanları çökertti, eğitimden sağlığa hatta suyumuza kadar özelleştirdi. Kılavuzu rant olan iktidar için bu ek bütçe yurttaşların cebinden sermayeye kaynak aktarımının resmiyet kazanmasıdır. (CHP sıralarından alkışlar) Adlı adıyla bir yoksullaştırma programıdır. Soruyoruz: Emeğiyle geçinen işçi için, memur için, çiftçi için, emekli için bu bütçe ne vadediyor? Bakan Şimşek'in açıkça itiraf ettiği gibi uygulanan politikalar akla ve mantığa uygun değildir. 2021 yılı Eylül ayında başlayan faiz indirimleri sonucunda derinleşen ekonomik krizi ve halkta yarattığı tahribatı çözmek için bu bütçe ne vadediyor?
Değerli milletvekilleri, elimizdeki belge bir itiraf belgesidir, 2023 hedeflerinin çöktüğünün, hem de bütün ekonomik yükün halkın sırtına yıkılarak çöktüğünün açık bir itirafıdır. Ne demişti iktidar? 2023 yılında Türkiye dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girecekti. Bu oldu mu, gerçekleşti mi? Çocuğuna bir kalıp peynir alamayan anneye gidip bunu bir soralım. "Ekonomi 2 trilyon dolarlık bir millî gelir büyüklüğüne ulaşacak." denildi. Ulaştı mı? Pazara geç saatte gidip ucuz meyve sebze almaya çalışan emekliye soralım. Vaatler dizi diziydi. "Kişi başına düşen millî gelir 25 bin dolar olacak." denilmişti anca 10 bin dolar oldu. "İhracatımız 500 milyar dolar olacak." denmişti, yarısına ancak ulaştı. "İşsizlik oranı yüzde 5'e inecek." denmişti; yarısına, yüzde 10'un altına asla düşmedi. "Enflasyon ve faiz oranları tek haneli rakamlara inecek." denmişti, insanlar parasının değerini korumak için tuvalet kâğıdı depolar hâle geldi.
Yoksulluğa ve enflasyona çözümler içermeyen bu ek bütçe, bir çöküş belgesidir. Doğrudan ya da dolambaçlı yollardan halkın cebindeki son kuruşa el koyan bir bütçedir. Asgari ücretlinin üç kuruşunu yağmalayan bütçedir. Vatandaşın pazar sepetini yağmalayan bütçedir. Emeklinin mutfağına, aşına göz diken bütçedir. İktidar yine en iyi bildiği şeyi yapıyor, yoksulun sırtından zenginin değirmenine su taşıyor.
Bakın, enflasyon şimdiden yapılan zamları eritti, üstüne üstlük ücretler artmasına rağmen gelir vergisi tarifesi sabit kaldı. Böylece, maaşların çoğu gelir vergisi olarak halkın cebinden çıkacaktır. Yine "mış" gibi yapıp sağ elin verdiğini sol elle alıyorlar. Ayrıca, vergi gelirinde beklenen artışın büyük bölümü dolaylı vergilerden karşılanacağı için ek bütçe yine dar gelirlinin sırtına yüklenmiştir.
Değerli milletvekilleri, bütün yurttaşlık haklarını, insan haklarını ayaklar altına alan iktidar, yurttaşlığın kazanımı bütçe hakkını da gasbetmektedir. Bütçe hakkı, ekonomik tercihlerde halkın söz sahibi olma hakkıdır. Öyle olmasa emekten yana, yoksuldan yana, onların sorunlarını hafifletecek politikaları üretebilirdi ancak görüyoruz ki israfçı ve rant yaratmaya dönük harcamalar daha da artırılıyor. Bu harcamalar halktan alınacak ağır ve adaletsiz vergilerle karşılanıyor. Ek bütçe seçim sürecindeki partizan harcamaları halka ödetmeyi hedefliyor. Ek bütçeyle gelen yük yoksulluğu daha da derinleştirecek. Bir ekonomik mesele olmaktan çıkan ve toplumsal bir yara hâline gelen açlık, yoksulluk, işsizlik meselesi önü alınmaz vahim noktalara taşınacak.
İktidar bizden ek bütçeyle 1 trilyon 120 milyar liralık ilave ödenek istiyor. Bahane ne? Deprem. Neden "bahane" diyoruz? Çünkü bütçenin sadece yarısı, 527 milyar lirası afete dönük ödenektir; peki diğer yarısı? Yine ranta, yine faize gidecek. Ayrıca bu hafta görüşülen torba kanun teklifinde Cumhurbaşkanına bütçeye 794 milyar liralık ödenek ekleme yetkisi verildi. Bu, âdeta saklı bütçedir. Bütçe açığı olan 659 milyar lira saklı bütçe hesaba katıldığında 1 trilyon 453 milyar liraya çıkmaktadır.
Halkın temel derdi enflasyon, işsizlik, borçluluk, geçim sorunu; iktidarın derdiyse sermayeyi korumak ve onların zenginliğine zenginlik katmak. Ülkede her geçen gün yoksulluk derinleşirken getirilen ek bütçede fedakârlık yine yoksullardan istenmektedir.
Değerli milletvekilleri, iktidar hep "beka, beka" diyor ya, işte ben de sizlere bugün tam da beka sorunundan bahsedeceğim. TÜİK bu yıl ilk kez çocuk yoksulluk ve yaşam verilerini açıkladı. Bu makyajlı resmî veriler bile ülkede her 2 çocuktan 1'inin çok ciddi yoksulluk çektiğini ve sosyal dışlanma riski altında yaşadığını kanıtlıyor. Yoksulluk bir istatistik değil, ete, süte, yumurtaya ulaşamayan evlatlarımızın her gün deneyimledikleri toplumsal bir sorun. 2022 yılında çocuklar en sık ekmek ve makarna tüketmiş; et, tavuk, balık grubu gıdayı her gün tükettiğini söyleyen çocukların oranı ise sadece yüzde 12,7. İlkokul, ortaokul ve ortaöğretimdeki her 100 çocuktan 9'unun yoksulluktan okulu terk ettiği ve ağır depresyon yaşadığı ise apaçık ortada. İşte ülkenin asıl beka sorunu. Sorumlusu kim? Çocukları yoksulluğa mahkûm eden bu düzenden nemalananlar kim? Var mı bu bütçede çocuklarımızın yoksulluğunu bitirecek bir anlayış, var mı bu bütçede? Yok. (CHP sıralarından alkışlar)
Yoksulluk kadınların hayatını alt üst eden iki ucu keskin bir bıçak. Kadınlar yoksulluğu çok daha derin yaşıyor, sadece yoksulluk mu? Bu ataerkil zihniyet çalışma yaşamından eğitime her alanda ayrımcılığı körüklüyor. Kadın cinayetleri hız kesmiyor. Var mı kadınların uğradığı yoksulluğu, uğradığı ayrımcılığı çözecek bir anlayış? Yok. Bu ufuksuz, faiz ve ranta dayalı, yoksulun sırtına binen bütçeyi reddediyoruz. Gün gelecek, bütçe saray dehlizlerinde değil, halkın iradesiyle yapılacak. (CHP sıralarından alkışlar) İşte o zaman, evlatlarımızın güvenle büyüdüğü, yeterli ve sağlıklı beslendiği, kadınların ayrımcılığa uğramadığı bir ülkemiz olacak. İşte o zaman, yoksulluk tarihe karışacak.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)